Ne zaman Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerine ziyarete gitsem; etli, bol sos, baharat ve yağla süslenmiş tabaklar ve ihtişamlı salonların arasında aç kalmaktan korkarım. Genelde de yoğurt ve salatayla baş başa kalırım. Ama bir mutfak düşünün ki, biberli ekmek adı altında, etsiz lahmacun diye düşünebileceğimiz bir seçenek bile sunuyor. Ziyaretlerim sırasında sadece Hatay’da etsiz, et-tavuk suyu konmamış onlarca çeşit arasında seçim yapamayınca, bu korkumdan en azından Hatay için kurtulmuş olmuştum. Her şeyiyle, özellikle de sayısız vejetaryen seçeneğiyle bu kent beni hep büyülemiştir. Yine aynı şekilde, çalışmalarını çok etkileyici bulduğum Gastronomika ekibinin Hatay gastronomi kültürü hakkındaki etkinliği gerçekleştirmesi benim için ayın müjdesi oldu.
Salt Beyoğlu’nda 12 Ekim’de Hatay Mutfağı etkinliği gerçekleştiren Gastronomika, her zamanki etkinlik kültürü içerisinde yine yemekleri hazırlayıp davetlilere sundu. Yemekleri tadabilirsiniz, hakkında sunum ve konuşmaları dinleyebilirsiniz. Ama etkinliğin daha lezzetli kısmı, konferans salonundaydı. İsterseniz bir Hataylının sabahtan akşama kadar yediklerinin macerasını takip edin, isterseniz yazılı olmayan mutfak kültürünün yazıya geçiriliş hikayesini dinleyin, etkilenmemek zor.
Etkinlik üç ana başlık ve bunları izleyen tadım fasıllarını (kahvaltı, sokakta satılan ürünler, üretimi yapılan ürünler, Antakya yemek ve tatlıları) içeriyordu. Erol İğde, Maksut Aşkar, Mehmet Tanrıverdi, Süheyl Budak ve Yaren Çarpar’ın konuşmacı olarak katıldığı etkinliğin tüm sunumlarına
adresinden ulaşabilirsiniz.
Siz ne yapabilirsiniz?
Gastronomika etkinliklerini takip ederek katılımcı veya gönüllü olabilirsiniz. Başlayın takip etmeye, ya yerel mutfaklar ya da konservasyon gibi alt temalardan birinin sizi sürükleyeceğine eminim.
Hatay Kültür ve Keşif dergisini takip edebilirsiniz.