#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
denizle

Denizel Biyoçeşitliliği Kurtarmaya Yönelik Çözümler Değerlendirildi

İstilacı yabancı türler denizel ekosistemleri tahrip ediyor, gıda zincirine zarar veriyor ve yerli türlerin yok olmasına yol açıyor. Antalya’da, 21-23 Kasım tarihlerinde düzenlenen bilimsel konferansta, Türkiye’de denizel istilacı yabancı türlerin ekoloji, geçim kaynakları, ekonomi ve halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkileriyle nasıl mücadele edilmesi gerektiği tartışıldı. 

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ortak girişimi kapsamında, 21-23 Kasım tarihlerinde Antalya’da düzenlenen bilimsel konferansta, Türkiye’de denizel istilacı yabancı türlerin ekoloji, geçim kaynakları, ekonomi ve halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkileriyle nasıl mücadele edilmesi gerektiği tartışıldı.

Konferans, denizel istilacı türlerle mücadele etmek ve denizlerdeki biyolojik çeşitliliği korumak için Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından 3,3 milyon doları bütçe ile desteklenen projenin önemli faaliyetlerinden birini oluşturuyor. Proje dört sahada uygulanıyor: İğneada, Kırklareli; Marmara Adaları ve Ayvalık Adaları, Balıkesir ve Samandağ, Hatay.

Tahribata Odaklanıldı

Bu alanda çalışan tüm paydaşları bir araya getiren konferans, ülkemizde ve dünyada denizel istilacı türlerin ekolojik ve ekonomik etkileri ile bunları ortadan kaldırma, azaltma ve kontrol altına alma faaliyetleri hakkında bir bilgi paylaşım platformu işlevi gördü. Ünlü uzmanların sunumları, aslanbalığı, su sümbülü, deniz salyangozu ve diğer türlerin yarattığı tahribata odaklandı.

Konferans, bilim insanları ve uzmanların yanı sıra kamu sektörü, üniversiteler, özel sektör ve sivil toplumdan temsilcileri de bir araya getirdi. Biyoçeşitlilik, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma kurumlarının temsilcileri arasında bilgi alışverişinin yapılmasını sağladı. Konferansın bulgularının risk değerlendirme, önleme, tespit, gözetim, izleme ve yönetim faaliyetlerini desteklemesi bekleniyor.

“Bir Temel Oluşturmayı Hedefledik”

“Bu projenin temel hedeflerinden biri, istilacı yabancı türler tehdidiyle mücadele için ülkenin yasal ve kurumsal altyapısını güçlendirerek önemli denizel biyoçeşitliliği korumaktır” diyen UNDP Türkiye Proje Müdürü Mehmet Gölge sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu nedenle bu konferans yoluyla, ulusal ve uluslararası ölçekte yapılan çalışmalar ve projemiz kapsamında yürütülen çalışmalardan yararlanarak ulusal strateji ve eylem planı geliştirmeye yönelik bir temel oluşturmayı hedefledik.”

Denizel istilacı yabancı türler, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, Türkiye’nin denizel biyoçeşitliliğine yönelik en büyük tehlikelerden biri olarak tanımlanıyor. 2020 sonu itibarıyla Türkiye denizlerinde tespit edilen 539 yabancı türün 105’inin “istilacı” olduğu belirlendi. Bu türlerin üçte ikisi Kızıldeniz’den Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz’e giriyor; kalan üçte biri ise deniz taşımacılığı ve akvaryumculuk faaliyetleriyle ülkemize taşınıyor. Bu türlerin etkilerinin azaltılması, yayılmalarının denetim altına alınması vegirişlerinin önlenmesi ise yerli türler ve yaşam alanlarının geleceği bakımından hayati önem taşıyor.

Denizel ve Kıyısal Ekosistemlerin Dayanıklılığının Artırılması

“Denizel istilacı yabancı türler tehdidiyle mücadele için kapasite geliştirme ve bilgi paylaşma, denizel ekosistemlerin korunması bakımından büyük önem taşıyor” diyen Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Mustafa Tuğrul Şahin sözlerine şöyle devam etti: “Bu konferans, bu türlerle mücadele için ulusal politika geliştirmeye yönelik önemli adımlarımızdan birini oluşturuyor. Konferansta tartışılan etkili çözümlerin, denizel ve kıyısal ekosistemlerin dayanıklılığını artırmaya ışık tutacağına inanıyoruz.”

İstilacı yabancı türler denizel ekosistemleri tahrip ediyor, gıda zincirine zarar veriyor ve yerli türlerin yok olmasına yol açıyor. Bunlarla mücadelenin en etkin yolları; yerleşmelerini ve yayılmalarını önlemek, erken tespit ve müdahalenin yanı sıra belirli bir sahaya yerleşmişlerse kontrol altına almak ve yayılma hızlarını azaltmak olarak biliniyor.

EkoIQ Editör