Gıda

Çöpe Değil İhtiyaç Sahiplerine!

Fazla Gıda, sağladığı teknoloji platformu ile uçtan uca gıda bağışı sürecinin yönetilebilmesinin önündeki engelleri çözen bir platform. Platformu bağış alan gıda bankaları ve bağış veren gıda işletmeleri kullanıyor. İlk altı ayda toplam 72 ton gıda atığını önleyen etki odaklı girişimin kurucularından Olcay Silahlı, hayata geçirdikleri sistemi ve önümüzdeki döneme dair planlarını anlattı.

YAZI: Nevra YARAÇ

Fazla Gıda fikri nasıl doğdu? Gıda israfının önlenmesi konusunda hangi noktalarda hizmet veriyor? Platformunuzu kimler kullanıyor?

Öğrencilik yıllarımdan bu yana her zaman sosyal sorumluluk ve fayda yaratma dürtüsü ile çeşitli projeler içinde bulundum ve projeler yarattım. Bu konuda algılarım sürekli açıktı. Kurumsal hayata adım attıktan sonra da gerek kurum içi gerekse kurum dışı etki odaklı projelerde yer aldım. Unilever’de çalıştığım dönemde gıda atığı sorunu üzerine farkındalığım oluştu ve global ölçekte birçok etki odaklı girişimci ile tanışma, birlikte çalışma şansım oldu. Bu tecrübeler neticesinde Türkiye’de de gıda atığı sorununu teknolojiyi kullanarak çözmek ve etki odaklı girişimcilik konusunda örnek olacak bir proje geliştirmek istedik. Çalışmaya başlamamızın ardından Fazla Gıda fikri gelişti ve çok kısa bir süre içinde bugünkü halini aldı. Fazla Gıda, sağladığı teknolojik altyapı ile uçtan uca gıda bağışı sürecinin yönetilebilmesinin önündeki engelleri ortadan kaldıran bir platform. Platform bağış alan gıda bankaları ile bağış veren gıda işletmelerini bir araya getirerek değer yaratıyor.

Dünyada ve Türkiye’de gıda israfına dair güncel rakamlar nedir? Siz kurulduğunuzdan bugüne ne kadarlık bir israfı önlediniz? Geleceğe dair hedefiniz nedir?

Dünyada üretilen gıdanın üçte biri israf oluyor. Gıda atığı temel olarak ev içi ve ev dışı tedarik zinciri kaynaklı olmak üzere ikiye ayrılıyor diyebiliriz. Biz kısa ve orta vadede stratejimizi ev dışı yani tedarik zinciri kaynaklı atıkları önlemek üzerine oluşturduk. Toplam atık miktarının en büyük yüzdesini teşkil eden meyve ve sebze atıklarına odaklanarak perakende firmaları ile yola çıktık. Ardından hızla paketli ürün ve hatta gıda dışı kategorileri de kurtarmaya başladık. Projemizin ilk üç ayı sadece bir mağazada pilot çalışma ile geçmiş olmasına rağmen altıncı ayda 36 mağazada aktif hale geldik ve ilk altı ayda toplam 72 ton gıda atığını önledik. Proje kapsamına dahil ettiğimiz ürün kategorilerinde lokasyon bazlı olarak atığı %70 seviyesinde azalttık. Bu oran bizim için çok önemli çünkü hedefimiz gerek CO2 salımını %70 seviyesinde azaltmak, gerekse hizmet verdiğimiz bölgede ihtiyaç sahiplerinin yatağa aç gitmesini önlemek.

Fazla Gıda olarak bir diğer hedefimiz ise orta ve uzun vadede işletmeler için bulut tabanlı ve entegre bir “Modern Atık Yönetim Sistemi” oluşturarak ülkemizde gıda atığının ölçülebildiği, atığın oluştuğu noktadan yok edildiği noktaya kadar izlenebildiği ve dönüşümünün koordine edilebildiği merkezi ve dijital bir platform üzerinden daha etkin bir yönetim hizmeti sunmak. Bu platform ile geri dönüşümden soğuk zincir takibine kadar atık konusunda geniş bir yelpazede görünürlük sağlamayı planlıyoruz.

Büyüme planlarımıza baktığımızda, hedefimiz yıl sonuna kadar İstanbul’a ek olarak beş şehirde operasyonlarımızı aktif hale getirerek ilk sene sonunda 300 ton üzeri gıda atığını kurtarmış olmak. Türkiye’de ürettiğimiz teknoloji ve know-how ile 2017 içinde Almanya’da da operasyonlarımızı başlatmayı hedefliyoruz. Ayrıca, gelişmekte olan ülkeler için tekrarlanabilir bir model olması sebebiyle bu ülkelere de odaklanarak yarattığımız etkiyi küresel ölçekte büyütmek de hedeflerimiz arasında.

Gıda israfını önleme, farklı kurumların işbirliğini gerektiriyor. Dünyada bunun başarılı örneklerini görüyoruz. Peki Türkiye gibi israfın yüksek olduğu bir ülkede neden bu konuda çalışan çok fazla kurum göremiyoruz? İşbirliklerinin önündeki engeller nelerdir?

Çok haklısınız. Bunun birkaç sebebi var. Öncelikle maalesef Türkiye bu konuda zor bir ülke. Biz tam da bu sebeple tüm ticari ve ticari olmayan kurumlara eşit mesafede duracak ve tüm kurumları bir araya getirecek bir platform olma vizyonu ile yola çıktık. Tabii ki bu belli zorlukları da barındırıyor. Biz bu sorunun ortak bir amaç ve işbirlikçi bir yaklaşım ile çözülebileceğini her kuruma ve paydaşımıza anlatıyoruz, anlatmaya da devam edeceğiz. Ancak Türkiye’de bugüne kadar bu işbirliklerinin önündeki en temel engel, sorunun çözümünden önce bu konudaki kişisel ve kurumsal markaların öne çıkma isteğinden kaynaklanıyor. Bu konuda işbirliği yapılmasının kişisel ve kurumsal markaları geriye iteceği kaygısı karşımıza çıkıyor hep. Bu durum maalesef bu alanda farkındalık yaratmaya çalışan kişiler arasında dahi var. Biz tüm kurumların ve bu alanda söz sahibi kişilerin sorunu merkeze koyarak işbirliği yapması gerektiğini düşünüyoruz çünkü üzerinde çalıştığımız konular, kişilerden ya da kurumlardan daha büyük. Bugün platformumuzu kullanan kurumlara ve yöneticilerine bu sağduyuları için çok teşekkür etmek isterim. Diğer bir sorun da güzel şeylerin hep uzaklarda olabileceğine inanmamız. Türkiye’de de bu tip çözümlerin olabileceğine, geliştirilebileceğine inanılmıyor. O yüzden de ilgili girişimlere, projelere yeterli destek verilmiyor.

Fazla Gıda nasıl işbirlikleri yürütüyor? Hangi kurumlar/şirketler, sizin aracılığınızla, hangi yolları izleyerek israfın azaltılmasına katkıda bulunuyor?

Fazla Gıda, şu an temel olarak gıda atığı çıkaran kurumlar ile bu gıdaları ihtiyaç sahiplerine ulaştıran kurumları bir araya getiriyor. Platformu kullanan kurumlar sürecin zorlu yanlarını yönetmekten kurtulurken bütün süreç gerek dijital platform gerekse saha ekibimizin yerinde müdahalesi ile sorunsuz ve kolay şekilde yönetiliyor.

Gıda bağışı tarafında ülkenin önde gelen dört perakende firması platformumuzu aktif olarak kullanıyor, yeni anlaşmalarımız neticesinde yakın zamanda farklı ölçeklerde yeni firmalar da platformumuza dahil olacak. Diğer yandan ihtiyaç sahiplerine yardım eden gıda bankaları ve dernekler de platformumuza dahil olarak her gün düzenli olarak gıda bağışı topluyor. Her geçen gün daha fazla dernek ve gıda bankası bize ulaşarak işbirliği yapma konusunda isteklerini paylaşıyor; biz de onları desteklemek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Fazla Gıda, bağış veren ve alan kurumların yanı sıra konu üzerinde farkındalık yaratmak isteyen ya da proje bazlı işbirliği/danışmanlık gibi desteklere ihtiyaç duyan kurumlar ile de çeşitli çalışmalar yapıyor. Bu konuda da gerek kâr amacı gütmeyen kurumlar gerekse konuya önem veren ticari firmalar ile görüşmelerimiz ve proje çalışmalarımız devam ediyor.
Kısa dönemde gıda bağışına ilave olarak yarattığımız farklı operasyon kanalları aracılığıyla geridönüşümden satışa kadar farklı çözümler sunarak atık önleme kabiliyetimizi geliştireceğiz.

“Tarladan sofraya” israfın azaltılması için ne tür teknolojiler kullanılıyor/kullanılabilir?

Gıda atığının birçok farklı sebebi ve çözümü var. “Tarladan sofraya” çok geniş bir alan, şu an bu alanda teknoloji kullanımı Türkiye’de oldukça kısıtlı ancak farkındalık artıyor ve firmalar da bu alana yatırım yapıyor. Örneğin, taze meyve-sebze kategorisinde en büyük atık sebeplerinden biri, tarlada hasat sonrası meyve ve sebzelerin hızla ideal taşıma soğukluğuna ulaştırılamıyor olması. Bu konuda soğuk zincirin geliştirilmesi üzerinde teknoloji yatırımlarının yanı sıra soğuk zincirin her adımda etkin takibi ve görünürlüğü üzerine de teknoloji odaklı çalışmalar Türkiye’de genişletilmeli. Biz orta vadede bu ve benzeri alanlara da odaklanacağız.

Bugün dünyada özellikle tarım ve lojistik alanında teknolojinin kullanımı için üretilen çözümler artıyor, bu çözümlerin yaygınlaşması zaman ve yatırım gerektirmekle birlikte firmaların bu yatırımı yapıyor olması uzun vadede ekonomik ve çevresel anlamda karşılığını verecektir.

Girişiminiz uluslararası alanda da ilgi görüyor, ödüllendiriliyor. Bu gelişmelerden ve size olan katkısından bahsedebilir misiniz?

Uluslararası alanda gördüğümüz ilgi ve ödüller her şeyden önce ekip olarak bizi doğru yolda olduğumuz konusunda onaylıyor ve daha da teşvik ediyor. Özellikle gıda atığı gibi bir alanda Türkiye’de yarattığımız örneğin uluslararası alanda ilgi görmesi ise bizim için ayrı bir gurur kaynağı oldu.

Bu tip başarılar yurtdışı büyüme planlarının yanı sıra bizlere konu özelinde tecrübesi ve bilgisi yüksek mentorlar ile tanışma ve vizyonumuza doğru ilerlerlerken yol haritamızı güçlendirme adına oldukça faydalı oluyor. Öğrendiklerimizle dönüp Türkiye planlarımızı da güçlendiriyoruz.

Birleşmiş Milletler’in (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden ikincisi olan “Açlığa Son” iddialı ama bir o kadar da gerçekleştirilebilir bir hedef. 2050’de 9 milyar olması beklenen dünya nüfusunu besleyebilmek gerekirken, diğer taraftan iklim değişikliğiyle mücadele için sürdürülebilir tarım ve gıda üretimi/tüketimi kaçınılmaz. Bu noktada gıda israfının ve kayıplarının azaltılması nasıl bir katkı sunacaktır?

Mevcut gıda israfı miktarına bakıldığında, bu miktarın açlık sorunu çeken insan nüfusunu fazlası ile besleyecek seviyede olduğunu görüyoruz. Ancak tabii ki bu, israfı önlediğimizde doğrudan açlığı önleyebiliriz demek de değil. Bu durumun en temel sebebi ise fazla gıda oluşan lokasyonlar ile açlık sorunu ile karşı karşıya olan nüfusun aynı yerde olmayışı. Fazla Gıda olarak gıda atığını önlerken aynı zamanda açlık ile de mücadele edebilmek adına teknolojiyi daha iyi bir iletişim ve lojistik ağı oluşturmak için kullanıyoruz. Daha iyi bir dağıtım ağı ve optimizasyonu ile muhakkak ki her coğrafyada açlık ile mücadelede fazla gıdaları daha etkin kullanabiliriz. Diğer yandan, atığın çokça oluştuğu coğrafyalardaki gıdaların doğru gıda işleme teknikleri ile dayanıklılığını artırmak, bu gıdaların farklı coğrafyalarda açlık ile mücadelede kullanılmasını sağlayabilmek adına faydalı bir yöntem olacaktır. Türkiye’de bu konuda Ochi Food ve Fazla Gıda işbirliği ile böyle bir çalışmaya başlıyoruz.

Açlık ile mücadele konusunda özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde sistematik çözümlerin oluşturulması önemli. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Impact Hub işbirliğiyle Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşma yolunda çözümler sunan girişimlerin desteklenmesi için oluşturulan Accelerate 2030 programına kabul alan 10 girişim arasında Türkiye’den tek girişimiz.

Önümüzdeki döneme dair yeni projeleriniz/programlarınız olacak mı?

Evet, sağladığımız etkiyi ve yarattığımız farkındalığı daha hızla yaymak için kısa bir süre önce Fazla Gıda Bağış Platformu’nu ücretsiz hale getirdik.

Mevcut iş ortaklarımız ile olan çalışmalarımız “Kurumsal Paket” kapsamında olup bu lansman ile birlikte küçük ve orta ölçekli işletmelerin de sosyal etki yaratabilmelerinin önünü açmayı hedefliyoruz. Bu işletmeleri ağımıza dahil edebilmek, yardım sayısını artırmak ve yardım etmek isteyen kurumlarda kapasite geliştirmek için biri ücretsiz “Standard Paket”, diğeri ücretli “Profesyonel Paket” olmak üzere iki yeni hizmet paketini daha devreye aldık. Bu paketler ile iş ortaklarımıza özel müşteri bir temsilcisi ve proje sorumlusu ekip atıyoruz, saha ve proje geliştirme desteği veriyoruz, platform entegrasyonu, e-arşiv, platform üzerinden süreç ve dokümantasyon takibi, kalite ve muhasebe raporlamaları, veri analizi ve sosyal metrik raporlaması ile saha danışmanlığı hizmetleri veriyoruz. Tabii bu daha başlangıç. Devamlı geliştirmek ve daha etkin hale getirmek üzere çalıştığımız platformumuz ile iş ortaklarımıza farklılaşan altyapı ve çözüm önerileri sunmaya devam edeceğiz. Standard Paket kapsamında gıda bağışı yapmak isteyen firmalar platformumuza girip kendi kataloglarını oluşturarak ücretsiz ve kolayca bağış ilanı verebilecekler. Devreye aldığımız bu yeni özellik ile çok daha kısa sürede çok daha fazla gıda atığı önleyeceğiz.

Ayrıca, önümüzdeki yıllarda mevcut teknoloji altyapısı ve lojistik çözümlerimizi gelişmekte olan ülkelerde de uygulayabilmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Fazla Gıda, gıda atığına 360 derece çözümler üretmek ve bunu yaparken her zaman teknolojiyi işin kalbinde tutmak vizyonu ile kuruldu. Bu bağlamda her gün gıda atığı özelinde sorunları incelemeye, bu konuda bilgimizi ve tecrübemizi artırırken alternatif çözüm önerilerimizi de test etmeye devam ediyoruz.

Türkiye’de Fazla Gıda gibi girişimlerin sayısının artması, örneklerin çoğalması için neler yapılabilir? Hangi kurumlara ne gibi roller düşüyor?

Dünyada girişimciliğe baktığınızda girişimciler ve girişimci adaylarının yaş ortalamasının oldukça genç olduğunu görüyoruz. Ticari faydadan önce sosyal faydayı öne koyan girişimlerin oluşabilmesi için eğitim ve öğretimin erken yıllarından itibaren etki odaklı girişimcilik üzerine farkındalık oluşturulması önemli. Kültür olarak yardım ve dayanışma değerlerine hakim bir ülkeyiz ancak sistematik ve ölçeklenebilir çözümler üretmenin önemini ve zorunluluğunu henüz keşfedebilmiş değiliz. Bu alanda sistematik ve verimli çözümlerin teşvik edilmesine okul yıllarından itibaren başlanmalı.

Diğer yandan, büyük ticari kurumların etki odaklı girişimler ile işbirliği yapma konusunda daha bilinçli ve sorumlu olmaları gerekiyor. Bugün birçok etki odaklı girişim, ticari fayda güden işletmeler ile aynı değer yargıları çerçevesinde, iş ortaklarına sağladığı gelir ölçüsünde değerlendiriliyor ve bu da sosyal girişimcilerin başarılı olabilmesini zorlaştırıyor. Büyük işletmelerin iletişim ve pazarlama odaklı geçici ve etkisi düşük kurumsal sosyal sorumluluk projeleri yerine, sürdürülebilir gelir modeli üzerine kurulu etki odaklı girişimlerle işbirlikleri kurarak etkiyi ölçeklenebilir şekilde desteklemeleri önemli. Ülkemizde de bu alanda farkındalık giderek artıyor ancak kurumlar bu tip işbirliklerini bir an önce ön plana almalı.

About Post Author