100 sayıdır gezegenimizin ve türümüzün kronik sorunlarına ve çözüm yollarına ayna tutan Türkçe bir dergimiz olduğu için çok şanslıyız. #ekoIQ, doğa ve insan zekası bir araya geldiğinde üstesinden gelinemeyecek bir sorun olmadığını her sayıda kendini biraz daha aşarak bizlere hatırlatıyor.
YAZI: Faik UYANIK, UNDP Türkiye İletişim Koordinatörü
Son iki yılımız, pandeminin hayatımızın tüm alanlarını yeniden tanımladığı ve iklim krizinin Türkiye de dahil dünyanın her yerinde etkisini hissettirdiği zor bir zaman dilimiydi. Küresel salgının her gün yüzlerce insanı hayattan kopardığı, on binlercesinin sağlığını etkilediği; eğitimin, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve gelir kaynaklarının olumsuz etkilendiği bir dönemi geride bırakıyoruz. Yazın çıkan büyük yangınlar ve meydana gelen seller hepimizi derinden sarstı. 2022 yangın sezonu ise Nisan ayında başladı. İnsanlık olarak tarihte yaptığımız yanlışların sonuçlarını direkt olarak tecrübe ettiğimiz bir döneme girdiğimizi hepimiz anladık.
Anlamak, çözmeye yetmiyor. Pek çok insana göre sorunlar o kadar büyük ki çözmesi imkansız. Bu nedenle bu dönemde iletişimimizdeki en büyük amaç insanların umutsuzluğa kapılmasını önlemek. Tarihte benzer zorluklarla karşılaştık, insanlığın bir araya gelerek örgütlenme kabiliyetini kullandığında büyük sorunları aşabildiğini biliyoruz. Bugün de büyük sorunlarımız karşısında attığımız önemli adımlar var. Öncelikle COP26 İklim Zirvesi’nde alınan kömür kullanımının aşamalı olarak azaltılması, karbon nötr olma taahhütleri, aslında dev kazanımların habercisi.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu konu gündemde ve bu konuda gösterilen hassasiyet her geçen gün artıyor. Son IPCC raporu ve TBMM Küresel İklim Değişikliği raporu, dünyayı ve Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri anlamamız konusunda aydınlatıcı oldu. Bunlara karşılık olarak 2021 yılı içinde Türkiye hem Paris Anlaşması’nı onadı hem de 2053 yılına kadar karbon emisyonlarında net sıfır taahhüdünde bulundu. Hemen ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” oldu. Yıl bitmeden, UNDP olarak, bakanlık ile Türkiye’nin uzun vadeli iklim değişikliği stratejisi ve eylem planını hazırlamak için işbirliği yapacağımızı duyurduk.
Yerel yönetimlerde de konuya dair adımlar hızlandı. Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi “İstanbul İklim Eylem Planı”nın lansmanını yaparak yerel yönetimlerin bu alanda sunabileceği katkılara dikkat çekti. Bu yıl ise 1972 Stockholm İnsan Çevresi Konferansı’nın da 50. yıldönümünü kutlayacağız. Bunun son 50 yılın muhasebesini çıkarmak ve yol haritamıza çekidüzen vermek için yeni bir fırsat olmasını umalım.
Kamu, özel sektör ve sivil toplum alanlarının her birinin kendine has ilişki ağları var. Biz pratikte tüm bu gruplarla iş birliği yapıyoruz ve bu sayede yaptığımız faaliyetleri farklı ağlar içinde duyurma fırsatına sahip oluyoruz.
Farklı sektörlerdeki kurumlarla iş birlikleri yapmak, SKA prensiplerini doğru şekilde hayata geçirmemizi, amaçlar için kimseyi geride bırakmadan toplumun tüm paydaşlarını harekete geçirmemizi sağlıyor. Bu iş birlikleri sayesinde farklı ağlar içinde farkındalık oluşturmak mümkün oluyor ve doğrudan iletişimimizin olmadığı bireylere kolayca ulaşabiliyoruz. Mesajlarımızın doğruluğu, basit ve net olmaları çok önemli. Ulaşacakları kitlelere göre biçimlendirilmesi ve bu kitlelere doğru kanallardan ulaşılması önceliklerimiz arasında. Sürdürülebilir kalkınmanın neden önemli olduğunu, neden herkesin hayatına olumlu etkiler sunacağını herkese anlatmak bizim sorumluluğumuz. Bunu da özellikle iyi niyet elçimiz ve savunucularımızın destekleriyle yapmaya gayret ediyoruz.
Biz, elçilerimizi ve savunucularımızı Küresel Amaçların temsil ettiği değerlerle uyumlu ve sesimizi duyurma konusunda azimli, yaşadığı toplumun sorunlarına duyarlı insanlar arasından seçiyoruz. İyi Niyet Elçimiz Mert Fırat ile düzenli olarak İklimce Sohbetler oturumları düzenliyoruz. Mert’in iklim ve sosyal fayda konularına büyük ilgisi var ve bu konudaki etkinlikleri her zaman büyük bir mutluluk ve başarıyla yürütüyor.
Karar alıcıların ve kamuoyunun sürdürülebilir kalkınma konusunda farkındalığının olması ve harekete geçmesinin yanı sıra özel sektörün de konuya ilgi göstermesi de çok önemli. Günümüzde, bilinçli bireyler ve nitelikli çalışanlar açısından, sürdürülebilir kalkınmaya katkı vermek, firmalar ve ürünlerinin tercih edilme sebebi olsa da bu konu henüz genele yayılmış değil. Bu nedenle, var olan üretim ve tüketim mekanizmalarının gezegenimiz ve insanlara nasıl zararlar verdiğini, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın bu sorunlara ne gibi çözümler sunduğunu herkese anlatabilmemiz gerekiyor.
Bu nedenle, Hedefler için İş Dünyası Platformumuz ile iş dünyasıyla olan iletişim ve ilişkimizi güçlü şekilde devam ettirmeye önem veriyoruz. Türkiye, Avrupa Birliği’ne çok büyük miktarda ihracat yapan ülkelerden biri ve jeopolitik gelişmeler bu durumun daha da gelişebileceğine işaret ediyor. AB Yeşil Mutabakatı ve bunun üretim mekanizmalarında gerektirdiği dönüşüm konusunda işletmeleri, özellikle KOBİ’leri bilgilendirmek ve harekete geçirmek de iletişim amaçlarımızın odağında.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları herkesin katılımına gereksinim duyan ve bunu talep eden bir gündem. Bu amaçların iletişimini sürdürmek, herkese ulaşmayı gerektiriyor, dolayısıyla biz de farklı gruplara farklı yöntem ve araçlarla ulaşmaya çalışıyoruz. Dezavantajlı grupları geride bırakan, kar uğruna gezegene ağır baskılar uygulayan mevcut iş yapış ve yaşayış biçimlerimize uygun birer alternatifin var olduğunu herkese anlatıyoruz.
Bunları alt alta yazınca UNDP olarak #ekoIQ ile ne kadar yakın bir gündemimiz olduğu daha da net bir şekilde ortaya çıktı. Herkese anlatmak, eyleme geçmek ve asla umutsuzluğa kapılmamak, ortak taraflarımız. Nice yüz sayılara, #ekoIQ!