#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
yasanabilir kentleri nasil kuracagiz

Yaşanabilir Kentleri Nasıl Kuracağız?

Yaşanabilirlik kavramı bizim kentlerimizde nasıl algılanıyor? Uzun süredir bunu merak ediyordum. Sonra, 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimleri fırsat bilerek bu konuda büyükşehir belediye başkan adaylarının görüşlerini alma fikri çıktı ortaya.

2012’de çıkan Bütünşehir Yasası, 15 büyükşehir belediyesinin sınırlarını il mülkî sınırları olarak belirledi. Üzerine çok konuşulduğu için bu dosya çalışmamızda İstanbul, Ankara ve İzmir’i hariç tutarak, bu kapsama giren büyükşehirlerde aday gösteren tüm partilerin büyükşehir belediye başkan adaylarıyla yaşanabilir kent konusunda dört temel soru içeren söyleşiler hazırladık. Sorularımız şöyleydi:
1. Yaşanabilirlik kavramını nasıl tanımlarsınız?
2. Kentinizi yaşanabilirlik açısından nasıl değerlendirirsiniz?
3. Yaşanabilirlik açısından kentinizin en önemli 3 sorunu nedir?
4. Seçildiğinizde bu konuda çözümleriniz ne olacak?
Zaman faktörü ciddi bir sorun olarak karşımıza çıktı. Adaylar yeni yasa nedeniyle kampanyalarını bütün ilde yürütmek zorunda kalınca hepsini aynı günde kent merkezinde bulmak; bire bir görüşmeye zaman ayırmalarını sağlamak imkânsızlaştı. AKP adaylarının çoğu halen belediye başkanı olduğundan, vakit ayırmakta zorlandılar. Bu söyleşilerde sözü edilen sorunları biliyoruz. Buna rağmen ben çok şey öğrendim ve söyleşilere geçmeden bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Söyleşilerde ülkenin içinde bulunduğu gergin ortamın artık insanları çok yorduğunu, mutsuz ettiğini hissettim. CHP Kayseri Başkan adayı Osman Çilsal’ın anlatımıyla: “Yaşanılabilir kentin en can alıcı noktası birbirine tahammül eden, kendini seven ve kendini sevdiği kadar diğer insanları da seven insanlardan oluşan kentler olmalıdır. Adaletin olduğu, korkmadan, cesurca, hürce, özgürce yaşanılacak şehir.” Çevre tahribatı artık bu ülkede çok can alıyor. Bu konunun kamu sağlığı açısından ciddi bir sorun olarak ele alınması gerekiyor. Samsun’da selde bebekler boğuldu; Kocaeli’de kanser kaynaklı ölümleri sanayii kirliliğinden dolayı Türkiye genelinin iki misline çıktı ve Erzurum’da kömür kullanımından kaynaklanan akciğer hastalıkları kış aylarında hastaneleri dolduruyor. Prof. Dr. Nilay Etiler anlattı: “Eskiden çevre kirliliği dediğimiz zaman insanlar ‘Ben ekmek derdindeyim, sen ne diyorsun kardeşim?’ derdi. Lüks bir konuydu çevre kirliliği. Artık çevre kirliliğinin herkes farkında.”
Ve ulaşım. Her kentte trafik tıkanıklığı ve otopark sorunu karşımıza çıktı. Bu iki konu aslında kent içi ulaşım politikalarının yanlışlığı veya yetersizliğinden kaynaklanıyor. Kent merkezlerinde alt geçit yapımlarını HEMEN DURDURMAK gerek. Bilimsel olarak bunların şehir trafiğini rahatlatıcı çözümler olmadığını biliyoruz. MHP Adana Adayı Hüseyin Sözlü’nün söylediklerine de bütün kalbimle katılıyorum: “Alt geçitler şehirlerimizin hemen hemen yok olan azıcık meydanlarını şehircilik adına, planlama adına iğfal ediyor, ortadan kaldırıyor.”
Konuştuğum her aday trafik sorununa, otopark sorununa öneri sunuyordu. Aflarına sığınarak, önerilen çözümlerin genelde çok yanlış bulduğumu söylemem gerek. Kentlerimizde sürdürülebilir ulaşım politikasında ciddi eksiklik var. Bu bizlerin, ulaşım konusunda çalışanların, hatası. Ve yapılan çalışmaların yetersizliğini gösteriyor. Bu konuda yazacaklarım çok ama onu gelecek yazılara bırakıyorum.
Sonuç olarak 7 kentte 7 partiden 15 adayla görüşme imkânımız oldu. Yoğun programlarına rağmen bana zaman ayırdıkları için hepsine ÇOK ÇOK teşekkür ediyorum.
Ve söz adayların…

Sibel Bülay

Sibel Bülay

Akıllı Şehirler Danışmanı | Yaşanabilir Kentler