Araştırmacılar yaptıkları çalışmaların sonucunda, bitki bazlı ürünler hayvansal ürünlere göre daha az çevresel etkiye sahip olduğunu saptadı.
Haber: Flora SOUTHEY
Çeviri: S. Sena AKKOÇ
Bitki bazlı ürünler genellikle “sürdürülebilir” seçenekler arasında yer alarak daha yüksek fiyatlardan satışa sunuluyor. Peki, bitki bazlı ürünlerin sürdürülebilirlik performansı, geleneksel et ve süt ürünlerine kıyasla ne durumda?
Stockholm Üniversitesi ve Copenhagen Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, bitki bazlı ürünlerin sürdürülebilirlik performansını değerlendirdi. Araştırma üç kategoride incelendi:
- Çevresel Performans,
- Beslenme Performansı,
- Sosyoekonomik Performans.
Bitki bazlı seçenekler çevresel açıdan daha sürdürülebilir diyebilir miyiz? Evet, diyebiliriz. Araştırmacılar yaptıkları çalışmaların sonucunda, bitki bazlı besinlerin hayvansal ürünlere göre daha az çevresel etkiye sahip olduğunu saptadı. Ayrıca, daha az karbondioksit emisyonuna sahip olan bitki bazlı besinler için daha az suyun ve arazinin kullanılmasına gereksinim duyulduğuna da dikkat çekildi.
Bununla birlikte bazı istisnalar da karşımıza çıkıyor: Örneğin, badem sütü. Yaşam döngüsü analizlerine göre badem sütü, hayvansal sütlere göre daha fazla su tüketimini gerektiriyor ve gezegenimizde daha büyük bir çevresel ayakizi bırakıyor.
Geleneksel Süt Ürünlerinde Üç Kat Daha Fazla Emisyon
Daha sürdürülebilir gıdalara geçiş için çalışan sivil toplum kuruluşu Good Food Institute (GFI) Avrupa bilim ve teknoloji müdürü Seren Kell, “Geleneksel süt ürünleri üretimi bitki bazlı ürünlere göre yaklaşık üç kat daha fazla emisyona neden oluyor ve 2-20 kat daha fazla su kullanımını gerektiriyor” dedi.
Seren Kell şunları aktardı: “Bitki bazlı ürün sektörünün henüz çok yeni olduğunu unutmamamız gerekiyor. Üreticiler, bitki bazlı ürünleri daha sağlıklı hale getirmek amacıyla çalışıyorlar. Ürünlerin içindeki aminoasit, vitamin ve antioksidan miktarını artırmak için uğraşıyorlar.”
Bitki Bazlı Ürünlerin Beslenme Performansı
Bitki bazlı ürünlerin çevresel etki üzerindeki sonuçları daha belirgin olsa da besin performansı üzerinde net bir sonuca varılamadı. Protein değeri genellikle daha düşük olan bitki bazlı ürünlerin tercih edilen besin maddesine göre protein değeri artabiliyor. Öte yandan bitki bazlı gıdaların daha düşük doymuş yağ oranına sahip olduğu da biliniyor. American Journal of Clinical Nutrition’ın bir çalışmasına göre, bitki bazlı seçeneklerin lif içeriğinin daha yüksek ve kardiyovasküler risk faktörlerinin daha düşük olduğu belirlendi. Araştırmanın yazarları, genel değerlere bakıldığında bitki bazlı ürünlerin toplam beslenme performansının daha yüksek veya hayvansal ürünlerle benzer seviyelerde olduğunu dile getirdi.
Araştırmada sosyal sürdürülebilirlik açısından beslenme yeterliliği incelendi. Ekonomik faktörlerden ise tüketici kabulü, satın alma ve ödeme istekliliğinin yanı sıra ürün fiyatı da ele alındı.
Araştırmanın öne çıkan sonuçları şu şekilde:
- Bitki bazlı seçenekler tüketiciler tarafından daha az kabul görüyor.
- Yüksek fiyatları nedeniyle bitki bazlı beslenme modeli bir lüks olarak algılanıyor.
- Araştırmacılar, bitki bazlı ürünlerin sağlık ve çevresel sonuçları ile ilgili bilgiler aktarıldığı takdirde tüketici kabulünün hayvansal ürünlerle aynı seviyeye yükselebileceğini belirtiyor.
Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.