Yazı: Elif Gökçe ŞAHİN [email protected]
Dünya Bankası, iklim ve kalkınma konularının etkileşimine çok önem veriyor ve bu nedenle 2021-25 İklim Değişikliği Aksiyon Planlaması için ülkeler özelinde iklim değişikliği ile mücadele ederken nasıl kalkınabileceklerini analiz eden raporlar hazırlıyor. Türkiye özelindeki “Ülke İklim ve Kalkınma Raporu” Haziran ayında yayımlandı.
Rapor;
- Türkiye’nin 2053 yılına dek net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşırken atacağı adımlar ile büyüme ve kalkınma yoluna nasıl devam edeceğini,
- Yeşil teknolojileri nasıl kullanacağını,
- Ülke ekonomisini felaketler ve karbon yasağı gibi risklere karşı nasıl koruyabileceğini analiz ediyor.
Analize göre, 2040 yılına dek net sıfır karbon emisyonu geçişinin ülkemize ekonomik katkısının 146 milyar ABD Doları seviyesinde olacağı hesaplanıyor. Türkiye’nin konumu itibarıyla iklim değişikliği risklerine açık olduğunu belirtilen raporda, son dönemde Çevre Bakanlığı’nın isminin T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değişmesinin olumlu bir adım olduğu belirtiliyor. Aynı şekilde Ulusal İklim Değişikliği Aksiyon Planı’nın sürekli güncellenmesinin de çok olumlu adımlar olduğu vurgulanıyor. Ukrayna’daki savaştan da söz edilen raporda, enerjisi büyük ölçüde fosil yakıtlara bağlı olan ülkemizde, son zamanlardaki enerji fiyatlarının yükselişinde savaşın etkisine değiniliyor. Aynı zamanda enerji güvenliği ve erişilebilirliği için iklim adımları atılmasındaki aciliyetin de altı çiziliyor.
Raporda; binalar, ulaşım, enerji gibi bazı sektörler özelinde aksiyon adımları öneriliyor.
Enerji Sektörü için Öneriler
- Özellikle 2053 için konulan net sıfır hedefine yönelik enerji sektörünün derin bir şekilde karbonsuzlaştırılması, bina ve ulaşımda enerji verimliliğinin iyileştirilmesi ve toprak kullanımından kaynaklanan salımların azaltılması,
- Türkiye’nin 2040 yılına dek tüm kömür santrallarını kapatması ve yeni hiçbir kömür tesisi kurmaması,
- Güneş ve rüzgar enerjilerinin gelecek enerji ihtiyacını karşılamada en ucuz alternatif olduğu belirtilirken enerji ihtiyacının temiz, ucuz ve güvenilir alternatif enerji kaynaklarıyla sağlanması,
- Ayrıca, enerji saklama ve şebeke sistemlerinde belirgin ölçekte yatırımların yapılması,
Ülkemizde şu anda kullanım süresi dolmuş olan enerji tesislerinin karşılığı yaklaşık 4 milyar ABD Doları seviyesinde. Kömür tesislerinin %65’inden fazlası 20 yıldan fazladır çalışıyor ve raporda bunların kapatılması öneriliyor.
Yenilenebilir Enerji Yine Artışta
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA), Temmuz ayında “Yenilenebilir Enerji İstatistikleri 2022” adlı raporunu yayımladı. Rapor 2012-2021 yıllarına ait 150 ülke verisini kullanılarak hazırlanmış. Rapora göre, 2020 yılında yenilenebilir kaynaklardan elde edilen toplam enerji 7.468 TWh seviyesinde gerçekleşmiş. Yenilenebilir hidroenerji 4.356 TWh ile bu toplamın %59’unu oluşturuyor. Rüzgar enerjisi 1,589 TWh seviyesinde gerçekleşirken güneş enerjisi 844 TWh, biyoenerji 584 TWh, jeotermal enerji 95 TWh ve deniz enerjisi ise 1TWh seviyesinde kaydedilmiş. Yenilenebilir enerji üretimi 2019 yılına göre %7,4 oranında artarak 512 TWh daha fazla kaydedildi. Bu artışın büyük kısmı Avrupa ve Kuzey Amerika’dan kaynaklandı. Güneş ve rüzgar enerjileri sırasıyla %22 ve %12 oranlarında artış gösterdi. Hidroenerji artışı ise 2020 yılında üç katına çıktı.
Bölgelere göre bakıldığında, 2020 yılında Asya kıtası yenilenebilir enerji üretiminde 236 TWh artış ile en büyük artışı gösterdi. Asya aynı zamanda, küresel yenilenebilir enerji üretiminde %42’lik paya sahip. Avrupa ve Kuzey Amerika ise sırasıyla %19 ve %18 paylara sahip.
2020 yılında hidroenerji üretimi her bölgede artış gösterdi. Asya kıtası 75 TWh artış ile en yüksek hidroenerji artışını gösteren bölge oldu. Rüzgar enerjisinde ise en büyük artış 64 TWh ile Asya’da ve 50 TWh ile Kuzey Amerika’da gerçekleşti. Asya kıtası aynı zamanda 154 TWh olan küresel güneş enerjisi artışının 78 TWh’unu karşılayarak en yüksek güneş enerjisi artan bölge oldu.
Karbon Fiyatları Yükseliyor Ancak Hâlâ Yeterli Değil
Dünya Bankası Mayıs ayında “Karbon Fiyatlamasının Durumu ve Eğilimleri 2022” adlı raporunu yayımladı. Rapor için dünya ölçeğinde var olan ve yeni açılmakta olan uluslararası, ulusal ve bölgesel karbon fiyatlama enstrümanları incelendi. Rapor, şu anki karbon fiyatlamalara bakıldığında, verilen sözler ile uygulanan politikalar arasında hâlâ büyük bir boşluk olduğunu ortaya koyuyor. Geçtiğimiz yıl içinde, karbon vergilerinin ve birçok emisyon ticaret sisteminde karbon fiyatlarının rekor seviyede yükselmesine karşın karbon fiyatlarının büyük çoğunluğu Paris Anlaşması 2050 hedeflerine ulaşmaya yönelik olarak bakıldığında halen çok düşük kalıyor.
Covid-19 pandemisi sonrası yükselen enerji fiyatları ülke ekonomilerini zora sokarken karbon fiyatlarını yükseltmek politik açıdan tercih edilmiyor. Bu nedenle karbon fiyatlarını yükseltmenin adil ve kapsayıcı olduğunun iyi anlatılması kritik önem taşıyor. Aynı zamanda, hükümetlerin alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi de bir zorunluluk haline geliyor. Yanı sıra yapılan araştırmalar, çevre vergilerinin ekonomik iyileşme süreçlerinde diğer vergilere göre daha az yıpratıcı olduğunu ortaya koyuyor.
Karbon salım miktarına bakıldığında en büyük emisyon ticaret sistemine sahip olan Çin, 2021 yılında ilk kez ulusal emisyon ticaret sisteminin uygunluk standardını tamamladı. Bu denetime Çin’in toplam karbon salımının %30’una denk gelen toplamda yıllık 4,5 milyar metrik ton karbondioksite eşdeğer salım yapan 2,.100’den fazla enerji santralı katıldı. Çin’de karbonun metrik ton fiyatı geçtiğimiz yıl %13 artarak 8,5 ABD Doları seviyesine geldi. 2021 yılında toplam 1,2 milyar ABD Doları’na denk gelen 179 milyon ton karbon eşdeğeri ticareti yapıldı. Raporda, bu miktar hâlâ Çin emisyon piyasası için düşük olarak gösteriliyor.
Ticaret miktarı olarak en büyük karbon ticareti piyasası olan Avrupa Birliği emisyon ticaret sistemi (EUETS), spot ve gelecek dönem olarak bakıldığında rekor seviyede yüksek ticaret hareketliliğini ve karbon fiyatlarını gördü. Son bir yıl neredeyse üç katına çıkan emisyon izni fiyatları ile birlikte 15 milyar adet emisyon izni ticareti yapıldı. 2021 yılında, Avrupa Birliği’nde 2030 yılına dek seragazı emisyonlarını 1990 yılına göre %55 oranında azaltmayı ve 2050 yılına dek de net sıfır olmayı hedefleyen AB İklim Yasası yürürlüğe girdi.
Karbon vergileri de 2021 yılında yükseldi fakat emisyon ticaret sistemi fiyatları kadar değil. 2021 yılında ton karbon eşdeğeri başına 6 ABD Doları artan karbon vergisi, Nisan 2022’de tekrar 5 ABD Doları seviyesinde arttı. Emlak, hisse senedi, kripto paralar gibi diğer finansal enstrümanların da fiyat yükselttiği bir ekonomide, yükselen karbon izin fiyatları da artık bir yatırım aracı olarak görülmeye başladı.