Kanalizasyon sorununun, hava ve su kirliliğinin ve yıkılan binalardan kalan kalıntıların, İsrail’in Gazze’yi insansızlaştırma çabalarını desteklediği düşünülüyor. Uzmanlara göre Gazze’de yaşanan savaş, büyük bir deprem felaketinden daha büyük bir çevresel krize neden oluyor.
7 Ekim’den bu yana saldırı altında olan Gazze’de insani ve çevre krizi artarak devam ediyor. Gazze’ye yönelik su, elektrik, gıda ve diğer temel hizmetleri kesme kararı endişeleri artırıyor. İçme suyuna ulaşamayan Gazzeliler kuyular kazmaya başladı. Kuyu sularının tuzlu ve kanalizasyon suyuyla karışık olması 2,5 milyon Gazzeli’nin sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Dr. Seyfi Kılıç konuyla ilgili “Fecaat bir insani durum söz konusu. Saldırı olmadan önce de zaten yeterli, temiz ve sağlıklı suya ulaşma konusunda sıkıntılar vardı. İsrail, bütün bu saldırılar çevresinde özellikle altyapıyı vuruyor. İsrail’in yapmış olduğu saldırılar herhangi bir sivil, askeri hedef ayrımı gözetmeksizin doğrudan doğruya Gazze şehrini ortadan kaldırmaya yönelik” açıklamasında bulundu. Kılıç’a göre su kirliliği çok büyük salgın hastalıklara neden olacak.
2020 yılında yapılan bir araştırmada Gazze’deki yer altı sularının zaten talebi karşılayamaması nedeniyle hızla kirlendiği ortaya konulmuştu. Yaşanan saldırıyla birlikte temiz suya erişim insani yıkıma dönüştü. BM ise hafta başında Gazze’de temiz içme suyunun tamamen tükendiğini açıkladı. İsrail Enerji Bakanı geçtiğimiz Pazar, Gazze’ye temiz su tedariğinin yapılmaya başlanacağını açıklamıştı. Hamas ise verilen söze rağmen bölgeye hâlâ temiz suyun gelmediği söyledi. Gazze Şeridi Belediyeler Birliği Başkanı Yahya es-Serrac, basın toplantısı düzenleyerek, yaşanabilecek tehlikelere ilişkin uyarılarda bulundu.
İsrail’in Gazze ablukasının 11. gününde gerçekleştirdiği hastane bombardımanı ardından saldırılar devam ediyor. Son rakamlara göre bölgede yaşamını yitirenlerin sayısı 5 bine dayandı. Sayı, günler öncesinden yaşanmaya başlayan çevresel felaketin boyutlarını artırmaya devam ediyor. Hamas İçişleri Bakanlığı sözcüsü Eyad el-Bozom ise geçtiğimiz Pazar günü cesetlere yönelik endişelerini dile getirmişti. Sokaklardan toplanamayan cesetler yaşanan suya erişimin zorluğuyla birlikte insan sağlığını tehdit eden seviyeye geldi. Cesetlerden yayılan koku ve hastalıklar savaştan bitap düşen Gazze halkı için bambaşka bir tehlike olmaya devam ediyor.
İsrail’in uluslararası hukuka göre sivil nüfusun bulunduğu bölgelerde kullanımı yasak olan beyaz fosfor maddesini Gazze’de kullanması, diğer bir çevre felaketinin kapıda olmasına yönelik endişeleri artırdı.
Kanalizasyon sorununun, hava ve su kirliliğinin ve yıkılan binalardan kalan kalıntıların, İsrail’in Gazze’yi insansızlaştırma çabalarını desteklediği düşünülüyor. Uzmanlara göre Gazze’de yaşanan savaş, büyük bir deprem felaketinden daha büyük bir çevresel krize neden oluyor.