Ekonomi İklim

“Hedeflerimizi Sürekli Gözden Geçiriyoruz”

15 ülkede 68 havalimanında faaliyet gösteren TAV Havalimanları, geçtiğimiz ay 2014-2015 dönemini kapsayan GRI onaylı Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı. Rapor konusunda görüşlerine başvurduğumuz Kurumsal İletişim Direktörü Bengi Vargül Şen, önümüzdeki dönemde özellikle gelişmekte olan bölgelerde havayollarını kullanan yolcu sayısının kaçınılmaz bir şekilde artış göstereceğini ancak kendilerinin ve sektörün buna sürdürülebilirlik uygulamaları ve hamleleriyle yanıt vermeye çalışacağını vurguluyor.
Barış DOĞRU

Kısa bir süre önce sürdürülebi­lirlik raporunuzu yayınladınız. Sürdürülebilirlik raporları, sonuç olarak, firmaların yaptığı tüm sür­dürülebilirlik çalışmalarının genel bir çıktısı. Bu anlamda, TAV ola­rak ana önceliğiniz ne oldu? Nasıl bir çalışma süreci üzerinden hazır­landı rapor?
TAV Havalimanları olarak, ürün ve hizmetlerimizle bugün dört kıtada 15 ülkede, 68 havalimanında faaliyet gösteriyoruz. Küresel bir firma olma­mız aynı doğrultuda sorumlulukları­mızı da küresel boyuta taşıyor. TAV, faaliyet gösterdiği tüm coğrafyalarda kuruluşundan bu yana operasyon­larının merkezine sürdürülebilirliği yerleştirmiş durumda. Toplumsal fayda yaratmayan finansal getirilerin anlamlı olmadığına inanıyoruz ve faaliyet gösterdiğimiz tüm coğrafya­larda sürdürülebilir kalkınmaya kat­kı sunmak üzere çalışmaya devam ediyoruz.
2010’dan itibaren, ekonomik perfor­mansın yanı sıra çevresel ve sosyal alanlarda da uluslararası standart­larda raporlama yapıyoruz. Raporla­ma konusunda karşılaştırılabilir ve anlamlı bir çerçeve sunmak üzere uluslararası alanda geniş kabul gören Global Reporting Initiative (GRI) standartlarını kullanıyoruz. TAV Havalimanları 2014’te kurum­sal yönetim, çevresel ve sosyal per­formans kriterlerini yerine getirerek BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ne kabul edilen 15 şirketten biri oldu.
Son olarak 2014-2015 dönemini kapsayan GRI onaylı Sürdürülebi­lirlik Raporu’nu yayınladık. Rapor­lama kapsamında paydaşlarımızın görüşüne sunduğumuz sürdürüle­bilirlik önceliklerimizi belirli peri­yotlarla gözden geçirerek gerekli güncellemeleri gerçekleştiriyoruz. Sürdürülebilirlik önceliklerimizin belirlenmesinde çalışma grupları­mızın ve paydaşlarımızın görüşleri öncelikli olarak göz önünde bulun­duruluyor. Çalışma gruplarımız ile önceliklerimizi belirlemek için yap­tığımız çalışmalar, dış paydaşlarımız tarafından bize ulaştırılan geribildi­rimler, sektörel ve sürdürülebilirlik özelinde üye olduğumuz inisiyatif­ler kapsamında paylaşılan konular ve sektörümüzün gereklilikleri göz önünde bulundurularak sürdürüle­bilirlik önceliklerimizi belirledik.
TAV ve paydaşları için ilk sırada yer alan önceliklerimiz şunlar oldu: Çalışan mutluluğu, iş sağlığı ve gü­venliği, müşteri memnuniyeti, hiz­met kalitesi, müşteri bilgi güvenliği, bölgesel ekonomiye katkı, sektörel paydaşlarla işbirliği, yasal ve sek­törel gerekliliklere uyum, emisyon yönetimi, atık yönetimi, havalimanı güvenliği, iş sürekliliği ve acil du­rum hazırlığı.
TAV olarak çalışanlar, yolcular, yatırımcılar ve diğer tüm paydaşla­rımız için en yüksek katma değeri yaratırken aynı zamanda çevresel etkilerimizi sınırlamak ve toplum­sal değer yaratmak için çalışmayı taahhüt ediyoruz. BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni (UNGC) imza­layan bir şirket olarak raporlama döneminde bu taahhüdümüzü ileri taşımak üzere Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ne (WEPs) de imza at­mayı planladık. Nitekim, bu yıl bunu hayata geçirdik ve Türkiye WEPs imzacıları arasında yerimizi aldık. Bununla birlikte, 2015 yılında %27 olan kadın çalışan oranını artırmayı ve 2016 yılında KAGİDER’in Fırsat Eşitliği Modeli sertifikasını almayı hedefliyoruz.
Karbon ve su yönetimiyle ilgili per­formansımızı CDP üzerinden şeffaf bir şekilde paylaşmayı sürdürdük ve şeffaflık puanımızı 89’a yük­selttik. CDP’nin küresel ölçekteki “Commit to Action” kampanyasına katılarak karbon salımlarını bilimsel hedeflere uyumlu şekilde yönetmek konusundaki taahhütlerimizi de yi­neledik.
İzmir Adnan Menderes ve Ankara Esenboğa Havalimanları, Havalima­nı Karbon Akreditasyonu (ACA) programı kapsamında emisyonlarını en aza indirip kalan kısmı nötralize etti ve Avrupa’nın en çevreci 20 ha­valimanı arasına girdi. İstanbul Ata­türk ve Tunus’taki Enfidha-Hamma­met Havalimanı da programda yer alıyor. 2018’de TAV’ın yedi ülkede işlettiği 14 havalimanını ACA kapsa­mına almayı hedefliyoruz.

Önümüzdeki süreçte BM’nin Eylül 2015’te açıkladığı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda yeni öncelikleriniz olacak mı?
Birleşmiş Milletler’in Eylül 2015’te açıkladığı “Dünyamızı dönüştür­mek: Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi” havacılık sektörü­nü yakından ilgilendiriyor. BM’nin açıklamasının hemen ardından Uluslararası Havalimanları Örgütü ACI World, dünya genelinde sürdü­rülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi için BM’nin hedeflerini destekledi­ğini açıkladı. Çevrenin korunması, sürdürülebilir ekonomik büyüme­nin teşvik edilmesi, kapsamlı eğitim sağlanması ve hayat boyu öğrenme­nin desteklenmesi, dayanıklı altyapı inşaatlarının gerçekleştirilmesi, sürdürülebilir kalkınma için küre­sel işbirliklerinin canlandırılması konuları öncelikli olmak üzere bu inisiyatifin hedeflerini paylaştıkları­nı belirtti.
ACI World’un 173 ülkeden 1853 ha­valimanını işleten 592 havalimanı iş­letmecisi üyesi bulunuyor. Biz de ACI World üyesi bir şirket olarak, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve ACI’nın belirttiği öncelikler kapsa­mında sürdürülebilirlik hedeflerimizi gözden geçireceğiz ve dünyadaki trendleri takip ederek daha fazla sos­yoekonomik ve çevresel katkı sağla­yabilmek için çalışacağız.
New York’ta Birleşmiş Milletler’de düzenlenen forumda “iyi örnek” olarak sunulan İstanbul Atatürk Havalimanı’nda hayata geçirilen engelsiz havalimanı uygulamala­rından bahsedebilir misiniz?
TAV Havalimanları’nın İstanbul Atatürk Havalimanı’nda hayata geçirdiği “engelsiz havalimanı” uy­gulamaları Dünya Engelliler Vakfı (DEV) Teknik Komitesi tarafından oluşturulan, USTAD 2011:2015 Çevre ve Yapı Standardı için Glo­balGROUP tarafından denetlenip sertifikalandırıldı. Geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler’in New York’taki genel merkezinde düzenlenen 9. Engellilerin Haklarına Dair Sözleş­meye Taraf Devletler Toplantısı’nda “iyi örnek” olarak sunuldu. Bu yıl da Ankara Esenboğa ve İzmir Ad­nan Menderes havalimanları “en­gelsiz havalimanı” uygulamalarıyla USTAD sertifikası alarak BM’de aynı toplantıda “iyi örnek” olarak gösterildi.
Engelsiz Havalimanı projesi kap­samında İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa ve İzmir Adnan Menderes havalimanlarında terminal binaları ve otoparklarda hissedilebilir zemin uygulaması yapıldı. Asansörlere Türkçe ve İngilizce kat bilgilerini veren sesli uyarı sistemleri konuldu. Terminallerde bulunan tuvaletler engellilerin kullanımına daha uygun hale getirildi. Ankesörlü telefonlar tekerlekli sandalye kullanıcıları için uygun yüksekliğe indirildi. Havali­manlarında asistan yardım noktala­rı oluşturuldu. Engellilere yönelik hizmetin etkinliğinin artırılması için çalışanlara temel işaret dili eğitimi verildi. 2015’te İstanbul, Ankara ve İzmir’de engellilere yönelik sistemi kullananların sayısı bir önceki yıla göre %20 yükseldi.

Son olarak, havalimanı işletmeci­liğinde dünyada ne gibi gelişmeler yaşanıyor? Önümüzdeki 10 yılda nasıl havalimanları göreceğiz? Bu konudaki öngörülerinizi paylaşabi­lir misiniz?
Uluslararası Havalimanları Örgütü ACI’nın havayolu trafik tahminle­rine (2016 World Airport Traffic Forecasts) göre yolcu trafiğinin Asya-Pasifik, Afrika, Ortadoğu ve Latin Amerika, yani gelişmekte olan bölgelerde daha hızlı artacağı; bu­nunla birlikte dünya genelinde cid­di bir büyüme olacağı bekleniyor. 2029’da yolcu sayısının iki katına çıkarak yıllık 14 milyara ulaşacağı öngörülüyor.
Yolcu sayısının artmasıyla birlikte, yolcuların beklenti ve talepleri de çeşitlenecektir. Sürdürülebilirlik stratejilerinde paydaş katılımının öneminin farkında olan havalimanı işletmecileri, müşteri memnuniyeti­ni sağlamak için mutlaka hizmetle­rinde yeniliklere gidecektir. Sektö­rün sürdürülebilir büyümesi için en çok dikkat edilmesi gereken husus, yolculara her zaman güvenlikten ödün vermeden hızlı ve konforlu bir hizmet sunarken aynı zamanda şirketlerin faaliyetlerinin çevresel ve toplumsal etkilerini hesap etmesi olacaktır.

About Post Author