Türkiye’de ambalaj atıklarının ekonomik ve düzenli geri kazanımı için sanayi, yerel yönetim ve tüketicilerin katkı ve katılımları ile sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin kurulmasına katkıda bulunmak amacıyla 1991 yılında kurulan ÇEVKO Vakfı, 2018 yılında tam 650.750 ton ambalajın geri dönüştürüldüğünü belgeledi. Vakfın Genel Sekreteri Mete İmer ise bu rakamın Fransa ve Almanya gibi ülkelerle karşılaştırıldığında daha gidilecek çok yol olduğunu belirtiyor.
YAZI: Bulut BAGATIR
1991 yılında kurulan, 2005 yılında kendi alanında Türkiye’nin ilk yetkilendirilmiş kuruluşu ilan edilen ÇEVKO, dünyada “genişletilmiş üretici sorumluluğu” olarak tanımlanan sanayi sorumluluğunu, Türkiye’de yayımlanan yasal yükümlülükler çerçevesinde yerine getiriyor.
Bugün ÇEVKO’ya üye 51 ekonomik işletme bulunuyor. Ambalaj Atıklarının Kontrolü kapsamındaki yasal yükümlülüğünü sözleşme yaparak ÇEVKO’ya devreden ekonomik işletme sayısı ise 2005 yılında 244’ten 2018 yılında 1888’e ulaşmış durumda. Türkiye’de 30 milyon kişinin yaşadığı 30 ilde, 148 belediye ve 65 lisanslı toplama-ayırma firması ile birlikte ambalaj atıklarının toplanarak geri dönüştürülmesi için çalışan vakıf, bu alanda, başta yerel yönetimler, lisanslı toplama-ayırma, geridönüşüm tesisleri, sanayi kuruluşları ve tüketiciler olmak üzere geniş bir paydaşlar yelpazesi ile birlikte yol alıyor.
ÇEVKO Vakfı’nın, yetkilendirilmiş kuruluş ilan edildiği 2005’ten bu yana, geridönüşümünü sağlamış bulunduğu ambalaj atığı miktarı 7 milyon tona yaklaşmış durumda. Bu çalışmaların Türk ekonomisine katkısı ise, yaklaşık 35 milyar TL düzeyinde.
ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, Türkiye’de geridönüşüm altyapısının kurulmasının 1990’lı yıllara gittiğini belirtiyor: “Özellikle vakfımızın kurucuları arasında yer alan Türkiye’nin önde gelen ambalaj üreticilerinin desteği ve öncülüğünde Türkiye’de ambalaj atıklarını geri dönüştüren tesisler kuruldu. 2004 yılında yayımlanan Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği ve diğer atık düzenlemeleri sayesinde Türkiye’de cam, plastik, metal, kağıt-karton, kompozit ve ahşap ambalaj atıklarını işleyen toplama-ayırma ve geridönüşüm tesislerinin sayısı hızla artmış; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan lisans almış tesis sayısı günümüzde 1000’i aştı.”
İmer, geridönüşüm kültürünün yaygınlaşmasını ve toplumun çoğunluğunun kaynağında ayrı toplama alışkanlığı edinmesini hedeflediklerini belirtiyor. Nedenini ise şu şekilde açıklıyor: “Çünkü bireyler, geridönüşümün başlangıç noktasını oluşturuyor. Tüketicinin, ambalaj atığını bir çöp olarak değil, sürdürülebilir çevreye ve ülke ekonomisine katkı sağlayabileceği bir güç olarak algılamasını sağlamak, bu farkındalığı geliştirmek ve yaymak istiyoruz.”
İmer, 2018 yılında toplanarak geri dönüştürüldüğünü belgeledikleri ambalaj atığı miktarının 650.750 tona ulaştığını ifade ediyor: “Böylece, hammadde ve enerji kullanımında önemli bir tasarruf sağlandı. Geridönüşüm çalışmalarımızın, sadece 2018 yılında, ülkemiz ekonomisine 3,6 milyar TL değerinde olumlu katkı yaptığını hesapladık” diyor İmer. Atık toplamaya başladıkları 2005 yılında 244 firma ile anlaşmaları olduğunu ve toplamda 161.822 ton atık topladıklarını belirten İmer, bugün 1.888 firma ile birlikte çalıştıklarını ve daha almaları gereken çok yol olduğunu ifade ediyor.
“Haksız Rekabet Var”
Avrupa Birliği (AB) 2016 istatistiklerine göre ambalaj atığı geridönüşüm oranı en yüksek olan beş ülke şöyle sıralanıyor: Belçika (%81,9), Danimarka (%79), Çekya (%75,3), Hollanda (%72,6), Almanya (%70,7). AB’ye üye devletlerin ambalaj atığı geridönüşüm ortalaması ise %67. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2016 istatistiklerine göre, Türkiye’de geri dönüştürülen ambalaj atığı oranının %58 olduğunu söyleyen İmer: “Piyasaya ambalajlı ürün süren firmaların önde gelenleri sisteme yetkilendirilmiş kuruluşlar aracılığıyla maddi destek sağlıyorlar. Bu konuyu önemseyen belediyeler de ambalaj atıklarını ayrı toplama sistemi kurmuş durumda. Ancak yasal düzenlemelere karşın, ne yazık ki, ayrı toplamayı gerçekleştirmeyen çok sayıda belediye ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen çok sayıda üretici mevcut.”
İmer, Türkiye’de 60-70 bin firma olduğunu ve sadece 1.888 firmanın verisinin kendilerinde olduğunu hatırlatıyor: “Sisteme kayıtlı olmayan firmaların piyasaya sürdüğü ambalaj miktarı belli değil. Bu bizim için önemli bir konu çünkü bizimle birlikte çalışan firmalar için bu işin bir bedeli var. Zaten üretici sorumluluğu derken bunu kastediyoruz. Bu atıkların toplanıp ayrılmasına destek olmak gerekiyor. Bizimle veya başka yetkilendirilmiş kurumlarla çalışan firmalar bu desteği sağlıyor ama ya çalışmayanlar? Bu haksız rekabettir. Biz başından beri buna dikkat çekiyoruz. Bu eşitsizlik, birçok firmanın geridönüşüme ilgi göstermemesine, finansal kaynak ayırmamasına neden oluyor.”
Haksız rekabetle ilgili sıkıntıların aşılması ve sürecin hızlanması için ne gerekiyor? İmer bu sorumuzu tereddütsüz yanıtlıyor: “Kamu otoritelerinin gerekli denetim ve kontrolleri artırması önemli, çünkü yönetmeliğe rağmen eğer yapmayan ceza almıyorsa, bu iş gönüllü olarak yapılıyor demektir. Yönetmeliğin uygulanması gerekli.”
Geri dönüştürülen ambalaj atığı miktarının ve ulaşılan nüfusun yine de iyi rakamlar olduğunu söyleyen İmer: “Bu rakamların 10-12 milyonluk bir Orta Avrupa ülkesinin toplayıp geri dönüştürdüğü miktarların üzerinde olduğunu biliyoruz. Bu iş o kadar kolay değil. 30 ilde 148 belediye ve 65 lisanslı firma ile işbirliği içinde kaç kilogram atık toplandı, ne kadar satıldı, böyle bir sistem içinde çalışıyoruz. 30 milyonluk nüfusta kapı kapı bilgilendirme yapıyoruz. Demek ki ortalama bir Avrupa ülkesinin iki katı büyüklüğünde nüfusa ve toplama miktarına ulaşmışız. Tonaj olarak baktığımızda buralara gelmişiz ama Fransa ve Almanya ile karşılaştırdığımızda daha yolumuzun olduğunu da görüyoruz.”
İşin Özü, Döngüsel Ekonomide
Endüstrileşme ve kalkınma sürecinde uygulanan, kısaca “üret-kullan-at” diye tanımlanabilecek doğrusal ekonomi modelinin, hızla artan nüfusla birlikte kısıtlı kaynakların yok olmasına yol açtığını, sürdürülebilir kalkınmayı tehdit ettiğini de belirtiyor İmer: “Günümüzde başta gelişmiş ülkeler, bu modeli terk ederek ‘döngüsel ekonomi’ modeline geçmek üzereler. Döngüsel ekonomi modelinin temelinde atıkların kaynak olarak kullanılması, yani ‘geridönüşüm’ün ileri bir aşaması olan ‘yukarı dönüşüm’ ve ‘sıfır atık’ vizyonu bulunuyor. Döngüsel ekonomi yeni bir kavram, iş yapma şekillerinin değişeceği yeni bir ekonomi modeli. Bu konuda AB bir paket kabul etti, bir eylem planı yaptı ve yasal düzenlemelerini bu yönde değiştirmeye başladı ancak Avrupa’da dahi döngüsel ekonomiye henüz tam olarak geçilmedi. Ülkemizde bazı sanayi kuruluşları iş yapma şekillerini daha sürdürülebilir kılmak üzere hedefler belirlediler. Ülkemizde döngüsel ekonomiye geçiş için tüm paydaşlarla birlikte devletin yapacağı eylem planı, teşvikler ve yasal düzenlemeler gerekiyor.”
“ÇEVKO da diğer STK’lar ile birlikte döngüsel ekonomiye geçmek için çaba sarf ediyor” diyen İmer, “Sürdürülebilir üretim-sürdürülebilir tüketim ve yukarı dönüşüm süreçlerinden oluşan döngüsel ekonomiye ülkemizde de geçilmesi için diğer STK’lar ile birlikte çalışıyoruz. Bu konudaki bilgi birikimimizi üyesi bulunduğumuz EXPRA ve PRO EUROPE’a borçluyuz. Bu alanda 2017 yılında düzenlediğimiz kongreyle başlattığımız ivmeyi, geçtiğimiz yıl bu konuda farklı sektörlere yönelik dört çalıştayla sürdürdük. Döngüsel ekonominin bir sonucu olan ‘sıfır atık’ hedefine sanayi kuruluşlarında ulaşmak için 2019 yılında vakıf üyelerimizle birlikte çalışmaya devem ediyoruz” diyor.
Genel Sekreter, iklim değişikliğinin, günümüzde ve gelecekte dünyanın karşı karşıya bulunduğu en önemli sorun olarak kabul gördüğünü belirterek, “İklim değişikliği, yarın yaşanacak bir tehlike değil, bugün yaşamakta olduğumuz ve kontrol edilebilecek boyutta iken çözüm üretmemiz gereken bir sorun” diyor. Vakıf, iklim değişikliği ile mücadele edilmesi için toplumda farkındalık yaratmak maksadıyla 10 üye şirketin katılımıyla oluşturulan “ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu” ile ulusal ve uluslararası gelişmeleri yakından takip ediyor.
ÇEVKO’ya göre sıfır atık vizyonu, atık yönetimi ve geridönüşüm hem iklim değişikliği ile savaşımda hem de nüfus artışına karşın sürdürülebilir kalkınmayı amaçlayan döngüsel ekonomide en önemli konu başlıklarını oluşturuyor. Toplumsal bilinç noktasında, geridönüşüm kültürünün yaygınlaşması ve toplumun çoğunluğunun kaynağında ayrı toplama alışkanlığı edinmesi önem taşıyor.
ÇEVKO Hem Eğitiyor, Hem de Ödüllendiriyor
-“Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri” ile Yeşil Nokta’yı kullanan ekonomik işletmelerin örnek çalışmalarını; ‘Yeşil Nokta Basın Ödülleri” ile toplumu çevre ve geridönüşüm konusunda bilgilendirmeye yönelik haberlere öncelik veren basın-yayın kuruluşlarını ödüllendiriyoruz.
-Eğitimleri daha etkin hale getirmek amacıyla başlatılan ÇEVKO Vakfı Eğiticinin Eğitimi Projesi, 10 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Bu proje kapsamında verilen seminerlerle 10 bini aşkın öğretmene ulaşıldı.
-Milli Eğitim Bakanlığı ile 2018 yılında imzalanan üç yıllık protokol çerçevesinde 36 ilçede 200 bin ilkokul 4. sınıf öğrencisine ulaşılması hedefleniyor. 2018-2019 öğretim yılında, 64 bin ilköğretim 4. sınıf öğrencisine ulaşıldı. Proje kapsamında, çevre ve geridönüşüm eğitimi alan öğretmenlerin rehberliğinde tüm ilkokullarda geridönüşüm çalışmalarını yürütecek bir eğitsel kol oluşturulması ve tüm öğrencilere ambalaj atıklarını kaynağında ayrı biriktirme alışkanlığı kazandırılması hedefleniyor.
Bireysel Olarak Neler Yapılabilir?
-Tüketicinin geridönüşümle değer üretmeye katkıda bulunmak için yapması gereken şey çok basit: Ambalaj atıklarını ayrı biriktirmek ve bunları yerel yönetimlerce oluşturulan, birçok mahallede yer alan geridönüşüm kutularına atmak.
-Kağıt/karton, plastik, ahşap, metal, cam, kompozitten oluşan ambalaj atıklarımızı, evlerimizde diğer evsel atıklarımızdan ayrı biriktirmek; bunları belediye tarafından kurulan toplama sistemine vermek önemli bir adım. Kendi mahallesinde ya da yakınında geridönüşüm kutusu olmayan kişiler, bu konuda belediyeleri ile temas kurabilir.
-Tüketilen bir ürünün ambalaj atığı çöp olarak değil, sürdürülebilir çevreye ve ülke ekonomisine katkı sağlayabilecek bir güç olarak görülebilir.
Geridönüşümle Kazandıklarımız
2018 verilerine göre geri dönüştürülen ambalaj atıklarının ekonomik katkısının yanı sıra çevresel katkıları da bulunuyor. Bunlara kısaca göz attığımızda bu katkılar şu şekilde sıralanıyor:
-1 milyon ailenin bir yıllık elektrik tüketimine eş değer, 2.730 GWsaat elektrik tasarrufu sağlandı.
-1.440 olimpik yüzme havuzu hacmine eşit, 3.600.000 m³ düzenli atık depolama sahasından tasarruf edildi.
-17 bin uçağın dünyanın çevresini bir kez dönmesi halinde yapacağı emisyon miktarına denk 331.000 ton CO2 eşdeğerinde seragazı salımı engellendi.
-100 hektar orman arazisine eşdeğer, 4.850.000 ağaç kesilmekten kurtuldu.
-43.000 ailenin yıllık su tüketimine eş değer 7,5 milyar litre su tasarrufu sağlandı.
-3 milyon otomobilin deposunu doldurabilecek, 134 milyon litre petrol tasarrufu sağlandı.