#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
degisim icin bilisim

Değişim İçin Bilişim

GeSI (Global e-Sustainability Initative), Smarter 2020 Raporu ile, 2020 yılında bilişim uygulamalarının karbon salımlarının yüksek olduğu sektörlerde kullanılmasının, toplam küresel karbon salım miktarında yüzde 16,5’lik bir tasarruf potansiyeli barındırdığını tespit etti. Bilişimin, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerlemesi için önemli olanaklar taşıdığını düşünen Bölgesel Çevre Merkezi – REC Türkiye, tam da bu nedenle, Vodafone Türkiye’nin desteğiyle, bir “Sürdürülebilir Kalkınma için Bilişim” raporu hazırlama konusunda harekete geçti. REC Türkiye uzmanları, çalışmanın sonuçlarının açıklanacağı Rapor’un, yıl sonunda basına ve sektöre tanıtımının yapılacağını belirtiyor.

GeSI (Global e-Sustainability Initative), Smarter 2020 Raporu ile, 2020 yılında bilişim uygulamalarının karbon salımlarının yüksek olduğu sektörlerde kullanılmasının, toplam küresel karbon salım miktarında yüzde 16,5’lik bir tasarruf potansiyeli barındırdığını tespit etti. Bilişimin, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerlemesi için önemli olanaklar taşıdığını düşünen Bölgesel Çevre Merkezi – REC Türkiye, tam da bu nedenle, Vodafone Türkiye’nin desteğiyle, bir “Sürdürülebilir Kalkınma için Bilişim” raporu hazırlama konusunda harekete geçti. REC Türkiye uzmanları, çalışmanın sonuçlarının açıklanacağı Rapor’un, yıl sonunda basına ve sektöre tanıtımının yapılacağını belirtiyor.

İnsanoğlu günlük faaliyetleri ile dünyayı tahakkümü altına almaya çalışıyor. Bu faaliyetlerin gezegen doğası üzerinde istenmedik, beklenmedik ve geri dönüşü olmayan değişikliklere yol açması mümkün olduğu gibi, aynı zamanda olası da. Dünya üzerinde oluşan tahribatın geri dönülemez bir noktaya ulaşmasından önce, insanoğlunun dünyayı değiştirmek yerine, kendini değiştirerek daha sürdürülebilir bir yaşam tarzına yönelmesi gerekiyor.
Bilişim, barındırdığı verimlilik artışı potansiyeli ile insanoğlunun doğa üzerindeki ayakizinin azaltılmasına katkı sağlayabilecek önemli bir araç. ‘Bilgi’ ve ‘İletişim’ kelimelerinden oluşan ‘Bilişim’ sözcüğü, gerek anlam bütünlüğü, gerekse de kullanım kolaylığı açısından günümüzde sıkça kullanılan bir terim. Gerçekten de tek başına bile son derece değerli olan bilgi, diğer taraflarca paylaşıldığında, başka bir deyişle iletildiğinde, daha da büyük bir önem kazanmakta. Bu anlamda, bilişim sözcüğünün kendisi bile, bilişimin ne denli önemli bir kavram olduğunun güzel bir ifadesi.
Bilişimin, Türkiye’nin ekonomik büyümesine sağlayabileceği katkı, ilgili tüm paydaşlar tarafından kabul görüyor aslında. Ancak, bilişimin, sürdürülebilir kalkınmanın diğer iki ayağı olan sosyal ve çevresel etkileri genellikle gözlerden kaçıyor. Halbuki bilişim, “ekonomik büyümeye” sağladığı katkının yanı sıra, ülkenin refah seviyesinin ve çevresel performansının yükselmesine de en az büyümeye olduğu kadar katkı verebilir. Bu yazıda bilişimin, çevresel sorunlara sağlayacağı çözümleri ele alacağız.

1,9 Trilyon Dolar Enerji ve Yakıt Tasarrufu 

Bilişimin çözümüne katkı sağlayacağı çevresel sorunların başında küresel “İklim Değişikliği” geliyor. İklim değişikliği sorunu, çözümü mümkün olan, ancak pek çok bileşenin bir araya gelmesiyle çözülebilecek karmaşık bir alan. Bilişim bu zorlu sorunun çözümündeki anahtar olabilir.
Pek çok sektörde bilişim, kayda değer örneklerle verimlilik artışı sağlayabiliyor, maliyetleri düşürebiliyor, yenilikçi uygulamalar geliştirebiliyor. GeSI (Global e-Sustainability Initative), Smarter 2020 Raporu ile, 2020 yılında bilişim uygulamalarının enerji, sanayi, ulaşım, tarım gibi karbon salımlarının yüksek olduğu sektörlerde kullanılmasının, toplam küresel karbon salım miktarında yüzde 16,5’lik bir tasarruf potansiyeli barındırdığını tespit etti. Bu potansiyel, 1,9 trilyon dolar enerji ve yakıt tasarrufu anlamına geliyor (SMARTer 2020: The Role of ICT in Driving a Sustainable Future, GeSI, 2012). Avrupa Birliği de 2009 yılında yayınladığı bir tavsiye kararıyla üye devletlere bilişim uygulamalarının karbon salımlarının azaltılmasında önemli bir rolü olduğunu belirtiyor (Commission Recommendation on Mobilising ICT to Facilitate the Transition to an Energy-Efficient, Low-Carbon Economy, 2009).
GeSI raporu sonuçlarının basit bir aritmetik hesaplamayla, Türkiye verilerine oranlanması sonucu ülkenin 2020 yılında taşıdığı salım azaltım potansiyelinin sağlayacağı tasarruf yaklaşık 20 milyar dolara denk geliyor. Ancak, tabii ki bu hesaplama oldukça yüzeysel kalıyor. Her ülkenin kendi sosyo-ekonomik konumu, sektörleri ve gelişmişlik düzeyi bilişim uygulamaları yoluyla sağlanacak tasarruf potansiyelini belirleyecektir. Türkiye’ye özgü bir çalışma yapmak mümkün olmakla birlikte, böyle bir çalışmayla dahi tasarruf rakamını kesin hesaplamak mümkün olmayabilir. Ancak, Türkiye’de yapılan birçok çalışma da bilişim uygulamalarının enerji verimliliği ve karbon salım azaltımı sağladığını ortaya koyuyor. Mobil iletişimin yaygınlaşması ile internet erişiminin artması, hizmet kullanıcılarının zamandan ve mekândan bağımsız olarak çeşitli hizmetlere erişimini sağlıyor; böylelikle süreçlerden kaynaklanan karbon salımlarını düşürüyor. Örneğin banka müşterileri, evlerinden sanal ortamda işlemlerini gerçekleştirirken ulaşım kaynaklı karbon salımlarından ve kağıt tüketiminden tasarruf sağlıyorlar.
Türkiye’de bilişim vasıtası ile karbon salım azaltımının gerçekleşmesi, hangi yenilikçi teknolojiler ve hangi sektörlerde ne büyüklükte olabilir sorusuna net bir yanıt vermek zor. Aşağıdaki tablo, Türkiye’de ve dünyada yenilikçi teknolojilerin farklı sektörlerde kullanım eğilimleri incelenerek oluşturulmuştur. Ülkemizde özellikle ulaşım ve hizmet sektörlerinde göz ardı edilemeyecek gelişmeler kaydediliyor. Enerji, üretim, tarım ve bina sektörlerinde değerlendirilebilecek yüksek salım azaltım potansiyeli bulunuyor.

Ya Bilişimin Kendi Karbon Salımı Ne Olacak?

Türkiye’nin karbon salımı ekonomik büyümesinin biraz üzerinde gerçekleşerek 1990 yılından 2011 yılına %124 artışla 187 MtCO2e’den 422,4 MtCO2e’ne çıktı. Bu rakamın yüzde 71’i enerji sektöründen kaynaklanıyor. Türkiye, 2011 yılında enerji talebinin karşılanmasında yüzde 72 gibi yüksek bir oranda dışa bağımlı durumda. Aynı yıl için 54 milyar dolar olarak gerçekleşen enerji ithalatı cari açığın yüzde 69’una denk geliyor. Enerji verimliliğinin artmasının cari açığın azalmasına da katkı sağlayacağı açık bir gerçek. Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı da, Türkiye’nin enerji verimliliğinin artırılmasını ve karbon salımlarının azaltılması için bilişim uygulamalarının yaygınlaştırılmasını hedefliyor.
Bilişim sektörünün karbon salım azaltımındaki bu önemine karşılık, sektörün kendisinin de gözardı edilemeyecek bir karbon ayak izi söz konusu. Energy Saving Trust 2020 yılına gelindiğinde evlerde tüketilen elektriğin yüzde 45’inin bilişim ve tüketici elektroniği ürünlerinden kaynaklanacağını öngörüyor (The Ampere Strikes Back, Energy Savings Trust, 2007). Avrupa Birliği’nin yukarıda bahsi geçen tavsiye kararında vurgulandığı üzere, üye ülkelerin toplam enerji tüketiminin yüzde 8’i, toplam karbon salımının ise yüzde 2’si bilişim sektörü ürünlerinden kaynaklanıyor. Bu rakamların da artış göstermesi bekleniyor. Konu bu açıdan ele alındığında, karbon salımlarının azaltımında bilişim uygulamalarının kullanılmasının yanında, bilişim ürünlerinin de karbon salımlarının azaltılması ihtiyacı ortaya çıkıyor. Enerji tüketimi, bilişim sektörünün en önemli maliyetlerinden biri; dolayısıyla sektör firmaları için enerji güvenliği ve enerji maliyetlerinin düşülmesi önemli hedeflerden biri haline geldi. Örneğin yeni nesil televizyonların bekleme konumunda enerji tüketimi 1996 yılından 2005 yılına yüzde 93 oranında azaltım gösterdi.
Günümüzde Türkiye bilişim uygulamaları çerçevesinde ‘teknolojiyi kullanan’ ülke durumundadır. Bu anlamda, Türkiye’nin yerli ve yabancı firmaları Yeşil Satın Alım yöntemleri ile doğa dostu ürünlere yönlendirmesi mümkün olabilir.
Bilişim uygulamaları yoluyla karbon azaltımında en önemli nokta ise, kurumsal ve bireysel davranış değişikliği ihtiyacı gibi görünüyor. Kurumların ve bireylerin davranışlarındaki küçük gibi görünen değişikliklerin etkisi çok büyük olabiliyor. Örneğin, önlü arkalı çıktı almanın yaygınlaşması kâğıt tüketiminde yüzde 50’ye varan tasarruf sağlayabilir. Bir ileri aşamada, e-evrak sistemleri kâğıt tüketimini çok daha düşük seviyelere çekebilir. Bilişim teknolojilerinin bir başka katkısı ise, bireylerin çevre üzerinde oluşan tahribatı takip edebildiği, gelişmeleri ve sesini sosyal medya üzerinden paylaşabildiği bir altyapı da sunarak bir oto-kontrol yapısı kurmasıdır.
Bilişim teknolojilerindeki yenilikler, beraberinde bilgi toplumu diye adlandırabileceğimiz yeni bir sosyal kavram yaratmış durumda. Bilgi toplumu, endüstri devriminden farklı olarak verimlilik kavramı üzerinde duracak yeni bir yapı oluşturacak. Kamusal politikaların desteği, uygun pazar koşulları ve toplumun farkındalığı sonucu; bilgi toplumu iklim değişikliğine yol açan etkenleri ortadan kaldırarak, sürdürülebilir bir toplum oluşturabilir.

Sürdürülebilir Kalkınma için Bilişim Raporu

Bilişim uygulamalarının karbon azaltılımı potansiyeline ve sürdürülebilir bir topluma geçişteki rolüne dikkatleri çekmek için, Vodafone’un desteğiyle, Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye tarafından yürütülen “Sürdürülebilir Kalkınma için Bilişim Projesi” devam ediyor.
Proje kapsamında hazırlanan değerlendirme raporu üç temel eksen üzerine kurulmuş durumda:
– Sürdürülebilir Kalkınma için Bilişim
– Seçilen Alanlarda Salım Azaltımı Potansiyeli
– Fırsatlar ve Engeller
Raporda yenilikçi çözümler sunan “yeşil” bilişim uygulamaları incelenmekte olup, bilişimin sürdürülebilir bir topluma geçişteki etkileri üç başlık altında ele alınıyor:
(i) Bilişimin sağlayacağı verimlilik artışı
(ii) Bilişim sektörünün daha yeşil olması
(iii) Kurumsal ve bireysel bilişim araç ve uygulama kullanıcılarının davranışsal değişimi
Çalışma kapsamında ayrıca, yeşil bilişim uygulamalarının yaygınlaşması önündeki fırsatlar ve engeller de irdelendi.
* Rapora REC Türkiye web sayfasından ulaşabilirsiniz.

Rifat Ünal SAYMAN, 
Onur AKPULAT, 
Dursun BAŞ, REC Türkiye

EkoIQ Editör