21 Eylül dünya genelinde 24 saat boyunca fosil yakıt kullanımını durdurmayı hedefleyen “Sıfır Emisyon Günü” olarak kabul ediliyor. Ancak son emisyon açığı raporu, küresel seragazı emisyonlarının 2023 yılı itibarıyla toplam 57,4 gigaton CO2 ile rekor bir seviyeye ulaştığına dikkat çekiyor. Rapor ayrıca net sıfır taahhütlerinin tam olarak hayata geçirilmesi durumunda küresel ısınmanın yüzyıl boyunca 1,8–2,5 derece arasında sınırlı kalma olasılığının %66 düzeyinde olduğunu da belirtiyor.
Başta fosil yakıtların kullanımı olmak üzere insan faaliyetleri ile atmosfere salınan seragazının, yine insan faaliyetleri ile tutulan ya da yakalanabilen seragazı miktarına denk gelmesi, “net sıfır emisyon” olarak tanımlanıyor. Net sıfır emisyon kavramı, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2018’de hazırladığı “1,5 Derece Küresel Isınma Özel Raporu” ile Paris Anlaşması’nın 1,5 ile 2 derece arasındaki küresel ısınma hedeflerine ulaşmak amacıyla, 2050 yılına kadar başta karbondioksit olmak üzere insan kaynaklı seragazı salımının küresel ölçekte olabilecek en yüksek hızla azaltabilme çabasına da atıf yapıyor.
2008 yılında Ken Wallece adlı Kanadalı bir çevre aktivisti, 21 Eylül’ün sıfır fosil yakıt tüketimi günü, yani “Sıfır Emisyon Günü” olarak kabul edilmesi çağrısında bulunan bir web sitesi kurdu. Karbon emisyonlarının hava kalitesi ve iklim değişikliği üzerindeki etkileri ile ilgili farkındalık yaratmayı; bireyleri, organizasyonları ve şirketleri günlük yaşamda fosil yakıt kullanımını azaltmaya davet etmeyi ve yenilenebilir enerji kullanımını teşvik etmeyi amaçlayan gün, 24 saat boyunca fosil yakıt kullanımını durdurmayı hedefleyen küresel bir harekete dönüştü.
Dünyanın Seragazı Emisyonları Karnesi İyi Değil
Tüm farkındalık çabalarına ve olumlu gelişmelere rağmen dünya, insani faaliyetlerden kaynaklanan emisyonlar konusunda pek de iyi bir karneye sahip değil. Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Programı’nın (UNEP) küresel seragazı emisyonları ile Paris Anlaşması’nın hedefleri arasındaki “emisyon açığı”nı analiz eden 2023 Emisyon Açığı Raporu, küresel ortalama sıcaklıkların sanayileşme öncesi seviyelerin 1,8°C üzerinde olduğuna dikkat çekti.
G-20 Ülkeleri Küresel Emisyonların %76’sından Sorumlu
Küresel seragazı emisyonları, 2021’den 2022’ye %1,2 artarak 57,4 gigaton CO2 ile rekor bir seviyeye ulaştı. Fosil yakıtların yakılması ve endüstriyel süreçlerden kaynaklanan CO2 emisyonları, toplam artışa en büyük etkiyi sağladı ve mevcut seragazı emisyonlarının yaklaşık üçte ikisini oluşturdu. Metan, azot oksit ve florlu gazların emisyonları ise küresel ısınmaya etkileri yüksek olduğu ve mevcut seragazı emisyonlarının yaklaşık dörtte birini oluşturduğu için hızla artış göstermeye devam etti.
Raporda, şu anda küresel emisyonların %76’sından sorumlu olan G20 ülkeleri genelinde seragazı emisyonlarının 2022’de %1,2 arttığına da dikkat çekildi. Ancak üyeler arasında eğilimler geniş bir farklılık gösterdi.
Tüketim kaynaklı emisyonlardaki eşitsizlikler de ülkeler arasında ve içinde değişiklikler gösterdi. Küresel olarak en yüksek gelire sahip %10’luk kesim, emisyonların neredeyse yarısını oluştururken, bu grubun üçte ikisi gelişmiş ülkelerde yaşıyor. Dünya nüfusunun en alt seviyedeki %50’si ise toplam emisyonların sadece %12’sine etkide bulunuyor.
Tarihsel toplam emisyon üretiminin neredeyse %80’i G20 ülkelerinden geldi. En fazla emisyon üreticileri Çin, ABD ve AB olurken, en az gelişmiş ülkeler toplam emisyon miktarının sadece %4’ünden sorumlu. ABD mevcut dünya nüfusunun %4’ünü oluşturmasına rağmen, 1850’den 2021’e kadar küresel ısınmanın %17’sine neden oldu.
Düşük Karbon Dönüşümlerine Hız Verilmeli
Raporda ayrıca mevcut politikaların devam etmesi durumunda, küresel ısınmanın 3 derece ile sınırlı kalacağı tahmin edildi. 2030 yılına kadar tüm koşulsuz ve koşullu taahhütlerin yerine getirilmesi durumunda bu tahminin 2,5 dereceye, tüm net sıfır taahhütlerinin yerine getirilmesi halinde ise 2 dereceye düşeceği vurgulandı.
En iyimser senaryoda ise tüm “ulusal katkı beyanları”nın ve net sıfır taahhütlerinin tam olarak hayata geçirilmesi durumunda küresel ısınmanın yüzyıl boyunca 1,8-2,5 derece arasında sınırlı kalma olasılığı %66 olarak belirlendi.
Raporda ayrıca yüksek gelirli ülkelerde emisyonların ciddi şekilde azaltılmasının, düşük ve orta gelirli ülkelerde emisyonların daha fazla artışını önlemenin ve tüm ülkelerin uzun vadeli Paris Anlaşması hedeflerini başarmak için acilen ekonomi genelinde düşük karbon dönüşümlerine hız vermesi gerekliliğinin de altı çizildi.