İnternet, tüm yaşam ve iş yapış biçimlerimizi kaçınılmaz bir biçimde dönüştürüyor. Peki, sürdürülebilirlik açısından da önemli imkânlar yaratan bu dönüşümün karanlık bir yanı da var mı? Greenpeace’in, geçtiğimiz ay Amerika’daki 19 büyük internet şirketinin enerji kullanımlarının ne kadar yeşil olduğu üzerine hazırladığı “Clicking Clean: How Companies are Creating the Green Internet” adlı raporu, bu konuyu mercek altına alıyor.
Mert GÜLLER
Sosyal medyadan müziğe, video izlemekten e-postalara ve ticarete, hayatımızın tüm bileşenlerini eşi görülmemiş bir hızla internete taşıyoruz. Bu, her an daha da artan, akıl almaz büyüklükteki veri ve yeni depolama merkezleri demek. Peki, bu veriler nerede tutuluyor, hangi şirketler bu verileri depoluyor? Belki dünyanın geleceği açısından en mühim soru şu: Bu veri depolama merkezleri hangi enerji kaynaklarını kullanıyor? İnternetin tüm yaşam ve iş yapış biçimlerimizi dönüştürmesinin yanı sıra, özellikle bulut teknolojisinin gelişmesi ile her geçen gün “çevrimiçi veri”ye daha fazla bağımlı bir hayat modeline doğru kayıyoruz. Dropbox, Box, GoogleDrive, iCloud gibi çevrimiçi veri depolama servisleri; Youtube, Dailymotion, Vimeo gibi video izleme siteleri, Fizy, Spotify gibi çevrimiçi müzik dinleme servisleri her geçen gün daha çok verinin, kullanıcıların bilgisayarlarında depolanması yerine, çevrimiçi servislerde depolanmasını sağlıyor. Kuşkusuz, internet kullananların sayısının ve internette üretilen/biriktirilen verinin katlanarak artması, bu yeni yaşam biçiminin ekosistem üzerinde yarattığı “enerji” temelli baskıyı da hızla artırıyor. Bu noktada, varolan enerji taleplerini yenilenebilir enerjiye kaydırmak için politika ve teknoloji geliştirmenin zorluğu kadar, giderek artan enerji talebi ile büyüyen internet firmalarının enerji yatırımlarını yenilenebilir enerjiyle başlatmaları, ekonomik ve ekolojik sistem için bir fırsat. Greenpeace, geçtiğimiz ay Amerika’daki 19 büyük internet şirketinin enerji kullanımlarının ne kadar yeşil olduğu üzerine “Şirketler Yeşil İnterneti Nasıl Yaratıyor?” (Clicking Clean: How Companies are Creating the Green Internet) adlı detaylı bir analiz raporu yayınladı. Raporda, şirketlerin kullandıkları enerjinin doğalgaz, kömür, nükleer veya yenilenebilir enerji kaynakları arasındaki dağılımı ve en az kullanı- lan enerjinin kaynağı kadar önemli olan Şeffaflık, Yenilenebilir Enerji Öngörü ve Politikaları, Enerji Verimliliği ve Azaltımı, Yenilenebilir Enerjiye Dair Tutum başlıklarında da notlandırılmış. Twitter Sınıfta Kaldı Şimdi rapordan önemli satırbaşları ve notları aktarmaya çalışalım… Hızla gelişen internet pazarının enerji talebini yenilenebilir enerji kaynaklarından tarafa koyması nın bugünün ve geleceğin dünyası için olan öneminin vurgulandığı raporda veri merkezlerinin enerji ihtiyaçlarının internet kullanımı ve teknolojik dönüşüm ile her geçen gün artacağı, ayrıntılı istatistiklerle saptanmış. 2011 yılındaki verilere göre, bulut bilişim/internet servislerinin toplam enerji talebinin (684 milyar kWh) Almanya’nın toplam enerji talebini (552 milyar kWh) geçmiş olması, durumun önemini algılamak açısından çok önemli bir nokta (Ek olarak SMARTER2020 raporunda da, bulut bilişimin enerji talebinin 2020 yılında, günümüze kıyasla %63 artacağı öngörülüyor). Güzel haber ise, internet şirketlerinin bu yoğun enerji talebinin, şirket politikaları yenilenebilir enerjiden yana olduğu takdirde, enerji firmalarının politikalarına da yön verebildiği…
Apple, Facebook ve Google’ın oluşturdukları “yenilenebilir enerji sarfı” sayesinde Amerika’da Kuzey Carolina, Nevada ve Iowa gibi, veri merkezlerinin yoğunlaştığı bazı eyaletlerdeki enerji üreticileri kömür, doğalgaz ve nükleer yatırımları yerine güneş, rüzgâr ve jeotermal enerjiye yönelmiş durumda. Clicking Green raporundaki sonuçlara göre, her gün firmaların sürdürülebilirlik üzerinden pazarlama kampanyaları düzenlediği LinkedIn’in en siyah firmalardan biri olması, fıkra gibi gerçekten… Google, Apple ve Facebook yenilenebilir enerji kullanımı ve diğer kriterlerde en başı çekerken, Amazon ve Twitter en siyah firmalar olarak göze çarpıyor. Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de çevre, haklar, aktivizm, örgütlenme gibi konuların en çok konuşulduğu, hatta doğrudan demokrasinin küçük bir pratiği olarak nitelendirilen Twitter’ın listelerde en sonlarda olması şaşırtıcı. Kullandığı enerjinin %42’sini doğalgaz, %22’sini kömür ve %15’ini nükleer kaynaklardan edinen Twitter’ın diğer konulardaki (Şeffaflık (F), Yenilenebilir Enerji Öngörü ve Politikaları (D), Enerji Verimliliği ve Azaltımı (F), Yenilenebilir Enerjiye Dair Tutum (F)) karnesi de fazlasıyla iç karartıcı. Bu başlıklardaki notlarıyla Twitter, internet entelijansiyasının en temel beslenme kaynağı olan Amazon Web Servisleri ile birlikte en kötü karneye sahip iki şirketten biri. Şirketlerin “daha yeşil” olduklarını göstermek için yaptıkları pazarlama harcamalarına ve sosyal sorumluluk kampanyalarına gittikçe artan bütçeler ayırdığı günümüzde, müşteri odaklı pazarlamanın en büyük trambolini sayılabilecek internet şirketlerinin yeterince sürdürülebilir politikalar gütmedikleri takdirde, kendi yarattıkları bu yeni müşteri kitlesi tarafından daha sürdürülebilir olma baskısı görecekleri, belki de terk edilecekleri günler yakın gözüküyor. Görünen köy kılavuz istemez çünkü…
Zaman Tüneli: İnterneti “Yeşil” Yapmak
Eylül 2011 Google veri merkezlerinin enerji kullanımını şeffaflaştırıyor. Google; aramalar, e-postalar, YouTube videoları ve diğer tüm Google hizmetleri için ne kadar enerji kullanıldığına dair bilgileri yayınladı.
Aralık 2011 Facebook yeşil veri merkezleri sözü verdi. Facebook, veri merkezlerini, yenilenebilir enerji kullanacak yerlerde konumlandıracağını açıkladı.
Mayıs 2012 Apple’dan %100 yenilebilir enerjiye geçiş sözü. Apple, Kuzey Carolina’daki veri merkezinin güneş enerjisi kapasitesiniiki kat artırdığını duyurdu ve tüm veri merkezlerinin %100 yenilenebilir enerji kullanması için çalışıldığını açıkladı.
Haziran 2012 eBay kömür kaynaklı yerel enerji ağından çıkmaya karar verdi. eBay, kömür kaynaklı enerji dağıtan ana şebekeyi kullanan Utah veri merkezi için, ana şebekeden bağımsız yerel enerji üreten sistemleri kurmaya başladı.
Ağustos 2012 Facebook, enerji ve karbon ayakizini yayınladı. Facebook, 2011 yılına dair enerji ve karbon ayakizi verilerini yayınladı. Bu yayında, 2015’e kadar enerji kullanımının %25’ini yenilenebilir enerjilerden sağlamayı hedeflediğini duyurdu.
Şubat 2013 Rackspace’ten yenilenebilir enerji sözü. Rackspace, tüm veri merkezlerinde %100 yenilenebilir enerji kullanma hedefini açıkladı.
Mart 2013 Salesforce’tan yenilenebilir enerji sözü. Salesforce, bulut internetinin tüm enerjisini yenilebilir enerji kaynaklarından kullanma sözü veren 5. internet şirketi oldu.
Mart 2013 Apple yenilenebilir enerji kararını raporladı. Apple, veri merkezlerinde %100 yenilenebilir enerji kullanacağına dair stratejilerini ve yol haritasını yayınladığı çevre raporunda müşterilerine sundu.
Nisan 2013 İnternet’in devleri Amerika’nın en büyük enerji firmasını yenilenebilir enerjiye zorluyor. Apple, Facebook ve Google bir araya gelerek Kuzey Carolina’daki Duke Enerji’den yenilenebilir enerjiye geçiş ile ilgili yeni yol haritaları oluşturmasını istedi.
Haziran 2013 Apple, Nevada Veri Merkezi için güneş enerjisini tercih etti. Apple, yerel enerji tedarikçi firmalarla Nevada’daki veri merkezinin %100 güneş ve jeotermal enerji kullanması için çalışmaya başladığını duyurdu.
Kasım 2013 Microsoft, veri merkezlerinde yenilenebilir enerji kullanmak için ilk büyük satın almayı gerçekleştirdi. Microsoft, Teksas’taki veri merkezinin %100 rüzgâr enerjisi kullanması için en büyük yenilenebilir enerji satın alımını yaptı.
Kasım 2013 Box, %100 yenilenebilir enerjiye geçiş kararı alan 6. şirket oldu. Box, altıncı ve en son şirket olarak tüm bulut operasyonları için gerekli enerjiyi %100 yenilenebilir kaynaklardan satın alacağını açıkladı.
Kasım 2013 Apple, üretimde de yenilenebilir enerji kullanmaya başladı. Apple, Arizona’daki üretim tesislerinde kullanacağı tüm enerjiyi güneş ve jeotermal kaynaklardan sağlayacağını duyurdu.
Kasım 2013 Facebook, yeni veri merkezinde yalnızca rüzgâr enerjisi kullanacak. Facebook, Iowa’daki yeni veri merkezinde yalnızca rüzgâr enerjisi kullanacağını duyurdu.