Dünya Yeşil Binalar Konseyi (WGBC) üyesi olan ÇEDBİK, kurulduğu 2007 yılından bu yana yeşil binaların Türk yapı sektöründe bilinirliğinin artması ve yaygınlaşması için eğitimler, yeşil bina kılavuzlarının geliştirilmesi çalışmaları yapıyor; bu konularda kamu, özel sektör kurum ve kuruluşları ve STK’larla işbirliği geliştiriyor. Çevre dostu binalar konusunda dünyadan ve Türkiye’den gelişmeleri de EKOIQ sayfalarına taşıyor.
YAZI: Selçuk ÖZDİL, ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkanı
Geçen ay bir ilk olarak Portekiz’in tüm enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan elde ettiğini öğrendik. Yıllar önce uzak ve güç bir olasılık olarak tartışılan modelin gerçekleşmiş olması sevindirici. 2017 yılında dünya çapında güneş enerjisine yapılan yatırım bir yıl öncesine göre %18 artışla 161 milyar doları bulmuş. En büyük yatırımcı da son yıllarda bu alanda liderliği ele geçiren Çin. Güneşi 107 milyar dolar ile rüzgar yatırımları izliyor. Bu kapasiteler kömür, gaz ve nükleer yatırım kapasitelerinden daha fazla. 2017 yılında toplam enerji yatırımları içinde yenilenebilirin payı %61 olmuş. Pek çok ülkenin bu alandaki yatırımlarının şimdiden meyvelerini veriyor olması, petrol zengini Suudi Arabistan’ın bile 200 GW gibi iddialı bir hedefle güneş enerjisine yatırım yapması, en büyük kirleticilerden ikincisi olan Çin’in karbon yoğunluğu hedeflerine üç yıl önceden ulaşması, deniz taşımacılık sektörünün 2035 yılına kadar karbon salımlarını sıfırlamayı hedeflemesi, teknolojik gelişmelerin mikro ağlarla dağıtık enerji üretimini olanaklı hale getirmesi, gelecek için umutlarımızı artırıyor. Ancak madalyonun diğer yüzüne bakıldığında, yenilenebilir enerjinin dünyada toplam enerji üretimi içindeki payının yalnızca %12 seviyesinde olduğunu, son üç yılda enerji üretim payı durgunlaşmış olan fosil yakıtların yeniden yükselişe geçtiğini ve en büyük kirletici olan ABD yönetiminin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmiş olduğunu da not etmek gerek.
Ülkemizde de yenilenebilir enerji alanında yatırımlar hızlanmakla birlikte henüz toplam kapasite içindeki pay çok düşük ve bir yandan da sürdürülebilir olmayan teknolojiler olan kömüre, gaza ve nükleere yatırım yapmak için kaynak ayırıyoruz. Seragazı salımlarımız da azalacağına artıyor. Güneşi bizden çok daha az olan Kuzey Avrupa ülkelerinin güneş enerjisi kapasitelerinin bizden çok daha fazla olması, petrol zengini ülkelerin bile yenilenebilir enerji yatırımları yapmaları bizim de yenilenebilire daha fazla yönelmemiz gerektiğini gösteriyor. Düşük karbonlu kalkınma, hem kısa hem de uzun erimde ülkemiz, çocuklarımız ve torunlarımız için daha ekonomik, sağlıklı ve sürdürülebilir olacak. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in de tespit ettiği gibi düşük karbonlu kalkınma için kaynak var ama harekete geçiremiyoruz. Daha önce de söylediğimiz gibi muradımız belli değil, niyet de edemiyoruz…
Binaların Verimliliği
Binaların seragazı salımlarına büyük katkı veren etmen olarak iklim krizi ile baş etmede çözümün ana parçası olmasını sağlamak hayaliyle 2002 yılında Mimar Edward Mazria liderliğinde yola çıkan Architecture 2030, bir sivil toplum kuruluşu. Hedefleri 2030 yılına kadar tüm binaların karbon sıfır olacak şekilde tasarlanması ve dönüştürülmesini sağlayacak mimarlık programları, tasarım kılavuzları, eğitimler ve uluslararası işbirlikleri geliştirmek.
Daha önce duyurduğumuz gibi Dünya Yeşil Binalar Konseyi – WGBC ile Architecture 2030 arasında yapılan işbirliği anlaşmasıyla ortaya çıkan Advancing Net Zero (Net Sıfırı İlerletmek) programına şimdilik sekiz ülkenin yeşil binalar konseyi dahil oldu. Ana hedef 2030 yılına kadar tüm yeni binaların, 2050 yılına kadar da tüm mevcut bina stokunun karbon nötr hale gelmesi. Bu zorlu uğraş için beş ülke çalışma programlarını ve standartlarını belirlediler. Genel hatlarıyla bu standartlar çok yüksek verimlilikte binalarda karbon salımlarını sıfırlamayı ve/veya salımları karşılayacak miktarda yenilenebilir enerji üretilmesini ve/veya satın alınmasını hedefliyor. Programlar, hedeflere ulaşabilmek için karbon salımlarını ölçmek ve açıklamak, enerji ihtiyacını azaltmak, kalanını yenilenebilirden üretmek, belgeleme ile çalışmaları ilerletmek, izleme ve doğrulama aşamalarını içeriyor. Sonuçta toplam yaşam döngüsü yaklaşımı ile gömülü enerji dahil seragazı salımları olmayan, ekonomik koşullarda üretilmiş ve enerji-sıfır veya artı-enerjili binaların sektörün yeni pratiği olması sağlanacak. Şu anda enerji ağırlıklı olan yaklaşım, zamanla su, atıklar, sağlık ve konfor konularında da benzer gelişime açık olacak. WGBC uluslararası platformlarda bu konuyu sürekli anlatıyor. İnşaat sektörünün içinde ve geleceği ile ilgiliyseniz 16 Mayıs’ta Financial Times İnşaatın Geleceği Konferansı için Londra’da olacaklar. İnşaat sektöründe alışkanlıkları değiştirmek zorlu ve uzun bir yol ama her zaman olduğu gibi başarıya giden yol ilk adımla başlıyor.
Tüm gelişim ve dönüşüm projelerinde olduğu gibi bu konuda da finansal destekler çok önemli. Karbon azaltım bütçelerine ve ekonomiye çok büyük katkıları olacak bu tür binaların da özendirici parasal desteği alabilmesi için WGBC Avrupa Çalışma Grubu – ERN yeşil binaların çevresel faydaları dışında kredileri geri ödemede daha güvenli olacağı öngörüsüyle EeMAP Yeşil Bina Mortgage Eylem Planı’nı AB yönetimi ve finansal kuruluşların desteğini almak için geliştiriyor. Şimdiden programa destek veren çok sayıda öncü yatırımcı ve finansal kuruluş var.
Çin Yaklaşık Sıfırı Programına Dahil Edecek
Çok büyük bir adım da WGBC ile Çin Yeşil Binalar Konseyi arasında Nisan ayı başında imzalanan işbirliği anlaşmasıyla atıldı. Bu anlaşmayla Çin, “Üç Yıldız” -ulusal yeşil bina sistemi- içeriğine yaklaşık sıfır karbon programını dahil edecek. Yılda yaklaşık 2 milyar m2 bina üretimiyle dünyanın en büyük inşaat şantiyesi olan Çin’in bu konuyu hayata geçirebilmesi dünya çapında iklim krizini önleyebilmek için gerçekten yaşamsal önemde bir gelişme. Çinliler de aşırı hava kirliliğinin getirdiği sağlık, verimsizlik sorunlarını çözebilmek ve ekonomik kayıplarını önlemek için bu programın katkılarından faydalanmak istiyorlar.
TÜRKİYE’DEN
Türkiye Daha Fazla Geç Kalmadan Başlamalı
Türkiye’de enerji üretiminin salımlardaki payı %70 ve üretilen enerjinin çok büyük bir kısmı binalar tarafından tüketiliyor. Binalar toplam karbon salımlarımızın yaklaşık %35-40 kısmından sorumlu. (Sağlıklı bir bina envanterimiz ve tüketim istatistiklerimiz olmadığından bu rakamları söylerken Türkiye için hep yaklaşık demek gerekiyor.) Binaların veriminde elde edebileceğimiz kazanımlar ciddi bir karbon azaltım kaynağı olmanın yanı sıra ithal enerji bağımlısı olan ekonomimize büyük destek de sağlayacak.
10 yıl önce derneğimiz tarafından ülkemizde de başlatılan çalışmaların sonucunda bugün uygulama aşamasına geldiğimiz ÇEDBİK Konut programı ve diğer uluslararası yeşil bina sertifika programları bu hedef için elimizdeki en önemli araçlar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın bu yöndeki yönetmelik çalışmalarının da bir an önce tamamlanması, özendirici önlemler, destekler ve eğitimle birleştirilerek yüksek verimli bina uygulamalarının ivedilikle yeni binalardan ve konutlardan başlayarak yaygınlaştırılması gerek. Daha sonra mevcut binaları da kapsayacak şekilde yüksek verimli binalar üretme, yenileme kültürünü kısa zamanda geliştirmemiz ve bu dönüşümü en kısa zamanda mimarisi, mühendisliği ve uygulamasıyla hayata geçirmemiz öncelikli bir gereklilik. İnşaat sektörümüzün eriştiği yurtiçi büyüklük bu gerekliliği destekliyor. Artık yurtdışı projelerde yüklenicilerimizin iş alma potansiyeli de bu becerilerin ve deneyimin yurtiçinde geliştirilmesini ve yurtdışına müşavirlik dahil edilerek gidilmesini gerekli kılıyor. Henüz tüm dünya ile aynı seviyedeyken başlarsak biz de kendi hazırladığımız programları kendi binalarımızda olgunlaştırıp bölge ülkelerde de kullanılabilecek sertifikalar geliştirerek bu teknolojide söz sahibi olabiliriz.
ÇEDBİK’ten
Yılbaşında belirlenen çalışma programı uyarınca kurullar, komiteler ve yeni çalışma arkadaşlarının katılımıyla güçlendirilen profesyonel kadromuz çalışmalarına devam ediyor.
20-21 Mart ÇEDBİK Konut ve EDGE teknik eğitimlerini yoğun bir katılımla Ankara’da verdik. 11 Nisan’da Garanti Bankası desteğiyle İstanbul’da LEED v4 teknik eğitimi gerçekleştirdik. 12 Nisan’da WRI ile işbirliği içinde olduğumuz Eskişehir Belediyesi Bina Verimlilik Hızlandırıcısı isimli projede ÇEDBİK Konut, LEED v4 ve EDGE tanıtım eğitimleri verdik.
ÇEDBİK Komiteleri toplantıları da Nisan ayı içinde başladı. Ar-Ge Komitesi yaptığı ilk toplantıda ÇEDBİK program geliştirme çalışmalarıyla AB Levels programının uyarlanması konularını incelemeye başladı. Yeni binaların toplam yaşam döngüsü değerlendirmelerinin yapılabilmesi, mimarlarımızın tasarımlarını sayısal olarak bina bilgi modellemesi programlarını kullanarak hazırlamalarını gerektiriyor. Bu bütünsel tasarım için de gerekli bir yaklaşım. Mimarlarımızın yapı projelerinin orkestra şefliğini hakkıyla yapabilmeleri için bu konuya zaman ayırarak eğitim almaları ve kapasite yatırımı yapmaları zorunlu.
ÇEDBİK’in icra kurulunun üyesi olduğu, Avrupa çapında çevre dostu binalar için yeni proje geliştirme ve etkinlik planlamalarının yapıldığı Dünya Yeşil Binalar Konseyi Avrupa Ağı (ERN) İcra Kurulu toplantısı Sofya’da yapıldı. Toplantıda ağırlıkla Build Upon projesinin devamı olacak bina köklü yenileme projesi, EeMAP yeşil bina finansmanı, AB tarafından geliştirilmekte olan Levels bina yaşam döngüsü değerlendirme sistemi ve gelişen bina standartlarına göre normal/referans bina tanımlarının güncellenmesi tartışıldı.
ÇEDBİK olarak 13-16 Mart’ta Fransa’nın Cannes şehrinde yapılan gayrimenkul sektörünün uluslararası en büyük ve en önemli fuarı MIPIM 2018’e katıldık.
USGBC LEED v4.1 Programını Yayınladı
Amerikan Yeşil Binalar Konseyi -USGBC 18 yıldır başarıyla yürüttüğü ve sürekli gelişim halinde olan LEED Programının 4.1 sürümünü yayınladı. Bu sürümde yapılan düzenlemelerle özellikle mevcut binaların kullanım ve işletim performanslarının ACT Platformu üzerinden izlenebilmesi destekleniyor. Daha iyi çevresel performansla daha iyi ekonomik sonuçlar, kullanıcılar için daha iyi yaşam kalitesi, sağlık ve esenlik hedefleniyor.
Dünyanın en büyük yeşil bina konferansı 17-18 Nisan’da Berlin’de yeşil bina profesyonellerini bir araya getirdi. Dünyanın en çevreci pazarı olarak Avrupa’nın çevre dostu binalar konusunda liderliği ve önemli bir yetişmiş profesyonel kapasitesi var. İş ilişkileri kurmak, strateji ve çözüm alışverişinde bulunmak için atölye çalışmaları ve oturumlar sırasında diğer endüstri liderleri ve profesyonelleriyle tanışma olanakları sağlayan etkinlikte yeşil bina ve LEED hakkında yapılan en yeni araştırmalar ve endüstri liderlerinin yeşil binaların geleceği hakkındaki görüşleri paylaşıldı. Kodlar ve belgeleme programları/ binalarda sağlık ve esenlik, sosyal sorumluluk/pazar dönüşümü, finans, sigorta/bina performansı, verimlilik, malzemeler olmak üzere dört ana dal üzerinden toplantılar yapıldı.