#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
2 yilda 3 milyon kullaniciyi astik

Umudumuz Güçlenerek Artıyor!

Her gün haberlerde bir başka yerin yapılaşmaya açıldığını görüyoruz. Ekonomik kalkınma denilen şeyin, esasında orta-uzun vadede ekono­minin altını oyduğu gerçeğiyle yüz­leşiyoruz. Change.org’da kampanya başlatan Melike Vergili ile yapılan röportajda açık seçik görüldüğü gibi, turizm kaynaklı gelir için An­talya sahilleri otellerle doldurul­muş, bölge sadece deniz ve güneş için gelen turistlere yönelik, ucuzcu turizm işletmelerine teslim olmuş. Kısa vadeli gelir, yani rant için kıyı arazileri satılmış, sonra doğadan ko­parılmış. Antalya’nın turizm cazibe­si yaratan doğal güzelliği bu uğurda feda edilmiş.
Oysa gelir bırakmayan, kâr marjı düşük “ekonomik kalkınma” yerine, hem doğayı koruyarak hem de marjı yüksek bir turizm modeli kurulabi­lirdi -o zaman bunun ismi “sürdürü­lebilir kalkınma” olurdu. Kalkınma kavramı, her ne kadar sürdürülebi­lirlikle zıt anlamlı görünse de, bu, kalkınmayı nasıl tanımladığımıza bağlı. Doğa ile barış içinde, doğayı ve aynı zamanda insanı yaşatan bir ekonomiden bahsediyoruz. Oysa etrafımızda rant çılgınlığı içinde, tü­ketim toplumunun çarkı kırılıncaya kadar çevirmeye niyetli güçler var. Her şey darmadağın olmadan biri­lerinin harekete geçmesi gerekiyor.
Melike Vergili, başkalarını bekleme­miş, harekete geçmiş ve gücü eline almış. Ben bu yazıyı yazarken Chan­ge.org/Phaselis adresinde 92 bin 737 kişi onun yanında yer almış. Bunun dışında gönüllülerle çalış­mış, kişisel gücünü katlamış. Çevre platformları ve avukatlarla birlikte çalışmış, hukuki gücü, örgütlü gücü kullanmış. Gelişmeleri change.org vasıtasıyla 92 bin 737 kişiye istedi­ği zaman iletmiş, iletişim gücünü harekete geçirmiş. Artık örgütlü, örgütsüz, hukuki veya değil, dava arkadaşları var.
Etrafımızdaki yok oluşu durdurabi­leceksek, bunu Melike Vergili gibi insanlar sayesinde yapabileceğiz. Ve Melike Vergili gibi binlerce insan var, harekete geçen, gücü eline alan insanlar var. Umudumuz her gün güçlenerek artıyor.
Not: Bu sayfalara yansımasını istedi­ğiniz kampanyalarınızı bizimle pay­laşmak isterseniz, İletişim Sorumlu­muz Sırma Süren ile sirma@change. org’dan bağlantıya geçebilirsiniz.

Change.org’da Kampanya Başlatmak İçin Ne Yapmak Gerekiyor?
www.change.org sitesine girin, Kampanya Başlat kutucuğuna tıklayın; aşağıdaki soruların olduğu formu doldurun, Kurallar bölümünü dikkatlice okuyun; sonra isterseniz fotoğraf veya video ekleyip kampanyanızı başlatın.
1- Başlatacağınız kampanya kime yönelik? Biliyorsanız birey, kurum ya da hükümet organının adı ve varsa e-posta adresini yazın.
2- Muhataplardan ne talep ediyorsunuz?
3- Bu kampanya sizin için neden önemli? Bir başka deyişle, insanlar bu kampanyaya neden destek vermeli?
İmzalarla birlikte siteye giren herkes kampanyanızı görebilir; her imza veren de kendi sosyal medya hesaplarından arkadaşları ve takipçileriyle paylaşabilir. Kampanyanızın muhatabına ilk imzalayan 50 kişinin imzasını içeren bir e-posta gider. Sonrasında da düzenli olarak kampanyanızın durumuna dair bilgilendirme e-postaları iletilir.

Phaselis Kurtulur mu?
Bu ay sayfalarımızda hem Change.org’da hem de sahada başarılı bir şekilde kampanyasını yürüten Melike Vergili’ye yer veriyoruz. Antalya’da büyüyen Vergili, Phaselis Antik Kenti’nin, dev bir otelin inşaat alanına dönüşme tehdidi karşısında hemen harekete geçmiş bir isim…

Melike Hanım, Antalya Phaselis’te­ki durum nedir? Konudan hiç ha­berdar olmayanlara Phaselis için verdiğiniz mücadeleyi anlatabilir misiniz?
Phaselis, çok başka bir antik kent. Doğayı yok ettiğimizde, canlılar ola­rak kendi sonumuzu da getiririz. Ekosistem bu. Orman olmazsa nefes alamayız. Ormanlarda yaşayan ve sağlığımız için yararlı olan canlıları da yok etmiş oluruz. Phaselis, bizin bugün yalnızca %15’ini görebildi­ğimiz tarihi bir alan. 1960’lardan bu yana kazılar sekteye uğramış, bu yüzden de Phaselis Antik Kenti’yle ilgili bilmediklerimiz bildiklerimiz­den fazla. Anadolu, tarihi olarak çok zengin bir çeşitliğe sahip. Bu tarihi koruma bilincine toplum olarak var­mak zorundayız. Örnek vermek gere­kirse Belek Antik Kenti bugün golf sahalı otellere ev sahipliği yapıyor. Tamamı otel oldu. Bu, çok büyük bir kayıp. Yalnızca otellerle de kalmıyor. Antalya merkezde, özellikle Konyaal­tı, Akdeniz Üniversitesi, 5M Migros, lunapark, birçok yer antik kalıntılar üzerine kurulu. Bunları idrak etme­ye başladığınızda ne kadar büyük bir kayıp olduğunu görüyorsunuz. Bu bahsettiğim alanların hepsi çam ağaç­larıyla kaplıydı. Neredeyse Antalya’da büyüdüm diyebilirim. Kentten uzak­laşmanın en güzel yollarından biri, Beydağları’na gitmek ve ormanı so­lumak, antik kentleri gezmek. Pha­selis de bunların arasında önemli bir yere sahip. Bugün Antalya’nın bir otele daha ihtiyacı yok. Kapasite­sinin üzerinde otel var. Her şey da­hil sisteminin geldiği nokta ise içler acısı. Zaten kente hiçbir yararı da yok. Artık çok az turist görebiliyor­sunuz ve bu turistler inanılmaz ucuz fiyatlara kalıyor. Dolayısıyla, kente gelseler de alışveriş yapmıyorlar. Ni­telik yakalamak zorundayız. 30 yıl önce İspanya’nın yaptığı revizyonu yapmak zorundayız. Antalya-Manav­gat-Alanya sahil yolundan eğer geçer­seniz denizi görmeniz pek mümkün olmayabilir, çünkü hepsi otellerin işgali altındadır. Ben, Phaselis de bugün bu kaybedilen yerlerden biri daha olmasın diye imza kampanyam­la mücadeleye başladım.

Change.org‘da kampanya başlatma­ya nasıl karar verdiniz?
Kampanya açmadan önce de Chan­ge.org’dan haberdardım. Sıklıkla kampanya imzalıyordum. Yine uzun gecelerden biriydi. Bilirsiniz, neler oluyor diye sürekli internette sosyal medyayı tarar, çıkan haberlere yetiş­meye çalışırsınız ya, yine aynı gece­lerden birinde “Fettah Tamince’nin rüya projesi” gibi bir başlık takıldı gözüme. Haberi açmamla yerimden sıçramam bir oldu. Ben de bu şekilde kampanyamı başlattım. Ama sanıyo­rum bazı insanlar yaşadıkları alanlar tahrip edildiğinde bunun sonuçları konusunda daha fazla öngörülüler. Ben bunun etik değerin de gereği ol­duğuna da inanıyorum.
Change.org/Phaselis adresindeki imza kampanyanızın talebi nedir? Muhatapları kim?
“Phaselis Antik Kenti Otel İnşaatıy­la Yok Olmasın” dediğimiz kampan­yanın tam talebi arazinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınıp tekrar Milli Parklara iade edilmesi ki, böylece 1.derecede SİT alanı olan Phaselis Antik Kent alanının bahsi geçen projeye dahil edilerek bir ta­rih, kültür ve doğa katliamının daha önüne geçilmesi. Bu vesileyle, milli parkların turizm teşviki adı altında yapılanmaya açılması demek, An­talya ve çevresinin hızlı bir biçimde küresel ısınmaya katkı sağlaması da demek. Yeterince yeşilini kaybetmiş bir kent burası. Ve sizi temin ede­rim, bundan 15-20 sene önceki hava yok. Yaz yağmurları tamamen kesildi ve inanılmaz kuraklaşma var. Kam­panyamın muhatapları ise Kültür ve Turizm Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı.

Kampanyanızı yürüttüğünüz tarih­ten itibaren Phaselis’le ilgili geliş­meleri gündeme taşımak için hem sosyal medyada, hem de sahada, neler yaptığınızı bize detaylı anlata­bilir misiniz?
İlk başta sosyal medyada duyurmaya çabaladım. Hashtag’ler, Baba Zula, Muhsin Akgün’ün ilgisi ile daha çok imza almaya başladık. Etrafımdaki in­sanların da çevrelerine duyurmalarıyla kısa sürede imza sayısı 25 bini buldu. Bu sırada, STK’ların da dava açacağı­nı öğrendim ve gidip neler yapılacağı hakkında görüştüm. Phaselis’in gele­ceği takip gerektirdiği için sivil inisi­yatife ihtiyacı vardı. Duyarlı ve sanatla ilgili arkadaşlarımla yola çıktık. Aka­binde ilk teklifi Baba Zula’ya götür­düm. Arkasından tiyatrocu Övül Avkı­ran beni buldu. Antalya’ya geldiğinde haberleri okuyup hemen neler oluyor diye bakmış ve kampanyanın 30 bin imza aldığını görmüş. Avkıran, ka­dınlardan oluşan İstanbul Çağrıcıları Topluluğu’nu kurdu. Övül Avkıran’a Phaselis İnisiyatifi’ne katılma teklifin­de bulunduk. Ardından Şubat 2014’te kendisi ile Phaselis’te bir eylem yap­tık. Kadınların aktif rol oynamasını önemsiyor ve her hareketi çok değer­li buluyor. Bu nedenle eylemimiz de Phaselis ile ilgili önce kadınların ses çıkarması ve bu durumu kabul etmeyi­şi üzerineydi. Sonra yine Şubat sonu büyük bir miting hazırlandı. Bu mitin­gi ise Kuzdere Gönüllüleri üstlendi ve onlar da yaptıklarını ve deneyimlerini aktardılar. Böylece bölgedeki diğer platformlar ve dernekler bu konu için bir araya geldi.

Change.org, bu süreçte size nasıl destek oldu, platformu nasıl kullan­dınız?
Change.org, süreci yakından takip ederek daha fazla duyulması için platformlarında çevre ile ilgili kam­panyaları imzalamış çevreci aktivist­lere e-posta aracılığıyla kampanyamı­zı ulaştırdı. Ayrıca, platformu güncel haberler ve gelişmeleri imzacılara bildirmek için kullandım. İnanılmaz bir bilinç oluştu ve destekçilerin has­sasiyeti beni daha da yüreklendirdi.

Sizi bu süreçte en zorlayan şey neydi?
Uzun araştırma süreçleri ve bunları en yalın hali ile insanlara anlatmak. Hiç bilmediğim bir bilimsel alana girdim. Kanunlardan uluslararası an­laşmalara kadar Ferman Urhan (Pha­selis İnisiyatifi üyesi) araştırmalarda bana çok yardımcı oldu.

Süreçle ilgili olumlu gelişmeler oldu geçtiğimiz dönemde, son du­rum nedir?
Daha önce “ÇED gerekli değildir” kararına karşı açılan dava, yürüt­meyi durdurma ile sonuçlandı. 2. dava olan tahsisin iptali davasından “yürütmeyi durdurma” kararı alın­dı. Bundan sonra bilirkişi sürecine girilecek ve esas karar alınacak, bu­nun için beklemedeyiz. Diğer yandan inşaat sahasında bilimsel inceleme­ler de sürüyor ve şimdiye kadar bu araştırmalardan alınan sonuçlar da bu bölgeye yapılacak bir yapının olağanüstü büyük bir arkeolojik ve ekolojik yıkıma sebebiyet vereceğini doğrular nitelikte.

Sizi bu zamana kadar 100 bine ya­kın kişi destekledi, ne hissediyorsu­nuz?
Muhteşem bir destek, inanılmaz bir işbirliği. Duyarlı, değer sahibi ve çevresine saygılı olan ne kadar çok insanmışız meğer. Yaşadığı ülkeye ve sahip olduğu geçmişine ve bugünü­ne sahip çıkan ne çok insan varmış. Vesile olabilmek ne güzel. Eğer niha­yete varabilirsek bu herkesin başarısı olacak.

EkoIQ Editör