Şekerbank, Eko Kredi uygulamasıyla Türkiye’de yeşil ekonomiyi destekleyen bankalar arasında ilklerden biri oldu. Şekerbank’ın küçük üreticiyle yoğun teşrik-i mesai harcıyor oluşu durumu daha da önemli kılıyor. Şekerbank Finansal Kurum Birim Müdürü Gülfer Tuncay’la sürdürülebilirlik finansmanına dair yeni standartları konuştuk.
Sürdürülebilir Finans etkinliğindeki konuşmanızda, sürdürülebilirlik için katılımın da sağlanması gerektiğini söylemiştiniz. Siz kendi kurumunuzda bunu nasıl gözetiyorsunuz?
Biz Şekerbank olarak sürdürülebilirlik yatırımlarını, üst yönetim, mevduat sahipleri, çalışanlar ve müşteriler dahil herkesin kabul etmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu yüzden her kademeyi ayrı ayrı bilgilendiriyoruz. Üst yönetime raporlama, diğer birimlere de eğitimler vasıtasıyla enformasyon akışını sağlıyoruz. Şubelerdeki yerel çalışanlar da müşterilerimizle doğrudan iletişim kuruyor, bu konuda bilgilendirmeye çalışıyor.
Raporlama süreçleri giderek daha önemli hale geliyor. Şekerbank olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Biz çevresel etkilerin sistem içinde izlenebilmesi için gereken yapıyı zaten daha önce kurmuş bulunuyoruz. Şimdi de bu yapıyı sürekli olarak güncellemeye ve iyileştirmeye devam etmemiz gerekiyor.
Siz kendi tabirinizle “Anadolu Bankacılığı” yaptığınız için küçük üreticiyle bol bol muhatap oluyorsunuz. Küçük üreticileri, KOBİ’leri sürdürülebilirlik yoluna sokmanın zorlukları hep konuşulur. Sizin bu konudaki tecrübeleriniz neler?
Dediğiniz çok doğru. Özellikle küçük üreticinin sürece dâhil olabilmesi için epey zamana ihtiyaç var. İlk etapta tepki duyanlar, kabul etmeyenler oluyor. Tam da bu yüzden biz küçük üreticilerle yüz yüze ilişki kuruyoruz çünkü onlarla doğrudan iletişim kurmak, anlamak, anlatmak gerekiyor.
Özellikle eko kredilerde müşterilere özel imkânlar sağlamaya çalışıyoruz. Örnek vermek gerekirse, bina yalıtımı yaptırmaya karar veren müşterilerimize kısa vadede 0 faiz gibi fırsatlar sunuyoruz. Şimdiye kadar kredi konusunda resmi muhatap sayılmayan apartman yönetimlerini de, ekokrediden yararlanmaları için sistemin içine dahil ettik.
Son olarak devletin sürece daha çok katkı vermesi gerektiğini söylediniz. Bundan kastınız nedir?
Devlet özellikle işin prosedür kısmını standardize etmeli. Bu kadar rekabetçi bir ortamda biz müşteriden çevresel etki değerlendirmesiyle alakalı X belgesini istediğimizde, “ama Y bankası böyle bir şey talep etmiyordu” gibi bir cevapla karşılaşmamalıyız. Takdir edersiniz ki, bu sefer de müşteri kaçıyor. Bu yüzden devlet sadece proje finansmanındaki ÇED raporlarıyla değil, daha farklı değerlendirme yöntemleriyle de bu konuda çalışan ciddi bankaları destekleyebilir, diye düşünüyoruz.
Yeşil Finansın Standartları: Ekvator Prensipleri
2006 yılının Temmuz ayında kamuoyuna açıklanan ve 10 milyon dolar ya da daha fazla maliyetli projelerin toplumsal ve çevresel standartlarını belirleyen Ekvator Prensipleri, finansal endüstride sürdürülebilir proje finansmanı için gerekli altın standartlar olarak kabul ediliyor.
1 İnceleme ve Kategorilendirme
Mali olarak desteklenmesi istenen bir projeniz varsa ilk olarak, Ekvator Prensipleri Finans Kuruluşları (EPFI) arasına katılmak için başvurmanız ve kabul edilmeniz gerekiyor. Ardından Dünya Bankası Uluslararası Finans Kurumu (IFC) tarafından belirlenen toplumsal ve çevresel etkilerin değerlendirilme kriterlerine göre bir inceleme yapılıyor.
2 Toplumsal ve Çevresel Değerlendirme
Proje kategorileri belirlendikten sonra değerlendirme aşamasına geçilir. Değerlendirme aşamasında projenin toplumsal ve çevresel etkileri belirlenir. Değerlendirme bölümü mevzubahis etkilerin nasıl azaltılabileceğine ve yönetilebileceğine dair önerileri de içermek zorundadır.
3 Kullanılabilir Toplumsal ve Çevresel Standartlar
OECD ülkesi olmayan ülkeler ve Dünya Bankası Kalkınma Göstergeleri’nin standartlarına göre yüksek gelirli sayılmayan OECD ülkelerinde değerlendirme, IFC Performans Standartları ve endüstriye yönelik EHS kılavuzuna göre yapılır. IFC Standartları iş ve çalışma şartlarını kirlilik, toplum sağlığı güvenlik, arazi alımı ve zorunlu iskânla ilgili standartları belirler. EHS ise sanayiye özel teknik standartları ortaya koyar.
4 Eylem Planı ve Yönetim Sistemi
OECD üyesi olmayan ülkelerin ve Dünya Bankası Kalkınma Göstergeleri’nin standartlarına göre yüksek gelirli sayılmayan OECD ülkelerinin kredi kullanıcıları bir Eylem Planı hazırlarlar. Eylem Planı çevresel etkilerinin nasıl geri döndürülebileceği üzerine tanım ve bilgileri içerir. İyileştirici adımları belirler ve yan etkilerin denetim altına alınabileceği tedbirleri ortaya koyar.
5 Denetim ve Şeffaflık
Bütün A ve B Kategorisi projeleri için hükümet, proje sahibi veya bağımsız kuruluş tarafından belirlenen bir uzman, projenin nüfuz ettiği bölgede danışmanlık hizmeti verir.
6 Şikâyet Mekanizması
Projenin inşası ve yürütülmesine toplumsal katılımın sağlanabilmesi için yöneticiler bir şikâyet birimi oluşturur. Böylece hem şeffaflık ilkesi gözetilebilecek hem de yapılan işten etkilenen bireylerin endişelerine yönelik anında çözümlerin ortaya konulmasına olanak sağlanacaktır.
7 Bağımsız İnceleme
Hangi kategoriye dahil olduğunu gözetmeksizin bütün projelerin EPFI ve Ekvator Prensipleri’ne uygunluğunun bağımsız bir uzman tarafından incelenmesi gerekir.
8 Taahhüt
Ekvator Prensipleri’nin en önemli dayanaklarından biri de proje sahibinin taahhütlerinin kapsamıdır. Yapılan iş ilk olarak ev sahibi ülkenin hukuki düzenlemelerine uygun olmalıdır. Projeyi üstlenen kuruluşlar Eylem Planına uygun olarak hareket edeceğini taahhüt edebilmelidir.
9 Bağımsız İzleme ve Raporlama
Alınan kredinin kullanım süresi boyunca EPFI’ler düzenli bir izleme ve raporlamanın devamlılığını temin etmek zorundadır. Bu yüzden EPFI’ler izleme ve raporlamaya yönelik bağımsız uzmanların atanmasını veya borçluların ehil ve tecrübeli bir bağımsız uzmanı muhafaza etmesini sağlar. Uzmanlar elde ettikleri enformasyonları EPFI’lerle paylaşır.
10 EPFI Raporlamaları
Ekvator Prensiplerini uygulayan EPFI’ler yılda en ez bir kere uygulama süreçleri ve tecrübelerini halka açık olarak raporlamakla mükelleftir.