#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

2022 Nâzım Hikmet Yaz Kampı Katılımcıları “Gezegenimiz için” Manifesto Yayımladı

Bu yıl İğneada’da, 2-11 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen 2022 Nâzım Hikmet Yaz Kampı katılımcıları gezegenimiz için bir manifesto yayımladı. Kampın bu yılki tartışma konuları olan iklim krizi ve akademik özgürlük/üniversite özerkliği üzerine odaklanan manifestoda, Paris Anlaşması’nın yerine getirilmesi ve fosil yakıt sektörünün enerji sistemleri üzerindeki hakimiyetinin sonlandırılması talepleri de dile getirildi.  

2016 yılından bu yana her yıl düzenlenen Nâzım Hikmet Yaz Kampı bu yıl İğneada’da gerçekleşti. Nâzım Hikmet’in oğlu Mehmet Hikmet anısına düzenlenen ve 2-11 Eylül 2022 tarihleri arasında gerçekleşen kampın sonunda katılımcılar bir manifesto yayımladı. Manifesto, kampın bu yılki tartışma konuları olan iklim krizi ve akademik özgürlük/üniversite özerkliği üzerine Nâzım Hikmet’in özgürlük anlayışından ilham alarak oluşturuldu.

Doğaya Saygı Temelli Konaklama

Van, Kilis, İstanbul, Trabzon, Konya, Ankara gibi Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen 18-25 yaş grubundaki 20 gencin katıldığı kamp; Gündüz Vassaf, Adalar Vakfı ve Toplum Gönüllüleri Vakfı işbirliğiyle yapıldı.

Gençler, İğneada’da, ÖTE adı verilen ve ormanın içindeki yerlerinde ve çadırlarda konakladılar. Gençlerin konaklama alanlarının doğaya saygı temelli; enerjisini güneşten, suyunu kaynaktan ve gıdasını kendi toprağından sağlayan bir alan olması dikkat çekti. Dokuz gün boyunca Sabahattin Ali’yi de andıkları Longöz Ormanları’nda, gençler aynı zamanda konuklarını da ağırladılar.

Gençlerin konukları ve konuşulan konular şöyleydi:

  • Dr. Utku Perktaş ve Lider Sinav’la kuş gözlemciliği, biyoçeşitlilik ve iklim krizi,
  • Ömer Madra’yla “Ne Yapabiliriz”,
  • Change4Trust’dan Duru Uslu’yla “Yeni Bir Dünya Modeli Olarak Tüketim ve Üretimi Birleştiren Tüketim Ekonomisi” kavramı,
  • Boğaziçi Üniversitesi’nden Taner Bilgiç ile “Türkiye’de 12 Eylül’den beri unutulan üniversitede özerklik ve akademik özgürlük”,
  • İbrahim Betil’in de katıldığı Toplum Gönüllüleri’nin “Toplumsal Cinsiyet” atölyesi,
  • Haluk Oral’la “Nâzım Hikmet ve Matematik ve Edebiyat” söyleşisi,
  • Doğal Hayatı Koruma Derneği WWF yöneticilerinden Nilay Örnek’le “Gezegenimizin Geleceğinde Farklı Seçimler” konuşması,
  • Buket Uzuner’in dörtlemesi’nden Su kitabı bağlamında çevre sorunları sunumu,
  • Ecinniler edebiyat dergisi yöneticilerinden Gökhan Arslan ile “Ekolojik Bir Edebiyat Mümkün mü?” atölyesi,
  • Sibel Oral’ın, “İşitiyor musun Memet” kitabı üzerinden Mehmet Nâzım ve Nâzım Hikmet üzerine konuşmasında sık sık Gündüz Vassaf’a da bıraktığı, gençlerin kendi baba-oğul deneyimlerini aktardıkları duygu yanı ağır basan oturum.
2022 İğneada Nâzım Hikmet Kampı Manifestosu:

Üniversite özerkliği ve akademik özerklik üniversitenin olmazsa olmazıdır.  

12 Eylül ve YÖK’ten beri Türkiye’de totaliter dayatmayla yok edilen üniversite kapı kulluğunda bir kuruma dönüşmüştür. Türkiye üniversitelerine özerklik sağlayacak bir çerçeve yasasının gerekli çevreler tarafından kırk küsur yıldır dile getirilmemesini ibret verici buluyoruz. Kaliteli eğitim için yurt dışına gitmek yerine ülkemiz üniversitelerinde eğitim almak ve geleceğimizi kurmak istiyoruz. Tüm dünyada kabul gören Lima Bildirgesi ile güvence altına alınmış haklarını barışçıl protestolarla savunan akademik çevrenin ve bildirgenin arkasındayız.

II.

İklim ve biyoçeşitlilik kriziyle yüzleştiğimiz şu dönemde gezegenimizde tüm canlılar yok oluşla karşı karşıyadır.Yaşamı değil kendi kârını düşünen dünyanın en zengin %1’lik kesimi göz göre göre bizleri, başka türleri ve gezegenimizi ölüme sürüklemektedir. Yalnızca insan refahını düşünen ve insanı tüm canlı-cansız varlıkların üzerinde konumlandıran türcü zihniyetin kurduğu bu sistem çökmüştür. Paris Anlaşması yerine getirilmeli, fosil yakıt sektörünün enerji sistemleri üzerindeki hakimiyeti sonlandırılmalı, 2030’a kadar tüm fosil yakıtları yerin altında bırakılmalı; 1,5 derece sınırının aşılmaması için tüm ülkeler kömürden başlayarak yeni termik santral kurmama sözü vermelidir. İklimin değil sistemin değişmesi gerektiğini söylüyoruz.

EkoIQ Editör