Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen, Sivil Toplum Diyaloğu IV Programı dahilinde yürütülen “Türkiye Çöpünü Dönüştürüyor” projesi, bakanlıkların, belediyelerin ve diğer kamu kuruluşlarının ortak çalışmalarını gözeterek büyük ölçekli kompost üretimi hakkında bilgi ve deneyim aktarmayı hedefliyor. Proje, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin öncülüğünde, Sürdürülebilir Kaynak Yönetimi ve Geri Dönüşüm için Kentler ve Bölgeler Birliği (ACR+) ortaklığında yürütülüyor. Buğday Derneği Eş Genel Müdürü Gizem Altın Nance ile projeyi, sorunları ve yapılması gerekenleri konuştuk.
Nevra YARAÇ
“Türkiye Çöpünü Dönüştürüyor” projesi kapsamında gerçekleştirdiğini anket çalışması sonucunda belediyelerin kompost tesisi kurmasına köstek olan mali ve siyasi engeller olarak neler öne çıkıyor?
Proje kapsamında hazırladığımız belediyelere yönelik ihtiyaç analizi anketi sonuçları bize 5491 ve 5216 sayılı Çevre ve Büyükşehir Belediye Kanunları’nın belediyeleri “evsel katı atık bertaraf tesislerini kurmak, kurdurmak ve işletmekle yükümlü” kılmasına rağmen, belediyelerin bu kanunlara uymadıklarını gösterdi. Anket sonucu hazırladığımız raporda, belediyelerin kompost tesisi kuramamalarının önündeki engelleri maddelendirdik. Mali nedenlerde öne çıkan sebep, kötü planlanmış pek çok kompost tesisinin şu anda Türkiye’de atıl kalmış veya kapasite altı çalışıyor olması. Bu durum pek çok belediyeyi kompost tesis kurmaktan soğutuyor. Oysa baştan iyi planlandığında kompost, orta-uzun vadede belediyelerin üzerindeki mali yükü azaltacak, hatta kompost satışından önemli miktarda girdi yaratma potansiyeli olan bir yatırımdır.
İl ve ilçe belediyeleri arasındaki görev ve yetki karmaşası, buna bağlı olarak fon yaratılamaması da kompost tesislerinin kurulmasının önündeki engellerden biri. Türkiye’de alınan Çevre Temizlik Vergisi’nin hesaplanma biçimi de, hane başına tüketilen temiz su miktarıyla doğru orantılı hesaplanıyor ve bu da belediyelerin atık yönetim masraflarının ancak küçük bir kısmını karşılayabiliyor. Yani, kompost yatırımına para olmadığı için tesis kurulamıyor, tesis kurulamadığı için yüksek maliyetli çöp toplama ve bertaraf mekanizması devam ediyor. Klasik yumurta-tavuk hadisesi. Kompostun, hükümet tarafından uzun vadeli, sürdürülebilirlik yolunda atılmış bir adım ve yatırım olarak ele alınması veya kompost konusunda gerçekçi yetkilendirmeler yapılması gerekiyor. Bütçesi kendini döndüremeyen ilçe belediyelerine kompost tesis yaptırma zorunluluğu getirmek gerçekçi değil.
Belediye başkanlarının siyasi parti üyesi olarak seçilmeleri ve seçimlerin de dört yılda bir yapılması, geri dönüşü uzun vadede alınan kompost tesislerinin kurulmamasının siyasi nedenlerinden biri. Türkiye’deki Kompost Tesisleri, Standartları ve Pazarlanması ile İlgili mevzuatı yeterli buluyor musunuz? Ne gibi düzenlemeler yapılmalı?
Yukarıda da kısaca belirttiğimiz gibi, Türkiye’de iyi planlanmadan yapılmış, bu sebepten dolayı da atıl kalmış veya kapasite altı çalışan pek çok tesis var ne yazık ki. Bazılarının yolu yapılmamış, bazılarının atık girdisi iyi hesaplanmadığı için işletilmesi pahalıya gelmiş, bazıları ithal ekipmanla yapılmış, yabancı firma iflas edince yedek parçası bulunamamış… Kompost tesislerinin, kurulduğu yerdeki atık kompozisyonu, altyapısı, toplama sistemleri göz önünde bulundurularak planlanması gerekiyor. Barselona’da harika verim aldığınız bir kompost tesisi Erzurum’da çalışmaz. “Türkiye Çöpünü Dönüştürüyor” projesinde, bu hataların tekrarlanmaması için belediyelere tüm döngüyle ilgili (atık toplanmasından kompost pazarlamasına) eğitim veriyor ve bilgi aktarımı yapıyoruz.
Sistemde giderilmesi gereken en büyük aksaklık da, atık toplama, depolama, işleme konusundaki büyükşehir ve yerel belediyeler arasındaki yetki karmaşasını gidermek. Ayrıca bu tesislerin kurulumu ciddi bir yatırım gerektirdiğinden, ilgili kurumlara fon aktarımı sağlanması gerekiyor.
Şu anda Türkiye’de nispeten başarılı şekilde işletilen tesislerde de, atık ön ayrıştırma yapılmadan toplanıyor, mekanik olarak ayrılıyor. Yani kompostladığınız organik atığın içerisine, aynı çöpte bulunan pillerden akan cıva, ağır kimyasallar sızmış oluyor. Bunlar kompost sürecinde yok olmuyor. Bu nedenle elde edilen ürün düşük nitelikli bir kompost oluyor. Başka bir tesis türü de atığın yakılarak enerji elde edilmesi. Ancak bu süreçte de, elde edilen kompost miktarı son derece düşük oluyor.
Bizim amacımız, ön ayrıştırma yapılan ve tarımda kullanılabilecek nitelikte kompost üretebilen tesislerin yaygınlaştırılması.
ünyanın farklı yerlerinde, STK’lar, yerel inisiyatifler ve bireylerin yerel yönetimlerle bu konuda başarılı işbirlikleri gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bu anlamda Türkiye’deki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çevre, Türkiye’nin önceliklerinden biri değil ne yazık ki. Oysa atığın verimli şekilde değerlendirilmesi sadece çevrenin bir konusu değil, atığın komposta dönüştürülmesi orta-uzun vadede çok büyük bir ekonomik değer. Çöpün toplanması, depo alanına götürülmesi, bertarafı son derece pahalı bir operasyon. İyi planlanmış kompost tesisleriyle tüm bunların önüne geçip, tarımda kullanabileceğiniz harika bir gübre elde etmek mümkün! İnanılmaz bir potansiyel var ancak iyi bilinmediği ve önceliklendirilmediği için bu aşamada herhangi bir işbirliğinden söz etmek çok mümkün değil. Ancak belediyelerin bir araya gelerek kurdukları katı atık birlikleri var, bu birliklerin olumlu girişimleri var, biz de heyecanla takip ediyoruz.
İtalya’daki ilk saha gezinizde, uygulamalara dair gözlemlerinizi özetler misiniz?
Projemizin kırsal kompost ayağı için, yedi belediyeyi temsil eden heyetimizle İtalya’da Entsorga ve EGEA tesislerindeydik. Entsorga’da günlük 100 ton kapasite ile çalışan ve yerinde ayrıştırma yapan belediye / taşeron tarafından doğrudan tesise getirilen biyoatıklar kompostlaştırılıyordu. 24 saat boyunca çalışan tesiste, insan gücü yerine son derece otomatize ve izlenebilir bir sistem tasarlanmış. Firma, aynı zamanda sattığı bu teknolojinin dışında yeni bir ünite üzerine çalışıyor. Bu yeni ünite ile birlikte; ek 40 ton işlenmesi ve bu sayede tesisin ihtiyaç duyduğu tüm elektriği de kompost üretimi ile karşılamayı hedefliyorlar.
Ozegna bölgesindeki EGEA tesisinde de, hayvan gübresi ve silajdan anaerobik kompostlama ile biyogaz ve elektrik üretiliyordu. Aynı zamanda çıktılardan biri olan sızıntı, 180 gün ayrı havuzlarda bekletildikten sonra çiftçiler tarafından toprak düzenleyici olarak kullanılıyor. Tesisten yakın şehirlere doğrudan hatlar aracılığıyla, metan sayesinde ısıtma hizmetleri de veriliyor. Tesiste aynı zamanda metandan biyoyakıt üretiliyor ve yakın zamanda yine yeraltından doğrudan taşıma yöntemi ile yakındaki birçok şehirde satışı bekleniyormuş. Benzinden %25 daha ucuz ve araç km mesafesi daha uzun. İlginç olansa, 3,5 milyon euro yatırım yapılan tesisin 1,7 milyon eurosunu, işletme giderleri dahil, geri kazanmış olması. İşletme giderleri de olmasa aslında neredeyse %85’lik bir oran söz konusu. Dolayısıyla kompost tesisi işletmek, ekolojiden ekonomiye, uzun vadede düşünüldüğünde her açıdan büyük kazanımı olan bir yatırım.
Dünyada “çöpünü dönüştürme” konusunda özellikle İskandinav ülkelerinin öne çıktığını görüyoruz. Başka hangi ülkeler bu konuda sağlam adımlarla ilerliyor? Bu ülkelerin başarısının kökeninde ne yatıyor?
Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, kompost konusunda en ileri olan ülkeler. Hukuki, finansal ve eğitimsel olarak kompostu hayata geçirmeyi başarmışlar. Eğitimsel diyorum, zira kompostta ön ayrıştırma yapabilmek için, tıpkı geridönüşümde olduğu gibi, halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi çok önemli. Bunun yanı sıra, küçük bir bahçe veya balkonda da kompost yaparak bir ailenin çıkardığı atık miktarını %60-70 oranında azaltması, elde ettiği kompostu da balkon veya bahçesinde yetiştirdiği domates-bibere kullanması aslında en etkili, üstelik en ucuz yöntem.
Bu ülkelere baktığımızda, aradaki farkın kompost ya da ulaşım veya sürdürülebilir enerji kaynaklarının desteklenmesi değil, bunların tamamını etkileyen bambaşka bir bakış açısı olduğunu görüyoruz. Mesela Türkiye otoban yapmakla övünürken Avrupa bisiklet yolu yapıyor, şehir merkezlerine araç girişini engelliyor. Türkiye nükleer, termik santral, en ufak derelere HES yapmaya çalışırken, Almanya her gün daha fazla enerjisini güneşten elde ediyor. Türkiye’de gerçek bir çevre devrimi yaşanması gerekirken ne yazık ki sürecin tam ters yönde ilerlediğini görüyoruz. İçselleştirilmeyen, göstermelik yapılan projeler de bu sebeple işlemiyor.
Farkındalık olsa dahi, bunun çok da uygulamaya geçmediği göz önüne alındığında atığı “kaynağında ayrıştırma” noktasında evlerde ve işletmelerde nasıl teşvik edici mekanizmalar oluşturulabilir?
Etkin kompost sistemlerinin kurulması ve verimli şekilde işletilmesi için ilk adım, hanelerden ziyade, yüksek miktarda organik atık üreten mekanların (catering hizmetleri, fırınlar, yemekhaneler…) çöplerinin veya bağ-bahçe-park atıklarının ayrı olarak toplanması.
Hane atıklarının kompostlaştırılması için en verimli adımsa, yerinde kompost yapılması. Küçük bahçelerde ve hatta balkonlarda bile kompost yaparak, hane atıklarının %60-70’ini komposta dönüştürmek mümkün. Dolayısıyla ilk adım, halkı buna teşvik etmek olmalı. Pek çok ülke, kompost eğitimleri vererek, ücretsiz kompost tamburları dağıtarak ilçesindeki atık miktarını düşürmeyi başarıyor.
Proje kapsamında 12 Ocak’ta Kadir Has Üniversitesi’nde düzenleyeceğiniz konferansın içeriği hakkında bilgi verebilir misiniz?
Amacımız AB’den bilgi ve tecrübe aktarımı olduğu için uluslararası bir konferans olacak. Öncelikle Türkiye’deki ve AB’deki kompost sistemlerini ele alacak, karşılaştıracak ve izlenmesi gereken yolu tartışacağız. Kırsalda, turizm bölgelerinde ve şehirleşmiş bölgelerde nasıl toplama sistemleri ve tesisler kurulması gerektiğini ayrı ayrı aktaracak uzmanlarımız olacak. Günün sonuna doğru yapacağımız oturumdaysa AB ve Türkiye’den iyi örnekleri ele alıp, konferansı umutla bitirmek istiyoruz.
Anket Sonuçları
- Belediyenin bir katı atık eylem planı var mı?
%59.4 Hayır, %40,6 Evet
- Çöpler nasıl toplanıyor?
%43,8 Taşeron tarafından, %28,1 Taşeron ve Belediye tarafından, %28,1 Belediyenin çöp toplama olanakları var.
- Geri dönüştürülebilir atıklar ayrı toplanıyor mu?
%18,8 Hayır, %81,3 Evet
- Kağıt, cam, plastik, metal gibi geri dönüştürülebilir atıklar için ayrı toplama noktaları ve kutuları var mı?
%17,2 Hayır, %82,8 Evet
- Bu atıklar geri dönüştürülüyor mu?
%21,9 Hayır, %78,1 Evet
- Organik atıklar ayrı toplanıyor mu?
%89,1 Hayır, %10,9 Evet
- Park ve bahçelerin atıkları ayrı toplanıyor mu?
%53,1 Hayır, %46,9 Evet
- Büyük ticari işletmeler, AVM’ler ve oteller için ayrı bir çöp toplama sistemi var mı?
%64,1 Hayır, %35,9 Evet