Borsa İstanbul’da düzenlenen 9. Sürdürülebilir Finans Forumu, sektör yöneticisi ve STK’ların katılımıyla finansal dış desteğin öneminin ve bununla bağlantılı olarak 6 Şubat depremlerinin tartışıldığı verimli bir zemin sağladı.
Yazı: Nihat NUYAN
Sürdürülebilir kalkınma, iklim krizinin etkilerini azaltmaya yönelik önlemlerle daha yaşanır bir gelecek oluşturmak için ekolojik, ekonomik ve politik dinamiklerin bir arada ve çözüme yönelik yürütüldüğü tartışmaların merkezi konumundadır. Bu bağlamda krizleri aşmakta olduğu kadar, önleyici tedbirler almada da sürdürülebilirlik ilkelerine dayalı tartışma ve forumlar önem taşır. Deprem, sel ve orman yangınları gibi afetlerin yarattığı zararı minimum düzeye indirmek ve bu felaketlerden sonraki yeniden toparlanma süreçlerine hazırlıklı olmak, çeşitli iç ve dış finansal desteklerin gerekliliğini de kaçınılmaz kılar.
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) tarafından Küresel İlkeler Sözleşmesi İmzacıları Derneği (UN Global Compact Türkiye Ağı) iş birliği ile 2013 yılından bu yana düzenlenen Sürdürülebilir Finans Forumu’nun 9’uncusu “Finans Sektörünün Dış Kaynak Temininde Sürdürülebilir Kalkınma Odağı ve 6 Şubat Depremleri” teması çerçevesinde yapıldı.
Dirençli ve Yeşil Kentler Kurulmalı
Açılış konuşması yapan Borsa İstanbul Gelen Müdürü Korkmaz Ergün’ün ardından söz alan Global Compact Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü, küresel krizlerin sürdürülebilir kalkınma amaçlarını yavaşlattığından, ilerlemelerin durduğundan ve hatta gerilemeler görüldüğünden söz ederek, Türkiye’de “yeşil dönüşümün gerçekleşmesi için ciddi finansman ihtiyacı” bulunduğunu belirtti.
SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin ise 6 Şubat depremlerine vurgu yaparak, deprem felaketleri başta olmak üzere afetlerden olumsuz etkilenmemek için dirençli ve yeşil kentlerin inşa edilmesine ve bunun için de finansmana ihtiyaç olduğunu söyledi. Çarpık kentleşme gibi insan kaynaklı eylemlerin, afetler sonucu ortaya çıkan hasarın büyüklüğünü belirlediğini söyleyen Edin, doğayla uyumlu kentleşmenin önemine değindi.
“Gördüğüm En Korkunç Yıkım”
Konuk konuşmacı olarak söz alan Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, “Biz iklim krizinin bu denli büyük zararlarıyla yüzleşen ilk kuşağız ve bu krizi aşmanın yollarını bulabilecek son kuşağız” diyerek, küresel ısınmanın tehlikelerine değindi. 6 Şubat depremlerini 25 yıllık meslek hayatında gördüğü en korkunç yıkım olarak nitelendiren Lopez, depremden bir hafta sonra Antakya’da gördüklerinden duyduğu üzüntüyü anlatmanın olanaksız olduğunu sözlerine ekledi. Dünya Bankası olarak depremden sonra hızla aksiyon aldıklarını ekleyen Lopez, ilk üç günde 1 milyon dolar yardım yaptıklarını ve desteklerinin bununla sınırlı kalmadığını ifade etti.
Bölgede başta temiz su, okul ve hastane olmak üzere temel ihtiyaçların bulunduğunu söyleyen Lopez, özel sektörün de üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin Avrupa ihracatında önemli bir ekonomiye sahip olduğunu hatırlatan Dünya Bankası Direktörü, 31 Aralık 2026’ya kadar karbon emisyon ihlallerini sıfırlamayan şirketlerin Avrupa ile ticaret yapamayacağını anımsatarak; özel sektörün de derhal karbon nötr hale gelmesi gerektiğinin altını çizdi.
Karbon Ayakizini Azaltmayana Kredi yok
Depremden Etkilenen Bölgelerin Finansman İhtiyacını Uzun Vadeli ve Sürdürülebilir Kaynaklarla Karşılamak temasıyla düzenlenen ikinci panelde, finans dünyasının önde gelen isimleri söz alarak, yeşil ve depreme dayanıklı kentler inşa etmenin ekonomik karşılığı üzerine bir tartışma yürüttü. Bankacılık sektörünün 2030 ve 2050 karbon taahhütlerini yerine getirmekte zorlandığını belirten Akbank Kurumsal ve Yatırım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Levent Çelebioğlu, bu taahhütlere uyabilmek için karbon ayakizini azaltmayan müşterilere kredi vermemek durumunda kalacaklarını ifade etti. Depremin yarattığı yıkımın boyutunu “korkunç” olarak tanımlayan Çelebioğlu, artık iklime daha dayanıklı kentler inşa etmemiz gerektiğini söyledi.
Bölgedeki maddi hasarla birlikte manevi hasarın da büyük olduğuna değinen Odeabank yetkilisi Emir Alpay, Mor Yerleşke programıyla dezavantajlı gruplara sağlık ve psikolojik destek hizmeti sunmak amacıyla iki merkez açtıklarına değindi.
Afetlerin konuşulmasının önemine vurgu yapılan panelde iklim risklerine karşı altyapı ve ulaşımın önemine de ayrıca vurgu yapıldı ve devletle birlikte özel sektörün de üzerine düşeni yapmasının önemi açıklandı. Forumda ayrıca, depremden etkilenen bölgelerin finansman ihtiyaçlarının sürdürülebilir kaynaklarla karşılanması ve Türkiye’de sürdürülebilir finans gelişmelerinin tartışıldığı paneller düzenlendi.