#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Koronavirüs Salgını Değişim İçin Umut Olabilir Mi?

Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin kilitlendiği, kamusal yaşamın ciddi şekilde kısıtlandığı ve endüstriyel üretimin azalmasının sonuçlarıyla karşı karşıya olduğumuz bir dönemde tartışmak kuşkucu bir önerme olabilir. Ancak bu korkunç durumda bir kazanan var gibi görünüyor: İklim.

Yazı: Sustainability Times

Çeviri: Gülce Demirer

Amerikalı araştırmacılara göre koronavirüs pandemisi, otomobil kaynaklı karbonmonoksit emisyonlarında, gerekli olmayan tüm seyahatler yasaklandığı için, geçtiğimiz yıla kıyasla %50 oranında bir azalma yaşanmasına neden oldu. Karbondioksit emisyonlarında ise özellikle Avrupa uçuşlarının azalmasıyla büyük düşüş yaşandı. Havayolu şirketi Lufthansa, %90’ı uzak, %80’i ise yakın mesafe olan 23 bin uçuşu iptal edeceğini duyurmuştu.

Seragazı emisyonlarının Çin ve Avrupa da dahil olmak üzere küresel bir ölçekte düşmesi, temiz enerjiye geçişi hızlandırmak adına hükümetlere önemli bir teşvik sağlayabilir. Sonuçta, şu anda gözlenen emisyon düşüşü geçici ve ekonomik daralmanın bir sonucu; ancak hükümetlere bundan ders almaları ve fosil yakıtlardan düşük karbonlu alternatiflere geçme sürecini hızlandırmaları için bu olağanüstü koşullardan faydalanmaları öneriliyor.

Stanford Üniversitesi’nde çevre araştırmacısı olan Rob Jackson, “Karbon emisyonlarının düşmesi için Büyük Buhran yaşanmasını istemiyoruz. Ekonomik olarak gelişmeye devam edebilmemiz için etkili ve yenilenebilir enerji istiyoruz” diyor. Şu an ihtiyaç duyulan şey, ülkelerin ekonomilerini daha sürdürülebilir bir şekilde canlandırmasını sağlayacak sistematik bir değişim.

İklim krizinin yarattığı baskıların, koronavirüs pandemisinden sonra da devam edeceğini göz önünde bulundurmak önemli. Dünyadaki birçok bölgenin ekonomik zorluklarla baş ettiği ve yakın bir gelecekte zorlanacağı doğru olsa da, kendini daha yeşil bir temelde yeniden inşa edecek yenilenmiş bir ekonomi, teknolojik yenilikler, girişimler ve istihdam adına, eğer doğru dersler öğrenilir ve politikaya çevrilirse, geniş bir yelpazede yeni fırsatlar sunabilir.

Tabii ki asıl zorluklar burada başlıyor. Çökmüş ekonomilerle karşı karşıya olan hükümetler, deregülasyon da dahil olmak üzere, fosil yakıt ve diğer karbon yoğun endüstrilerin yararına, ne pahasına olursa olsun büyümek adına hızlı bir başlangıç yapmaya mecbur hissedecekler. Bunun nasıl görünebileceğine dair ipuçları için Çin’e bakmak yeterli. Pekin, otomobiller için emisyon standartlarını azaltmaya ve inşaat ve nakliye gibi stratejik endüstrileri teşvik etmeyi amaçlayan diğer önlemlerin alınmasına hazır görünüyor.

Ancak Çin’in izlediği yol kalıcı bir yol değil. Belki de bu kriz, ekonomik ve politik düzeyde gerçek bir değişime neden olabilir. Bu koronavirüsün yaratacağı gerçek bir umut ışığı olurdu.

EkoIQ Editör