#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

“Biyoçeşitliliğin Sessiz Kahramanları” Artan Baskı Nedeniyle Yok Oluyor

Her Eylül ayının dördüncü pazar günü “Dünya Nehirler Günü olarak kabul ediliyor. Dünya üzerindeki tüm balık türlerinin yaklaşık yarısını barındıran ve etrafındaki bitki örtüsünden hayvan popülasyonuna kadar ekosistemin gelişimine katkı sunan nehirler; patojenik, organik ve plastik kirliliği nedeniyle biyoçeşitliliklerini giderek kaybediyor…

Küresel insan nüfusu arttıkça ve kentler başta olmak üzere yerleşim yerleri gelişmeye devam ettikçe, içme suyu olarak ve sanitasyonun yanı sıra tarım ve enerji için suya duyulan ihtiyaç da artıyor. Bir yandan da insan faaliyetleri ve iklim değişikliği doğal su döngülerini bozarak tatlı su ekosistemleri üzerinde giderek artan bir baskı oluşturuyor.

Bu baskıya en çok maruz kalan nehirler, dünyanın yüzeysel tatlı su kaynaklarının yalnızca %2’sini oluşturmakla beraber son derece verimli ekosistemler olarak hem genel habitata hem de insanlığın refahına büyük katkı sunuyor. Küresel olarak yaklaşık 2 milyar insan içme suyu için doğrudan nehirlere bağımlı. Yine yaklaşık 500 milyon insan da nehirlerin taşıdığı alüvyonlarla beslenen deltalar üzerinde yaşıyor.

Nehirler Tüm Balık Türlerinin Yaklaşık Yarısını Barındırıyor

“Biyoçeşitliliğin sessiz kahramanları” olarak nehirler, tüm balık türlerinin yaklaşık %50’sini barındırırken bitki örtüsünün, su kuşlarının ve küçük hayvan popülasyonlarının gelişmesini sağlayan gerekli ekosistemi de oluşturuyor. Nehirler ayrıca, dünya üzerindeki türlerin de yaklaşık %40’ına ev sahipliği yapan bataklıklar ve sulak alanları destekliyor.

Dünya çapında nehirlerin önemi ve korunması hakkında farkındalık yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) de onay vermesiyle 2005 yılından bu yana her yıl Eylül ayının dördüncü pazar günü “Dünya Nehirler Günü” olarak kabul ediliyor. Nehirlerin değeri hakkında kamu bilinci yaratmayı amaçlayan gün kapsamında neredeyse her ülkede çeşitli etkinlikler düzenleniyor.

Yılda 1500 ton Mikroplastik Atığı Nehirlere Akıyor

Öte yandan özellikle sanayileşme sonrası insani faaliyetler başta olmak üzere yine bu faaliyetler kaynaklı iklim değişikliği, tarımsal alanlar için aşırı seviyelerde su kullanımı ve kirlilik nedeniyle nehirlerin biyoçeşitliliği büyük oranda azalmış durumda.

Latin Amerika, Afrika ve Asya’daki tüm nehirlerin yaklaşık üçte biri, sanayi ve evsel atık sularının arıtılmadan boşaltılması ve tarımsal pestisitlerin akması nedeniyle patojenik kirlilikten ağır şekilde etkileniyor. Ciddi ve orta derecede tuzlanma tüm nehirlerin yaklaşık %10’unu etkiliyor. Dünya ölçeğindeki tüm nehirlerin yaklaşık yedide biri ciddi anlamda kalıcı organik kirleticiler içeriyor.

Nehirler ayrıca artan plastik kirliliğinden de olumsuz etkileniyor. BM Çevre Programı’nın (UNEP) araştırmaları, kişisel bakım ürünlerinden yıllık yaklaşık 1,500 ton mikroplastik atığın atık su arıtma tesislerinden su havzalarına kaçtığını ortaya koyuyor. Bu yaygın kirlilik, insanların sağlığını, tatlı su balıkçılığını, gıda güvenliğini ve geçim kaynaklarını tehdit ederek nehir suyunun sulama, sanayi ve rekreasyon amacıyla kullanılmasını riske atıyor. Kirlilik ayrıca okyanusa ulaşarak daha fazla olumsuz etkilere de yol açıyor. Bunların yanı sıra iklim değişikliği kaynaklı seller ve kuraklıklar da nehirleri ya kurutuyor ya da doğal haline büyük zarar veriyor.

Çoğu nehrin altyapısı hidroelektrik enerji, sulama ve iç bölgelere ulaşım için artan talep, baraj yapımı ve diğer nedenlerden ötürü hızlı bir şekilde genişliyor ve bu durum nehirleri kesintiye uğratarak parçalara ayırıyor. Dünyanın en uzun nehirlerinin sadece üçte biri serbest akışa sahipken, bunlar genellikle Kuzey Kutbu’ndaki uzak bölgelerde ve Amazon ile Kongo havzalarında yer alıyor. Yalnızca Avrupa nehir sularında 1 milyondan fazla bariyer ya da engel olduğu tahmin ediliyor.