Herkes atıklarından kurtulmaya çalışıyor; onlar “atıklarınızı bize gönderin” diyor. Türkiye’nin öncü çimento firmalarından Akçansa’dan bahsediyoruz. Kurduğu katı atık bertaraf tesisleriyle hem karbon emisyonlarının azaltılmasına hem de zararlı atıkların yok edilmesine katkı sağlayan Akçansa, istenildiği zaman, bugüne kadar büyük eleştirilere maruz kalmış bu sektörde bile çevre için neler yapılabileceğini gösteriyor. Bize de, yeter ki niyet olsun, yeter ki öngörü olsun demek düşüyor.
Röportaj: Balkan TALU Fotoğraflar: Saygın SERDAROĞLU
Akçansa Satın Alma ve Lojistik Direktörü Noyan Buzcu: Atığınızı Bize Gönderin
Çevre kirliliği konusunda çimento sektörü bugüne kadar en çok eleştiriye maruz kalan alanlardan biriydi. Ama her alanda olduğu gibi bu sektörde de önemli değişiklikler yaşanıyor ve Türkiye’de de bu konuda başı Akçansa çekiyor. Türkiye çimento sektörünün en büyük isimlerinden biri olan Akçansa’nın Satınalma ve Lojistik Direktörü Noyan Buzcu’nun açıklamaları ise şaşırtıcı. Bilinçsizce gömüldüğünde zehrini toprağa ve yeraltı sularına bulaştıran kontamine atıkları bertaraf etmeye hazır olduklarını ama İstanbul’un günlük 550 kamyon çöpünden kendilerine sadece 2 kamyon ulaştığını üzüntüyle söylüyor. Buzcu bundan sonraki hedefleri arasında da iki temel çalışmayı vurguluyor: Evsel kökenli su arıtma tesislerinin atık çamurları ve RDF adı verilen evsel katı atıklar.
Dikkat çekici bir sloganınız var: “Atığınızı Bize Gönderin.” Herkesin kurtulmaya çalıştığı bu atıkların sizin üretim sürecinizde nasıl bir rolü var?
Bildiğiniz gibi Türkiye dünyanın en büyük çimento üreticileri arasında. Akçansa da ülke içinde lider şirket olarak görülüyor. Bu noktada oturduk, hem maliyetlerimizi düşürmede hem de çevresel sorunların çözümünde nasıl bir rol alabiliriz diye düşündük ve ortaya “Atığınızı Bize Gönderin” kampanyası çıktı. Bizim yaptığımız işte en temel giderlerden biri yakıttır çünkü çimento tesislerinde çok yüksek ısılı pişirme fırınlarıyla çalışılır. Bu nedenle böyle bir proje için şartlar son derece uygundu. Biz de bu avantajı ekonomik bir faydaya ve toplumsal bir çıktıya dönüştürmek için kullandık.
Peki, atıklarınız nerelerden geliyor? En çok hangi atıklarla çalışıyorsunuz?
Atıklarımız birçok yerden geliyor ama esas olarak yerel yönetimlerden daha çok destek bekliyoruz. İstanbul’da İSTAŞ ile olan işbirliğimizi ilerletmeye çalışıyoruz. Onun dışında diğer sektörlerden de atıklar toplanıyor. Mesela kontamine atıklar dediğimiz tehlikeli atıklar, hadde sabunu, petrol tank dibi çamurları, bitkisel kabuklar, atık yağ, sintine, endüstriyel plastik ve hurda lastik gibi atıkları topluyoruz. Son zamanlarda ise evsel kökenli su arıtma tesislerinin atık çamurları üzerinde yoğunlaşmaya çalışıyoruz. Arıtma tesislerinden gelen atık miktarını biraz daha artırmak için uğraşıyoruz. Bu konudaki denemelerimiz başladı.
Bu denemelerinizi biraz anlatır mısınız?
Bu denemeleri, İstanbul’un en büyük projelerinden ve aynı zamanda dünyanın en büyük arıtma tesislerinden biri olan Ataköy Arıtma Tesisiyle beraber yürütüyoruz. Burayı işleten firmayla bir deneme sözleşmesi imzaladık; bu sözleşmenin şartlarını yakından takip ediyoruz. İleride bu anlaşmayı daha kalıcı kılmayı hedefliyoruz. Bu konudaki gelişmeleri kamuoyuyla daha detaylı olarak önümüzdeki süreçte paylaşacağız.
Şu anda İstanbul Büyükçekmece’de bir fabrikamız var. Zaten Marmara bizim için öncelikli bir bölge. Bunun dışında, Çanakkale’de iki büyük fırınımız ve Samsun Ladik’te bir fabrikamız var. Buralardaki yerel yönetimlerle anlaşıp RDF adı verilen evsel katı atıkların bertarafı için projeler geliştiriyoruz. İstanbul’da İSTAŞ bunları toplar. Geri dönüştürülebilir kısmı ayrıştırır. Geri kalanı enerji kaynağı olarak kullanılır. Bu, Batı ülkelerinde oldukça yaygın bir yöntem. Biz de benzer bir yöntemi Büyükçekmece’deki fabrikamızda kullanıyoruz. Böylece atıkları hem ekonomiye hem de sisteme geri kazandırmış oluyoruz.
Gururla söyleyebiliriz ki, sektör olarak atıklara yatırım yapan ilk şirket Akçansa oldu. Ömrünü tamamlamış lastikler için kurduğumuz sisteme yaklaşık 64 milyon dolar harcadık. Bu sistemler epey uzun zaman önce kuruldu ve biz şimdi bu sistemi en etkin şekilde yürütmeye çalışıyoruz. Bu yüzden buradan da sesleniyoruz: Kapımız herkese açık. Bunun için bir de internet sitesi oluşturduk: www.atiginizibizegonderin.com
Okurlarımız için biraz da “Tek Karbon Çift Oksijen” projesinden biraz bahseder misiniz? Neyi hedefliyorsunuz bu projeyle?
Çevre sorununun bizim için ne kadar önemli olduğunu bulduğumuz her fırsatta vurgulamaya devam ediyoruz. Genel müdürlüğümüz için iki önemli ve temel kıstas var. Birincisi iş güvenliği, ikincisi ise çevre yatırımları. Şirket faaliyetlerimizi de bu kıstaslara göre düzenliyoruz. “Tek Karbon Çift Oksijen Projesi” de bu kıstaslara göre oluşturulmuş bir proje. Bu arada TEMA’yla kurduğumuz işbirliği çerçevesinde, her 10 ton atık için de bir ağaç dikiyoruz.
Bugüne kadar, katı atık bertaraf çalışması kapsamında ne kadar miktarda atığı enerjiye dönüştürdünüz? Ve sonuç olarak toplamda ne kadar karbon emisyon azaltımı sağladınız? Bu karbon azaltım projelerini sertifikalandırabiliyor musunuz?
Bu sorunun net yanıtları, kendi sektörümüzde bir ilk olan GRİ raporlamasını bitirdiğimizde ortaya çıkacak ancak bugüne kadar bertaraf ettiğimiz 120 bin ton atık sayesinde aşağı yukarı 100 bin tonluk bir karbon emisyonu azaltımı sağladığımızı tahmin ediyoruz. Bunun dışında karbon piyasalarında sertifikalandırmak istediğimiz iki yatırımımız var: Bir tanesi 2,9 milyon dolarlık bir yatırımla Ataköy Arıtma Tesisinden gelen atığı yakabilecek tesis. Oradan yıllık 50 bin tonluk bir karbon azaltımı beklentimiz var. İkincisi ise, Çanakkale’deki fabrikamızda kurmayı hedeflediğimiz atık geri dönüşüm tesisi. Burada da yaklaşık 24 milyon dolarlık bir yatırımla yılda 60 bin tonluk bir karbon tasarrufu sağlamayı hedefliyoruz.
Akçansa bünyesinde, bir Sürdürülebilirlik Komitesi kurduğunuzu biliyoruz. Bu konuda biraz detay verebilir misiniz?
Sürdürülebilirliğin bir felsefe olarak sektöre yayılmasını istiyoruz. Bunun için geniş katılımlı bir komite oluşturduk. Amacımız, hem işimizin sürdürülebilirliğini sağlamak; hem de, başta çevre olmak üzere, paydaşlarımıza nasıl bir katkı sağlayabileceğimiz üzerine düşünmek. Var olan projelerimiz dışında sürdürülebilir bir dünya için ne tür V katkılarımız olabilirin cevaplarını arıyoruz.
Rapor da bu komite tarafından mı hazırlanacak?
Komitede farklı fonksiyonları temsil eden çalışanlarımız var. Onun içinde de değişik alanlardan çalışanlarımız raporlamayla ilgili çalışmaları daha yakından takip edecek. Raporumuzu yıl sonunda tamamlamayı hedefliyoruz. Şu anda 2020 yılı için hedef ve vizyonumuzu belirlemeye çalışıyoruz. Raporda bu çerçevede neler yapılabileceği ve ne tür önlemler alınabileceği hakkında bilgiler olacak. Bu raporun amaçlarından biri de ne kadar şeffaf olabileceğimizi göstermek.
Yakın bir zamanda Akçansa Çevre ve Kalite Laboratuvarını faaliyete geçirdiniz. Bu laboratuvarla ilgili bilgi alabilir miyiz?
Çevre ve Kalite Laboratuvarı diğer projelerimizle bir bütünlük oluşturuyor. Bizler yakmak için aldığımız her atığın ulusal ve uluslararası standartlara uygunluğunu test etmek zorundayız. Bu yüzden Çevre Bakanlığı tarafından verilen belgeleri tamamlayarak akredite olmuş bir laboratuvar kurduk. Sadece kendi ihtiyaçlarımızı değil çevremizdeki diğer endüstri tesislerinin ihtiyaçlarını da karşılamayı hedefliyoruz.
Akçansa endüstriyel atık yönetimi konusunda önemli bir örnek teşkil ediyor. Atığın doğru bertarafının sağlanması için neler yapılmalı sizce?
Atık yönetimi maliyetli bir iş ama sürdürülebilirlik için de son derece gerekli. İnsanlar bu işi doğru yapmak yerine yan yollara sapmayı tercih ediyorlar. Bu konuyu zorlayacak, şirketlerin kendilerine çeki düzen vermelerini sağlayacak kurumlar yerel yönetimler ve Çevre Bakanlığıdır. Devlet bu işi ciddiye alırsa biz işbirliğine zaten hazırız.