Sağlıklı topraklar, ekosisteme sağladığı faydaların ve biyoçeşitliliğin devamına sunduğu katkının yanı sıra sürdürülebilir tarımsal kalkınma ve gıda güvenliği için de temel oluşturuyor. Dünya Toprak Ana Günü de halihazırda %75’i bozuluma uğramış dünya topraklarının durumu ile sürdürülebilir toprak yönetimi konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
Sağlıklı topraklar, ekosistemleri, biyoçeşitliliği korumak, iklim değişikliğinin önüne geçmek, gıda üretmek ve suyu arıtmak için hayati öneme sahip. Toprağın durumuna ve sağlıklı topraklar için neler yapılabileceğine dikkat çekmek amacıyla bir gün önerisi, 2002 yılında, dünya genelinde toprak bilimlerinin gelişimini desteklemek ve toprakla ilgili bilgiyi yaymak amacıyla Uluslararası Toprak Bilimleri Birliği (International Union of Soil Sciences – IUSS) tarafından yapıldı. Birleşmiş Milletler (BM) de 2013 yılında 5 Aralık tarihini “Dünya Toprak Ana Günü” olarak kabul etti.
Toprak kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini teşvik etmeye çalışan günle, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri paylaşmak, mevcut bilgi eksikliklerini belirlemek ve toprakların, iklim değişikliği uyumu ve azaltımı yoluyla gıda güvenliğini koruma zorluklarıyla başa çıkmak için nasıl daha iyi yönetilebileceği konusunda tartışmalar yapmak amaçlanıyor.
Bu önemli günün 2024 teması da, “Topraklara Bakım: Ölç, İzle, Yönet” olarak belirlendi. Mevcut gıdamızın %95’inden fazlasını temin ettiğimiz toprak, iklim değişikliği ve insani faaliyetler nedeniyle bozuluma uğruyor. Erozyon, doğal dengeyi bozarak suyun toprağa karışmasını engelliyor ve tüm yaşam formları için suyun erişilebilirliğini azaltıyor. Yanı sıra topraktan elde edilen gıdalardaki vitamin ve besin seviyelerini de düşürüyor.
Dünya Çölleşme Atlası’na göre, toprakların %75’i zaten bozuluma uğramış durumda ve bu durum 3,2 milyar insanı doğrudan etkiliyor. Üstelik mevcut eğilimlerin devam etmesi durumunda, UNESCO’nun uyarısına göre, bu oran 2050 yılına kadar %90’a çıkacak. Dünya Toprak Ana Günü’nün 2024 teması da bunlarla bağlantılı olarak, toprakların özelliklerini anlamak ve gıda güvenliği için sürdürülebilir toprak yönetimine yönelik bilinçli kararlar almayı desteklemek adına, doğru toprak verisi ve bilgisinin önemini vurguluyor.
Nitekim 2050 yılına kadar küresel gıda talebini karşılamak için tarımsal üretimin %60 oranında artması gerekirken, sürdürülebilir toprak yönetimi ile %58 daha fazla gıda üretilebileceği hesaplanmış durumda.
Sağlıklı Toprak İklim Değişikliğiyle Mücadele için de Gerekli
Sağlıklı toprağın iklim değişikliğiyle mücadeledeki önemi de yadsınamaz. Biyolojik temelli uygulamalarla toprakları yeniden canlandıran tarımsal üretim sistemlerin tasarlanmasıyla, daha fazla karbon tutmak mümkün olacak. Bu durum aynı zamanda azotlu gübre kullanımını azaltarak azot oksit emisyonlarını da düşürecek.
BM destekli “Küresel Arazi Görünümü” çalışmasına göre, yalnızca yoğun tarım nedeniyle her yıl 24 milyar metreküp ton verimli toprak kayboluyor. Araştırmacılar, daha az yoğun tarım uygulamalarının benimsenmesi, yabancı istilacı türlerin daha sıkı kontrolü ve habitat koruma çabalarının artırılmasının, toprak biyoçeşitliliğini artırmaya yardımcı olacağına özellikle vurgu yapıyor.
BM Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre de, araziler ve topraklar, sürdürülebilir tarımsal kalkınma, ekosistem işlevleri ve gıda güvenliği için temel oluşturuyor. BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın (SKA’ların) çoğu da yine toprak sağlığının çevresel ve insan sağlığı için anahtar konumda olduğunun altını çiziyor.
Toprak Tüm Yaşamın %59’una Ev Sahipliği Yapıyor
Öte yandan dünya çapında bilinen önemli akademik dergilerden biri olan ve Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Bilimler Akademisi’nin (National Academy of Sciences – NAS) çıkardığı Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde bu yıl içinde toprak üzerine önemli bir makale yayımlandı.
Araştırmacılar, toprak içinde toplamda yaklaşık 100 milyar tür olduğu yönünde kaba bir tahminde bulunduktan sonra, teorik tahminler ve veri analizleri kullanarak bu türlerin ne kadarının toprakta bulunduğunu hesapladılar. Hesap sonucunda yayımlanan makalede, toprağın, mikroplardan memelilere kadar her türlü yaşamın %59’una ev sahipliği yaptığı ortaya kondu. Buna göre, mantarların %90’ı, bitkilerin %85’i ve bakterilerin de %50’si toprakta yer alırken, memeliler ise %3 ile toprakla en az ilişkilendirilen grup olarak belirlendi.