İklim

COP26’da İklim Değişikliği Eğitimi Alanında Neler Yaşandı?

Glasgow’da gerçekleşen 26. Taraflar Konferansı birçok açıdan olduğu gibi eğitim alanındaki tartışmalar nedeniyle de önemliydi. Özellikle 2018’den bu yana gençler, hemen ardından da eğitimciler iklim kriziyle mücadele için küresel ölçekte artan güçlü ve haklı taleplerde bulunuyorlar. Bu taleplerin başında da iklim değişikliği eğitimi geliyor.

Yazı: Burcu Meltem ARIK, Eğitim Gözlemevi Koordinatörü, Eğitim Reformu Girişimi

31 Ekim-12 Kasım 2021 tarihleri arasında Glasgow’da gerçekleşen 26. Taraflar Konferansı birçok açıdan olduğu gibi eğitim alanındaki tartışmalar nedeniyle de önemliydi. Özellikle 2018’den bu yana gençler, hemen ardından da eğitimciler iklim kriziyle mücadele için küresel ölçekte artan güçlü ve haklı taleplerde bulunuyorlar. Bu taleplerin başında da iklim değişikliği eğitimi geliyor. Çok uzun süredir iyi bilinen, adeta koşar adım gelen iklim acil durumu, 2018’de yayımlanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 1,5ºC Küresel Isınma Özel Raporu ile WMO’nun yıllık ila 10 yıllık iklim tahminlerinin yer aldığı 2021 raporuyla perçinlendi. Dünyanın farklı bölgelerinden gençler ve eğitimciler de COP26’ya doğru ilerlenirken iklim değişikliği eğitimi taleplerini daha güçlü ifade etmeye başladılar. Türkiye’deki gençler de bu talep çevresinde örgütlendiler. Ancak eğitimcilerin aynı örgütlü olduğunu söylemek zor olur. Türkiye’de eğitim politikaları alanındaki çalışmalar iklim krizine karşı sessiz. Öğretmenlerin ve sivil toplum örgütlerinin yürüttüğü uygulamalar var, ancak bunlar da birbirini etkilemeden ilerliyor. Oysa, böylesi acil bir durumda kolektif etkiye ve dayanışmaya ihtiyaç var.

Kolektif etkiye ve dayanışmaya örnek olarak, 178 ülke ve bölgeden 384 kurum, 32,5 milyonu aşkın sendika üyesi öğretmen ve eğitim emekçisini temsil eden küresel sendika federasyonu Education International’ın (EI) 22 Nisan Dünya Günü’nde paylaştığı “Gezegen için Öğret” (Teach for the Planet) manifestosu verilebilir. EI çağrıda, meslektaşlarına ve eğitim politika ve uygulamalarına karar verenlere seslendi. Geniş bir ölçekte yayılan ve ilgi gören manifestonun orijinaline buradan erişilebilir.

EI’nın Gezegen için Öğret kampanyasındaki temel talep herkes için nitelikli iklim değişikliği eğitimidir. Bu manifestoyla hükümetlerin, Paris Anlaşması (madde 12) ve 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nde (4.7, 12.8 ve 13.3 hedefleri) yer bulan “iklim değişikliği eğitimi” ve “sürdürülebilir kalkınma için eğitim“e yönelik taahhütlerini yerine getirmeleri için çağrı yapıyor. Aynı zamanda, öğretmenlik mesleğinin “nitelikli iklim değişikliği eğitimi” vizyonunu ve bu vizyonu uygulamak için gerekli olan politika çerçevesini özetliyor.

Çağrıda özetle, 1. hükümetlerin “herkes için nitelikli iklim değişikliği eğitim” vermesini, 2. öğrencilerin eğitim süreçlerini, iklim okuryazarı olarak ve iklim değişikliğiyle mücadele, belirsizliklere uyum ve daha sürdürülebilir bir gelecek için gereken becerilerle ve bilgiyle donanmış olarak tamamlayabilmesini, 3. nitelikli iklim değişikliği eğitiminin bilime dayalı olmasını ve etik, kültürel, politik, sosyal ve ekonomik boyutları da içermesini, 4. öğretmenlerin nitelikli iklim değişikliği eğitimi sağlamak için eğitim almasını ve desteklenmesini, 5. okullar ve öğrenme ortamlarının dönüştürülmesini talep ediliyor.

Benzer bir çağrı daha önce Sydney Üniversitesi, Arizona State Üniversitesi, York Üniversitesi, Kyoto Üniversitesi, Johannesburg Üniversitesi, Canberra Üniversitesi ve Oberjin Koleji’nden akademisyenler ile UNESCO Alman Komisyonu ve EI’nın bazı çalışanları tarafından da yapılmıştı.

COP26’ya doğru yaklaşılırken küresel ölçekte dikkati çeken bir diğer çağrı ise, kendisini dünyanın en büyük çevre eylemi olarak tanımlayan EARTHDAY.ORG tarafından yapıldı. Birçok kurumun (iş ve öğretmen sendikaları, yeşil gruplar, gençlik ve veli örgütleri, araştırma enstitüleri ve uluslararası kuruluşlar) işbirliğinde, ortak bir basın açıklamasıyla paylaşılan çağrıda 22 Haziran’da gerçekleşen G20 Eğitim Bakanları toplantısı hedef alındı. Dünyanın dört bir yanındaki eğitim bakanlarına, İtalya’da G20 için bir araya geldiklerinde, sonraki BM İklim Konferansı’nın önemli bir çıktısı olarak nitelikli iklim eğitimine öncelik vermeleri çağrısında bulunuldu. G20 Eğitim Bakanları toplantısının deklarasyonunda ise salgının etkisi baskın oldu. Deklarasyonda sürdürülebilir kalkınmaya vurgu var, ancak iklim değişikliği eğitimine herhangi bir vurgu bulunmuyor. Britanya ve İrlanda’daki öğretmen sendikaları da birleşerek 2 Kasım’da nitelikli iklim eğitimi için çağrı yaptılar. Çağrı mektubuna buradan erişilebilir.

Türkiye’de ise iklim aktivisti gençler, change.org aracılığıyla ve desteğiyle “İklim Krizi Müfredata Eklensin! #OkuldaİklimOgret” kampanyasını başlattı. Kampanyada her sınıf düzeyi için iklim acil durumu ve ekolojik krizle ilgili kapsamlı ve güncel eğitim verilmesinin yanı sıra gençlerin öğretim programlarının hazırlanmasına etkin ve anlamlı katılımını talep ettiler.

Her Okulu İklime Hazır Hale Getirmek

COP26’nın ilk günleri, bütün bu çağrılar, haklı talepler sonucunda iklim değişikliği eğitimi alanında çalışanlar için büyük beklentiyle başladı. Global Partnership of Education (GPE), konferans boyunca eğitimle ilgili gerçekleşecek etkinliklerin takvimini yayımladı ve eğitimcileri bu etkinlikleri izlemeye, bunlara etkin katılmaya davet etti. Konferansın her günü eğitimle ilişkili denebilir, ancak özellikle altıncı gününün (5 Kasım 2021) ana konusu gençlik ve halkın güçlendirilmesiydi. Altıncı güne gelemeden ilk iki günde yaşananlar COP26’nın bir hayal kırıklığı olacağını endişelerini artırdı. Örneğin Ugandalı genç iklim aktivisti Vanessa Nakate, Ocak 2020’den sonra COP 26’da da basına servis edilen bir fotoğraftan kesildi. Bu duruma en yüksek sesi çıkaran genç iklim aktivistleri oldu. Greta Thunberg de sosyal medya hesaplarında COP 26 benzeri konferanslardan ancak “dışarıda” ve kalabalık olabilenlerden baskı gelirse bir sonuç alınabileceğini belirtti. “Zaman doluyor” ve “birlikte güçlüyüz” diyerek herkesi Glasgow’da bulunan Kelvingrove Parkı’nda iklim yürüyüşüne davet etti. Bu yürüyüş oldukça şenlikli ve kalabalık oldu.

5 Kasım’a doğru yaklaşılırken uluslararası kurumların iklim değişikliği eğitiminin durumuna yönelik raporları ve eğitim talepleri de artmaya başladı. UNESCO’nun yılda bir ve belirli bir konuda yayımlanan, temel eğitim göstergeleri ya da yeni göstergelerle dünyada eğitimin durumunu analiz eden Küresel Eğitim İzleme Raporu (Global Education Monitoring Report, GEMR) ekibi, The Sustainability and Education Policy Network (SEPN) ile işbirliğinde belirli ülkelerin iklim değişikliği eğitimi alanında ne durumda olduklarını analiz ettikleri bir raporu paylaştı. Ülkelerin profillerine buradan erişilebilir. Analiz edilen ülkeler arasında Türkiye henüz yok.

UNESCO, 3 Kasım’da bir başka önemli yayını daha paylaştı: Getting every school climate-ready: How countries are integrating climate change issues in education (Her okulu iklime hazır hale getirmek: Ülkeler iklim değişikliği konularını eğitime nasıl entegre ediyor?). Yayında, aralarında Türkiye’nin de olduğu 100 ülkenin öğretim programlarında iklim değişikliğinin nasıl ve ne ölçüde yer aldığı ortaya kondu. Buna göre öğretim programları analiz edilen ülkelerin neredeyse yarıya yakınında (%47) iklim değişikliğine atıf yok. Türkiye’de var ama oldukça sınırlı. Bu eksiklik nedeniyle ben de yüksek lisans tez çalışmamda yükseköğretim öncesi örgün eğitimde iklim krizinin nasıl yer aldığını ele aldım. Yakın zamanda MEB tarafından paylaşılan sevindirici bazı haberlere karşın (çevre eğitimi alanındaki seçmeli dersin kapsamının iklim değişikliğini de kapsayacak biçimde genişletilmesi), çalışmamın sonucunda durumun pek iyi olmadığını net olarak anladığımı söyleyebilirim. UNESCO’nun 2021 yılında paylaştığı iki önemli yayını daha hatırlamakta yarar olabilir. İlki, “Gezegenimiz için öğrenin: çevre sorunlarının eğitime nasıl entegre edildiğine dair küresel bir inceleme”, ikincisi ise “İklim değişikliği eğitimi, öğretimi ve kamu bilinci konusunda ülke durumu: Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında ülkelerin raporlarının bir analizi”.

[su_pullquote align=”right”]”COP26’da özellikle ilk günlerde eğitimle ilgili etkinliklere bakılınca, iklim değişikliği eğitimi tartışmalarının hükümetler nezdinde geride olduğu görülebilir.”[/su_pullquote]

Gençleri Nasıl Güçlendireceğiz?

COP 26’nın ilk günlerinde iklim değişikliği eğitime ilişkin kritik etkinlikler oldu. Bunlar arasında izlemenin önemli olacağı Inuit Knowledge, Innovation and Infrastructure (Inuit Bilgisi, Yeniliği ve Altyapısı), Earthday.org tarafından iki oturum olarak düzenlenen Climate Education and Youth Empowerment: The key to meeting our climate and environmental goals (İklim Eğitimi ve Gençlerin Güçlendirilmesi: İklim ve çevresel hedeflerimize ulaşmanın anahtarı) sıralanabilir.

COP26’da özellikle ilk günlerde eğitimle ilgili etkinliklere bakılınca, iklim değişikliği eğitimi tartışmalarının hükümetler nezdinde geride olduğu görülebilir. COP25’te Meksika Dışişleri Bakanı ile İtalya Eğitim Bakanının birlikte gövde gösterisi yapıp tüm dünyada heyecan yarattığı toplantıyı hatırlamakta yarar olabilir. İtalya’nın görevi bırakmış eğitim bakanı yıl içinde iklim değişikliği eğitimi alanındaki başarısını anlatırken çok sık görüldü ama İtalya’da uygulamanın iyi olup olmadığı pek bilinemiyor. Ayrıca Meksika’da da anayasa ve Eğitim Kanunu değişikliklerinin yönetmelik, strateji ve politikalara yansıyıp yansımadığına da bakmak da önemli olur.

COP26’nın “Gençlik ve Halkın Güçlendirilmesi” başlıklı 5 Kasım gününün en önemli toplantılarından biri Yarın İçin Birlikte: Eğitim ve İklim Eylemi başlıklı Eğitim ve Çevre Bakanları Ortak Etkinliği oldu. Etkinlik, Birleşik Krallık Eğitim Bakanlığı’nın ev sahipliğinde, İtalya, UNESCO, Youth4Climate ve Mock COP işbirliğinde düzenlendi. Moderasyonu çevre, sürdürülebilirlik ve eğitim alanında iyi tanınan Prof. Dr. Daniella Tilbury üstlendi. Etkinlikte önce Birleşik Krallık Eğitimden Sorumlu Devlet Bakanı ile Uluslararası Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı konuşma yaptı. Ardından İtalya’nın Ekolojik Geçiş Bakanı ve Eğitim Bakanı konuştu. Son olarak da UNESCO Eğitim Genel Müdür Yardımcısı konuştu. Açış konuşmalarının ardından Finlandiya, Sri Lanka, Andorra, Kamerun, İspanya, Nikaragua ve Yunanistan’ın bakanlarının videoyla yaptıkları taahhüt ve açıklamaları paylaşıldı.

Video gösteriminden sonra söz gençlerin oldu. Önce Mock COP’tan Phoebe Hanson, ardından Youth4Climate ekibinden Saher Rashid Baig konuştu. Gençleri takiben de bir panel oturum yapıldı. Oturumda İskoçya Eğitim ve Beceriler Kabine Sekreteri, Malawi Eğitim Bakanı, Kolombiya Çevresel Arazi Yönetimi Bakan Yardımcısı, Japonya Çevre Bakanı Yardımcısı, Yunanistan Eğitim ve Din İşleri Bakanı, UNECE Yönetici Sekreteri de taahhütlerini ekledi. Genç aktivistler Nijerya’dan Kelo Uchendu, Birleşik Krallık’tan Josh Tregale, Kanada’dan Malaika Collette, Nepal’den Sheraya KC panelistlere sorularını yöneltti. Kapanış konuşmaları için söz yeniden açışı da yapan Birleşik Krallık Eğitimden Sorumlu Devlet Bakanı, İtalya Eğitim Bakanı konuştu ve UNESCO Eğitim Genel Müdür Yardımcısı’na verildi.

Son olarak da İngiliz Milletler Topluluğu Genel Sekreteri, Kuzey Makedonya, Jersey, Sierra Leona, Gibraltar, Kore, Ermenistan bakanlarının taahhüt ve açıklamaları paylaşıldı. Türkiye taahhüt bildiren ülkeler arasında yer almadı.

Bu etkinlik sonucunda 23 ülkenin imza attığı, “Gezegenimiz için öğren, iklim için hareket et” başlıklı bir deklarasyon yayımlandı. Deklarasyonun orijinaline buradan, çevirisine ise buradan erişilebilir. İklim değişikliği eğitimi alanında çalışan kişi ve kurumlar, deklarasyonu pek yeterli bulmadılar. Yetersiz bulunma nedenlerinin başında toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından eksik olması geliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve iklim adaleti eğitimin tam ortasına konulmadan yapılan eğitim hiçbir zaman yeterli ve etkili olamayacak. Yetersizliğine karşın, bu deklarasyona imza atan ülkelerin artması, deklarasyondaki taahhütlerin de hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkeleri doğrultusunda izlenmesi ve durumun belirli aralıklarla paylaşılması çok önemli olacaktır. Ancak bundan daha önemlisi, sivil alanda çocukların, gençlerin ve eğitimcilerin kolektif çabalarının artması, birleşmesi ve güçlenmesidir.

About Post Author