İkizköylülerin ve yaşam savunucularının sürdürdüğü direniş ile birlikte, Muğla 1. ve 3. İdare Mahkemeleri, açılan iki davada da yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Akbelen Ormanı’nın açık kömür madeni için kesilmesine karşı Temmuz ayından beri nöbet tutan İkizköylüler ve yaşam savunucuları için sevindirici haber geldi. Muğla 3. İdare Mahkemesi’nde süren Entegre Tesis ÇED Muafiyeti iptal davası ve Muğla 1. İdare Mahkemesi’ndeki orman kesimi iptal davasında karar çıktı. Her iki davada da mahkemeler “yürütmenin durdurulması” yönünde karar aldı.
Bu önemli ve iyi habere bir nebze olsun bölge halkına soluk aldırdı ancak İkizköylüler, Akbelen Ormanı’nı terk etmeyeceklerini duyurdu. İkizköy’ün direnişi yeni değil. Muğla’da 40 yıldır süren bir kömürlü termik santral direnişi var. Önce Yatağan, sonra Yeniköy, Kemerköy termik santralının yıkıcı etkileri altında, yerel halk tarım yapmaya ve hayatlarını idame ediyorlar.
12 Ekim 1984:
Milas Gökova/Türkevleri köyü kadınları, köy arazisinde kurulmasına karar verilen termik santral için kamulaştırmaya gelecek olan görevlilere karşı 20 gündür köy girişinde nöbet tutuyor.. pic.twitter.com/leLWbLTHkU— SolHafıza (@GunlukArsiv) May 8, 2020
İkizköy’de ise iki sene önce Kemerköy Termik Santral sahasının yakınındaki araziler kömür çıkarmak üzere kamulaştırılmış, ardından İkizköylüler orada yaşayan komşuların başına gelenlere şahit olmuştu. Toprakları düşük fiyatla kamulaştırılan köylülerin aileleri dağılmış, topraklarını ve yaşam kaynaklarını kaybetmişlerdi.
40 yıldır zehir soluduklarını, susuz kaldıklarını, hastalandıklarını söyleyen İkizköylüler 740 dönümlük Akbelen Ormanı’nı birer birer köyleri yutan termik santrallara vermek istemiyor. Çünkü termik santralla köylerini ayıran tek şey bu 740 dönümlük orman.
Cuma günü Akbelen direniş alanındaydık. Çevre Mühendisi Deniz Hanım bölgenin nasıl bir tehdit altında olduğunu anlattı.
Dün oradaki ağaçlar kesildi.
Bugün jandarma köylülerden direniş çadırını boşaltmalarını istedi. #AkbelenOrmanınıTerketmiyoruz@ikizkoydireniyo @ilhancihaner pic.twitter.com/3StttYN3hN— Ali ŞEKER (@draliseker) August 9, 2021
Ormanın yanında bulunan nehirle beraber yağmur toplama özelliğinin de bulunduğunu söyleyen uzmanlar, ormanın yıkılması halinde bölgede yağmur tutulamayacağını ve yağmur yağmayacağını belirtiyor ve ekliyor: Ovadaki tarım alanları kuraklıkla kavrulacak ve oradaki köylüye yaşama şansı bırakmayacak.
28 Temmuz’da Antalya’nın Manavgat ilçesinde başlayan yangınlar, iklim krizinin en çok etkilediği Akdeniz Havzasında yer alan Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’ni teslim almış, yaklaşık olarak 83 bin 800 hektar alan yanmıştı. Muğla’nın Ören ilçesindeki yangınlar 4 Ağustos’ta Yeniköy-Kemerköy Termik Santralına dayanmış, patlayacak endişesiyle kimse uyuyamamış, Milas tahliye edilmiş ve zehirli gaz uyarıları yapılmıştı.
"Kömürün gelişi güzel yanması sonucu PM10, SO2, CO, NO2 kirleticileri salınacak. Bu kirleticiler sağlık için çok tehlikeli."
— #ekoIQ (@Ekoiq) August 4, 2021
Yangının yaşandığı yerden yalnızca 10km uzakta bulunan Akbelen Ormanı, tüm bu yaşananlara rağmen maden sahası olarak genişletilmek üzere kesilmeye başlanmıştı. Santralın işletmecisi Limak Holding, kesimleri durdurmadığı gibi jandarmayla yaşamı savunanları gece müdahale ederek eylem alanından çıkartmaya çalıştı.
IPCC’nin bu hafta içinde yayımladığı rapor, dünyanın Sanayileşme öncesi döneme göre 1,2 derecelik sıcaklık artışını doğruladı ve iklim krizinin kesin olarak insan kaynaklı olduğunu belirtti. Türkiye’de IPCC’nin bir parçası olduğu için bunu kabul etmiş durumda. Rapora göre, Akdeniz’de orman yangın sayısı, süresi ve sıklığı artacak.
Yeniköy termik santralların kömür sahaları bu sene yanmadı ancak önümüzdeki senelerde çıkabilecek orman yangınları için acilen önlem alınmalı, fosil yakıt kullanımı azaltılmalı ve kömürü terk etme planlanarak, bir an önce kömürlü üretim durdurulmalı. Yenilenebilir enerjiye adil dönüşüm için fonlar oluşturulmalı ve temiz enerji dönüşümü acilen sağlanmalı. Bir diğer deyişle, Türkiye geleceğe hazırlanmalı.