#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Denizlerin

Denizlerin Çığlığı: Hayat ve Ölüm Arasındaki İnce Çizgi

“Durağan sular, denizlerin sessiz ölümüne davetiye çıkarır. Hareket yarat, yaşamı kurtar!” Durağan suların etkisi, doğrudan insan müdahalesiyle kontrol edilebilecek bir sorun olmasa da alınacak doğru önlemlerle deniz ekosistemlerinin korunmasına katkı sağlanabilir.

Prof. Dr. Oğuz ÖZYARAL, Antalya Belek Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Mikrobiyolog ve Koruyucu Sağlık Uzmanı, [email protected][email protected]

Denizler, dünyamızın can damarlarıdır; oksijen üretiminden iklim dengesine kadar sayısız önemli rol üstlenir. Ancak son yıllarda artan insan etkisi ve kirlilik nedeniyle deniz ekosistemlerinde ciddi sorunlar ortaya çıkıyor. Bunlardan biri de müsilaj, yani deniz salyası olarak bilinen ekosisteme zararlı bir fenomen.

Müsilaj Nedir? Denizlerdeki Kirlilik ve Müsilaj Etkisi

Müsilaj, mikroskobik alglerin çoğalması sonucu oluşan yapışkan ve jölemsi bir madde olarak tanımlanabilir. Deniz yüzeyinde ve derinliklerde bir tabaka oluşturan müsilaj, özellikle Akdeniz ve Marmara Denizi gibi sığ ve durağan sularda sıkça görülür.

Mavi Dünyanın Kararan Yüzü… Müsilajı Tetikleyen Etkenler
  1. Kirlilik: Evsel ve endüstriyel atıklar, arıtılmadan doğrudan denizlere bırakıldığında su ortamına aşırı miktarda azot ve fosfor gibi besin maddeleri taşır. Bu süreç, ötrofikasyon olarak adlandırılır ve su ekosistemlerinde aşırı alg ve fitoplankton çoğalmasını tetikler. Bu alglerin ölümü ve çürümesiyle birlikte oksijen seviyesi hızla düşer, bu da deniz yaşamını tehdit eder ve müsilaj gibi zararlı oluşumlara zemin hazırlar.
  2. Kirliliğin Kaynağı: Bu süreç genellikle şehirlerin kanalizasyon sistemlerinden, fabrikalardan çıkan kimyasal ve organik atıklardan kaynaklanır. Arıtma tesislerinin yetersizliği veya eksikliği, bu sorunu daha da büyütür.
  3. Zincirleme Etki: Kirlilik sadece denizlerin değil, aynı zamanda denize bağlı balıkçılık, turizm gibi ekonomik sektörlerin de çökmesine neden olur.
  • Deniz Ekosistemi: Ötrofikasyon nedeniyle oluşan oksijen azlığı, deniz canlılarının yaşam alanlarını yok eder, biyolojik çeşitliliği azaltır ve “ölü bölgeler” oluşturur.
  1. Toplumsal Farkındalık Eksikliği: Atıkların denize bırakılması çoğu zaman gözden uzak olduğu için ciddiyeti yeterince kavranmıyor.
Tasarım: Oğuz Özyaral
Bir Yanda Yaşam, Bir Yanda Felaket…

Uyarı: “Kirliliğin her damlası, deniz yaşamını bir adım daha öldürüyor. Arıtma sistemlerini etkinleştirin, geleceği kurtarın!” Bu süreç, ekosistemi kurtarmak adına bireylerden devletlere kadar geniş kapsamlı önlemleri gerektiriyor.

  1. Deniz Sıcaklığı Artışı: Deniz sıcaklığı artışı, iklim değişikliğinin en belirgin etkilerinden biridir ve deniz ekosistemleri üzerinde zincirleme sonuçlar yaratır. Bu süreç, alglerin aşırı çoğalmasını destekleyerek müsilaj oluşumuna zemin hazırlar. Şimdi bu mekanizmayı detaylandırarak açıklayalım:
Deniz Sıcaklığı Artışının Mekanizması
  1. Isınmanın Alg Üzerindeki Etkisi: Algler, ılık sularda daha hızlı büyür ve çoğalır. Sıcaklık artışı, bu canlıların metabolizmasını hızlandırır, daha kısa sürede daha büyük koloniler oluşturmalarına yol açar. Bu durum, özellikle durağan sularda daha belirgin hale gelir.
  2. Termal Tabakalaşma: Deniz suyu sıcaklık artışı, yüzey ve derin su tabakalarının karışımını engeller. Bu “termal tabakalaşma” olarak bilinir. Karışım eksikliği, derinlerden gelen besinlerin yüzeye ulaşmasını zorlaştırır ve alglerin büyümesi için ideal koşullar yaratır.
  • Oksijen Seviyesi Düşüşü: Isınan suyun oksijen tutma kapasitesi azalır. Bu da hem alglerin aşırı büyümesiyle artan oksijen tüketimini hem de diğer deniz canlılarının oksijen yetersizliğinden dolayı ölümlerini hızlandırır.
  1. İklim Değişikliğinin Sürekli Etkisi: İklim değişikliği kaynaklı sıcaklık artışı, mevsim normallerini aşan uzun sıcak dönemlere yol açar. Bu durum, müsilaj gibi anormal olayların sıklaşmasına neden olur.
Deniz Sıcaklığı Artışının Müsilajla İlişkisi
  1. Sıcaklık Tetikleyicidir: Alglerin yoğun üremesi, sıcak sularla doğrudan ilişkilidir. Deniz yüzeyindeki sıcaklık artışı, bu süreçlerin başlamasında kritik bir faktördür.
  2. Durağan Sularda Yoğunlaşma: Akıntıların zayıf olduğu bölgelerde, sıcaklık artışı müsilajın daha geniş alanlara yayılmasını ve daha uzun süre dayanmasını sağlar.
Ekosistem Üzerindeki Etkiler
  1. Balık Popülasyonları: Deniz suyu sıcaklığının artışı, bazı balık türlerini daha serin bölgelere göçe zorlar. Bu, ekosistem dengesini bozarken müsilaj etkisiyle yaşam alanlarını kaybeden türlerin sayısını artırır.
  2. Deniz Tabanındaki Hasar: Isınma, deniz tabanındaki organizmaların yaşama şansını azaltır. Alglerin çürümesiyle açığa çıkan toksinler, deniz dibi canlılarını da etkiler.
Ekosistemlerin Son Çığlığı

Uyarı: “Denizler kaynıyor, yaşam tükeniyor! İklim değişikliğine dur demezsek, denizlerimiz alg mezarına dönecek!” Bu nedenle, sıcaklık artışını kontrol altına almak için küresel çapta karbon salımını azaltmaya yönelik politikaların ve bireysel eylemlerin uygulanması hayati önem taşıyor.

  1. Durağan Sular:

Durağan sular, denizlerde müsilaj oluşumunu kolaylaştıran temel bir çevresel faktör. Akıntının zayıf veya yetersiz olduğu bölgelerde, suyun hareketliliği azalır ve bu durum, alglerin aşırı çoğalmasına ve müsilajın kalıcı hale gelmesine yol açar. Bu olgu, özellikle Marmara Denizi gibi doğal akıntı sistemleri zayıf olan denizlerde daha sık görülür.

Durağan Suların Müsilaj Üzerindeki Etkisi
  1. Besin Maddelerinin Birikimi: Hareketli olmayan sular, besin maddelerinin bir noktada yoğunlaşmasına neden olur. Bu da alglerin üremesi için elverişli bir ortam yaratır.
  2. Kendi Kendini Besleyen Döngü: Akıntının olmaması, müsilajın birikmesini ve çözünmesini zorlaştırır. Müsilaj, durağan sularda daha uzun süre kalır ve kendi döngüsünü sürdürerek yeni müsilaj oluşumunu destekler.
  • Oksijen Eksikliği: Durağan su ortamlarında, çözünmüş oksijen seviyeleri hızla tükenir. Bu durum, alglerin aşırı üremesini desteklerken diğer canlı türlerinin yaşam koşullarını zorlaştırır.
  1. Yüzeyde Birikim: Durağan sular, müsilajın su yüzeyinde kalmasına ve güneş ışığını engelleyerek suyun altındaki yaşamın zarar görmesine neden olur.
Ekosistem Üzerindeki Etkiler
  • Deniz Canlıları: Durağan sular, deniz tabanındaki yaşamın yok olmasına ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına yol açar.
  • Balıkçılık ve Turizm: Müsilajın durağan sularda daha yaygın olması, balıkçılık ağlarını tıkayarak avlanmayı zorlaştırır ve turistik bölgelerde denizlerin kullanılabilirliğini düşürür.
Çözüm ve Önlemler
  • Yapay Akıntılar: Su sirkülasyonunu artırmak için yapay akıntılar yaratacak teknolojiler kullanılabilir.
  • Kirlilik Kontrolü: Akıntının zayıf olduğu bölgelerde kirliliğin azaltılması, alg çoğalmasını engellemek için kritik bir adımdır.
  • Doğal Akıntıların Korunması: İnsan kaynaklı müdahalelerin doğal akıntı sistemlerini bozmasının önüne geçilmelidir.
Musilaj7 k
Tasarım: Oğuz Özyaral
Kirlilik Denizlerimizi Boğuyor!

Uyarı: “Durağan sular, denizlerin sessiz ölümüne davetiye çıkarır. Hareket yarat, yaşamı kurtar!” Durağan suların etkisi, doğrudan insan müdahalesiyle kontrol edilebilecek bir sorun olmasa da alınacak doğru önlemlerle deniz ekosistemlerinin korunmasına katkı sağlanabilir. Bu nedenle, denizlerdeki akıntı sistemlerinin korunması ve iyileştirilmesi için bilimsel ve mühendislik çalışmaları teşvik edilmelidir.

  1. Yoğun Balıkçılık: Deniz ekosistemindeki dengenin bozulması, alg çoğalmasına dolaylı yoldan katkı sağlar.
Müsilajın Sonuçları
  1. Ekosistem Tahribatı: Deniz tabanını kaplayan müsilaj, oksijen seviyesini düşürür ve deniz canlılarının yaşam alanlarını yok eder.
  2. Balıkçılık Sektörüne Etkiler: Balık ağlarını tıkayarak avlanmayı zorlaştırır ve ekonomik kayıplara neden olur.
  3. Turizm ve Görsel Kirlilik: Deniz yüzeyinde oluşan çirkin görünüm, turizm faaliyetlerini olumsuz etkiler.
Ekosisteme Olan Etkiler

Deniz ekosistemleri, karbon döngüsünden biyolojik çeşitliliğe kadar hayati öneme sahip. Müsilaj, bu ekosistemlerin hassas dengesini bozarak zincirleme reaksiyonlarla büyük kayıplara yol açabilir. Örneğin, oksijen seviyesinin azalması sadece balıkları değil, deniz tabanında yaşayan tüm canlıları etkiler.

Kim Sorumlu, Kim Dur Diyecek?

Bu sorunun temel sorumlusu insandır. Sanayi tesisleri, belediyeler, bireyler ve hatta uluslararası toplum bu kirliliğe doğrudan ya da dolaylı olarak etki ediyor. Ancak çözüm için ortak hareket şart. Daha sıkı atık kontrolü, arıtma tesislerinin yaygınlaştırılması, iklim değişikliğine karşı politikaların uygulanması ve bireysel farkındalığın artması kaçınılmaz hale geldi.

Nereye Gidiyoruz?

Eğer deniz kirliliği ve müsilaj sorunları göz ardı edilmeye devam ederse, denizlerimizin biyolojik zenginliğini tamamen kaybetmesi ve bunun ekonomik, ekolojik, hatta toplumsal maliyetlerinin katlanarak artması kaçınılmaz olacak. Ancak bu karamsar tabloyu tersine çevirmek bizim elimizde. Yalnızca bireysel değil, toplumsal ve uluslararası bir dayanışma ile harekete geçebiliriz. Denizlerimizi kurtarmak için bugün harekete geçilmezse, yarın çok geç olacak. Ama doğru adımları atarak mavi mirasımızı koruyabilir, gelecek nesillere temiz, yaşanabilir ve büyük bir gururla aktarabileceğimiz bir ekosistem bırakabiliriz. Gelecek denizlerde; haydi, onu koruyalım!

Prof. Dr. Oğuz Özyaral

Prof. Dr. Oğuz ÖZYARAL, Antalya Belek Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Mikrobiyolog ve Koruyucu Sağlık Uzmanı, [email protected], [email protected]