#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Sürdürülebilirliğin Sanat Hali

Bu yazıyı “sürdürülebilir sanat” konusuna ayıracağım. Neredeyse her kavramın içinin boşaltıldığı, itibarsızlaştırıldığı ve bağlamından kopartılarak, dolgu maddesi gibi ilgili-ilgisiz yerlerde kullanıldığı günümüzde sürdürülebilirlik kavramı da payına düşeni alıyor. Hele bir de sanat ile yan yana gelince genel geçer bir söyleme dönüşme riski artıyor. Diğer taraftan, doğru algılanır ve işlenirse bir o kadar dönüştürücü ve etkili bir alan.

Yazı: Zeynep ÖZLER, Kale Grubu Kurumsal İletişim Müdürü

Sürdürülebilir sanatı iki yönüyle ele almak lazım. Hem sanatı tutarlı bir şekilde desteklemekten, sanatçıların üretimlerini teşvik ederek onların görünürlüğünü artıracak alanları ve kaynakları sunmaktan hem de doğadan ilham alan ya da atık ve atığın ihtimallerini malzeme ve sanat pratiği olarak kullanmaktan söz edebiliriz. Zira, bu iki kol da birbirini besleyen, güçlendiren, anlamlandıran damarlar.

Sürdürülebilir Markalar Zirvesi’nde bu sene ilk defa benim de moderasyonu üstlendiğim özel bir panelde sürdürülebilir sanat konusu farklı perspektiflerden ele alındı. Sürdürülebilir sanata alan açan markalar kadar, bunu kavramsallaştıran küratörlerin, iklim krizi ve esasında adalet krizinin tetiklediği farkındalığı hem malzeme hem disiplin olarak bilinçli ya da bilinçdışı sanatına yansıtan sanatçıların yaklaşımlarını dinlemek kadar, dünyadaki ilham verici sürdürülebilir sanat örneklerine uzanan ufuk turuyla zihin açan bir paneldi. Bende iz bırakan bazı cümleleri özet geçmek gerekirse: “Bildiklerimizle yaşadıklarımız arasında bağ kurduğumuz ölçüde dönüşümü yaratıyoruz” (Küratör Rana Kelleci) “Sürdürülebilirlik için tek yol gezegeni korumak. Gezegeni korumak için en iyi yol dünyanın sesini sanat ile duyurmak” (Gazete Oksijen yazarı Bahar Akıncı) “Her şey başka bir şeye dönüştürülebilir” (Sanatçı ve tasarımcı Pınar Akkurt) Sanat bu anlamda provokatif olduğu kadar, insanı derin düşünüşe çağıran, sorgulatan bir mekanizma.

Karaköy’de konumlanan Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM) de sürdürülebilir sanata alan açanlardan. Bu sene ilk defa başlattığı Base X KTSM Açık Atölye Programıyla, hem genç seramik sanatçılarına malzeme ve üretim anlamında kapılarını açtı hem de onların “İyi Bak Dünyana” seçkisiyle Tophane-i Amire’de sanat çevreleriyle buluşmasına ön ayak oldu. Diğer taraftan, “Atığın İhtimalleri: Biçim ve Süreç” sergisiyle bu alandaki dijital arşiv oluşmasına ciddi katkı sunarken 28 Ekim’e kadar ziyaret edilebilecek “Solar: Güneşe Dair” sergisiyle farklı bir görme biçimine davet ediyor.

[su_pullquote align=”right”]Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM) “İyi Bak Dünyana” seçkisi Tophane-i Amire’de sanat çevreleriyle buluşmasına ön ayak oldu.[/su_pullquote]

Doğanın zenginliğini, sistemli bir rastlantısallık içinde, ince bir dengeyle dokuyarak yeniden kurgulayan Aslı Smith, doğadan malzemeleri dönüştürerek meydana getirdiği son dönem dokuma resimlerinden bir seçki sunuyor. Çıkış noktasını güneşin yeryüzüne getirdiği dönüşümlerden alan eserler, gerektirdikleri emek yoğun ve meditatif süreçle izleyiciyi, yeryüzü ile yeni bağlantılar kurma fikri üzerine derin bir düşünüşe çağırıyor.

Bitki, yiyecek atıkları, toprak ve taşları, buharlama ve kaynatma gibi çeşitli süreçlerden geçirerek sürdürülebilir sanatsal malzemeye dönüştüren Aslı Smith, “Solar: Güneşe Dair” sergisinde birbirinden çarpıcı toplam 11 eser ortaya koyuyor. Sergiye, izleyiciyi sanatçının süreç odaklı yaklaşımını keşfetmek üzere boya ve baskı süreçlerinin mutfağına buyur eden bir kolaj da eşlik ediyor. Sanatçının dokuma resimlerinde belirgin olan bu yavaş, sabır gerektiren süreci Homeros’un Odesa destanında anlatılan Penelope’nin gündüzleri dokuduğu kısmı geceleri sökerek senelerce sürdürdüğü dokuma eylemini hatırlatıyor.

[su_pullquote]Aslı Smith’in dokuma resimlerinde belirgin olan yavaş, sabır gerektiren süreç, Odesa destanında Penelope’nin gündüzleri dokuduğu kısmı geceleri sökerek senelerce sürdürdüğü dokuma eylemini hatırlatıyor.[/su_pullquote]

Bir öze dönüş motifi olarak okunabilecek olan dokuma eylemi güneş ve yeryüzünün ebedi diyaloğunu, başı ve sonu olmayan bir sürekliliği çağrıştırıyor. Gezegenin karşı karşıya olduğu atık problemi, iklim krizi ve çevresel duyarsızlığa karşı doğa ile ilişkimizi, güneşe dönerek yeniden inşa etmemiz gerektiğine vurgu yapan Smith, eserleriyle bireysel veya ev içi rutinlerimizi, bedensel ve ruhsal döngülerimizi gezegenin ve doğanın döngüleriyle birlikte düşünerek, doğa ve kültür ayrımına kendine has bir yaklaşım öneriyor.

Farkındalık oluşturmak kadar harekete de geçmeye çağıran bu sergileri pandemi elverdiğince ziyaret etmeye, bakış açılarımızı dünyamıza iyi bakan sanatçılardan ilhamla yeniden gözden geçirmeye var mısınız?

EkoIQ Editör