Ekonomi

“Yeşil Pazarların Oluşması İçin Kullanıcıyı Eğitmeliyiz”

Sürdürülebilirlik Nereye Takılıyor? Bu soruyu konuyla ilgili aklına, bilgisine, duruşuna ve samimi çabasına inandığımız isimlere sormaya devam ediyoruz. Aldığımız cevapları da bu mecradan sırayla sizlere iletmeye devam edeceğiz.  Sıradaki isim Eczacıbaşı Yapı Gereçleri, İnovasyon ve Sürdürülebilirlik Yöneticisi Cihan Koral Malak…

“Geleceğin ihtiyaç ve zorunluluklarını, kullanıcıların taleplerini, onlarla iletişimi ihmal eden kuruluşların yaşama şansı azalıyor. Dolayısıyla küçük-büyük tüm kuruluşlar olarak kendimizi tedarik, finans, İK, pazarlama alanları için de sürdürülebilirlik açısından eğitmeliyiz”
Türkiye, sürdürülebilirlik kavramı­nı çok hızlı kabul etti. Şimdi iş yapış ve düşünüş biçimimize entegre et­memiz gerekiyor. Özel sektör, tüke­ticileri/kullanıcıları bilinçlendirmeli; kamu, özel sektörü denetlemeli…
Türkiye’de özel sektörün sürdürü­lebilirliğe, küresel ölçekte örnek hızda giriş yaptığını, konunun sü­reçlere entegre edilmesininse, doğal olarak, daha yavaş ve zor gerçekleş­tiğini görüyoruz.
Kamu, özel sektörün konuya ilk il­gisinden sonra, esas zor olan adım­ların tamamlanabilmesi için hem kapasite geliştirici hem de denetle­yici bir rol üstlenmek durumunda. Dünyada görüldüğü üzere; yasal düzenlemelerle yürütülen teşvik ve denetleme mekanizmaları olmazsa, sürdürülebilirliği sadece PR sloganı olarak görmeye devam edebiliriz. Şu anda ürün-bina-sistem sertifi­kasyonları, karbon-enerji-su ayaki­zi veri raporlamaları, ürün iletişim kriterleri vb. konularda yerel yasal düzenlemeler sağlanmadığından, karşılaştırılamaz durumda farklı uy­gulamalar bulunuyor.
Yapı sektörü, yeni yasal uygulama­lar için kamu ile işbirliği yaparken, aslında kendisi gönüllü adımları atmaya başladı. Üç dört yıldır çe­şitli otoritelerden ürün sertifikas­yonları alınıyor. Sektör oyuncuları, Türkiye’ye özel bina sertifikasyo­nunun oluşturulması için çalışıyor; farklı sistemlerle enerji-su-karbon ayakizlerini ölçerek, denetlettiriyor. Bina verimliliği, iş güvenliği ve sağ­lığı, kadın istihdamı gibi pek çok oluşuma, yapı sektöründen katılım sağlanıyor. Ek olarak, sadece bağla­yıcı yasal düzenlemelerle, sektörün tamamını kapsayan, derinlemesine, karşılaştırılabilir ve şeffaf uygulama­lar gerçekleştirilebilir.
Özel sektörü değerlendirirsek, önce sürdürülebilirliği üretim hattından daha geniş bir tanımla ele almalıyız. Yapı sektörü enerji yoğun üretim süreçlerine sahip olduğundan, odak daha çok çevre ayağında kalabiliyor. Geleceğin ihtiyaç ve zorunlulukları­nı, kullanıcıların taleplerini, onlarla iletişimi ihmal eden kuruluşların de­vam etme şansı azalıyor. Dolayısıyla küçük-büyük tüm kuruluşlar olarak kendimizi tedarik, finans, İK, pazar­lama alanları için de sürdürülebilir­lik açısından eğitmeliyiz.
Ayrıca, kullanıcıların bir günde davranış biçimlerini değiştirip yeşil ürünler ve hizmetler talep etmele­ri beklenmemeli. Yeşil pazarların oluşmasında özel sektör kullanıcıyı eğitmeli. Çalışmaların etkileri açık­lıkla paylaşılmalı. Örneğin, VitrA-Artema için Yeşil Banyo Çözümleri kavramını oluşturduk. Amacımız, yatırımcı, mimar ve müteahhit gibi paydaşlarımızı yeşil bina sertifikas­yonları konusunda bilgilendirerek, katkısına çok inandığımız çözümle­rimizi aktarmak.

About Post Author