Yaşanabilirlik temelde insanın doğasına uygun kent inşa etmesiyle başlar. Benim anladığım yoğun şehirleşme, yoğun AVMleşme, mekanik bir hayat değildir. Düşük yoğunluklu, insanların güneşi doğuşundan batışına kadar görebilecekleri binalar. Yaşanabilir kent mutlaka doğaya uyumlu, doğaya defans olarak inşa edilmemeli.
*
Samsun’un hali şaka gibi. Cehalet ve doğayla barışık olmama Samsun’da hat safhada. Eski yerleşim yerlerimizde yüksek yoğunluklu, bitişik nizam binalarda insanları adeta bir kampa almış şehir hayatı var. Ama bugün şehrin batısında Atakum yeni inşa edilen bir ilçe olmasına rağmen sağ olsunlar belediye meclis üyelerinin hepsi müteahhit ve mimar olduğu için 3, 4, 7 kat… yüksek yoğunlukta şehirler inşa ediyorlar. İnsanların bıkmış olmasına rağmen şehrin güney tarafına da yüksek yoğunluk kurmakta ısrar var. Bunu ben partiye bağlamıyorum. Toplum materyalist. Toplum bir şekilde şahsi çıkar dünyasında yetişiyor dolayısıyla şahsi çıkarları öne koyan seçmen de şahsi çıkarları öne koyan yöneticilere, gizli bir şekilde rant kaygıları olduğu için, onlara oy verip onları başa getiriyor. Bunun cezası çok ağır olur.
*
Samsun’da şimdiki belediye başkanı kesinlikle doğadan habersiz. Buradan 70 km uzaklıktaki koca Karadeniz havzasının suyunu boşaltan tek dere yatağı üzerine Lovelet AVM’yi yaptılar. 2012 selinde Lovelet AVM’de kamu mühendislerinin, kamu mimarlarının onayıyla yapılan TOKİ’de 13 kişi hayatını kaybetti. Ve dönüp baktığımız zaman muasır medeniyetlerde olduğu gibi bir istifa da söz konusu değil. Büyükşehir Belediyesi ilçe onay verdi diyor. İlçe Büyükşehir Belediyesi onay verdi diyor. Ancak bizim gibi sade vatandaş suç duyurusunda bulunursa Sayın Türk milleti adına yargılayacak savcılar harekete geçmeye başlıyorlar. Orada da dosya bekliyor, bekliyor, bekliyor. Hiç bir şey olduğu yok.
*
İlk icraatım okullarda olacak. Dar sokaklarda okullar var ve meleklerimiz güneşe hasret. Okulların tamamını şehrin hakim tepesine taşıyacağım. Çocuklar orada korna, araba, mekanik hiçbir şey görmeyecekler, duymayacaklar. Tek görecekleri yer ulu Karadeniz’in ulu dağları ve yüce dalgaları. İnsan doğasına hitap etmeye çalışıyorum.
*
Siz doğayı anlamadığınız sürece kin, nefret, öfke… altını çiziyorum, aşk, sevgi. Açlık tokluk üşümek ısınmak bunları araştırmadığınız sürece istediğiniz kadar TOKİ yapın, AVM yapın. 5 yıldızlı otel yapın. Tramvay getirin. Boş. Kime yapıyorsun? Millet aç. Millet bilgisiz. Millet cahil. Millet mekanik bir hayat içinde mekanik bir parça gibi yaşıyor. Siz Türkiye’nin geleceğinden söz edemezsiniz doğayı referans almadan.
*
HEPAR hareketi bir siyasi parti ötesinde bir fikir akımıdır. Siz bana yaşanabilir kent değil, konforlu araba nasıl olmalıdır diye sorsaydınız ben konuyu yine doğaya dayandırırdım. Ne sorarsanız sorun. İnsanın doğasından hareket edeceğiz. Yoksa kaybederiz ve yok olur ulusumuz. İnsanın doğasını bileceğiz.
*
Bu doğadan kopuşu geri çevirmek için ne yaparsınız? İrade. Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumda orası temsil makamıdır. İrade. Arkamda tek olan halk olur. Meclis olmaz. Onlar CHP’li, MHP’li, AKP’li olur. Ben sivil bir başkan olarak irade gösteririm. Bedeli neyse doğayı memnun etmenin, ben yetki mercii olarak öderim. Ve halka da ödetirim. Ama canları için, gelecekleri için, ulusları için olduğunu da izah ederim. Sivil Toplum kuruluşlarıyla izah ederim. Arkama fakültemizi alırım. Psikolog heyetini alırım ve halka bunu nasıl anlatırız diye konsey oluşturarak anlatırım. Şehirde dikilen billboardları ayda bir hafta kamu spotu için kullanırım. Bedava. Verilecek mesajlar da halkı eğitme yönünde olacak. Kışın kömür kullanımı. Anne sütü, evlilik, eğitim, sigara…
*
Doğadan kopuşu adım adım, halkı eğiterek ele alacaksınız. Akademisyenlerle bir bir anlatacağız. Halkın desteğini alarak Samsun’u bir doğa kenti haline getiririz. Doğayla barışık bir şehir yaratarak tarihe bu imzayı atarım.
HEPAR Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Serhan Türk: “İnsanın Doğasından Hareket Etmezsek Kaybederiz”
Yaşanabilirlik temelde insanın doğasına uygun kent inşa etmesiyle başlar. Benim anladığım yoğun şehirleşme, yoğun AVMleşme, mekanik bir hayat değildir. Düşük yoğunluklu, insanların güneşi doğuşundan batışına kadar görebilecekleri binalar. Yaşanabilir kent mutlaka doğaya uyumlu, doğaya defans olarak inşa edilmemeli.