Aile şirketlerinde sürdürülebilirlik ve gelecek nesillere sağlıklı devirlerin sağlanabilmesi amacıyla faaliyet gösteren Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER), geçen yıl Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Projesi’ni hayata geçirdi. Aile şirketlerinde sürdürülebilirlik bilincinin gelişmesini ve kurumsal sürdürülebilirlik yaklaşımını benimseyerek bu alanda çalışmalar yapan işletmelerin teşvik edilmesini amaçlayan projeyi, TAİDER Sürdürülebilirlik ve Sosyal Sorumluluk Komitesi Başkanı Günseli Ünlütürk anlattı.
YAZI: Nevra YARAÇ
TAİDER’in Kuzey Yıldızı Projesi nasıl bir hedefle başlatıldı? Bugüne kadar nasıl bir ilerleme kaydedildi?
“Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Projesi”ni, aile şirketlerinde sürdürülebilirlik bilincinin gelişmesi ve kurumsal sürdürülebilirlik yaklaşımını benimseyerek bu alanda çalışmalar yapan işletmelerin teşvik edilmesi amacıyla 2016 yılında başlattık. Bu proje, dernek olarak kabul ettiğimiz “TAİDER Sürdürülebilirlik Andı” doğrultusunda ilerliyor. Andımızda içinde yaşadığımız toplum, çalışanlarımız, çevre ve gelecek nesiller için sürdürülebilirliği yaratmak, korumak ve bu yolculuğun devamlı iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için çalışmaya söz veriyor, tüm aile işletmelerini, çocukları ve onların çocukları için sorumluluk almaya çağırıyoruz. Kuzey Yıldızı Projesi, andımızdaki dört unsura ek olarak gelecek nesilleri ve şirket ilişkilerini de bir arada değerlendiren aile şirketlerinin sürdürülebilirliğine farklı bir bakış açısı ile planlanmış TAİDER’e özgü bir proje.
Çıkış noktamız, paydaşı olduğumuz Uluslararası Aile İşletmeleri Ağı (FBN-I, Family Business Network International) tarafından geliştirilen “Polaris Projesi” oldu. FBN-I, TAİDER’in de paydaşı olduğu, 65 ülkede 3700 iş ailesinin buluştuğu İsviçre merkezli bir üst kurum.
Projenin dört bileşeni olduğunu biliyoruz. Bunları kısaca açıklayabilir misiniz?
Kuzey Yıldızı Projesi’nin bileşenleri şöyle: Kuzey Yıldızı Etki Değerlendirme Testi, Değerlendiriciler, Sürdürülebilirlik Çalışma Grupları ve Kuzey Yıldızı Sürdürülebilirlik Ödülü.
Aile işletmeleri başta olmak üzere tüm şirketlere kendilerini ölçümleyebilme imkanı veren Kuzey Yıldızı Etki Değerlendirme Testi; çalışanlar, toplum, çevre ve gelecek nesiller için yaratılan etkiyi puanlıyor ve geribildirim raporu sunuyor. Geribildirim raporu ile ödüle başvuran şirketlerin gelişmiş ve geliştirilecek alanlarını tespit etme olanağı sağlamaları hedeflendi. B-Corp Hareketi tarafından geliştirilen test, İngilizce dışında ilk kez TAİDER tarafından Türkçeye çevrildi. Değerlendiricilerin, değerlendirme sürecinde öğrenmelerine fırsat sağlanması ve öğrendiklerini kendi şirketlerinde de uygulama fırsatı bulmalarının, projenin en önemli çıktısı olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle ödüle başvuran her şirketin süreçte görev alacak değerlendiriciler görevlendirmesini de zorunlu tutuyoruz. Etki değerlendirme testini tamamlayan aile şirketleri için de takım çalışması ve birbirlerinden öğrenerek gelişme fırsatı sunan Sürdürülebilirlik Çalışma Grupları oluşturuldu. Düzenli yapılan toplantılar ile şirketlerin, sürdürülebilirlik yolculuğunda birlikte yürümesi için zemin oluşturuyoruz.
Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Ödülleri’nde şirketler nasıl bir değerlendirmeye tabi tutuluyor?
Başvuran işletmeler ödül sürecinde “çalışanlar, çevre, toplum, gelecek nesiller ve yönetişim” alanlarındaki sürdürülebilirlikleri açısından değerlendiriliyor. Sürecin sonunda tüm başvuran firmalara, firma değerlendirme çıktıları geribildirim raporu şeklinde sunuluyor. Başvuru yapan firmaların en büyük kazanımı geribildirim raporları oluyor. Sürece dahil olan firmalar, süreç sonunda aldıkları bu raporlarla sürdürülebilirlik konusunda ne durumda olduklarını görmenin yanı sıra kurumsal sürdürülebilirlik raporları için bir temel oluşturmuş oluyorlar.
Değerlendiriciler eğitimlerini tamamladıktan sonra firmalardan gelen başvuru dosyalarını inceliyor, her bir kriteri (çevre, toplum, çalışanlar, gelecek nesiller ve yönetişim) puanlayarak saha ziyareti aşamasına geçecek firmaları belirliyorlar. Saha ziyaretinde ise firmaların başvuru formlarında anlattıkları uygulamalar yerinde incelenip değerlendiriliyor ve Kuzey Yıldızı Ödül Jürisi için nihai raporlar oluşturuluyor. Jürinin değerlendirmeleri sonucunda kazanan firmalar ise her yıl Kasım ayında İstanbul’da düzenlediğimiz Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi’nde ödüllerini alıyor.
Ödül sürecinde değerlendirmeye tabi tutulan şirketler bu kriterlerin hangilerinde daha başarılı? Bunu neye bağlıyorsunuz?
Aslına bakarsanız kriterler arasında bariz bir fark bulunmuyor. Çünkü sürece başvuran firmalar; sürdürülebilirlik vizyonunu benimsemiş, halihazırda çalışmalar gerçekleştirmiş oldukları için Kuzey Yıldızı Ödül süreci firmaların sürdürülebilirlik konusundaki ilk adımı olmuyor. Var olan çalışmalarını değerlendirmeyi, geliştirmeyi hedefliyorlar. Bu nedenle de değerlendirmelerde kriterler her firma özelinde birbirine yakın puanlar alıyor.
Ancak kriterler arasında öne çıkarak dikkat çeken üç kriterden söz edebilirim; “toplum, gelecek nesiller ve çevre kriteri”. Diğer kriterlere kıyasla daha kolay ve doğrudan sonuç verme gibi bir özelliği var bu üç kriterin. Şirketlerin içinde bulunduğu topluma sadece ekonomik değil sosyal anlamda da değer yaratmak istemesi; engelli bireylerin günlük yaşamda karşılaştıkları engellerin azaltılmasına, cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalar; üretim kaynaklarının daha verimli kullanılması, atıkların geri dönüştürülebilirliği konusunda gelişen teknoloji; hatalı üretimlerin çöpe atılmayarak değerlendirilmesi; doğa ve çevre kirliliğine karşı olan hassasiyet; insanların algısının yüksek olduğu ve ilgi gösterdiği sosyal sorumluluk projeleri, toplum ve çevre kriterlerini bir adım öne çıkarıyor diye düşünüyorum.
Gelecek nesiller kriteri ise doğaları gereği aile işletmelerinin güçlü yönleri oluyor. Şirket sahibi her aile gelecekte işletmeyi çocuklarına devretmek istiyor ve şirketi de gelecek nesilleri de buna hazırlıyor. Gelecek nesillerin eğitimi, tecrübe kazanımı, devir planlaması, kurumsallaşma çalışmaları, aile anayasası, şirketin uzun vadeli stratejik planları gibi çalışmalar bu amaçla gerçekleştirildiğinden, aile şirketleri bu alanda da önemli düzeyde gelişmişlik gösteriyor.
Gözlemlerinize ve değerlendirmelerinize göre aile işletmeleri ve diğer işletmeler arasında sürdürülebilirlik uygulamaları konusunda herhangi bir fark bulunuyor mu? Aile işletmelerinin bu konudaki avantajları/ dezavantajları nelerdir?
Sürdürülebilirlik, bir başka deyişle hayatta kalma olgusu, aile şirketlerinin doğasında var. Aile şirketleri gelecek nesillerini düşünerek karar verirken, genlerinde taşıdıkları bu olgudan güç alırlar. Bu nedenle aile şirketlerinin sürdürülebilir olmasını sağlamak pek çok açıdan mümkün ve bunu başarmış pek çok aile şirketi örneği de var.
Sürdürülebilirliğe genel bir pencereden bakıldığında, aile işletmeleri de olsa, diğer işletmeler de olsa uygulamada bir farklılık görülmüyor. Nihayetinde sürdürülebilirlik vizyonuna sahip şirketler, kâr etmeyi değil değer yaratmayı önceliklendiriyor. Aile işletmesi olmayan işletmeler sürdürülebilirlik konusundaki çalışmalarını daha çok kurumsal sosyal sorumluluk projeleri çerçevesinde geliştirirken, aile işletmeleri gelecek nesilleri, çevreyi, toplumu da dikkate alarak sürdürülebilir olmayı hedefliyor.
Günümüzde sürdürülebilirlik kavramı çok unsurlu bir anlam taşıyor; çalışanlar, doğal çevre, toplum ve gelecek nesiller için sürdürülebilir değerler yaratmayı ifade ediyor. Bir bakıma sürdürülebilirlik, kurumsal sorumluluğun bir gereği diyebiliriz.
Ancak bu noktada, ailenin kurumsallaşması ile işletmenin kurumsallaşma ihtiyaç ve dinamiklerini birbirinden farklı olarak değerlendirmek gerekiyor. Ailenin kurumsallaşmasından bahsederken aile kültür ve değerleri, aile konseyi, aile anayasası, haleflik, hissedarlık politikası gibi kavramlar karşımıza çıkıyor. İşletmenin kurumsallaşmasında ise kurumun yapısı ve süreçlerin tanımlanması, yetki, sorumluluk ve rollerin belirlenmesi, hesap soranla hesap verenin ayrıştırılması, standart uygulamaların ve denetim mekanizmasının oluşturulması var. Sürdürülebilirlik ise ancak ailenin ve işin birlikte kurumsallaşması ile mümkün. Özellikle nesil geçişlerinde kurumsallaşma, sürdürülebilirlik için vazgeçilmez. Araştırmalar, sürdürülebilirlik yönünde etkili adımlar atan şirketlerin aynı zamanda daha hızlı büyümeyi de sağlayabildiğini gösteriyor.
Türkiye’de aile şirketlerinin önemli bir avantajı var. Dikkat ederseniz birçok aile şirketi, şirketine ailenin ismini veriyor. Aileler şirketini bir gün çocuklarına devredebilmek istiyor. Bu nedenle kısa vadeli düşünmek yerine uzun vadeli düşünmeye daha yatkın oluyorlar. Uzun vadeli düşünmenin hem toplumun hem gelecek nesillerin çıkarlarını gözeten sorumlu liderlik açısından son derece kritik olduğunu görüyoruz. Özellikle kurumsal yönetişimin gereği olan adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik, sorumluluk ilkelerinin benimsendiği ailelerde, sorunların çözülmesi de son derece kolay oluyor.