Türkiye’nin dünyaya açılan yüzü olan İstanbul, ağırladığı turist sayısıyla da dünyanın en önde gelen şehirlerinden biri. Ancak bu koca şehrin kültürel, tarihi ve doğal değerleriyle gündelik yaşamını tam olarak anlatabildiğini, alternatif turizm yollarıyla sürdürülebilir turizmi hayata geçirdiğinden hâlâ söz edemeyiz. Bu konuda kolları sıvayan İstanbul Rehberler Odası ise İstanbul için planladığı “Sürdürülebilir Turizm için Alternatif Tur Rotaları” projesiyle, önce rehberleri eğitmeyi, sonra da 10 yeni rotayla turistlerin kentte kalış sürelerini uzatmayı hedefliyor.
Yazı: Özgür ÇAKIR
İstanbul’un tarihi ve doğal güzellikleri hakkında öyle koca koca laflar söylemeye ve bilinenleri tekrar etmeye hiç gerek yok aslında. Önemli olan bu zenginlikleri ne kadar koruyabildiğimiz, bunu başardığımız değerleri de ne kadar tanıttığımız galiba. Örneğin sıradan bir İstanbul gününde yolunuz Eminönü tarihi yarımada, Karaköy, Beyoğlu ya da Boğaz hattına düşmüşse, gruplar ve bireysel halde turistlerin birkaç cami, çarşı, rakı, şiş kebap ve biraz Boğaz Turu gibi klişelerin peşinde koşuşturduklarını hemen fark edebilirsiniz. İyi de İstanbul, o engin tarihi, kültürü ve doğasıyla bunlardan mı ibaret? Yanıt tabii ki hayır. Hele bir de dünyanın en hızlı gelişen sektörü turizmde “Sürdürülebilirlik” kavramının yeni ana rota olduğu düşünüldüğünde, Türkiye’nin en fazla turist çeken kentini bu kavramdan ayrı düşünmek, biraz abesle iştigal etmek anlamına geliyor. Dolayısıyla İstanbul’u ziyaret eden turistlerin sadece sayısını değil, kentin daha geniş bir bölümünü ziyaret ederek kalış sürelerini uzatmak ve İstanbul’a tekrar gelmelerini sağlamak için alternatif yollar geliştirmek hiç de zor değil aslında.
Yıllardır birçok ayrı tanıtım projesiyle ve büyük organizasyonlara talip olarak ya da ev sahipliği yaparak gündeme gelen İstanbul, işte şimdi tam da buna hazırlanıyor. Programı ve bütçesiyle mütevazı ama sürdürülebilir turizmi hedef aldığı için sonuçlarıyla büyük etkileri olabilecek bir projeden bahsediyoruz. Projenin başında ise, meslekleri gereği her gün beraber vakit geçirdikleri ziyaretçilere kenti tanıtmaya çalışan rehberler bulunuyor. İstanbul Rehberler Odası, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın mali katkısı ve İstanbul Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün desteğiyle “Sürdürülebilir Turizm için Alternatif Tur Rotaları adlı bir çalışmayı hayata geçirmeye başladı. Hedef ise turizmde sürdürülebilirlik ve kültür turizminin gelişmesi. Rehberlerin böyle bir projeye ön ayak olması önemli çünkü çok da farkında olmasak da, kenti doğrudan pazarlayanlar onlar…
“Turistler Daha Uzun Kalmalı”
EKOIQ olarak biz de, projenin ilk adımlarının atılmaya başlandığı şu günlerde Rehberler Odası’nın tanıtım toplantısındaydık. Sultanahmet Yeşil Ev’deki tanıtım toplantısında İstanbul Rehberler Odası Başkanı Şerif Yenen, Başkan Yardımcısı Dr. Sedat Bornovalı, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, İl Kültür ve Turizm Müdür yardımcısı Özgül Özkan Yavuz ve Proje Koordinatörü Bilgesu Güneş Yerli yer aldı.
İRO Başkanı Şerif Yenen toplantıda hem projeyi tanıttı hem de soruları yanıtladı. İstanbul’a gelen turist sayısını artırmak ve turizmi belli aylardan ve belli yerlerden yıla ve kentin tamamına yaymak için bir sürü kurumun yıllardır çabaladığına dikkat çeken İRO Başkanı Yenen, kendi çıkış noktalarının da bu olduğunu ama farklı bir yerden baktıklarını söylüyor. Gelen turistin ortalama 2,5 -3 gün arasında değişen kalış süresini artırmayı hedeflediklerini kaydederek “Kalış süresini en az bir iki gün artırmayı amaçlıyoruz. Özelikle Akdeniz’de yoğun yaşanan kitle turizmini reddetmiyoruz ama alternatif turizm çok önemli artık. İstanbul en önemli destinasyon. Kültür turizmini teşvik etmek gerekiyor. İstanbul’a gelen yerli ve yabancı turistler, Topkapı, Ayasofya, Sultanahmet Kapalıçarşı ve 1-2 saatlik Boğaz Turu’yla yetiniyor gibi. Bazen Dolmabahçe, Süleymaniye Mısır Çarşısı ve Yerebatan Sarnıcı’na da kaymalar oluyor. Ancak işte ziyaret trafiği buralara yoğunlaşıyor. Yoğun sezonda günde 7-8 kruvazör geminin kente yanaştığını düşündüğümüzde, bütün turistler aynı anda aynı şeyi yapmak istediği için Tarihi Yarımada bu yoğunluğu kaldırmıyor. Bütün bunların ışığında, turizmi Topkapı – Ayasofya – Sultanahmet üçgeninin biraz dışına yaymak gerektiğini anlıyoruz. Öyle rotalar olsun ki Tarihi Yarımada’nın kapasitesi zorlanmasın” diyor.
400 Rehbere Eğitim
İRO ve İstanbul Kalkınma Ajansı’nın ortaklaşa yürüttüğü söz konusu projenin en önemli yanı ise yeni rotalar belirlemek ve bu rotaları ziyaretçilere gezdirerek tanıtacak rehberlerin eğitimini sağlamak. İstanbul Kalkınma Ajansı’nın da mali desteğiyle toplam 285 bin lira bütçe ayrılan proje kapsamında İstanbul için belirlenen 10 farklı kültür rotasının başlıkları ise şöyle: “Bizans İstanbulu”, “Osmanlı İstanbulu”, “İstanbul’da İslam”, “İstanbul’da Musevi Mirası”, “İstanbul’da Hıristiyanlık”, “İstanbul’da Mimari”, “İstanbul’da Yalılar”, “İstanbul’da Ticari Yapılar”, “İstanbul’da Su Yapıları”, “İstanbul’da Kuş Gözlemciliği”. Başlıklarla ilgili bilgi veren İRO Başkanı Yenen, her bir program için rehberlerin eğitime tabi tutulacaklarını kaydediyor. “Her bir program için en az 40 tane rehber yetiştirmeyi düşünüyoruz. Her bir programın sabahtan akşam üç gün teorik dersi olacak. Teorik çalışmanın ardından bir gün uygulama gezisi olacak. Toplamda 400 rehber aşağı yukarı Nisan ayının ortasında bu programı tamamlayacak” diyen Yenen, kontenjan kısıtlı olduğu için tercihlerinin her bir rehberin tek konuda uzmanlaşması olduğunu söylüyor.
Rehberlerin eğitiminin sürdürülebilir turizm için önemine de değinen Yenen, başlıklardan bahsederken de kültür turizmi için daha bilgi donanımlı rehber ihtiyacını örneklerle anlatıyor. “İstanbul’da İslam adlı bir kültür rotası oluşturduk. Baktığımızda turist rehberlerinin, eğitiminde ve yetiştirilmelerinde yüzyılların İslam kentini tanıttıkları halde bu konuda çok fazla bilgili olmadıklarını fark ettik. Kaldı ki, son yıllarda hem Arap ülkelerinden hem de diğer Müslüman ülkelerden İstanbul’a ve İstanbul’un İslami değerlerine yoğun bir ilgi var. Biz de bu yüzden bu tanıtımın daha kapsamlı olması gerektiğini düşündük. Aynı eğitimler yine İstanbul’un Musevi ve Hıristiyan değerleri için de söz konusu olacak. İstanbul’un mimarisi için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Bizans ve Osmanlı mimarisinin mirası günlerce gezilebilecek kadar çok. Yine İstanbul’daki yalılar, ticari ve su yapıları için de ayrı başlıklarda rotalar belirlemeyi son derece anlamlı bulduk.”
Rotada tarihi değerlerin dışında doğa da gözetilmiş. Örneğin İstanbul’da Kuş Gözlemciliği başlıklı rota, kendi başına çok fazla ziyaretçi çekebilecek bir başlık gibi duruyor. Keza İRO Başkanı Yenen de bu konuda son derece umutlu. İstanbul’un kuş gözlemcileri için bir geçiş noktası olduğunu hatırlatan Yenen, kuş gözlemciliğinin hiç de azımsanmayacak bir turizm potansiyeline sahip olduğunu kaydediyor.
Yenen rehberlerin eğitimlerinin de Nisan ayı gibi sona ereceğini belirterek, “Bunun ardından profesyonel fotoğrafçılarla bu rotaları gezeceğiz. Ve tanıtım kitleri oluşturacağız. Bunları tur rotaları geliştirmek isteyen acentelerin ücretsiz kullanımına sunacağız. Bu konularda rehberleri uzmanlaştırırken, amacımız acentelerin de broşürlerine yeni tur programları ekleyerek kültür turizminin gelişimine katkı sağlamak. Her şey bittikten sonra seyahat acenteleriyle her şeyi kapsayacak bir toplantı yapacağız. Seyahat acentesi yetkililerini bilgilendireceğiz. Ondan sonra da yetişmiş olan rehberleri Türkiye turizmine tanıtıp projemizi tamamlamış olacağız” diyor.
Eğitim sonrasında rotaların işlerlik kazanması açısından acentelerin önemine de değinen Yenen, bu konuda işleyişi sağlamak noktasında rehberlerin önemli bir işlev göreceğini kaydediyor. “Her seyahat acentesinin sürekli veya zaman zaman çalıştığı rehberleri var. Bazen talep olduğu durumda seyahat acentesi bizimle iletişime geçiyor, bizden talep ediyor. Her rehberin de en az 2-3 tane ilişki içerisinde olduğu acente var. Örneğin ben bu eğitimlerden kuş gözleme programına katılmış olsaydım ve bunun üzerine uzmanlaşma alsaydım, iyi ilişki içinde olduğum acentelere gider, ‘Gelin bunu bir ürün haline getirelim, broşürlerimize ekleyelim’ derdim. Bir rehberin bu eğitimi alması, beraberinde de doğal olarak en az 3-4 acentenin konuyla ilgili bilgi sahibi olmasını sağlıyor”.
Rotalar Sürekli Yenilenebilir
Sürdürülebilir turizm ve kültür turizmi açısında düşündüğümüzde, proje kapsamında oluşturulan bu 10 rota son derece sevindirici olmakla beraber, İstanbul şehri söz konusu olduğu için bu rotaların sürekli yenilenmesi ihtiyacı da gün gibi aşikâr. Projenin tanıtım toplantısında konuşan bir diğer isim olan İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili de bu konuya dikkat çekiyor. Rehberler Birliği’nin İstanbul Kalkınma Ajansı’na iyi bir proje sunduğunu söyleyen Prof. Bilgili, “Turizmin sürdürülebilirliği denilen bir kavram var. İstanbul bağlamında düşünüldüğünde sürekli kendini yenileyen, yeni rotalar bulan ve var olan rotaları da sürekli canlandıran bir bakış lazım. İstanbul’da rehberlik yapan biri “ben rehber oldum” diyemez. Sürekli kendisini geliştiren, yeni keşiflerin yapıldığı bir şehir. Bu nedenle rehberlerin de sürekli kendisini yenilemesi lazım. Ben projenin başarılı olacağına inanıyorum” diyor.
Projenin bu yıl 31 Ekim tarihi itibariyle bitirilmesi planlanıyor. Bütün rehberlerin aldığı eğitim ve sonrasında yapılacak tanıtımlar da bu sürenin içinde. Sürdürülebilir turizm açısından baktığımızda, bu tür alternatif kültür turu rotaları son derece önemli. Ama yeterli dersek de, yalan söylemiş oluruz. İstanbul gibi bir şehir için müzikten, gastronomiye, edebiyattan adalara, kahvehanelere ve İstanbul’la adeta özdeşleşmiş gündelik hayatın kültürel kodlarına odaklanan diğer alternatif başlıklara sahip rotalar belirlemek ve bunların sayısını sürekli artırmak gerektiği aşikâr. Dileğimiz sürdürülebilir turizm adına gösterilen bu çabaların ve edilen niyetlerin bu rotalarla sınırlı kalmaması çünkü istenirse bu mümkün…
EKOIQ Dergisi Şubat 2013 Sayı: 26