Marmara Kültürleri Ağı; Marmaralı sivil toplum kuruluşlarını, uzmanları, bilim insanlarını ve sanatçıları bir araya getirdi. 21 Nisan’da çevrimiçi düzenlenen açılış etkinliğinde, “Kaybedecek zaman yok, dayanışma ile Marmara Denizi’ni kurtarabilir ve iyileştirebiliriz” mesajı verildi.
Marmara Kültürleri Ağı, 21 Nisan günü çevrimiçi düzenlenen açılış etkinliğiyle tanıtımını yaptı. “Marmara için, #benimmarmaram için” diyen herkesi çalışmalara davet eden ağın ikinci etkinliği ise 27 Nisan’da gerçekleşecek. İkinci etkinliğin konusu, “Yaman Koray Eserlerinde Marmara Kültürleri” başlıklı bir söyleşi olacak.
Marmara Denizi En Özel İç Denizlerden Biri
Marmara Denizi yüzyıllardır kıyılarında çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan, sularında ise birbirinden farklı balık ve canlı hayatını barındıran dünyanın en özel iç denizlerinden biri. Böylesi doğal ve kültürel bir zenginliğin kaynağı olan deniz, günümüzde insan kaynaklı kirlenmenin ve aşırı kullanmanın sonucu sahip olduğu değerleri birer birer yitiriyor ve tüm deniz varlıklarıyla ölüme doğru sürükleniyor.
“Kaybedecek Zaman Yok!”
Marmaralı sivil toplum kuruluşları, uzmanlar, bilim insanları ve sanatçılar “Adaları ve Boğazları ile Marmara Kültürleri Ağı” etrafında bir araya gelerek “Kaybedecek zaman yok, dayanışma ile Marmara Denizi’ni kurtarabilir ve iyileştirebiliriz” dediler. Çağrı ile karşı karşıya olunan çevre ve yaşam krizi konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi ve Marmara Denizi’nin kurtarılması çabaların çoğalması hedeflendi.
Ekolojik Yıkım Tehlikesi
Bir Avrupa Birliği projesi olan CultureCIVIC: Kültür Sanat Destek Programı tarafından finanse edilen bu ağ kapsamında, 2022 yılı boyunca Marmara Denizi’ni iyileştirmek için önlemlerin acilen alınması gerektiği konusunda uyarılarda bulunan bilim insanları ve uzmanlarla sanatçıları, yazarları, çevre örgütlerini, sivil toplum kuruluşlarını ve yerel halkı buluşturacak etkinlikler gerçekleştirilecek. Marmara Denizi ve karşı karşıya olduğu ekolojik yıkım tehlikesi ile ilgili bilgiler kamuoyu ile paylaşılacak. Sanatçıların çalışmalarıyla Marmara Denizi’nin önemi, biyokültürel çeşitliliği ve denizin doğasıyla denge içinde yaşamayı başarmış yerel kültürlerden çıkarılacak dersler üzerinde durulacak. Çalışmalar uzun vadeli bir sürdürülebilir deniz ekolojisi ve deniz kültürleri savunuculuğunun ilk adımı olarak hayata geçiriliyor.
“Benim Marmara’m Tertemiz Sularıyla Hayat Dolmalı!”
Marmara Kültürleri Ağı; Marmara’yı yazan, çizen, düşünen, seven, korumaya çalışan ve “Benim Marmara’m tertemiz sularıyla hayat dolmalı!” diyen herkesi bir araya getirmeyi amaçlıyor. Marmara Denizi’nin tüm değerlerinin altını çizerek sahiplenme bilincini ve üzerimize düşenleri yapma farkındalığını hep birlikte yaygınlaştırmalıyız. Deniz bize güzelliğini, balığını, bolluğunu, manzarasını, kokusunu ve rengini verirken bizler karşılığında onu çöplerimizle, atıklarımızla kirletiyor ve aşırı balıkçılıkla hor kullanıyoruz.
Marmara’nın hayat verdiği yerleşimler bugün onun canına geri dönüşü olmayan zararlar veriyor. Marmara sayısız canlı çeşidini, adaları, boğazları, yerleşimleri ve çeşitli deniz kültürlerini kucaklayacak ve besleyecek kadar engin ancak milyonlarca kişinin ve yüzlerce sanayinin kirliliğini saklayıp yutacak dipsiz bir çöp kovası değil. Bu sebeple Marmara Kültürleri Ağı insanın doğaya karşı hoyratlığının önüne geçmek, saygılı ve dengeli bir ilişki kurabilmek için Marmara Denizi’ne çevresinde yaşayanlar olarak nasıl sahip çıkabileceğimizi ve onu kollamayı başarmış kültürlerden neler öğrenebileceğimizi birlikte ele almaya çağırıyor.
“Marmara’nın Canını Kaybetmiş Bir Denize Dönüşmemesi için…”
Deniz doğasında yaşanan çöküntünün ekolojik, sosyal ve kültürel sonuçları zincirleme bir şekilde yaşam değerlerimize kadar uzanıyor. Bundan yalnızca 50 yıl önce Marmara ekosisteminde yer alan balık türlerinin neredeyse hiçbirine bugün rastlanmıyor. Müsilajın henüz bugünlerde görülmüyor olması rahatlamamızı sağlayacak bir durum değil, zira denize bırakılan atık su kirliliğinin önüne geçmek için hâlâ somut adımlar atılmadı. Bilim insanları, yıllar içinde Marmara Denizi’ne giren aşırı azot ve fosfor atığı nedeniyle dip sularında oksijenin büyük kısmının kaybedildiği ve bunun büyük bir ekolojik tehdit anlamına geldiğini söylüyor. Oksijenin azalmasıyla birlikte deniz canlıları da birer birer ölmeye başlıyor. Marmara’nın canını kaybetmiş bir denize dönüşmemesi için bu gerçeklerin bilinmesi ve denizi kurtaracak önlemlerin acilen alınması amacıyla bir araya gelen Marmara Kültürleri Ağı kurucuları, Marmara Denizi’ni korumak için kendisini sorumlu hisseden herkesi ağa katkı vermeye çağırıyor.