Bördübet, fiyortlara benzer koyları ile sığla, yani namı diğer günlük ormanları ile Türkiye’nin en özel yerlerinden biri. Tam bir turizm cenneti. Cennet olmasını da el değmemişliğine ve doğal güzelliğine borçlu. Zaten o yüzden de Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde. Artık ne yazık ki hiçbir cennet şehirleşmenin ve rant canavarının dişlerinden uzak değil. Yine bu canavar ağzını açmış ve dişlerini geçirmek üzere. Ancak bu sefer yerel halk duruma aymış görünüyor ve mücadele ediyor. Yani demokratik iradelerini ortaya koyuyorlar. Bu mücadeleleri şu anda gayet nazik ve yetkililerin doğru kararı vereceklerine güvenerek devam ediyor. Son derece akılcı yaklaşıyorlar. Savları daha pahalı diye pompalama gerektirecek bir barajın, üstelik ormanları yok ederek yapılmasının mantığı olmadığı. Datça’nın durumunu bildikleri için gerçekçi bir yaklaşımla su ihtiyacını da reddetmiyorlar. Çözüm öneriyorlar: “Çorak yerler var, oraya yapın” diyorlar.
Öte yandan onlar sormasalar da bize sormak düşer… Datça’nın bir cennetten şehre dönüşmesine kim müsaade etti? Neden şimdi suda talep yerine arz yönetimi yapılıyor? Yağmur suyu hasadı ve gri su sistemleri neden kurulmuyor? Mevcut su niye geri dönüştürülmüyor? Yeni bir baraja neden gerek var?
Yanlış “gelişim” projelerinin ceremesi birileri tarafından hep yerli halka veya en güçsüzlere çektiriliyor. Bu da gerçek bir demokrasinin olmadığının göstergesi. Demokrasi başta yerel iradeyi ve güçsüzlerin hakkını korur. Bu günlerde hazır demokrasi ve milletin iradesi sözlerini benimsemişken, bu sözlerin altını doldurmak için Bördübet gençlerinin sesini dinlemek ve sonra taleplerini yerine getirmek gerekiyor.
Change.org’da Kampanya Başlatmak İçin Ne Yapmak Gerekiyor?
www.change.org sitesine girin, Kampanya Başlat kutucuğuna tıklayın; aşağıdaki soruların olduğu formu doldurun, Kurallar bölümünü dikkatlice okuyun; sonra isterseniz fotoğraf veya video ekleyip kampanyanızı başlatın.
1- Başlatacağınız kampanya kime yönelik? Biliyorsanız birey, kurum ya da hükümet organının adı ve varsa e-posta adresini yazın.
2- Muhataplardan ne talep ediyorsunuz?
3- Bu kampanya sizin için neden önemli? Bir başka deyişle, insanlar bu kampanyaya neden destek vermeli?
İmzalarla birlikte siteye giren herkes kampanyanızı görebilir; her imza veren de kendi sosyal medya hesaplarından arkadaşları ve takipçileriyle paylaşabilir. Kampanyanızın muhatabına ilk imzalayan 50 kişinin imzasını içeren bir e-posta gider. Sonrasında da düzenli olarak kampanyanızın durumuna dair bilgilendirme e-postaları iletilir.
“Vatan Evladı Olarak İnsanın İçi Cız Ediyor”
“Bu gidişle dünyada sadece Güney Ege’de olan bu ağaçları kendi ellerimizle boğacağız” diyor kampanyayı başlatan Aykut Kocayiğit. change.org/bordubet adresindeki kampanya, Datça’nın saklı kalmış incisi Bördübet’in sığla ağaçlarının, yapılması planlanan baraj gölüyle yok olup gitmesine karşı mücadele veriyor. İş işten geçtikten sonra harekete geçmemek için siz de change.org’a girip imzanızı atarak bu yerel harekete destek olabilirsiniz.
Dünyada sadece Güney Ege’de olan sığla ağaçları için bir kampanya başlattınız. Sığla ağaçlarının önemini anlatabilir misiniz?
Anadolu’da sığla ağacı olarak adlandırılan, endemik bir tür. Dünyada çok az yerde yetişiyor, Fethiye kıyıları ile Datça yarımadası bu ağacın ormanlarının olduğu çok ender yerlerden. Boyları 20metreye kadar çıkabiliyor ve görünüşte çınar ağacını andırıyorlar. Ancak yaprakları çok daha narin. Gövdelerinden sığla yağı olarak adlandırılan bir yağ çıkartılıyor ve bu yağ ağırlıklı olarak ilaç yapımında kullanılıyor. Mide rahatsızlıkları başta olmak üzere eczacılıkta ve pek çok farklı alanda kullanımına rastlamak mümkün. Görevlilerce belirli dönemlerde ağaçların gövdesinden özel yöntemlerle bu yağ çıkartılıyor ve işleniyor. Devlet tarafından özel korumaya alınmış bir ağaç. Tapulu mülkünüzde bile olsa, değil kesmek, budayamazsınız bile. Orman işletmesinden izin almanız lazım. Bu bölgeler ve Kuzey Amerika hariç dünyada hiçbir yerde bulamazsınız bu ağacı. Şehirlere çok götüren oldu tohumundan, saksıda çıkar zannettiler. Bir karış büyümedi. Buraları seviyor bu ağaç. Ayrıca buranın havasına şifa veriyor. Dedelerimiz yağıyla yaraları kapatırlarmış; ülser gibi hastalıklara, ciğer hastalıklarına şifa verirmiş. Astım, nefes darlığı problemlerinin azalmasında yardımcıymış.
Kampanyanızı başlatmanıza neden olan olay nedir?
Bördübet 1.derece doğal sit alanı içinde. Gerek ormanları, gerek güzel kıyısı ile Özel Çevre Koruma alanı içine de alındı. O yüzden hala bakir. İnşaat yapılamaz. Bir gün dere kenarında bir araç durdu ve beton atmaya başladılar. Su debisini ölçeceklermiş. O zaman anladık ki burada bir şeyler olacak. “Ben beton atamıyorum yasak. Sen nasıl atıyorsun?” dedim. Bu devlet işidir dediler. Yetkililere, partililere gittik sorduk. Kimsenin haberi yok. Orman işletmesinin dahi haberi yok. Çağırdık apar topar geldiler. Onlar da şaştılar. Sonradan Aydın DSİ’den bilgi aldık. Buraya baraj yapılacakmış. Aslında başka yerde yıllardır var olan proje buraya kaydırılmış. Kampanya, biz Bördübet mahallesi gençlerinin başlattığı bir kampanya. Sesimizi bu platforma taşıyıp binlere, yüzbinlere ulaşmak istedik. Hatta bu işten haberdar olmayan ilgili devlet kurumlarına da bu yolla ulaşabiliriz dedik. Doğal hayat yok olacak. Atalarımızın mezarları sular altında kalacak. Verimli topraklar ağaçlar yok olacak. Arıcılık büyük zarar görecek. Baraj gerçekleşirse, Marmaris çam balından bahsederken cümleye “bir zamanlar” diye başlamak zorunda kalacağımız günler çok uzak olmayacaktır.
Yetkililerden talebiniz nedir?
Su önemli. Olmazsa olmaz. Ancak istimlak bedelleri burada daha düşük olduğu için, geri döndürülemez tahribatlar vererek buradaki ormanları yok edip üzerine baraj yapma girişimini anlayamıyoruz. Devlet, gücünü kullanıp, gerektiğinde başka yerlerde yüksek istimlak bedelleri ödemeyi göze almalı ve bu projeyi hayata geçirmek için daha uygun araziler belirlemeli. Bu ormanlar geri gelmez. Sığla ağacı ormanlarıyla kaplı eşine az rastlanır güzellikteki bir doğa harikası üzerine yapılması planlanan baraj projesi, ekolojiye en az zarar verecek başka bir yere taşınmalı. Bu konuda gerek devlet gerek sivil alanda farkındalık yaratmalıyız. Bakın burası Özel Çevre Koruma alanı demiştim. Devletin bir kolu burada. Bu bitki örtüsünü ve yaşamı korumak için canla başla çalışıyor. Endemik türler korunuyor. Doğaya çifter çifter hayvanlar salınıyor, üresinler diye. Bunlar özel kameralarla orman içinde sürekli izleniyor, raporlanıyor. Yani devlet büyük bir kadro ve bütçe ile böyle bir görev sürdürüyor gelecek kuşaklar için. Aynı devletin bir başka kolu bütün bunları hiçe sayarak bu çalışmaları, bu projeleri, bu görevi yok edip burayı sular altında bırakmak için yüzlerce kişiyle durmadan çalışıyor, paralar harcıyor. Ne çelişki değil mi? DSİ çalışanları, “Burada haritalarda günlük (sığla) ormanı gözükmüyor” dediler. Çağırdık onları. Gelip de kendi gözleriyle görünce iş biraz değişti. Dedim ki, “Sığla ormanının haritalarda olmaması çok doğal, köyümüzü bile haritalara yeni işlediler. Ne evler, ne eski okul, ne cami son yıllara kadar haritalarda yoktu”. Yetkililerden isteğimiz bu barajın yarım adada bol bulunan çorak bir yere yapılması. Üstelik burada su da yok. Bir yerlerden buraya pompalanacakmış. Pompalanacak suyu niye ormanı keserek biriktiriyorsun ki? Çorak alanlarda bentler yap, oraya pompala, orada biriktir. Hiç olmazsa etrafına biraz su verirsen oraları da yeşerir belki.
Kampanyanızla ilgili geçtiğimizde günlerde Bördübet’te toplandınız ve bir basın açıklaması yaptınız. Geri dönüşler nasıl oldu?
Beklediğimiz güçte bir geri dönüş alamadık. Eğer daha güçlü bir destek göremezsek, insanlar kaybettiklerinin değerini anladığında iş işten geçmiş olacak. Gölgesinde durup soluklanacakları günlük ağaçları sular altında boğulup gidecek. Baş döndüren kokusunu bir sonraki kuşaklar, dedelerinden, ninelerinden ancak dinleyebilecek. Çevre tahribata uğrayacak, iklim değişecek. Zaten yaka yaka, kese kese yok edilen yeşilliği bir de su altında bırakıp yok edeceğiz. Kayıtsızlığın bir sebebi de ülke gündemi olabilir. İnsanlar bunaldı, bazı şeyler kanıksanmaya başlandı, dikkatler dağınık. Bana dokunmayan yılan felsefesi zirve yapmış durumda. Milli maçlar hariç tek bir ses, tek bir yürek olamıyoruz.
Change.org’un mücadelenize nasıl destek olduğunu düşünüyorsunuz?
Change.org şu anda bu projeye tam anlamıyla destek veren ve Bördübet köylüsünün sesini duyurması için gerçek anlamda yardımcı olmaya çalışan iki kuruluştan biri diyebilirim. Basın açıklaması sonrası ulusal basında konuya yer verildi evet. Ama şu an için çağrımıza kuvvetli bir yanıt alamadık. Genelde medya, “Datça suya kavuşuyor” diyerek olayı sayfalarına taşıdı. Doğru, Datça’ya ileri zamanlarda su lazım. Çünkü maalesef korkunç bir hızla şehirleşiyor, ancak su toplamak için daha makul yerler var. Üstelik Bördübet’te baraj dolduracak yeterli su yok. Su, buraya barajın ilk projelendirildiği ancak şu an için yüksek istimlak bedelli olan yerden pompalanacak. Yani orman ve yaban hayatı ranta kurban gidiyor.
Bugüne kadar 1000’den fazla kişi sizi imzalarıyla destekledi, onlara bir mesajınız var mı?
Atılan her imza gerçekten değerli. Bu platform köylümüzün sesini duyurmak için güçlü ve büyük bir imkan. Ama daha fazlasına ihtiyacımız var. İmza atan ve bu kampanyaya destek olan herkese teşekkür ederim. Bördübet ormanlarını yok olmaya terk etmeyin. Kampanyanın bir güzel yanı, devlet kademesini ve yetkilileri de haberdar etmesi. Onlar devlet bütçesini de düşünüyorlar ama bu ormanları bizzat görünce kafalarında bir soru işareti oluşmadı değil. Nasıl oluşmasın? Vatan evladı olarak insanın içi cız ediyor. Onların da etti diye düşünüyorum. Anladığımız kadarıyla ellerinde ormanlarla ilgili güncel veri yoktu. Şimdi alternatif yerler de sunacaklar üst makamlara sanırım. Change.org’daki imzalar ne kadar çok olursa devlet kademesinde sesimiz o denli duyulur. Siz de change.org/bordubet adresine girerek sığla ağaçları için imza atabilirsiniz. Baraj yapılsın. Su petrolden daha değerli. Ama inanın kaynağından pompaladıktan sonra suyu gölet yapmak için çok daha elverişli araziler var. Sizlere sesimizi duyurduğunuz için köyüm adına yürekten teşekkür ederim.