#ekoIQ Ekonomi AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Hayata Geçiyor
Ekonomi

AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Hayata Geçiyor

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması

AB, iklim krizinin etkilerini azaltmak için Türkiye ve diğer ülkelerden AB’ye giren karbon yoğun ürünlerin üretimi sırasında salınan karbona adil bir fiyat koyacak sınırda karbon düzenleme mekanizmasını hayata geçiriyor. Türkiye, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olan AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizma’sından en fazla etkilenmesi beklenen üçüncü ülke ve bu konuda UNDP’nin desteği ile birlikte birtakım çalışmalar sürdürülüyor.

Avrupa Birliği’nin (AB) 27 üye ülkesi, 196 ülkenin emisyonları azaltmayı ve karbon nötr hedefler belirlemeyi kabul ettiği 2016 Paris İklim Anlaşması’nda varılan mutabakatı takip ederek küresel standardı belirliyor. Aynı zamanda Avrupa Birliği, 2050 yılına kadar iklim nötr bir kıta olma hedefine yönelik adımlar atıyor.

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Olası Etkileri

25 Nisan 2023’te AB Bakanları, karbon emisyonları konusunda daha sıkı hedefler belirlemek üzere AB emisyon ticareti sisteminde geniş kapsamlı bir dizi reform açıkladı. Avrupa Yeşil Mutabakatı isimli program, AB içindeki emisyonları azaltmak için harekete geçerken ilk kez Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması aracılığıyla da AB dışındaki karbon emisyonlarının azaltılmasını teşvik edecek.

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) hazırladığı Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması: Gelişmekte Olan Ülkeler için Tavsiyeler raporunda, ticaret modellerinin üretimin nispeten karbon verimli olduğu gelişmiş ülkeler lehine değişmesinin gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor. Rapora göre, hedeflenen karbon yoğun sektörlerde, gelişmekte olan ülkelerin ihracatı %1,4 ila %2,4 oranında azalacak. Gelişmekte olan ülkelerin ihracatının düşmesi kaçınılmazken gelişmiş ülkeler daha az karbon yoğun üretim sistemleri kullanmaları sebebiyle bu düzenlemelerden daha az etkilenecek.

TÜİK’in yayımladığı güncel verilere göre Türkiye’nin toplam seragazı emisyonu, 2021 yılında bir önceki yıla göre %7,7 artarak 564,4 milyon ton oldu. Avrupa Komisyonu’nun yayımladığı verilere göre Türkiye, 2021 yılında 449,8 milyon ton CO2 salımı ile dünyada %1,2’lik paya sahip. Üstelik 2021 yılında, 2019 yılına kıyasla daha yüksek CO2 emisyonuna sahip olan yedi ülke (Çin, Hindistan, Rusya, İran, Suudi Arabistan, Brezilya ve Türkiye) arasında Türkiye iki yılda %7,9’luk artış ile ilk sırada yer alıyor.

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda yer alan sınırda karbon düzenlemesine göre, üretimi en çok karbon salımına neden olan ve karbon kaçağı riski altındaki sektörlerden ilk beşi olarak öne çıkan, çimento, elektrik, gübre, demir-çelik ve alüminyum ürün grupları etkilenecek.

Sınırda karbon düzenlemesinin tam anlamıyla 2026 yılında hayata geçirilmesi planlanıyor. Avrupa Birliği, 2023 yılından 2026 yılına kadarki üç yıllık periyodu bir geçiş dönemi olarak değerlendiriyor. Geçiş dönemi süresince herhangi bir mali yükümlülük yaratması beklenmiyor.

Türkiye, AB’ye satılan karbon yoğun ürünlerin üçüncü büyük ihracatçısı ve karbon yoğun endüstriler, 2026’da sınırda karbon düzenleme mekanizmasının uygulanmasıyla birlikte AB mali harçlarına ve vergilerine maruz kalacak. Seçili sektörler arasında Türkiye’nin ihracatında en büyük paya demir-çelik ve alüminyum sektörleri sahip. Yüksek karbon emisyonuna yol açan çimento, elektrik ve gübre sektörleri de düzenlemelerden etkilenecek.

Türkiye’nin alüminyum, elektrik, çimento ve demir-çelik endüstrileri, AB ile ticarette büyük paya sahip. Karbon emisyonlarında azaltım yapılmaması halinde, bu sektörler 2026’da sınırda karbon düzenlemesi yürürlüğe girdikten sonra AB’ye ihracat yaparken yüksek vergilerle karşı karşıya kalabilir. Öte yandan Türkiye, gelecekte, tekstil ürünlerinden elektronik aletlerin yapımına kadar kullanılan polimerler ve organik kimyasalların da sınırda karbon düzenlemesine dahil edilmesiyle planlanan genişlemeden de etkilenme riskiyle karşı karşıya.

UNDP’nin Çalışmalara Desteği

UNDP, Türkiye’nin Sera Gazı Hedefinin Belirlenmesi ve Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisinin Hazırlanması projesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile birlikte çalışarak 2053 yılına kadar net sıfır rotası çizebilmesi için uzun dönemli stratejisinin hazırlanmasına destek oluyor.

2053 yılında karbon nötr olmak için Türkiye’nin sanayi, enerji, ulaştırma, AKAKDO, tarım, atık ve bina sektörlerinde tamamlaması gereken dönüşümlerin tespiti ve yol haritasının belirlenmesi için işbirliği yapıyor. Söz konusu yedi sektörün birbiriyle olan sinerji ve çakışmaları inceleniyor. Çalışma ile net sıfıra ulaşmak için politika önerileri hazırlanıyor.

UNDP’nin Türkiye’de İklim Değişikliğine Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi projesinde yerel yönetimler için eylem planı hazırlama sürecini destekleyen adımlar atılıyor. UNDP, bu kapsamda dört pilot belediye için yerel iklim değişikliğine uyum stratejileri ve eylem planları hazırlıyor. Sektörel düzeyde etkilenebilirlik analizleri yapılarak ve iklim değişikliğinin kentteki etkileri ölçülerek uyum eylemleri oluşturuluyor.

Uyum eylem planları, tarım ve balıkçılık/hayvancılık, ekosistemler ve biyoçeşitlilik, su yönetimi, afet riskinin azaltılması, kent, sosyal kalkınma, sanayi, enerji, turizm ve kültürel miras ve halk sağlığı olmak üzere 10 farklı sektördeki etkilere göre oluşturuluyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Konya’da düzenlediği İklim Şurası 2022 etkinliğinde ise seragazı azaltım, bilim ve teknoloji, yeşil finansman ve karbon fiyatlama, iklim değişikliğine uyum, yerel yönetimler ve sosyal politikalar gibi ana başlıklara odaklanılarak 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda 217 karara imza atıldı.

Türkiye, en büyük ticaret ortağı olan AB’nin iklim nötr kıta olma hedefine uyum sağlarsa küresel görünürlüğünü, itibarını ve rekabetçiliğini artırabilir.

About Post Author