Yazı: Arzu Deniz AKSOY, Strateji ve Sosyal Etki Danışmanı, arzudeniz.aksoy@gmail.com
Dünyanın neresinde olursak olalım, iyi ve kötü etkilerimizi değerlendirdiğimiz garip bir dönemden geçiyoruz. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın son 10 yılına girerken birçok amaçta ilerleme yaşanıyor ancak eşitsizliklerin azaltılması ve iklim değişikliği ile mücadele alanlarında başlanan noktanın gerisine düşüldü.
Son dönemde dünya birçok krize sahne olurken, pandemi yaşanan tüm eşitsizlikleri derinleştiriyor; kurumları, şirketleri ve bireyleri daha önce tecrübe etmedikleri bir süreçten geçiriyor. 2020 tartışmasız hepimiz için çok zor bir yıl oldu. İklim değişikliği sebebiyle pek çok farklı ülkede yaşanan doğal afetler, kısa süre sonra COVID-19 salgını tarafından gölgede bırakıldı. Bunu art arda gelen ekonomik belirsizlik, artan ırksal eşitsizlik ve huzursuzluk, siyasi bölünme ve dünya tarihindeki en aktif kasırga sezonu izledi. 2020, sosyal sorunların COVID-19’un baskısıaltında arttığı ve şiddetlendiği bir yıldı. Uzmanlar salgın ile iklim değişikliği arasındaki bağlantıyı kurdular; bir sonraki büyük krizin yaklaşmakta olduğunun zilini çaldılar. COVID-19 salgını devam ederken, hem bireyler hem de kurumlar işlerin eski haline geri dönmediğini fark ettiler; bu nokta dirençli davranmak ve ileriye dönük daha iyi bir yolu yeniden düşünmek için bir fırsat olabilir. Peki, kargaşa ve belirsizliğin ortasında, 2020’de inovasyonu, ilerlemeyi ve olasılığı nerelerde gördük? Amaç odaklı olmanın öneminin ortaya çıktığı 2020 yılında, bugün ve yarın için önemli olan birkaç trendi sizlerle paylaşmak isterim.
1. İklim taahhütlerini yerine getirmek
- Pandemi devam ederken, ABD’deki şirketlerin neredeyse üçte ikisinin (%63) sosyal ve çevresel konularda taahhüt ettikleri ilerlemeyi sürdürmeleri bekliyor.
- Bu yıl, birçok şirketin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaştığını gördük, tabii bazıları iklim taahhütlerinin ilerisinde. Eylül ayında Google, ömür boyu sıfır net karbon ayakizine ulaştığını duyurdu.
- 2020, sürdürülebilirlik taahhütleri için kilometre taşı bir yıl oldu. Kriz karşısında bile amaç odaklı şirketler hedeflerini takip etti ve ulaştı.
2. Kurumların İnsan Hakları konusunda sorumlulukları
- Pandemi büyük bir eşitsizliği de beraberinde getirdi. İş dünyası hızlı dijitalleşme, yapay zeka ve otomasyonu entegre edebildiği ölçüde işlerini devam ettirirken bir grup çalışanın yetkinliği ise geride kaldı. Dolayısıyla bu grup, işyerinde tutundurmayla ilgili olarak çok riskli hale geldi.
- Burada iş dünyasının başka sorumlulukları da ortaya çıktı. Bu etkinliklerin geliştirilmesi ve söz konusu çalışanların iş dünyasında kalabilmesini sağlayacak yatırımları sağlamak gibi… Ayrıca dezavantajlı gruplar için yeni fırsatlar yaratmak ve onları işgücü piyasalarına dahil edecek tedbirleri almak, alım gücünün korunması için yeni işler yaratmak, kapsayıcı ekonominin bir parçası olmak da bu sorumlulukların arasına dahil oldu.
3. Rekabet işbirliğini seçti
- Şirketler bu yıl, dünyanın en acil zorluklarının kendi başlarına çözülemeyecek kadar büyük olduğunu fark ettiler. Buradan yola çıkarak, markalar ve kurumlar çözümler üzerinde işbirliği yapmak için rekabet ile işbirliğine giriştiler.
- COVID-19’un başlangıcında, Apple ve Google’ın uygulama tabanlı izleme programı oluşturmak için güçlerini birleştirdiğini gördük; General Mills, Nestlé ve Walmart CEO’larının hepsi gıda israfını sona erdirmek için CEO liderliğindeki bir çabayı imzaladılar. Son olarak, Adidas ve Allbirds, şimdiye kadarki en düşük karbon ayakizine sahip ayakkabıyı yaratma çabasıyla “birbirlerinin sürdürülebilir yenilikler süitinin kapılarını” açtı. Bu, Adidas’ın kendi portföyünün dışında bir ayakkabı markasıyla ilk kez işbirliği yapmasına güzel bir örnekti.
4. Şirketler karbon nötr stratejileri konusunda daha aktif
- ABD’li tüketicilerin %62’si, şirketlerin, salgın nedeniyle, sürdürülebilirliği ileriye dönük iş modellerine nasıl dahil edecekleri konusunda daha düşünceli olma fırsatına sahip olduğunu düşünüyor. 2020’de birçok iklim taahhüdü yerine getirilmiş olmasına rağmen, diğer şirketler bu yılı daha agresif programlar için bir fırlatma rampası olarak kullandı.
- Karbon nötrlüğünün ötesine geçen birçok şirket, -bunlara, önümüzdeki 10 yıl içinde karbon negatif hedefine ulaşmak için yeni bir yatırım fonuna 1 milyar dolar vermeyi taahhüt eden Microsoft de dahil- karbon negatif bir gelecek elde etme isteklerini duyurdu.
- İngiliz bira üreticisi BrewDog ise, her çalışanın yıllık bazda ürettiği karbonun iki katı kadar karbonu ortadan kaldırmayı hedefleyerek karbon negatif bir işgücü yaratmayı taahhüt etti.
5. Markalar çeşitlilik konusunu gündemine aldı
- Morgan Stanley Diversity & Inclusi-on 2020 raporuna göre ankete katılanların yarısından fazlası (%56), pazarlama ve iletişimlerinde kendilerini temsil etmeyen bir markayı tercih etmeyeceklerini açıkça ifade ettiler.
- Ürün ve hizmetlerde çeşitlilik ve kapsayıcılığın sağlanması, şirketlerin bu konuda aktif aksiyon alması gereken önemli bir adım oldu.
- Bu yılın başlarında Tesco, çeşitli cilt tonlarında yara bantları piyasayasürerek bir müşterisini marka elçisi olarak konumlamaya teşvik eden bir uygulamaya imza attı: “Hayatımda ilk defa, kendi cilt tonumda bir yara bandı kullanmanın nasıl bir his olduğunu biliyorum”.
- Bu arada Mattel, “güzellik ve modaya yönelik çok boyutlu bir bakış açısını” paylaşmak için saçsız, engelli ve kilolu bebekler de dahil olmak üzere yeni bir Barbie serisini piyasaya sundu.
6. Şirketler bu dönemde birincil önceliklerini çalışanlarına verdi
- Pandeminin başlangıcında, tüm dünyada çoğumuz (%78) iş dünyasının birincil rolünün bu gibi zamanlarda çalışanlarını korumak olduğu konusunda hemfikirdik. Şirketlerin çalışanların sağlığını, güvenliğini ve refahını korumada oynayabileceği önemli rolü kabul ederek, birçok kuruluşun çağrıyı yanıtladığını gördük.
- Starbucks, çalışanlara geçim kaynaklarını riske atmadan karantina önlemi alabilmeleri için çalışanlara felaket ödemesi sunan ilk şirketlerden biriydi. Benzer şekilde Apple, COVID-19 ile ilgili semptomlar yaşamışlarsa, perakende çalışanları da dahil olmak üzere saatlik çalışanlara sınırsız iyileşme izni vermeye başladı.
7. Büyük işletmeler küçük işletmelere yardımcı olmaya başladı
- COVID-19 krizi, küçük işletmeleri, özellikle azınlık ve kadınlara ait olanları orantısız bir şekilde etkiledi ve araştırmalar, salgının başlangıcından bu yana çok sayıda küçük işletmenin kalıcı olarak kapandığını gösteriyor. Yine de küçük işletmelerin içinde bulunduğu kötü durum, iş dünyasının birbirine ne kadar bağlı olduğunu da bir kez daha gösterdi, şimdi büyük markalar daha küçük işletmelere yardım etmek için adım atmaya başladı.
- Mart ayında Unilever, finansal likiditeye yardımcı olmak için en savunmasız durumda olan küçük ve orta ölçekli tedarikçilerine erken ödeme sağlayacağını duyurdu. Bu arada Visa, siyahi kadın girişimcilerin fon sağlamasına yardımcı olmak için özel bir girişim de dahil olmak üzere dünya çapında 50 milyon küçük işletmeyi destekleme taahhüdü ile COVID sonrası iyileşmeye yardımcı olmayı amaçladı.
8. Sürdürülebilir ambalaj / paketleme markaların odağına geldi
- Bir şirketin sürdürülebilirlik stratejisinin tüketiciye en çok yansıyan yönlerinden biri olan ambalaj, bu yıl bir-çok marka için bir öncelik haline geldi. Konteyner ve ambalajların yılda 82,2 milyon ton evsel katı atık oluşturduğu düşünüldüğünde, bu çabalar önemli bir etki yaratmaya değer.
- Diageo ve Absolut, 2020’de kağıt şişe prototiplerinin lansmanını duyurdu ve Absolut Kasım ayında kontrollü bir şekilde piyasaya sürüldü. Hızlı hizmet alanında, Taco Bell %100 geri dönüştürülebilir ambalajını duyurdu; Burger King ise ortağı TerraCycle ile yeniden kullanılabilir konteynerlere yatırım yaptı. Bu arada Henkel, 2021 yılına kadar tüm ağız sağlığı hattı için tamamen geri dönüştürülebilir diş macunu ambalajının lansmanını yaptı. 2020, çoğumuzun geçmişte bırakmak istediği bir yıl olsa da, pandemi döneminden öğrendiğimiz dersleri unutmamak kritik önem taşıyor.
Gerçekten, tüketicilerin %71’i salgınınşirketleri uzun vadede daha sorumlu davranmaya zorlayacağına inanıyor; ve 10 kişiden 6’sı (%62) şirketlerin, salgın nedeniyle, sürdürülebilirliği ileriye dönük iş modellerine nasıl dahil
edecekleri konusunda daha düşünceli olma fırsatına sahip olduğunu düşünüyor. Amaç odaklı markaların, bu kritik dönemden daha iyi ve daha başarılı çıkabilmesi için geniş çaplı bir değişimi zorlamaya devam etmesi zorunlu. Markalar ve kurumlar “hiç kimseyi geride veya dışında bırakmadan” kapsayıcı gelişme, ilerleme ve refahın yollarını arayıp bulmak zorundalar. Bu arayışta ezberleri bozacak, sıra dışı ve geçmişte hayal etmesi güç olan yeni çözümleri ve yöntemleri de hep birlikte bulmak ve hayata geçirmek sorumluluğu taşıyan markaların değişim için önce değişmeye hazır olmaları şart!