Adalılar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 27 Temmuz 2023 tarihinde askıya çıkarılan, Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’na itiraz etti. 1984’ten bu yana doğal sit alanı ilan edilen Adalar’ın, Kasım 2021’de Cumhurbaşkanı kararıyla Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildiğini, imar planı yapma yetkisinin ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verildiğini belirten Adalılar, o dönemden beri Adalar’ın yapılaşma tehdidi altında olduğunu söylediler.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 27 Temmuz 2023 tarihinde askıya çıkarılmış olan, Adalar İlçesi 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planına itirazlar her geçen gün artıyor. Adalar ilçesinde yaşayan sakinler, Ataşehir’de yer alan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde toplanıp basın açıklaması yaptıktan sonra dilekçelerini müdürlüğe teslim etti. Kendi de bir ada ve doğa dostu olan Sanatçı Tilbe Saran tarafından okunan basın açıklamasında, Adalıların oluşturulan imar planlarına itiraz nedenleri maddeler halinde açıklandı.
Adalar, 1984’ten Bu Yana Doğal Sit Alanıydı
İstanbul’un hemen kıyısında bulunan Prens Adaları, vatandaşın yeşiliyle, mimarisiyle kaostan uzaklaşıp nefes alabildiği ender alanlar arasında yer alıyor. 1984’ten beri doğal sit alanı ilan edilen Adalar, Kasım 2021’de Cumhurbaşkanı kararıyla Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiş, imar planı yapma yetkisi ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verilmişti. O dönemden bu yana yapılaşma tehdidi altında olan Adalar’da yaşayan sakinler, hazırladıkları detaylı çalışma ile Koruma Amaçlı Plan’ın adaları korumak bir yana planının bu hali ile büyük zarar vereceğini nedenleriyle açıkladılar.
“İmar Planları Çevresel ve Doğal Dengeleri Bozacak Maddeler İçeriyor” İtirazı
Burgazada Mahalle Meclisi ve tüm adaların sakinlerinin büyük katılımı ile hazırlanan basın açıklaması ile “Plansız ve dolayısıyla aslında korumasız kalan Adalar’da elbette plan önemli bir ihtiyaçtır. Bizler planlamaya karşı değiliz” denildi. İlgililere seslenen Adalılar, konunun öznesi olan imar planlarının; adaların sosyal, çevresel ve doğal dengelerini ve ortak yaşam kültürünü bozacak maddeler içerdiğini belirttiler.
Adalılar tarafından kamuoyuyla paylaşılan basın açıklamasında, “Önemle belirtmek isteriz ki birçok açıdan riskli bulduğumuz, Adalılar ve Adalılara ek olarak Türkiye’nin her yerinde yaşayan doğa ve ada severlerin endişe etmesine sebep olan maddeler içeren planların birincil sakıncası, kıyıların plan dışı bırakılmış olmasıdır. Dört tarafı suyla çevrili kara parçalarının kıyı planı olmadan bir imar planının düzenlenmesi doğru değildir. Sadece bu sakınca bile adalar halkını derin bir kaygıya sürüklemiştir” ifadeleriyle dört tarafı deniz olan adalarda kıyıların plan dışı bırakılmış olmasının kabul edilemeyeceğinin altı çizildi.
“Burgazada’da 2,000 metrekarelik Bir Otel İnşaatına İzin Verilmiştir”
Prens Adaları’nın yurttaşların kaostan uzaklaşıp nefes alabildiği ender alanlar arasında olduğunun belirtildiği açıklamada, en önemli itiraz başlıklarından birinin planların, lojistik, ulaşım, ziyaretçi yönetimi ve afet planlamasını içermemesi olduğu da dile getirildi. Açıklamada, “Plan kapsamında kıyı şeridiyle birlikte düşünülmeden ve tüm bu acil ve çok önemli gereklilikler hesaplanmadan Burgazada’da 2000 metrekarelik bir otel inşaatına izin verilmiştir. Üstelik turizm yapılaşmasına açılan ve etki alanı çok daha geniş olacak bu büyük alan, Burgazada’nın en önemli kültür mekanlarından biri olan Sait Faik Abasıyanık’ın hikayelerinde söz ettiği Paradiso’u yani şimdiki Cennet Bahçesi’ni yok etmektedir. 1903 yılında bir kır gazinosu olarak faaliyete geçmiş olan Paradissos, halen adanın kültür sanat ihtiyacı için önemli bir gereksinimi karşılayan bir sahne ve etkinlik alanıdır” denildi.
“Marta Koyu Hassas Bir Ekosistem Barındırıyor”
Adalıların yapıtları açıklamada, otel inşaatının Ayanikola’da yapılması planlanan günübirlik tesisler ve Marta Koyu çevresi için öngörülen düzenlemelerin hem ziyaretçi yükünü artıracağı hem de mevcut kültürel ve doğal dokuya zarar vereceği savunuldu. Ayrıca Marta Koyu çevresinin pek çok göçmen kuş ve balık türü için hayati öneme sahip hassas bir ekosistem barındırdığı ve bu hususun planda hiç dikkate alınmadığı hatırlatıldı.
Açıklamada, “Heybeli Ada’da yer alan Sanatoryum ve Ruhban Okulu gibi tescilli binalar, kültürel miras alanları ve arazileri kültür mirası olarak koruma statüsüne alınırken fonksiyonları sağlık ve eğitim olarak belirtilmiş ancak 1/1000’lik uygulama planlarında bu fonksiyonlar belirtilmemiştir. Bu durum bu alanların planda bir boşluk oluşturma ve fonksiyon değişikliği riski barındırmaktadır. Büyükada’da da Aya Nikola Manastırı yakınlarına devasa bir lojistik alanı planlanmaktadır” görüşlerine yer verildi.
“Marmara Denizi Atık Su için Alıcı Ortam Olamaz”
Ayrıca imar planı kararının aşağıdaki sakıncaları doğurabileceği vurgulandı:
- Planlar, deprem, orman yangınları ve iklim krizi başta olmak üzere doğal afetler, jeolojik veriler ve ekolojik verilerin dikkate alınmadığı izlenimini vermektedir.
- Örneğin orman alanlarının hemen yanında insan hareketliliğini artıracak ve doğal yaşam döngüsünü bozacak donatı alanları yerleştirilmesi kaygı vericidir.
- Onaylanan imar planlarında ada kıyılarında atık su deşarj noktaları görünmektedir. Oysa Marmara Denizi hakkında çalışan uzmanlar, atık suyun arıtılmış olsa dahi hiçbir şekilde denize boşaltılmaması gerektiğini önemle vurgulamaktadırlar. Marmara Denizi atık su için alıcı ortam olamaz. Atık suyun arıtma düzeyi yeniden kullanıma uygun olmalı, su denize deşarj edilmeyip kullanılmalıdır.
- Adalarda kabul edilen kat yüksekliği sınırının adaların yamaçlı topoğrafik yapısı dikkate alındığında kolaylıkla istismar edilebilme ihtimali vardır. Kat yüksekliğine dair plan notlarında Adalarda inşaat ruhsatlarında vaziyet planı zorunluluğu belirtilmelidir. Kat yüksekliğinin istismarını engelleyecek bu zorunluluğun plana işlenmemiş olması kabul edilebilir bir durum değildir.
- İmar planlarında tescilli yapıların bulunduğu parsellerde yeni yapılaşmaya izin verilmeyeceği hükmü bulunmaktadır. Ancak Adalar İlçesi’nin Kültürel Miras Envanteri henüz tamamlanmadığından, bu husus da istismara açıktır.
“Bugün Yapılacak Yanlışlar Değiştirilemeyecek Kötü Sonuçlara Neden Olabilir”
Adalar’ın UNESCO Dünya Mirası listesine girmeye aday olan bir coğrafya olduğunun anımsatıldığı açıklamada, “Titizlikle hazırlanması gereken koruma amaçlı imar planlarında en çok önem verilmesi gereken konulardan biri de yapılacak plan ile Adaların UNESCO Dünya Mirası listesine girebilmesini sağlamak olmalıyken maalesef hazırlanan planlar bu amaçtan çok uzaktır” denildi. Adalılar, bugün yapılacak yanlışların sonrasında bedeli ödenemeyecek, değiştirilemeyecek kötü sonuçlara neden olabileceğini belirtti. Son olarak Adalılar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni, Adalar İlçe Belediyesi’ni hassasiyete ve Adalıların çabasını anlamaya ve belirtilen yanlışlardan dönmeye davet etti.
Bununla birlikte change.org’ta “Adalar’a Böyle İmar Planı Olmaz; Değişiklik İstiyoruz” başlığıyla bir imza kampanyası da başlatıldı. İmza kampanyasında, “İstanbul’un Adalar ilçesi (Prens Adaları) için hazırlanan koruma amaçlı imar planları ağaç kesimine, kıyı tahribatına, deniz kirliliğine ve kültürel mirasımızın kaybedilmesine sebep olabilecek maddeler içeriyor” denildi.