Kent

Kentsel Geleceğimiz

Öyle veya böyle kentler değişiyor. Önemli olan giderek artan kentsel nüfusun daha sağlıklı yaşam alanlarına kavuşurken, dünyanın kıt kaynaklarını da biteviye tüketmemesi. Bu anlamda, maliyeti düşük ve kaliteli konutlar yaratmak; şehir planlamacıları için en az yeni şehir simgeleri tasarlamak kadar önemli. BASF Global Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tilman Krauch’un Creating Chemistry dergisinde yayınlanan yazısı, bu büyük meydan okumanın üstesinden işbirliğiyle kalkılabileceğinin altını çiziyor.
Dr. Tilman KRAUCH, BASF Yapı Kimyasalları Bölümü Başkanı ve BASF Global Yapı Yönetim Kurulu Başkanı

İnsanoğlu bir değişim geçiriyor. Kırsal bölgelerle karşılaştırıldığında günü­müzde daha çok kişi şehirlerde yaşı­yor. 2050 yılı itibarıyla, dünya nüfusunun %75’inin kent sakini olacağı tahmin edi­liyor.
Bu durum, insanoğlu için bilinmeyen bir alan ve kendine has bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Dünyanın bazı mega şehirlerinde hastalık haline gelen çarpık kentleşmeyi nasıl kontrol altına alacaksınız? Kırsal bölgelerden göç eden milyonlarca insana nasıl ucuz, düşük ma­liyetli konut yaratacaksınız ve gecekondu mahallelerindeki nüfusu nasıl azaltacaksı­nız? Peki, dünya enerjisinin üçte ikisinden fazlasını harcayan şehirlerdeki enerji tü­ketimini nasıl düşüreceksiniz?
Teknoloji ve mühendislik alanındaki inovasyonlar sayesinde, yeni nesil gök­delenler ortaya çıkmaya başlıyor. Shard, Londra’da şehrin siluetini dönüştürerek Tate Modern Müzesi’ni ve Saint Paul Katedrali’ni gölgede bırakıyor. 2014 yı­lında tamamlanan Şanghay Kulesi Çin’in; 2009 yılında tamamlanan Dubai’deki Burj Khalifa ise dünyanın en uzun binası oldu.

Bu tür çığır açan projeler, hem alkışlan­dı hem de eleştirildi. Bazıları bu projeleri kutlarken diğerleri amaçlarını sorguluyor. Birçok kişi ise bu atılımın çarpık kentleş­meyi önlemek ve emisyonları azaltmak için gerekli olduğunu savunuyor.
Gökdelenleri savunanlar, planlamacıla­rın enine değil boyuna doğru planlaması gerektiğini vurguluyor ve bu “yoğunlaş­tırmanın” gelecekte şehirlerin simgesi haline geleceğini söylüyorlar. Şehirlerde­ki kalabalık bölgeler yerel hizmetleri bir araya toplayıp seyahat mesafesini kısal­tırken, gri beton yığınlarını anımsatabilir ve hatta belki de yaşam standartlarının azaldığını hissettirebilir. Fakat yeni ino­vasyon ve teknolojiler sayesinde yarının şehirleri herkesin isteyeceği standartlar vaat ediyor: Daha temiz, daha fazla enerji tasarrufu sağlayan ve sakinleri için daha konforlu bir yaşam.
Daha önce gökdelenler, genellikle ticari alan olarak tasarlanıyordu; bugünün çok yüksek gökdelenleri ise bunlardan farklı. Shard, bir iş kompleksi olarak değil; mi­marı Renzo Piano tarafından konutları, restoranları, ofisleri ve bir oteli bünyesin­de toplayan “dikey bir köy olarak” tanım­lanıyor.
Dubai’deki Burj Khalifa; parkları, konut­ları, dükkânları ve otelleriyle bir “yaşam tarzı topluluğu” oluşturdu. Şanghay’ın finans merkezinde yer almasına rağmen Şanghay Kulesi de restoran, kafe, dükkan ve bahçeleri içeren açık kamusal alanları içinde barındırıyor.
Yeni gökdelenler artık çalışma, uyuma, oyun oynama ve sosyalleşme alanları ola­rak konumlanıyor. Kahve veya yiyecek bir şeyler almak için ofis dışına çıkıp aşağıda­ki sokağa inme alışkanlığı, yerini asansöre binip en yakın kafenin bulunduğu katın düğmesine basmaya bırakıyor.

Baştan Yaratılan Sürdürülebilir Şehirler
Yeni gökdelenler mevcut şehirlerde yük­selirken, sıfırdan yeni şehir inşa etmeeğilimi de ortaya çıkıyor; kırsaldan şehre göçün en büyük oranına sahip gelişmek­te olan ekonomilerde bu durum daha net görülüyor. Örneğin, altı kilometrekarelik ıslah edilmiş arazide bulunan Güney Ko­re’deki Songdo, dünyada ilk kez tamamıy­la bilişim ağıyla donatılan bir şehir; bura­da market siparişlerinden tıbbi taramalara kadar tüm işlemler, bilgisayardan bilgisa­yara uzaktan yapılabiliyor. Bütün şehir, sel oluşumunu önleyen ve biyoçeşitliliği, enerji tasarruflu LED trafik ışıklarını ve hatta çöp aracı ihtiyacını ortadan kaldı­racak yeraltı atık sistemini destekleyen, bitkiyle donatılmış yeşil çatılara sahip çev­re dostu tasarım prensipleri üzerine inşa ediliyor.
Çin’de Tianjin şehri, güneş enerjisiyle çalışan güneş panelleri, rüzgar enerjisi, yağmur suyu toplama ve diğer yeşil tek­nolojilerle tamamlanan yeni bir ekolojik şehir olarak inşa ediliyor. Hindistan Pu­ne’deki Amanora Vadisi, %20’sini park, bahçe ve oyun alanlarının oluşturduğu, maliyeti düşük konut imkânlarını barın­dıran geniş bir gelişim projesidir. Ayrıca etkili atık yönetimi, yağmur suyu toplama ve güneş ağacı yetiştirme sistemini içeren ve çevreye duyarlı önemli tasarım proje­leri bulunuyor. Bu yeni şehirlerde bahçe ve park alanı oluşturmak sadece estetik amaçlarla değil, bölgesel sıcaklığı tehlikeli şekilde artıran ve hava kalitesini azaltan kentsel ısı adaları oluşumunu engellemek için yapılıyor.

Şehirlerdeki Gecekondu Bölgelerine Alternatif mi?
Yeni nesil gökdelenler ve şehirler, bütün­cül hedefleriyle göz kamaştırıyor; ancak kentsel yaşamın daha az göz alıcı bir yönü daha var. Dünyanın birçok yerinde, kırsal bölgelerden şehirlere göç eden insanların büyük çoğunluğu, yaşamına çoğunlukla elektrik ve temiz su olmayan bir bölgede başlıyor. Gelişmemiş yerleşim yerleri stan­dardın altında olduğundan, sakinler de sel ve deprem gibi doğa olaylarına karşı daha da savunmasız.
Bu insanlar için maliyeti düşük ve kaliteli konutlar yaratmak, şehir planlamacıları için en az yeni şehir simgeleri tasarlamak kadar önemli. Ayrıca inovasyonlar saye­sinde bu gibi konutlar hızlı ve ucuz bir şekilde inşa edilebiliyor. Bu konularda hız önemlidir. Bir yapı ne kadar hızlı inşa edi­lirse maliyeti o kadar düşer. Güvenlik de aynı şekilde önemlidir: Bir yapı ne kadar sağlam ve dayanıklıysa, kalıcılığı da o ka­dar fazladır.
Hız, güvenlik ve düşük maliyet şeklindeki üç kademeli hedefi gerçekleştirmek, kula­ğa aşırı hırslı gelebilir; fakat yeni teknolo­jiler ve inovatif düşünce bunun şimdiden gerçekleşebileceğini gösteriyor. Mimar­lar, şehir planlamacıları, yerel yönetim ve şirketler dünya genelinde birlikte çalışa­rak, en uzun gökdelenlerden en mütevazı evlere kadar her alana sürdürülebilir ta­sarım ilkelerini uygulayabiliyor. İnsanoğ­lu kendi kentsel geleceğine başarılı bir geçiş yapacaksa, sürdürülebilir inşaatın yakın gelecekte her alanda kullanılması gerekecek.

About Post Author