#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

“Paketlerin Çöpe Gitmediği Bir Dünya Mümkün”

açık radyo açık kalmalı

Gezegenin dergi büyük. Ambalaj atıkları da bu devasa sorunların içinde önemli bir yer tutuyor çünkü modern dünyada başta gıda olmak üzere herşeyin bir koruma materyali var. Önemli olan ise bu ambalajların üretiminden geri dönüşümüne döngüsel bir sistem içinde yer alması. Bütün bu konuları ve daha fazlasını, ambalaj deyince dünyada ilk akla gelen kurumlardan biri olan Tetra Pak’ın Orta Doğu & Afrika Bölgesi Sürdürülebilirlik Direktörü Volkan Aydeniz’le konuştuk…

Röportaj: Barış DOĞRU

Hiç kuşkusuz gezegenin çevre sorunları içinde ambalaj atıkları önemli bir yer tutuyor. Dünyanın en büyük ambalaj çözümleri firmalarından biri olan Tetra Pak’ın bu konuda nasıl bir yaklaşımı var? İsterseniz sondan başa gidelim; yani değer zincirinin sonuna: Atıklara. Sonuçta bütün bu cicili bicili ambalajalar atık haline geliyor ve gerek karasal, gerekse denizel alanlarda önemli bir kirlilik yaratıyor. Bu konuda neler yapıyor Tetra Pak küresel ölçekte ve Türkiye özelinde?

Tetra Pak Orta Doğu & Afrika Bölgesi Sürdürülebilirlik Direktörü Volkan Aydeniz

160’tan fazla ülkede faaliyet gösteriyoruz ve sürdürülebilirliğin her alanında aktif rol alarak, tüm değer zincirinde gelişime önderlik etmeyi hedefliyoruz. Sürdürülebilirlik yaklaşımımızda, öncelikle paydaşlarımız ve faaliyet alanımız açısından önem teşkil eden meseleleri, objektif olarak tespit ediyoruz. Bunun için de “Global Raporlama İnisiyatifi”nin “Önemlilik ilkesini” kendimize referans alıyoruz. İki yılda bir, bu ilke çerçevesinde tam kapsamlı değerlendirmeler yapıyoruz. Günün gereksinimlerine, değişen gündeme çok hızlı adapte olmayı hedefliyoruz.

[su_pullquote align=”right”]Son değerlendirmede belirlediğimiz önceliklerimizin içinde; ‘Düşük-karbonlu döngüsel ekonomi’, ‘Geri dönüşüm ve döngüsellik’ ve ‘Değer zincirinde şeffaflık ve aktif iletişim’ ön plana çıkan başlıklar oldu.[/su_pullquote]

Çalışmalarımız ve odak alanlarımız, dünyanın çeşitli ülkelerinden ve farklı disiplinlerden üst düzey yöneticilerden oluşan sürdürülebilirlik forumumuz tarafından belirleniyor.

Paydaş ilişkilerine ve güç birliğine gerçekten çok önem veriyoruz. Dünyamızın geleceğinin sadece planlı, kararlı, azimli ve değer zincirinin tümünü kapsayan iş birlikleriyle yükseleceğine inanıyoruz.

Ülkemizde kamu kurumları ve atık yönetimi sektörüyle de özellikle geri dönüşüm değer zincirleri oluşturma doğrultusunda sürekli iletişim ve işbirliği içerisindeyiz.

Dünya genelinde 170’in üzerinde, Türkiye’de ise halihazırda üç farklı geri dönüşüm ortağımızla sistem yapılandırma ve geliştirme çabalarımız devam ediyor. Çalışma modelimiz bütün bir geri dönüşüm değer zincirinin yapılandırılması ve devamlılığının sağlanması üzerine dayanıyor.

Ambalajlarımızın yüksek oranlarda geri dönüşümünün ülkemizdeki kapasitesini geliştirmek üzere son yıllarda yeni hamleler yaptık. Önümüzdeki yıllarda da ülke genelinde ayrı toplanan ve ayrıştırılan tüm içecek kartonlarını malzeme geri dönüşümü prensibiyle ekonomiye kazandırmak önceliklerimiz arasında yer alıyor.

Ambalajların tek çevresel sorunu atık değil elbette. Bunlar aynı zamanda bir hammadde. Kağıttan plastiğe ve metale kadar bir çok değişik malzeme ambalaj yapımında kullanılıyor. Bunlar da nihayetinde sınırlı kaynaklara dayanıyor. Tetra Pak olarak bu konuda neler yapıyorsunuz?

Ürünlerinde kağıt kullanan global firmalar arasında bulunmamızdan dolayı, ormanların sosyal, çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliğini garanti altına almak üzere girişimlerimiz uzun yıllardır devam ediyor. Tedarikçilerimiz, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlarımızla, sorumlu ormancılığın gelişimine liderlik etmek, sertifikalandırma ve etiketleme gibi yöntemlerle izlenebilirliği sağlamak için çalışıyoruz.

Kağıt tedarikinde iki ana ilkeyle hareket ediyoruz:

– Sürdürülebilir ormancılık prensipleriyle yönetildiği bağımsız kuruluşlarca belgelenmiş olan kaynaklardan ağaç liflerinin temini,

– Yine bağımsız kuruluşlarca “Gözetim zinciri sertifikası” verilmiş ve ormanlardan ambalaj malzemesine kadar izlenebilirliği kanıtlanmış olan tedarik kanallarının kullanılması.

Ambalajlarımızın bileşenlerinin ortalama %70’ten fazlası FSC (Forest Stewardship Council) sertifikalı, sürdürülebilir ormancılık ilkeleriyle yönetilen endüstriyel ormanlardan ve diğer kontrollü kaynaklardan elde edilen kağıt liflerinden oluşuyor.

Kağıt hammaddesi teminine yönelik olarak, kaynak yönetimi ve kereste üretimindeki risklerin yönetilmesi ve azaltılması için yaptığımız çalışmalarla, çevresel performans beyanlarına dair global standartları belirleyen Karbon Saydamlık Projesi (Carbon Disclosure Project) tarafından altı yıl üst üste “Ormanlar A Listesi”nde şirketimize de yer verilmesi bizler için ayrı bir gurur kaynağı oldu.

İçecek kartonu bileşenlerinin yaklaşık %25’ini teşkil eden polimerlerin yenilenebilir kaynaklardan temini ve kullanımının yaygınlaştırılması öncelik verdiğimiz diğer bir konu. 2020 yılında, tamamı bitki bazlı yenilenebilir kaynaklardan ürettiğimiz ilk ambalaj ile önemli bir adım daha atmış olduk. Dünya genelinde 2020’de 1 milyar adetten fazla satılan bu ambalajımızın yanında, 2011’den bu yana üretmiş olduğumuz yaklaşık 12 milyar adet kapak, çalışmalarımızı taçlandırdı ve karbon salımında 300 bin tonluk bir azaltımı da beraberinde getirdi. Üzerinde çalışmaya devam ettiğimiz ambalajla tümleşik kapakları biyo-bazlı seçeneğiyle de sunarak yenilenebilir hammadde içeriğini artırmayı ve çevre kirliliğini minimize etmeyi amaçlıyoruz.

Kullandığımız bitki bazlı polimerlerin ürün gamında yükselen bir grafik çizmesi, bizi şeker kamışı yetiştirme operasyonlarındaki çevresel riskleri değerlendirmeye ve doğru şekilde yönetmeye yönlendirdi. Bu anlayışla, bitki bazlı polimerlerin Bonsucro Gözetim Zinciri sertifikasına sahip olmasını tedarikçilerinden bekleyen sektördeki ilk firma olduk. 2020 yılının başından itibaren müşterilerimize sunduğumuz bitki bazlı polimerlerden üretilen tüm ürünlerimiz Bonsucro sertifikasına sahip ve Bonsucro logosunu kullanmaya uygun.

Ve işin bir başka yanı da enerji kullanımı elbette. Üretilen her ambalaj aynı zamanda bir enerji tüketimi gerektiriyor. Bu konularda neler yapıyorsunuz?

Enerji denetim programımız, 2010 yılından bu yana toplam 345 gigawatt saat enerji tasarrufu sağladı. 2011 senesinde ise düşük karbonlu elektrik sağlarken operasyonel maliyetlerden tasarruf sağlaması için yaklaşık 3 MW PV güneş enerjisi sistemi kurduk. Son 10 yılda 16 milyon €’yu aşan yatırım yaparak enerji tüketiminde %23 oranında artışı engelledik.

Fabrikalarımızın tamamında 2019’da %69 olan yenilenebilir elektrik kullanım oranını 2020’de %83’e yükselterek %80 hedefimizi de aştık. RE100 taahhüdü kapsamında, 2030’a kadar faaliyetlerimizde %100 yenilenebilir elektrik kullanmayı hedefliyoruz.

[su_pullquote]”Fabrikalarımızın tamamında 2019’da %69 olan yenilenebilir elektrik kullanım oranını 2020’de %83’e yükselterek %80 hedefimizi de aştık. RE100 taahhüdü kapsamında, 2030’a kadar faaliyetlerimizde %100 yenilenebilir elektrik kullanmayı hedefliyoruz”[/su_pullquote]

2020 senesinde içecek işlemeyi yeni bir verimlilik düzeyine taşımak için meyve suyu, nektar ve gazsız içecekler için türünün ilk örneği olan yeni bir düşük enerji tüketimli proses hattını pazara sunduk. Mevcut işleme hattını iki ayrı proses akışına bölme kararımız, müşterilerimize iklim koruma hedeflerine ulaşmalarında onlara destek olabilecek proses seçeneklerini sunmamıza ve endüstrinin küresel sürdürülebilirlik çabalarına katkıda bulunuyor. Kendi faaliyetlerimiz alanında küresel bir ölçüt olmak adına konuyla ilgili çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor.

Dünyanın hem toplumsal hem de çevresel konulardan çıkışında en temel noktanın iş birlikleri olduğunu düşünüyorum. Tetra Pak, bu konuların çözümünde iş birlikleri geliştiriyor mu?

Çevre ve sürdürülebilirlik konusunda toplumsal bilinç oluşturmak için bir çok proje geliştiriyoruz. 2019 yılı itibarıyla hayata geçen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın TEMA Vakfı aracılığıyla sürdürdüğü “Sıfır Atık Eğitim Projesi”ne destek veren tek özel şirketiz.

Sıfır Atık Eğitim Projesi’nin amacı, geleceğin yetişkinleri olacak çocuklarımıza sürdürülebilir yaşam alışkanlıkları kazandırmak. Geçtiğimiz yıl, eğitimlerin 81 ilde yaygınlaştırılması için Sıfır Atık Eğitim Portalı hayata geçti ve böylece öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz ve velilerimiz projenin tüm eğitim materyallerinden yararlanabiliyor.

Bu proje ile Sürdürülebilirlik Akademisi’nin gerçekleştirdiği Sürdürülebilir İş Ödülleri’nde “İş Birliği” kategorisinde, ÇEVKO’nun düzenlediği Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri’nde de ‘Çevre Konulu Sosyal Sorumluluk’ kategorisinde ödüle layık görüldük.

Topluma değer katan projeler ile çocuklarımızın, öğretmenlerin ve ebeveynlerin geri dönüşüm sistemine aktif katkısını sağlamak bizim için çok önemli. Şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk projelerimizle bunu sağlamaya çalıştık ve oldukça başarılı sonuçlar aldık. Önümüzdeki dönemde de doğaya ve insana değer katan projelerin en büyük destekçisi olmaya devam edecek, çalışmalarımızı büyük bir titizlikle sürdüreceğiz

Bir önceki soruyla bağlantılı olarak, özellikle AB’nin döngüsel ekonomi programının önemli bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Yine endüstriyel simbiyoz da bu konudaki önemli yeni modellerden biri. Bu konularda neler düşünüyorsunuz; Tetra Pak bu yeni alanlarda çalışmalar yapıyor mu?

Bütün paketlerin toplandığı, geri dönüştürüldüğü, asla çöpe gitmediği bir dünya kurmayı hedefliyoruz. Bu konuda gelişme sağlayabilmek için paydaşlarımızla bir araya geliyor ve geri dönüşüm tesislerine yatırım yapıyoruz. Döngüsel ekonomi hedefiyle, yerinde toplama ve geri dönüştürme süreçlerini artırmak için bölgesel ve yerel çalışmalar sürdürüyoruz.

“Bütün paketlerin toplandığı, geri dönüştürüldüğü, asla çöpe gitmediği bir dünya kurmayı hedefliyoruz. Döngüsel ekonomi hedefiyle, yerinde toplama ve geri dönüştürme süreçlerini artırmak için bölgesel ve yerel çalışmalar sürdürüyoruz.”

Bugün, karton paketleme malzememizin ortalama yenilenebilir içeriği %70’ten fazla. 2020 yılında İzmir fabrikamızda oluşan 5 bin 549 ton atığı geri dönüştürürken, içecek kartonlarının geri dönüşümüne başladığımız 1995 yılından bu yana da 9,7 milyarın üzerinde Tetra Pak paketinin geri dönüştürülmesine katkı sağladık. Ayrıca şirketimizin 2020 yılında piyasaya sürdüğü 238.935 ton ambalaj atığı, üye olduğumuz yetkilendirilmiş kuruluş tarafından toplatıldı ve geri kazandırıldı.

Bunun yanı sıra geri dönüşüm tarafındaki ortaklarımızla birlikte ambalaj malzemelerimizin bileşenleri olan kağıt, polietilen ve alüminyumun ikincil ham madde olarak değerlendirilmesi için iş birliklerine imza atıyoruz.

Tüketim sonrası oluşan kullanılmış içecek kartonlarını ve müşterilerimizin tesislerinde ortaya çıkan ambalaj malzemesi ıskartalarını tekrar değerlendirmek üzere Kahramanmaraş Kağıt ile 2016 yılında gerçekleştirdiğimiz işbirliği halen devam ediyor. 2020 senesinde yaklaşık 19 bin ton atık içecek kartonu malzemesinin geri dönüşümünün sağlandığı Kahramanmaraş Kağıt’da, 2021’de karton ambalajların tüm bileşenlerini geri dönüştürmeyi mümkün kılabilecek bir tesisi devreye aldık. Tesiste karton ambalajların kağıt geri kazanımı aşamasından sonra ortaya çıkacak olan yıllık 3000 ton polimer ve alüminyumu geri dönüştürecek kapasite bulunuyor. Toplanarak ayrıştırılan içecek kartonu atıkları, ağırlıklı olarak kağıt ve plastik sektörlerince geri dönüştürülecek, geniş bir ürün yelpazesinin içeriğinde de ham madde olarak yer alacak.

İş birliği halinde olduğumuz bir diğer kağıt firması, 2021 yılında devreye sokacağı 15 bin ton kapasiteli yeni kağıt geri kazanım tesisi ile de ülkemizde içecek kartonlarından değer ortaya çıkarabilen fabrika sayısı ikiye çıkacak. 2022’de operasyona başlamasını planladığımız yıllık 5 bin ton geri dönüşüm temelli üretim kapasitesine sahip üçüncü tesiste, hem iş ortağımız olan kağıt fabrikalarında oluşacak olan polial atıkları hem de ihtiyaç duyulduğunda piyasada toplanan içecek kartonu atıkları işlenmesini ve nihai ürünler haline getirilmesini sağlayacağız.

Türkiye özelinde bir de özellikle içecek atıklarının toplanması sorunu bulunuyor. Bu malzemelerin hemen hepsi depozitosuz ve ayrı toplama konusunda da doğrusu gelişmiş bir alışkanlık ve sistem de yok. Dolayısıyla işiniz zor görünüyor. Avrupa ülkelerinin çoğu bunu, gerek depozito sistemleri, gerekse de evde ayrıştırma veya çok yaygın geri dönüşüm kutularıyla çözmüş durumda. Tabii bir de oturmuş bir alışkanlık kazandırmışlar yurttaşlarına. Peki biz nasıl çözeceğiz bu sorunu bu ülkede? Sizin görüşleriniz nedir?

Ülkemizdeki geri dönüşüm değer zincirinin geneline baktığımızda gelişmesi gereken bazı unsurlar olduğunu görüyoruz. Özellikle kaynağında ayrı toplama çalışmalarının, istenen miktar ve kalitede atığın uygun geri dönüşüm prosesine sahip tesislere düzenli olarak aktarmak konusuna odaklanmamız gerek. 1990’lardan bu yana Türkiye’de içecek kartonu geri dönüşümü konusunda aktif şekilde çalışan bir firma olarak, bu konu ve çözüm yolları hakkında oldukça geniş bir bilgi birikimine sahibiz. Son yıllarda, atık yönetiminin sahadaki durumunu daha da geniş kapsamlı şekilde tespit etmek için ambalaj atığı toplama-ayırma tesisleri, evsel atık düzenli depolama tesisleri, atıktan enerji, kompost, gaz vb. ürünler üreten tesisler başta olmak üzere, ülke genelinde yüze yakın paydaşla görüşmelerimiz ve yerinde incelemelerimiz oldu. Çıkarımlarımızı, devletimizin ilgili kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, geri dönüşüm sektöründeki iş ortaklarımızla, müşterilerimizle ve gelişime destek olabilecek tüm ilgili taraflarla şeffaf bir şekilde paylaşmaya; ortak akıl çerçevesinde kısa, orta ve uzun vadeli çözümler geliştirmeye odaklandık.

Sistemin genelindeki gelişmesi gereken noktaları şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Toplama altyapısı
  • Halkın katılımının sağlanması
  • İçecek kartonunun geri dönüştürülebilir olduğunun bilinmesi
  • Sistemde ticari faaliyet gösteren firmaların sadece daha iyi bildikleri ve maddi getirisi kısa vadede çok yüksek olan atık malzemelere değil, diğer malzemelere de yönlenmesi
  • Birçok geri dönüşebilir atık türünün evsel atıklara karıştırılmasının önlenmesi
  • Ayrı toplanabilen içecek kartonlarının ayrıştırma tesislerinde istenmeyen malzemeler arasında görülüp düzenli depolama ya da yakmaya gönderilmesinin önlenmesi
  • Ülke genelindeki toplama-ayırma maliyetlerinin genişletilmiş üretici sorumluluğu kapsamında yeterli finansal desteği almasısın sağlanması ve böylece atık malzeme değeri odaklı bir ekonomik modelin oluşması

Sıfır Atık ya da Depozito Sistemi, yöntem ne olursa olsun, Tetra Pak olarak hedefimiz, ambalajlarımızın kullanım sonrası “çöp” olarak değil, değerli bir hammadde olarak kabul görmesi, evsel atıklara karışan ambalajların minimuma indirilmesi, sistemin sonraki aşamalarında geri dönüşüme uygun şekilde ayrıştırılarak doğru tesislere gönderilmesi. Bunu başarabilmek için kendi imkanlarımız dahilinde tüm girişimleri yapmaya kararlıyız.

Dr. Barış Doğru

#ekoIQ ve iklimhaber.org Yayın Yönetmeni, Sürdürülebilirlik Uzmanı

açık radyo açık kalmalı
açık radyo açık kalmalı