CHP Kayseri Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Osman Çilsal: “Kayseri’de, Korkmadan, Cesurca, Hürce Yaşanılacak”

Çok çarpıcı, vurucu ve maalesef bizim gibi gettolaşmış kentlerin, kent siyasetinin geldiği noktayı vurgulayan, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun en çarpıcı mısraları: “Oğlum büyük şehirlerde büyük camilerde sela verilir / Cıvar hanelerde zina edilir.”
*
Yaşanabilirlik kavramını bir siyasetçi olarak, bir insan olarak 3 başlıkta algılamak mümkün: Güven, geçim, gelecekten emin olmak. Ölene kadar hayatınızı idame ettireceğiniz süreç artı çocuklarınızı yetiştirebileceğiniz süreç.
*
Kayseri belki reklamı, insanların başarısı, cumhurbaşkanı yetiştirmiş olmasından dolayı Türkiye’deki en sorunsuz gözüken şehir. Ama ciddi sorunları olan bir kent. Ahlaki çöküntü ve geçim sıkıntısı çeken insanlarımızın da olduğu bir yer. İş alanlarının çok olduğuyla övünürüz. Ama bunun yanında aş evlerinden ekmek alan insanlarımız var. Bunun asıl sebebi maalesef AK Parti hükümetinin yanlış politikaları oldu…
*
Tramvay yapıldı. Hastaneye gitmedi, üniversiteye gitmedi, terminale gitmedi, hava alanına gitmedi. Bu neyin tramvayıdır? Sadece şehrin doğusuna, işçi kardeşlere yapılan evlerden organize sanayii bölgesine ulaşan bir hat yaptılar, bitti. Fabrikatörlere ucuz işçi servisi gibi. Şehrin bağrını yardılar, insanların arasına fitne sokma arzusu güder gibi sanki. Çünkü bu hükümetin ruhunda kaos siyasetinden beslenme var. Yedi mi bu millet bunu? Yemedi. Şimdi hat eklemeye çalışıyorlar.
*
Dört üniversitemiz var bizim. Genç bir nüfus geliyor. Mümkün mertebe bu genç insanları Kayseri’de istihdam etmek, burada yaşanabilir bir kent halinde onları tutmak. Hedef bu olmalı. Gençliğin deşarj olabileceği hiç bir yer yok bu kentte, maalesef. Tarihini yaşayabileceği, kültürünü yaşayabileceği, kendini ifade edebileceği hiç bir ortam yok. Bu en üzüntü verici olaylardan biri.
*
Kayseri’nin sorunu yönetimin saldığı korku, korku toplumu. Korkmadan, cesurca, hürce, özgürce yaşanılacak şehir olmak. Korku toplumundan normal, birbirini seven sayan toplum olma. Ayrıştırılmamış, bütünleştirilmiş bir toplum.
*
Belediyecilik çöpleri toplamak, imar projeleriyle rant alanı yaratmak değildir. Belediyecilik insanların sosyal yaşantısına katkıda bulunmak, kültürlü şehirler, kent kültürünü korumak. Kentin hafızasını korumak, gelecek nesillere aktarmak. Ve kentte yeni iş alanlarını da açmaktadır. Sanayi toplumu Kayseri’de sanayicinin önüne düştüğünüz zaman sanayicinin yapamayacağı iş yok.
*
Hava kirliliği, çevre kirliliği, zihin kirliliği, bilgi kirliliği. Her türlü kirlilikle mücadele. Ahlak enflasyonunun önüne geçmek. Daha önce hiç olmamış bir şekilde erozyonun da sona erdirilmesi. Bu şehirde insanlar borcunu ödeyemediği için intihar ettiler. Yuvalar yıkıldı. Bu şehirde senden, benden ayrımı yapılır hale geldi. Bu toprağa düşen her kan bizim evladımızın kanıdır. Ortada bir savaş yok ve bunun sorumluluğu yönetenlerdedir. Hazreti Ömer misali yöneticilik yapacağım diye gelenler bırakın dağdaki keçinin, koyunun hesabını vermeyi… evlerindeki barklarındaki bir kutunun hesabını bile vermekten aciz çıktı. Her türlü kirlilik. Buna yolsuzluğu da katabilirsiniz.
*
Bizde eşraf olurdu eskilerde. Ve bu eşraf fikir önderi deyin, kanaat önderi deyin insanların arasında sorun çıkmasını da engellerdi. 2 kişi arasında mesele olduğunda memleket büyüğü hatır atar herşey çözülürdü. Utanma vardı. Ayıp vardı. “Hırsız denmesin keriz olmaya razıyım” denilirdi. Bunlar bitti. Şimdi parası, gücü olanın beyefendi, hanımefendi muamelesi gördüğü; ahlaki değerlerin silinip bir kenara atıldığı yerde siz geleceğinizden de endişe etmek zorundasınız. Gününüzden de endişe etmek zorundasınız. Halinizden de endişe etmek zorundasınız. Noldu eşraf yerine? Taraf getirdi arkadaşlar. Taraf etrafındaki kalkınmada diğer insanlarda ümitsizliğe yol açtı. Diğer insanların içindeki bu ümitsizlik de ne yaparsam yanıma kar kalır mantığına dönüştü.
*
CHP’ye Merkez sağdan gelenlerden biri benim. Niye geldik? Normalleşme için geldik. Cumhuriyetin kurucu unsuruna geldim. Cumhuriyeti ve Kayseri’yi yeniden inşaya geldim. Taraf, etraf siyasetinden tekrar eşraf siyasetine gelmek için. Bu kente sahip çıkanların kentlilik bilincini paylaşmaya geldim.
*
Şu anda yapılması gereken en önemli olay bir normalleşme sürecidir, tahammül sürecidir. Birlikte yaşama kültürünün gelişmesidir. İşte yaşanılabilir kentin en can alıcı noktası bir birine tahammül eden, kendini seven ve kendini sevdiği kadar diğer insanları da seven insanlardan oluşan kentler olmalıdır.

Önerilen makaleler