Gezegenimizde yaşamın sürekliliği için hayati öneme sahip olan ozon tabakasının korunması amacıyla getirilen bazı gazların ve maddelerin kullanımına yönelik kısıtlamalara olumlu yanıtlar alınıyor. Ozon Tabakasının Korunması için Uluslararası Gün’ün “Montreal Protokolü: İklim Eylemini İlerletmek” başlıklı 2024 teması da iklim mücadelesini büyütmeye işaret ediyor.
Dünyada yaşam ancak güneş ışınlarının varlığı ile mümkün. Ancak dünyamızı güneşin zararlı ultraviyole ışınlarının çoğundan koruyan “ozon tabakası” olmasaydı güneşten gelen enerji yaşam için fazla olurdu.
Bilim insanları, 1970’lerin sonlarında gezegenimizin koruyucu kalkanının içinde bir delik oluştuğunu keşfettiklerinde küresel olarak alarm ilan ettiler. Ozonu tahrip eden ve genellikle aerosol ve buzdolapları ile klimalar gibi soğutma sistemlerinde kullanılan bu gazlar, cilt kanseri ve katarakt vakalarının artışına neden olmakla birlikte bitkilere, mahsullere ve ekosistemlere de zarar veriyordu.
İlk Küresel Yanıt: Montreal Protokolü
Bu soruna yönelik ilk önemli küresel yanıt 1987 yılında Ozon Tabakasını Tahrip Eden Maddelere Dair Montreal Protokolü’nün imzalanmasıyla geldi. Montreal Protokolü’ne taraf ülkeler, 15 Ekim 2016’da Ruanda’nın Kigali kentinde yapılan 28. Taraflar Toplantısı’nda hidroflorokarbonları aşamalı olarak azaltma konusunda anlaşmaya vardılar. Protokol, ozon tabakasını tahrip eden çeşitli kimyasal gruplar etrafında yapılandırıldı. Kimyasal gruplar, kimyasal aileye göre sınıflandırıldı ve Montreal Protokolü metninin eklerinde listelendi.
Zararlı kimyasal maddelerin kontrol altına alınması ve kullanımının aşamalı olarak sona erdirilmesi, sadece mevcut ve gelecekteki nesiller için ozon tabakasını korumaya yardımcı olmakla kalmadı. Çabalar aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadeleye de önemli ölçüde katkıda bulunmaya devam ediyor. Yanı sıra yine bu çabalar ozon tabakasında iyileşme sağlayarak, zararlı ultraviyole ışınlarının dünyaya ulaşmasını sınırlayarak insan sağlığının ve ekosistemlerin korunmasına da katkıda bulunuyor.
Güçlü Bir İklim Eylemi Aracı
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 1994 yılında Montreal Protokolü’nün imzalanma tarihi olan 16 Eylül’e atıfla bu günü “Ozon Tabakasının Korunması için Uluslararası Gün” olarak ilan etti. Ozon tabakasının incelmesi hakkında insanları bilgilendirmeyi ve ozon tabakasını korumayı mümkün kılan çözümleri teşvik eden günün 2024 teması ise Montreal Protokolü: İklim Eylemini İlerletmek olarak belirlendi. Tema ile Montreal Protokolü çok taraflı bir başarı öyküsü olarak hatırlatılıyor ve iklim eylemi aracı olarak uygulamaya konulan yasakların önemine vurgu yapılıyor. Gün kapsamında ayrıca Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri 2030’un ekonomik ve temiz enerji, sorumlu tüketim/üretim ve iklim eylemi gibi başlıkları da bir kez daha hatırlatılmış oluyor.
Ozonu tahrip edici maddelerin aşamalı olarak ortadan kaldırılması, küresel ısınmayı yavaşlatan güçlü bir iklim eylemi aracı olarak kanıtlanmış durumda. Örneğin, sadece bu maddelere gelen kısıtlamalarla buzullarını kaybetmiş bir Kuzey Kutbu’na ilk defa şahit olmamızı da 15 yıl kadar ertelemiş oldu.
Orta Enlemlerde Ozon Her 10 Yılda %1-%3 Arası Büyüyor
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) Ozon Sekretaryası’na göre, son iki yıldır ozon tabakasında bazı iyileşme belirtileri gözlemleniyor. Örneğin, 2000 yılından bu yana orta enlemlerde üst stratosferik ozon, her 10 yılda %1 ila %3 oranında artış gösterdi. Montreal Protokolü’ne uyumun devam etmesi durumunda, ozon tabakasındaki iyileşme şu şekilde öngörülüyor:
- Antarktika’da, bahar mevsimindeki ozon tabakası 2060’larda 1980 değerlerine dönecek.
- Kuzey Yarımküre’de, orta enlemlerdeki ozon, 2030’larda 1980 değerlerine dönecek.
- Güney Yarımküre’de, orta enlemlerdeki ozon, yaklaşık olarak 21. yüzyılın ortalarında 1980 değerlerine dönecek.