İş dünyasının insan hakları sorumluluğu, yalnızca kendi operasyonlarını değil, tüm tedarik zincirinin, faaliyet gösterdikleri toplumların ve etkiledikleri tüm paydaşların da haklarını kapsar. Bu sorumluluk, doğrudan iş ilişkileri ve operasyonlarından kaynaklanabilecek insan hakları ihlallerini önlemeyi ve telafi etmeyi içerir.
Birleşmiş Milletler tarafından 1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilk maddesi şöyle der: “Bütün insanlar özgür; onur ve haklar bakımından eşit doğarlar”. Beyannameye göre, insan haklarının sağlanması ve korunmasında ilk sorumluluk devletlere ait olsa da iş dünyasının da bu alandaki sorumluluğu giderek daha fazla ön plana çıkıyor. İş dünyasının insan hakları sorumluluğu, yalnızca kendi operasyonlarını değil, tüm tedarik zincirinin, faaliyet gösterdikleri toplumların ve etkiledikleri tüm paydaşların da haklarını kapsar. Bu sorumluluk, doğrudan iş ilişkileri ve operasyonlarından kaynaklanabilecek insan hakları ihlallerini önlemeyi ve telafi etmeyi içerir.
İş dünyasının insan hakları sorumluluğu, yıllar içerisinde Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri, OECD Çok Uluslu Şirketler Rehberi, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Temel İş İlkeleri ve UN Global Compact İlkeleri gibi birçok uluslararası gönüllü ilkeler ve rehberlerle şekillendirildi. Son yıllarda ise iş dünyasının insan haklarına uyumunu artırmak için atılan adımlar gönüllü olmaktan çıkarak, şirketler için bağlayıcı hale gelen mevzuatlara dönüştü. Fransa “İnsani Haklar ve Çevresel Gözetim Yasası”, Almanya “Tedarik Zinciri Durum Tespiti Yasası” ve İngiltere “Modern Kölelik Yasası” ile iş dünyasının insan haklarına ilişkin sorumluluklarını yasal bir zemine taşıyan ülkeler arasında yer aldı.
24 Mayıs 2024 tarihinde Avrupa Birliği (AB) Konseyi tarafından kabul edilen AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi (Corporate Sustainability Due Diligence Directive-CSDDD) ise kapsadığı coğrafya, şirket sayısı ve yükümlülüklerle insan hakları alanında yeni bir dönüm noktasına işaret etti. Şirketlerin tedarik zincirlerinde ve iş operasyonlarında insan haklarına ve çevreye olan etkilerini daha yakından izlemelerini, değerlendirmelerini ve önlem almalarını zorunlu kılmayı amaçlayan direktif, aynı zamanda AB’de bu alandaki tüm düzenlemeleri yeknesaklaştırmayı da hedefliyor.
Belirli kriterlere göre tanımlanan AB üyesi devletlerde yerleşik büyük şirketler ile AB pazarında faaliyet gösteren AB dışı şirketleri kapsayan direktif, şirket büyüklüğünün yanı sıra yüksek riskli sektörlerde faaliyet gösteren (tarım, tekstil, madencilik vb.) şirketleri de tanım kapsamına alıyor. Direktif şirketlere, tüm faaliyet alanlarında insan haklarına yönelik olumsuz etkileri belirleme, önleme, hafifletme ve gerekirse telafi etme yükümlülükleri getiriyor.
Tüm Bu Gelişmeler Türkiye için Ne Anlama Geliyor?
En önemli ticaret partnerimizin AB olduğu ve Türkiye’den birçok şirketin AB tedarik zincirlerinde yer aldığı göz önünde bulundurulduğunda, bu düzenlemelerin Türkiye’deki şirketleri hem doğrudan hem de dolaylı olarak etkileyeceği biliniyor. Bunun yanı sıra AB’de faaliyet gösteren ve direktifte öngörülen kriterleri karşılayan şirketler de direktifin getirdiği yükümlülüklerden doğrudan sorumlu olacaklar. Direktif, AB’deki şirketlerin tedarik zincirindeki insan hakları ihlallerini ve çevresel zararları izleme ve önleme sorumluluğunu genişletiyor. Bu nedenle ihracatçıları, AB müşterilerinden gelen daha sıkı sürdürülebilirlik ve insan hakları uyum talepleri ile karşılaşacaklar. Özellikle tekstil, otomotiv, tarım ve madencilik gibi yüksek riskli sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin, iş süreçlerini bu düzenlemelere uygun hale getirmeleri gerekecek. Kısacası Türkiye’nin AB pazarında rekabet gücünü koruyabilmesi için direktifin gerektirdiği sürdürülebilirlik ve insan hakları standartlarına bir an önce uyum sağlaması büyük önem taşıyor.
Nereden Başlamalı?
Hem sorumluluklarını yerine getirmek hem de rekabetçiliğini korumak isteyen şirketler aşağıdaki adımları uygulayarak insan hakları konusunda somut adımlar atabilir:
Politika Belirleme
Şirketlerin insan haklarına saygı gösterme taahhüdünü kamuoyuna açık bir şekilde paylaşması gerekir. Bu politika, çalışanlar, iş ortakları ve şirketin faaliyetleriyle bağlantılı diğer taraflara yönelik insan hakları beklentilerini net bir şekilde açıklamalıdır. Politika iç ve dış uzmanların görüşleriyle şekillendirilmeli ve şirketin üst yönetimi tarafından onaylanmalıdır.
Uygunluk Denetim Süreçleri
Şirketler, insan hakları risklerini değerlendirip önceliklendirmelidir. Bu riskleri yönetmek için alınacak önlemler belirlenmeli ve etkilerinin izlenmesi için bir değerlendirme sistemi oluşturulmalıdır. Şeffaflık sağlamak ve paydaşlarla etkin iletişim kurmak, uyumun sağlanması için kritik öneme sahiptir.
Telafi ve Şikayet Mekanizmaları
Şirketler, farklı insan gruplarına hitap eden şikayet mekanizmaları oluşturmalı ve bu süreçleri tek bir yönetim noktası koordine etmelidir. Mekanizmaların etkinliği belirlenen kriterlere göre düzenli olarak değerlendirilmelidir.
UN Global Compact Türkiye İş Dünyasını Destekliyor
Şirketler insan hakları ve sürdürülebilirlik politikalarını hayata geçirirken zorluklarla karşılaşabilirler. Bilgi ve farkındalık eksikliği, farklı ülkelerdeki kültürel ve yasal farklılıklar, veri toplama sürecinin karmaşıklığı ve maliyetler gibi faktörler bu süreci daha da zorlaştırabilir. Bu nedenle şirketlerin bu alanda ilerlerken uygun araçlar ve yol haritalarından yararlanmaları kritik öneme sahip.
UN Global Compact Türkiye, şirketlere insan hakları uygulamalarını geliştirmede destek sağlayarak kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı oluyor. UN Global Compact ve UN Global Compact Türkiye tarafından sunulan kaynaklar, eğitimler ve hızlandırma programları, şirketlerin insan hakları ve uygunluk denetim süreçlerinin tesisi konularında bilgi ve kapasitelerini artırmalarına yardımcı oluyor. UN Global Compact’in online eğitim platformu olan Akademi, tüm üye şirketlerin çalışanlarına, insan hakları dahil olmak üzere sürdürülebilirliğin çok farklı alanlarında bilgi ve kapasite geliştirme olanağı sunuyor. Deneyim paylaşım grupları ise şirketlerin karşılaştıkları zorlukları ve iyi uygulamalarını paylaşmalarına imkan tanıyarak birbirinden öğrenmeyi ve ilham almayı sağlıyor. UN Global Compact Türkiye’nin Eylül ayında gerçekleştirdiği, herkese açık, online “İş Dünyası ve İnsan Hakları Eğitimi” insan hakları alanının sorumluluklarını ve nereden başlayacağını öğrenmek isteyen şirketlere yön gösteriyor. Web sitemizden ulaşabileceğiniz bu eğitime katılarak sizler de insan hakları yolculuğunuzu hızlandırın.
Bu yazı, ekoIQ’nun 114. sayısında yayımlanmıştır. Dergiye buradan ulaşabilirsiniz.