Sivil Toplum

Niye Eğitimde Sürdürülebilirlik Felsefesine İhtiyacımız Var?

YAZI: Gülin YÜCEL, Brika Sürdürülebilirlik, gulin@brikasurdurulebilirlik.com

Soruya, ABD Senatörlerinden Robert Kennedy 8 Mart 1968’de Kansas Üniversitesi’ndeki konuşmasında tarihi bir cevap vermişti: “Çünkü…. Gayri safi milli hasıla çocuklarımızın sağlığını, eğitimin kalitesini veya oyunlarının keyfini ölçemiyor.”

Üzerinden 53 sene geçmesine rağmen, hâlâ ekonomik büyüme odağının egemen olduğu sistemin, eğitim üzerindeki izdüşümü nedir diye baktığımızda şunları görebiliyoruz:

  • Okul teknik konularda uzman olma yeri; toplum ve ekoloji öğrenme yeri değil,
  • Gelenekseli öğrenme yeri değil,
  • Eğitim sistemi dünyanın her yerindeki insanlara aynı kaynaklarla verimliliği artırmayı öğretmeyi hedefliyor; kendi yaşam alanlarındaki kaynakları kullanarak değil,
  • Bu yolla eğitim sistemi, gerçek olmayan bir kıtlık ve rekabet yaratıyor,
  • Çocuklar sadece kendi yaş grubu ile toplanarak, işbirliğini değil; rekabeti öğreniyor,
  • Çocuğun eğitiminden kim sorumlu olmalı? Belli değil…

Gerçeğimiz şu ki, günümüzün problemleri mevcut bakış açıları ve teknolojiler ile çözülemez. Bizi yarınlara taşıyacak gençlerin farklı düşünme, hissetme ve yaratma güçlerine ihtiyaç var.

Eyleme Geçmek, Korkuya Çare Olabiliyor

“Yarınlar için Cumalar” (Fridays for Future) eylemleri ile okula gitmeyerek, büyüklerin iklim ve gezegeni korumak yolunda sorumsuzluklarını protesto eden Greta ve arkadaşları hepimize cesaret ve duruşları ile şapka çıkartsalar da esasında gençlerin bu problemler konusunda oldukça endişeli ve korkulu olduklarını görüyoruz.

Bu konuda İsveç Orebro Üniversitesi’nden iklim değişikliği ve genç bireyler üzerine çalışan psikolog Maria Ojala çocukların duyduğu korkunun umutsuzluğa dönüşmemesi için çalışılmasını; korkuları ile yapıcı bir şekilde baş edebilmeleri için kolektif eyleme geçmelerinin desteklenmesi gerektiğini; yerel kuruluşlarda veya okullarında gönüllü olmaya yönlendirilmelerinin önemine dikkat çekiyor.

Diğer bir öneri de İklim Psikiyatri Birliği (CPA) kurucusu Dr. Lise Van Susteren’den. Sorun hakkında konuşmanın ve çözüme odaklanmanın altını çizen Dr. Van Susteren, aile veya bir birey olarak karbon ayakizinizi azaltmak adına attığınız adımların üzerinde durulmasını, yeni fikirler üretilmesini ve tüm ailenin kişisel seçimlerine dikkat etmesini öneriyor. Büyüklerin rol modelliği bu konuda da çok önemli.

Eğitimciler Olarak Neleri Bilmeli ve Düşünmeliyiz?

Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi (Gündem 2030) kapsamındaki dördüncü hedef (Sürdürülebilir Kalkınma Amacı 4 (SKA4) – Nitelikli Eğitim) herkes için kapsayıcı ve nitelikli eğitimin başarılması, eğitimin sürdürülebilir kalkınma için en güçlü ve denenmiş araçlardan biri olduğuna dair inancı yeniden vurgulanmaktadır.

SKA4’in alt indikatörlerinden olan 4.7, 2030’a kadar sürdürülebilir kalkınma için gerekli bilgi ve becerilerin edinilmesi; bunun içerisinde sürdürülebilir yaşam tarzları, insan hakları, cinsiyet eşitliği, barışçıl ve şiddetten uzak kültür, küresel vatandaşlık, kültürel çeşitliliğe destek ve kültürün kalkınmaya yönelik geliştirilmesi bulunmaktadır.

Bu kapsamda eğitim kurumlarının kendi hedefleri arasında bu başlıklara yönelik eğitim ve beceri geliştirmeleri beklenmektedir.

Sürdürülebilirlik Eğitimlerinin Zorlukları Neler?

Öncelikle kavramlar belirsiz ve eğitim için standartlar henüz oluşmamış durumda.

Tüm disiplinler arası etkileşim, bütünleşme ve entegrasyonlar kurulmalı ancak “birbirine bağlılık” ilişkisini kurmak zor.

Ötesinde gerçek etki için eğitimin tüm paydaşları (öğrenci – eğitmen – veli ekseni gibi) kapsayıcı şekilde yaygınlaştırılması gerekli.

Ölçümlemeler nasıl olacak, henüz belirli değil.

Bununla birlikte ABD Eğitim Bakanlığı’nın Yeşil Kuşak Okullar Projesi’nde başarılı olan yöntemler şöyle sıralanmış:

  • Sürdürülebilirliğin tüm müfredata entegre olması,
  • Organizasyonel kültür ve değerlerle birleştirme yapılması,
  • Müfredatta esneklik sağlanması,
  • Kampüslerde sağlık ve iyi yaşamın öne çıkarılması,
  • Sürdürülebilirliği tüm okul karar mekanizmasının içerisine sokulması,
  • Daha az proje ile daha etkin uygulama yapılması,
  • Topluluk ilişkilerini geliştirilmesi,
  • Öğretmenler için profesyonel gelişim desteği sağlanması
  • Müfredatta problem çözme konusunun vurgulanması.

Sürdürülebilirlik Eğitimi Hangi Alanlarda Başarı Yaratıyor?

Cambridge Üniversitesi’nde 12-18 yaşları arasında yapılan bir araştırmaya göre, orta öğrenimde verilen sürdürülebilirlik eğitimi, müfredata derinlik kazandırdığı gibi, öğrencilerin katılımını arttırmakta ve öğrencilere gezegenin yaşadığı büyük sorunlar ve gelecek için kritik düşünme becerisi sağladığı ortaya çıkmış. Araştırmanın temel bulguları şöyle:

  • Gençlerin küresel konulara ilgilerini arttırmaktadır.
  • Oy verme potansiyelini arttırmaktadır.
  • Sürdürülebilir kalkınmada mühendisliğin rolünü ortaya çıkararak, mühendislik branşlarına düşen ilgiyi arttırmaktadır.
  • Öğrenciler güncel konular hakkında bilgi sahibi olduklarını ancak sürdürülebilirlik gündemini az bildiklerini, bu konuda daha fazla şey öğrenmek istediklerini belirtmişlerdir.
  • Yarışma ve oyunlar öğrenmeyi olumlu etkilemiştir.
  • Eğitim sonrası geri dönüşler beklenenin üzerinde olumludur.

Bizler de bu kazanımların çoğunu 2014 senesinden beri üniversite seviyesinde ve 2017 senesinden beri lise seviyesinde verdiğimiz eğitimlerde gözlemlemekteyiz.

Özetle, Niye Sürdürülebilirlik Eğitimleri Önemli?

Çünkü gittikçe daha karmaşık bir yer olan dünyamızda, öğrencilerin farklı tip düşünme, problem çözme ve karar verme yeteneklerini geliştirmemiz çok kritik. Çevresel problemlerimize dur dememiz ve acilen çözümlere ağırlık vermemiz, kapsayıcı ve refah bir yaşam düzenine geçmemiz eğitimli ve motive gençlerin bu konular etrafında çalışmaları ile mümkün.

Ötesinde, gelecekteki fırsatlar ve işler burada. Sürdürülebilirlik ekonomisi 2030’a kadar 380 milyon yeni iş tanımı getiriyor. Bunlar farklı disiplinleri içinde barındıran, yaratıcılık ve sürdürülebilirlik felsefenin sentezi ile ortaya çıkmış işler olacak.

Gençler geleceğimiz; geleceğimiz ise gençler… Eğitim ise gençleri geleceğe bağlayacak en temel bakış konumuz olmalı.

About Post Author