Muhammed Naşid, Maldivler’de gerçekleşen ilk demokratik seçimleri kazanmış ve Mamun Abdül Gayyum’un 30 yıllık iktidarına son vererek devlet başkanı seçilmişti. Sıkı bir çevre aktivisti olan Naşid’i, iklim değişikliği ve ülkesinin su altında kalma tehlikesine dikkat çekmek için 2009’da Bakanlar Kurulu toplantısını denizaltında düzenlemesiyle tanımıştık. Ancak ülkedeki siyasi kriz sonucu Naşid 2012’de istifa etmiş, sonraki günlerde “silah zoruyla ve darbe sonucu istifa ettiğini” açıklamıştı. Son olarak Mart ayında Naşid, terör suçuyla yargılandı ve 13 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kararın ardından 100 dalgıç, denizaltında Naşid’e destek eylemi düzenledi. 350.org kurucularından Bill McKibben, herkesi bu iklim savaşçısının özgürlüğü için mücadeleye çağırıyor.
Bill McKIBBEN
Filiz İNCEOĞLU
Eski devlet başkanı Muhammed Naşid için Maldivler’de yapılan sualtı protestosunun fotoğrafları, sarsıcı anıları akla getirdi.
350.org’un henüz yeni kurulduğu ve henüz bugünkü gibi dünyanın halk destekli en büyük iklim kampanyası olmadığı 2009 yılında, küresel eylem günlerimizin ilki için bir çağrıda bulunmuştuk. Antartika’nın en yüksek dağının zirvesinden Times Meydanı’nın tam ortasına kadar dünyanın her yerinden insanlar sembolik mekanlarda toplandı. CNN tarafından “Gezegen tarihindeki en yaygın siyasi eylem günü” olarak tanımlanan o tarihte, toplam 5200 gösteri gerçekleşti. En unutulmazı ise Maldivler’deydi.
Ya da daha doğrusu, Maldivler’in altındaydı Bakanlar Kurulu üyelerine tüplü dalışı öğreten dönemin yeni seçilen devlet başkanı Muhammed Naşid, kurulun ilk toplantısını, ülkenin tehdit altındaki mercan kayalıklarının tam dibinde, yani denizin altında gerçekleştirmişti. Burada atmosferdeki karbondioksit seviyesinin düşürülmesi talebiyle BM’ye hitaben bir bildiri imzalanmıştı.
Bu fotoğraf, küresel ısınmayla ilgili yeni ortaya çıkan bir gerçeğin anlaşılmasına yardımcı oldu. Buna göre, Maldivler gibi düşük rakımlı tüm ülkeler bir varoluş tehdidiyle karşı karşıyaydı. Fotoğraf aynı zamanda Naşid’i iklim mücadelesinde en aktif rol oynayan devlet başkanı yaptı.
Ama Naşid’in tüm temsil ettikleri bununla sınırlı değildi. O, aynı zamanda Hint Okyanusu’nun uzun yıllar süren pasif direnişle ülkesini tiranlıktan kurtaran ve ilk demokratik seçimi kazanan Mandelası’ydı.
Dört Tarafı Demir Parmaklıklarla Kaplı
Seçimden hemen sonra Maldivler’deki katil devlet, gölgelere çekildi ama birkaç yıl sonra askeri darbeyle Naşid’i devirdi. Ve şimdi duruşma hakimlerinin sanığa karşı şahitlik yapması gibi tuhaflıkların yaşandığı, Kafka’yı da zevkten dört köşe yapacak bir yargılamanın sonunda bu devlet, Naşid’i absürt terör suçlamalarıyla 13 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Uzun yıllar zulme uğramış Maldivler halkı, yine de barışçıl bir şekilde Male sokaklarında her gece geniş gösterilerle direniş sergiliyor. Nisan’ın ikinci haftasında da yaklaşık yüz gösterici, dalış tüpleriyle ve Naşid’in serbest bırakılmasını talep eden pankartlarla mercan kayalıklarına dalış yaptı. Naşid’in, güç durumdaki takımada ülkesini bütün dünyanın fark etmesini sağladığı dalışın mesaj dolu yankısını vurgulayan bu yeni fotoğraf, gezegeni bir kez daha harekete geçirmeli.
Uluslararası desteğin ortaya çıkmaya başladığını gösteren kimi işaretler de yok değil. Belki de en önemli işaret, meşhur insan hakları avukatı Amal Clooney’nin (evet, o Clooney) Naşid’in savunma ekibine katılmış olmasıydı. Ünlü avukat, savunmaya hem önemli katkılar sağladı hem de dikkatleri davanın üzerine çekmeyi başardı. Ama çok daha fazlasına ihtiyaç var.
Her ne kadar Naşid ve arkadaşları bir turizm boykotu çağrısı yapmadıysa da, vicdanlı bir insanın şu anda ülkeyi yöneten diktatörleri desteklemek isteyeceğini düşünmek zor. Ülkenin plajları gerçekten çok güzel. Ama Maldivler demokratik bir yönetime geri döndüğünde, o plajlar daha da güzel olacak.
Liderlerimizin de harekete geçmesi gerek. Hindistan, Amerika, AB, hepsi Naşid’in güvenliğine dair taleplerinde ısrarcı olmalılar (Naşid, onca yılını geçirdiği hapishaneye geri dönerken hayatına dair çok ciddi endişeler mevcut).
Maldivler’de Petrol Arayacaklar
Küresel iklim hareketinde yer alan bizler için bu durum, sadece aramızdan biri için mücadele ettiğimiz bir andan ibaret değil. Bu, aynı zamanda, gerçek anlamda bir ilerleme yapacaksak, çalışan, kapsayıcı, demokratik hükümetlere ihtiyacımız olduğunu hatırlatmak için de güzel bir fırsat. Şu an Maldivler’i yöneten diktatörler elbette Naşid hükümetinin ülke için hazırladığı “sıfır karbon” planından vazgeçtiler. Dahası, çevre sularda petrol çıkarmayı bile teklif ettiler. Dünyadaki birçok yerde olduğu gibi, Maldivler’de de zorba yönetim ile fosil yakıtlar arasında sıcak bir ilişki var.
Maldivler, yükselen okyanus suları nedeniyle varoluşsal bir tehlike altında. Ancak, bu felaketle tam anlamıyla mücadeleye girişmeden önce, sesini geri kazanmaya ihtiyacı var. Şu anda o ses hapishanede çürüyor. Onu çıkarmak için hepimiz çalışmalıyız…