Türkiye genelinde yapılan yeni bir araştırmaya göre, tüketiciler markalardan yalnızca pazarlama kampanyaları değil, gerçek ve şeffaf bir değişim de talep ediyor. Aynı zaman tüketiciler; çevresel, finansal ve toplumsal sorunların en azından bir kısmını çözme yükümlülüğünün kurumlar tarafından üstlenilmesine dair de beklenti içerisinde…
Uluslararası iletişim ağı Porter Novelli’nin Türkiye ofisi olan Marjinal Porter Novelli, bir tüketici araştırması şirketi olan Twentify ile birlikte yürüttükleri araştırma sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya katılan Türkiye genelinde 727 kişiye sürdürülebilirlik ve çeşitlilik/kapsayıcılık konularında sorular soruldu. Araştırma çevresel, finansal ve toplumsal sorunların en azından bir kısmını çözme yükümlülüğünün kurumlar tarafından üstlenilmesine dair beklentiler olduğunu gösteriyor.
Raporda öne çıkan sonuçlar şöyle belirtiliyor:
- “Şirketlerin/markaların “çevresel sürdürülebilirlik” konusunda bir bakış açısına sahip olmaları gerektiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna %99 oranında evet diyen katılımcılar, “Şirketlerin/markaların alacağı önlemlerin “çevreyi koruma” konusuna etki edeceğini düşünüyor musunuz?” sorusuna da %85 oranında evet cevabını verdi.
- “Sıklıkla satın aldığınız veya kullandığınız markaların “çevre dostu” olup olmadığı hakkında bilginiz var mı?” sorusuna “Genellikle bir fikrim olur” diyenler %48 iken, “Bu konuda yeterince bilgilendirme yapılmadığını düşünüyorum” diyenlerin oranı ise %35.
- Rapor, tüketicilerin kendi değerleri ile markalar arasında kurduğu bağa dair de ipuçları veriyor. “Bir ürün/hizmet satın alırken kendi değerleriniz ile örtüşen bir marka olması sizin için ne kadar önemlidir?” sorusuna %45 olumlu cevap veriyor. “Markalar daha çevre dostu ürünler üretmelidir” diyen katılımcıların oranı ise %66.
- “Sizce aşağıdakilerden hangileri bir markanın çevre ve topluma karşı duyarlı olduğunu EN FAZLA gösterir?” sorusuna verilen cevapların oranı ise şöyle:
-Ürün veya hizmetlerinin doğaya daha az zararlı olması (daha az taşımacılık, geri dönüşebilir ambalaj vb.) %46
-Üretimde yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanması (rüzgar, güneş vb.), %38.
-Daha az atığa sebep olan üretim teknikleri kullanması, %37.
-Çevreye duyarlı sosyal sorumluluk projelerinde aktif rol alması, %29.
-Üretimde daha az hammadde, su ve enerji kaynağı kullanması, %29.
-Üretimde karbon emisyonunun düşük olması, %20.
-Çalışanlarının yaşam kalitesini artıracak sağlık ve güvenlik önlemlerini alması, %15.
-Toplumsal etik ve ahlak kurallarına uyması, %12.
-Çalışanlarına karşı adil davranması, %12.
-Yerel üreticilere destek olması, %11.
-Eğitime destek vermesi, %10.
-Yüksek kaliteli ürünler/hizmetler sunması, %10.
-Ekonomik ürünler/hizmetler sunması, %9.
-Müşterilerini dinlemesi, ulaşılabilir olması, %8.
-Çalışanı olan erkek ve kadınlara eşit davranması, %8.
-Kadınlara daha çok iş imkanı sağlaması, %6.
- Bu doğrultuda katılımcıların satın alma kararlarında çevresel sürdürülebilirliğe de önem verildiği görülüyor. “Fiyatı daha yüksek bile olsa üretiminde daha az atık yaratan ürünü satın alırım” cevabını verenlerin oranı %75 olarak dikkat çekiyor.
- Katılımcılar markalardan şeffaflık da bekliyor. “Birçok şirket/marka insanlara, gezegene veya topluma bazı vaatlerde bulunuyor. Bu konuda aşağıdaki ifadelerden hangisi sizin için daha uygundur?” sorusuna katılımcıların %27’si “Bu vaatleri verseler de yerine getirdiklerine inanmıyorum”, %73’ü ise “Bu vaatleri yerine nasıl yerine getirdiklerini, neler yaptıklarını detaylıca açıklamalılar” cevabını veriyor.
UNDP’den Şirketlere Destek
Çeşitlilik ve kapsayıcılık şirket içinde ve dışında dil, ırk, din, ideoloji, cinsiyet, engellilik, yaş, cinsel kimlik göz etmeksizin tüm bireylerin farklılıklarını kabul ve takdir edilmesi anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) şirketlere faaliyetlerinin insan hakları etkilerini göz önünde bulundurma ve yönetme konusunda destek olmayı amaçlıyor. Bu konudaki görüşlere erişmeyi amaçlayan sorulara olumlu cevap verenlerin oranı ise şöyle:
- “Çeşitlilik, ekiplerin her parçasının farklı bilgilere açık olmasını ve karar verme sürecini daha sağlıklı yürütmesini sağlıyor” (%84)
- “Çeşitliliğin yüksek olduğu gruplar aynı zamanda daha yenilikçi oluyorlar.” (%84)
- “Dil, ırk, din, ideoloji, cinsiyet, engellilik, yaş, cinsel kimlik gözetilmeyen işyerlerinin daha zengin beceri alanları vardır.” (%86)