Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın etki alanı ve gücü yaygınlaştıkça yalnızca kurumların gündeminde değil, gündelik yaşamda, her kesimden insanın düşünce dünyasında yer kazandı. Öğrenciler, çalışanlar, liderler, memurlar, eğitmenler, sivil toplum çalışanları, politikacılar… Listeyi uzatmamız mümkün, zira altı çizilen sorunlar herkesi ilgilendiriyor.
Yazı: Arzu Deniz AKSOY
Birleşmiş Milletler’in 2015 yılında yayımladığı Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA), geçtiğimiz yıllar içinde gitgide daha fazla öne çıkarak gündemimizde önemli bir yer edindi. İklim krizi, ihtimaliyle bizleri sarsan su krizi, pandemi etkisiyle gelen sağlık sektöründeki krizler ve sosyoekonomik sorunlar için çözüm üretmeyi hedefleyen adımlarıyla dikkat çeken bir umut ışığı oldu.
SKA’nın etki alanı ve gücü yaygınlaştıkça yalnızca kurumların gündeminde değil, gündelik yaşamda, her kesimden insanın düşünce dünyasında yer kazandı. Öğrenciler, çalışanlar, liderler, memurlar, eğitmenler, sivil toplum çalışanları, politikacılar… Listeyi uzatmamız mümkün, zira altı çizilen sorunlar herkesi ilgilendiriyor. Çözüme ulaşılması da herkesin lehine! SKA’nın gündemde en çok yer bulan hedefleri ise iklim krizi ve sürdürülebilir enerjiyle alakalı. Fakat, 17 başlık altında ele alınan amaçlar; toplumsal cinsiyet eşitliği, fırsat eşitliği ve sosyal adalet meselelerini de kapsıyor. Sürdürülebilir bir dünya için yalnızca iklim ve enerji meselelerine odaklanılması yeterli olmazdı. Yaşanabilir bir gezegen için toplumsal adalet ve eşitliği de sağlamak zorundayız. Peki, günümüzde eşitsizlikler ne seviyede?
Eğitime Erişimde Eşitsizlik
SKA’nın 4. başlığı “Nitelikli Eğitim”. Nitelikli Eğitim hedefi bünyesinde yürütülen çalışmalar, dünyanın her yanında nitelikli ve kapsayıcı eğitime erişimin güvence altına alınmasını ve yaşam boyu eğitimin desteklenmesini hedefliyor. Hedeflere ulaşmak için yapılan çalışmalar kapsamında; 2021’de yayımlanan BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Raporu’na göre, 2020’de ilköğretim üçüncü sınıf düzeyinde olan 584 milyon çocuk, okuma-yazma seviyesinde geride kalmış durumda. Bu oranın ciddi bir kesimini de pandemi sebebiyle eğitime erişimde sorun yaşayan milyonlarca çocuk oluşturuyor.
Eğitimde fırsat eşitliği bir yandan da ciddi bir coğrafi arka plana sahip. Rapora göre; Sahraaltı Afrika, Orta Asya ve Güney Asya bölgelerinde yaşayan çocukların yaklaşık üçte ikilik bir kısmı, okuma-yazma konusunda geride kalıyor. Yine rapora göre, çok ciddi efor sarf edilerek eğitimdeki açık 2024’e kadar kapatılabilir. Öte yandan dünya, mevcut ilerleme ile çözüme uzak bir konumda kalıyor.
Raporda yer alan, 2010-2019 yılları arasında ortaöğretim seviyesinde eğitimi tamamlama oranının karşılaştırıldığı grafiğe bakacak olursak dünya genelinde bu oran %46 düzeyinden %53’e ilerlemiş durumda. Öte yandan coğrafi düzlemdeki eşitsizlik ciddi seviyede. Avrupa ve Kuzey Amerika’da 2019 verilerine göre, ortaöğretim düzeyinde eğitimi bitirenlerin oranı %88. Orta Asya, Güney Asya, Kuzey ve Batı Afrika, Güneydoğu ve Doğu Asya’da 2019 verilerine göre ise ortaöğretim mezuniyeti %50’nin üzerinde. 2010 verilerine kıyasla bu bölgeler, %40 düzeylerinden %50 üstü seviyelere ilerlemiş durumda. Sahraaltı Afrika’da ise bu oran 2010’da %26 iken 2019’da hâlâ yalnızca %29 seviyesinde. Globalleşmenin ve dijitalleşmenin gitgide hız kazandığı, piyasalar arasındaki sınırların bulanıklaştığı çağımızda, eğitim ve fırsat eşitsizliğinin bu denli göze batacak seviyelerde olması hepimizi düşündürmeli!
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği
SKA’nın 5. başlığı ise “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”. 2021 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Raporu’nda, bu başlık altında yer verilen bilgiler de yine pek iç açıcı gözükmüyor. Raporda, dünya genelinde yaklaşık her üç kadından birinin hayatında en az bir kez şiddete maruz kaldığı belirtiliyor. Birçok vakada ise bu şiddetin faili, partner. Bu veriye bakarken birçok şiddet vakasının da raporlanmadığını hatırlamalıyız. Buna göre mevcut durum, yansıtılandan da kötü bir halde. Geçtiğimiz 10 yıllık süreçte, çocuk yaşta evliliklerin oranı %15 seviyesinde azalmış. Fakat, çocuk yaşta evlilik hâlâ %20 ile ciddi bir problemi temsil ediyor. Mevcut çocuk gelinlere ek olarak önümüzdeki 10 yıllık süreçte de yaklaşık 10 milyon kız çocuğunun çocuk gelin olma riski altında olduğu belirtiliyor.
Raporda; 2001-2019 yılları arasında, 90 ülkeden toplanan verilere göre, kadınların ev içi ücretsiz emeğe erkeklerden 2,5 kat daha fazla vakit harcadıklarının da altı çiziliyor. Kadınların politik düzlemde ve iş dünyasında bulduğu temsil de ciddi bir eşitsizliği gözler önüne seriyor. Dünya çapında kadınların temsili; ulusal parlamentolarda %26, yerel yönetimlerde %36, yönetimsel pozisyonlarda %28 oranında. American Association of University Women (AAUW) tarafından 2021’de yayımlanan cinsiyetler arası ücret farkını incelemeye alan rapora göre; aynı düzeyde bir işte, kadınlar bir erkeğin aldığı her 10 dolara karşılık 8,3 dolar alıyor. Rapor, ABD’yi baz alıyor. Cinsiyetler arası ücret farkının dünyanın çoğu yerinde çok daha kötü olduğunu tahmin edebiliriz.
Yoksulluk Ne Durumda?
SKA’nın 1. başlığı, “Yoksulluğa Son” dünya çapında yoksulluğu bitirmeyi amaçlayan içerikleri kapsıyor. Rapora göre, 2015 yılında dünya popülasyonunun 741 milyonlun çok ciddi bir bölümü, yani %10,1’i, günde 1,90 dolar altında aşırı yoksulluk içinde yaşıyordu. 2017’de bu oran, 689 milyon ile %9,3’e geriledi. Aşırı yoksullukta azalma görülürken 2017 itibarıyla yaklaşık 700 milyonun temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak düzeyde yoksul olması ciddi bir durumu yansıtıyor.
Sürekli sürdürülebilirlikten, yaşanabilir bir gezegen için çözmemiz gereken iklim sorunlarından ve enerji kaynaklarından bahsediyoruz. Her geçen gün bu konularda ilerlemeci, çözüm odaklı ve ümit uyandıran sonuçlar veren adımlar atılıyor. Fakat, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayamamış, eğitimde fırsat eşitliğini başaramayan, 700 milyon insanın temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı bir dünya sürdürülebilir mi?
Biliyoruz ki dünya, içerisinde yaşayan herkesin gezegeni. Herkesin sahiplenemediği, herkesin fırsatı olmayan bir dünya nasıl süregitsin? İç karartıcı istatistikler karamsarlık aşılamak için değil, çözümü olan sorunları daha iyi anlayıp daha hızlı adımlar atmamız için gerekiyor. Öyleyse el ele verip herkesin yaşayabileceği bir gezegen için eşitsizlikleri ortadan kaldıralım.