Yeni bir raporda önümüzdeki yıllarda etkisini artırması beklenen sıcak hava dalgaları, fırtınalar, hortumlar, yoğun yağış gibi iklim ve hava olaylarının mevcut altyapı ile iş modelleri için yeni zorluklara sebep olabileceğine dikkat çekiliyor. Raporda, yapılan araştırmalara göre toplumların geleceğini korumak üzere afet riskini azaltmaya harcayacakları her 1 doların afet müdahalesinde 4 ila 7 dolar arasında tasarruf sağlayacağının altı çiziliyor.
TSKB Ekonomik Araştırmalar tarafından yeni yayımlanan Toparlanmanın Ötesinde: Afet Dayanıklılığı raporu, önümüzdeki yıllarda etkisini artırması beklenen sıcak hava dalgaları, fırtınalar, hortumlar, yoğun yağış gibi iklim ve hava olaylarının mevcut altyapı ile iş modelleri için yeni zorluklara sebep olabileceğini belirtiyor. Yanı sıra raporda, daha çetin çevre koşulları karşısında afet riskini azaltma ve dayanıklılık inşa etmenin önemine de değiniliyor.
Uzun Vadeli Stratejiler Önemli
Afetlerin ekonomik ve sosyal kalkınma üzerindeki etkilerinin ele alındığı raporda, afetlerin azaltılması ve dayanıklılık inşası için uzun vadeli stratejilerin önemi vurgulanıyor. 6 Şubat depremlerinin, Türkiye’deki deprem riskinin bir hatırlatıcısı olduğuna işaret edilen raporda, 2023’teki aşırı hava olaylarının sayısının kayda değer bir artışla 1.500’e yaklaştığına dikkat çekiliyor.
Afet Dayanıklılığında Temel Nedenlerle Mücadele Edilmeli
Afet riski ile yoksulluğun azaltılması ve kapsayıcı büyüme gibi temel hedefler arasındaki bağlantının daha görünür hale geldiği vurgulanan raporda, afet dayanıklılığı oluşturmada uzun vadeli bir yaklaşıma olan ihtiyacın yaygın olarak kabul edildiği ifade ediliyor. Afet dayanıklılığının sonuçlara odaklanmaktan ziyade, temel nedenlerle mücadele etmeyi gerektirdiği kaydedilen raporda, konuyla ilgili yeni araştırmaların afet riskini azaltmaya harcanan her 1 doların afet müdahalesinde 4 ila 7 dolar tasarruf sağladığı hatırlatılıyor.
Raporda öne çıkan satır başları şöyle sıralanıyor:
- BM Çevre Programı (UNEP) son Uyum Açığı Raporu’na göre, gelişmekte olan ülkeler için uyum maliyetleri 215-387 milyar dolar aralığında değişiyor. Bu tahmin, uyum maliyetlerinin, yaklaşık 21 milyar dolar olan uluslararası kamu uyum finansmanı akışlarının 10-18 katı kadar olduğu anlamına geliyor. Raporda, uyum projelerinde yaşanan mevcut durgunlukla birlikte iklim risklerinin arttığı belirtiliyor.
- Raporda, günümüzde giderek artan bir nüfusun şehirlerde yaşadığı bilgisi paylaşılırken son 20 yılda, kentsel nüfusun küresel payının 10 yüzde puan artarak %57’ye yaklaştığı aktarılıyor.
- Giderek daha fazla sayıda insan faaliyetine ev sahipliği yapan kıyı bölgeleri, küresel olarak deniz seviyelerinin yükselmesi ve devam eden kentsel gelişim göz önüne alındığında afetlere daha açık bir durumda yer alıyor.
- Küresel ölçekte artan sıcaklıkları sınırlamak için gösterilen çabaların artmasına rağmen iklim bilimcileri sel, kuraklık ve orman yangını gibi afetlerin daha olası olduğunu düşünüyor. İnsanların yaklaşık %40’ı halihazırda iklim açısından savunmasız bölgelerde yaşıyor.
- Yüksek sismik aktivite ile karşı karşıya olan ülkelerin önünde daha zor bir görev bulunuyor. Deprem riski altındaki bölgelerin yeniden inşasına ek olarak, endüstriyel tesisleri güvenli bölgelere taşıyarak olası hasarı da azaltmaları gerekiyor.
Diğer yandan öğrenme kayıpları ile artan gelir eşitsizlikleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, kalkınma üzerinde uzun vadeli etkileri olan olgular olarak etkilerin fiziksel kayıpların ötesinde olabileceği aktarılıyor.