#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Organik

İklim ve İnsanla Dost: Organik Tarım ve Gıdalar

Organik gıdalar ve onların üretiliş şekli olarak organik tarım bir yandan seragazı emisyonu azaltımına katkı sunarak iklim kriziyle mücadele ediyor bir yandan da bu gıdaları tüketen insanların sağlıklarına olumlu etkilerde bulunuyor. 

Son yıllarda artan farkındalığın etkisiyle organik tarım uygulamaları giderek yaygınlaşırken buna paralel olarak organik gıdaya olan ilgi de artıyor. Üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimi olan organik tarımın tarımsal verimliliği ve kırsal yaşam standartlarını nasıl iyileştirdiğine dair örnekler de giderek çoğalıyor. Son olarak Brezilya, Hindistan, İran, Tayland ve Uganda’da hayata geçirilen uygulamalar, geleneksel bilgilerin, sosyal harekete geçişin ve organik tarım yaklaşımlarının, gıda üretirken bozulmuş doğal kaynakları nasıl onardığını ortaya koyuyor.

Yapay kimyasallar, hormonlar, antibiyotikler veya genetik olarak modifiye edilmiş organizmalar kullanılmadan yapılan organik tarım, toprak kalitesinin artırılmasına ve yer altı sularının korunmasına büyük katkılar sunuyor.

Sürdürülebilir Gıda Sistemleri için Organik Tarım Yöntemleri

Organik tarım hareketlerini destekleyen ve teşvik eden küresel bir organizasyon olan Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu, doğru şekilde yapıldığında, organik tarım yöntemlerinin “iklim dostu” olabileceğine dikkat çekiyor. Bununla birlikte organik tarım yöntemleri, sürdürülebilir gıda sistemleri için gereken çözümlere geçiş yolu da oluşturabilir.

Sürdürülebilir olmayan yöntemlerle yapılan tarım, kullanılan yapay gübreler ve insan faaliyetlerinin sonucunda ortaya çıkan ve karbondioksitten 300 kat daha fazla ısınma etkisine sahip olma özelliğiyle dünya çapında yıllık seragazı emisyonlarının yaklaşık %6’sını oluşturan nitroz oksitlerin çoğundan sorumlu.

Organik tarım, iklim değişikliğiyle mücadeleye şu başlıklarla yardımcı oluyor:

  • Kimyasal azotlu gübreler kullanılmadığı için seragazlarını, özellikle de nitroz oksidi azaltıyor ve besin kayıplarını en aza indiriyor.
  • Toprakları bitkilerle kapalı tutarak, ürün çeşitliliğini artırarak, kompost yaparak ve dikkatlice planlanmış otlatma ile karbondioksidi tekrar toprağa yerleştiriyor.
  • Sentez gübreleri üretmek için gereken enerji ortadan kaldırıldığı ve tarımsal arazi içi girdiler kullanıldığı için hektar başına enerji tüketimini %30-70 oranında azaltıyor.
Organik Gıdalara Geçiş Kanserojen Glifosat Seviyelerini Düşürüyor

Organik gıdalar ise belirli koşullar altında organik tarım yoluyla yetiştirilen ürünler veya bu gıdalardan yapılan ürünlerden oluşuyor. Yapılan araştırmalar, organik gıdaların daha yüksek seviyelerde vitaminler, bazı mineraller ve antioksidanlar içerdiğini ortaya koyuyor.

Küresel çevre ve sosyal adalet hareketlerine odaklanan uluslararası bir çevre örgütü olan Friends of Earth’ün bir araştırması, organik gıdalardan oluşan bir beslenme alışkanlığına geçişin vücuttaki kanserojen glifosat seviyelerini yalnızca bir hafta içinde %70 oranında düşürdüğünü gösterdi. Yanı sıra 700 kadar kimyasal maddenin de vücuda alınmamış olduğunu ortaya koydu.

Uzun vadeli sağlık açısından bakıldığında da organik gıda tüketen kişilerin pestisit kalıntılarına maruz kalmadıkları için bazı kanser türlerinden daha az etkilendikleri ve obezite olma olasılıklarının düşmeye başladığı da saptandı.

Organik Beslenmeye Doğru