#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Altyapıda Verimlilik ve Büyüme Sağlarken İklim Hedeflerine Ulaşmak

Dünya genelinde hükümetler; nüfus artışı, şehirleşme, ekonomik ilerleme ve verimliliğin artırılması ihtiyacı ve iklim değişikliği gibi pek çok ihtiyaç ile karşı karşıya. Son dönemde kaydedilen teknolojik ilerlemeler, pek çok “yeşil” alternatifin artık sadece çevresel anlamda değil, ekonomik ve ticari açıdan da mantıklı olduğunu gösteriyor. Ancak hızlı bir şekilde harekete geçilmesi gerekiyor. Bugün alınan kararlar, yarın yaşanacak güçlüklerin en aza indirilmesinde kritik bir role sahip olacak.

Yazı: Zoë KNIGHT, HSBC Sürdürülebilir Finansman Merkezi Direktörü

Geçtiğimiz sene, art arda gelen hava felaketlerinin dünya genelinde toplum ve ekonomileri sarstığı bir yıl olarak hatırlanacak. ABD’de Harvey Kasırgası, Çin’in güneyinde Hato Tayfunu, İrlanda ve Birleşik Krallık’ta Ophelia Kasırgası yaşanırken, Kaliforniya, İspanya ve Portekiz’de büyük ölçekli yangınlar meydana geldi. Hindistan, Bangladeş ve Nepal’de ise sel felaketleri yaşamı felç etti. 2018 yılı da ABD’nin doğusunda etkili olan şiddetli soğuk hava dalgası ile birlikte geldi. Burada almamız gereken mesaj oldukça açık; iklim değişikliğinin etkisi ciddi boyutlara ulaştı ve giderek artıyor. Hızlı bir şekilde harekete geçerek çok yönlü küresel aksiyonlar alınması gerekiyor. Ancak sorun devasa bir boyutta. Pek çok bilim insanı, küresel olarak sıcaklıkların sanayi öncesi döneme kıyasla 2°C’nin üzerine çıkmamasının hayati öneme sahip olduğuna inanıyor. Bu da, geçtiğimiz 150 yılda gerçekleştirdiğimiz ekonomik faaliyetlerin çoğunu yeniden yapılandırmamız ve farklı yöntemler uygulamamız gerektiği anlamına geliyor. Fabrika ve enerji santralları kaynaklı emisyonların aşağı çekilmesi, binaların ve şehirlerin daha enerji ve su verimli hale gelmesi, ulaşım ve enerji sistemlerinde fosil yakıt kullanımından vazgeçilmesi gerekiyor. Yollar, barajlar, konutlar ve telekomünikasyon şebekelerinin de daha sık ve şiddetli fırtınalara ve yükselen deniz seviyelerine dayanacak şekilde inşa edilmesi veya yenilenmesi gerekiyor.

Altyapı Kararları Kilit Önemde
Altyapı, bu dönüşümün merkezinde yer alıyor ve şu an alınan altyapı yatırımı kararları bu mücadelede uzun vadede kilit bir öneme sahip olacak. İyi haber şu ki, dünyanın bir bütün olarak altyapıya zaten yatırım yapması gerekiyor. Küresel çapta ekonomiler sürekli olarak gelişiyor, şirketlerin ve çalışanların verimliliğini artırmaya çabalıyor. Bununla birlikte gittikçe artan sayıda insan kırsal bölgelerden şehirlere göç ederken, Asya ve Afrika başta olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde nüfus artıyor. Tüm bu gelişmeler de enerji, ulaşım, konut, telekomünikasyon ve bilgi teknolojisi ağlarına yönelik artan sürekli bir talep olacağı anlamına geliyor.
İleriye dönük olarak atılması gereken adımın altyapıya yapılacak yatırımlar olduğu açık ancak bu yatırımların verim ve büyümeyi teşvik ederken, aynı zamanda karbon salımlarını en aza indirmesi, ekonomilerin ve toplumların iklim değişikliğinin etkilerine adapte olmalarına destek olması gerekiyor. Bu da bir maliyeti beraberinde getiriyor. Önümüzdeki 15 yılda eskiyen sistemlerin yenilenmesi ve büyümeye uyumlu hale getirilmesi için küresel olarak yaklaşık 100 trilyon dolar altyapı yatırımı yapılması gerekecek. İklim değişikliğine bağlı dönüşümün gerçekleştirilmesi bu finansman ihtiyaçlarına ekleneceğinden, altyapı yatırımlarının en başından itibaren “yeşil” olması büyük önem taşıyor.
Belki de en acil veya potansiyel olarak en etkili değişimin enerji altyapısında gerçekleşmesi gerekiyor. Elektrik üreten ve ileten güç sistemleri ile birlikte bunu tüketen ulaşım sistemleri, binalar ve şehirler iki şey yapmalı: Birincisi güneş ve rüzgar enerjisi gibi düşük karbon alternatiflerini kullanarak ve daha da önemlisi daha az enerji tüketerek emisyonları azaltmalılar. İkincisi ise iklim değişikliğinin etkilerine karşı daha dirençli hale gelmeliler.
Enerji üretim sisteminin verimliliğini ele alalım. Dünya Bankası’nın tahminine göre; küresel elektrik üretiminin %8’i iletim ve dağıtım sırasında kayboluyor ve bu kayıp seviyesinde 1960’lardan bu yana kayda değer bir iyileşme yaşanmadı. Eskiyen sistemlerin yenilenmesi, küresel ekonominin karbonsuz hale getirilmesi çabasında nispeten kolay bir kazanım olabilir.

Maliyetlerin boyutu dikkate alındığında, kamu sektörünün tek başına küresel enerji sistemindeki dönüşümü finanse edebilmesi beklenemez. Dolayısıyla burada özel sektör yatırımı büyük bir öneme sahip olacak.

Yenilenebilir Enerjiye Yatırım Artıyor
Neyse ki günümüzde enerji verimliliğinin artırılmasını amaçlayan teknoloji ve projeler artık daha fazla yatırım çekiyor. Enerji verimliliği ile ilgili faaliyetlere küresel olarak yapılan yatırım 2016 yılında %9 artarak 231 milyar dolara ulaştı. Yapı sektörü ise 133 milyar dolar yatırım çekerek en büyük faydayı sağlayan sektör oldu. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırım da benzer şekilde artarak 2016’da yaklaşık 300 milyar dolara ulaştı. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre; söz konusu rakam kömür, gaz ve petrole yapılan yatırımların iki katından daha yüksek.
Çin, yurtiçinde özellikle alternatif enerjilere yönelik yapılan büyük yatırımlar ile şu an bu değişimin büyük bir kısmına öncülük ediyor. Bu faaliyetlerin büyük bir bölümü Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi kapsamında gerçekleştiriliyor. Temel amacı 65’i aşkın ülkede ulaşım, enerji ve diğer alanlarda altyapı inşası olan inisiyatif, ana kriterleri arasında yer alan sürdürülebilirlik ile yeşil finansman ve yatırım için itici güç oluyor.
Maliyetlerin boyutu dikkate alındığında, kamu sektörünün tek başına küresel enerji sistemindeki dönüşümü finanse edebilmesi beklenemez. Dolayısıyla burada özel sektör yatırımı büyük bir öneme sahip olacak. HSBC’nin geçtiğimiz Eylül ayında yayınlanan araştırmasına göre; dünya genelindeki kurumsal yatırımcıların üçte ikisinden fazlası düşük karbonlu ve iklim ilişkili yatırımlara daha fazla sermaye aktarmayı planlıyor. Avrupa’da ise bu oranın neredeyse %97’ye ulaştığı görülüyor. Buna karşın araştırmaya katılan yatırımcıların %79’u iklim ile ilgili yatırımların artırılması önünde, özellikle güvenilir yatırım fırsatlarının eksikliği gibi, hâlâ birtakım engeller olduğunu ifade ediyor.
Dünya genelinde hükümetler; nüfus artışı, şehirleşme, ekonomik ilerleme ve verimliliğin artırılması ihtiyacı ve iklim değişikliği gibi pek çok ihtiyaç ile karşı karşıya. Düşük emisyonlu, verimliliği yüksek ve küresel sıcaklık artışlarının gelecekteki fiziksel etkilerine uyumlu altyapılar bu güçlüklerin giderilmesi için ortak bir çözüm sunuyor. Son dönemde kaydedilen teknolojik ilerlemeler, pek çok “yeşil” alternatifin artık sadece çevresel anlamda değil, ekonomik ve ticari açıdan da mantıklı olduğunu gösteriyor. Ancak hızlı bir şekilde harekete geçilmesi gerekiyor. Bugün alınan kararlar, yarın yaşanacak güçlüklerin en aza indirilmesinde kritik bir role sahip olacak.

EkoIQ Editör