#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Atıksız Ekonomi, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Çevre Hareketinde Sosyal Medyanın Gücü, ODTÜ Ekibine Üç “Çevre Oscar’ı”…

Döngüsel Ekonomi ile “Atık” Oluşumunu Önleyebiliriz
Dünyada yılda 54 milyon ton elekt­rik ve elektronik atık oluşuyor. 2017’de bu rakamın %33 oranında artarak 72 milyon tona ulaşacağı hesaplanıyor. Döngüsel ekonomi konsepti ise bizi kullan-at endüstri modelinden kurtararak ürün tasarı­mı, sistem ve iş modeli mükemmel­liği ile atık oluşumunun önleneceği başka bir boyuta taşıyor. Bu, eko­nomi için çevresel özen ve adalet, iş dünyası için ise tedarik zincirini güçlendirerek risk azaltımı ve mali­yetleri düşürmek anlamına geliyor. Dünya genelinde artan sayıda şirket döngüsel ekonomiyi -kaynaklar aza­lırken ve potansiyel kıtlık sorunları varken- işlerini geliştirme, inovas­yon ve değer yaratma için bir fırsat olarak görüyor. Döngüsel ekonomi yaklaşımı sadece ürün ömrü sonu­nu düşünerek tasarıma odaklanmı­yor, aynı zamanda enerji kullanımı­nı azaltmayı ve daha yüksek kaliteli malzeme üretmeyi hedefliyor. Ve en önemlisi geleneksel sürdürülebilir­lik yaklaşımı olan kaynak verimliliği ve daha az zarar vermekten, kay­nak etkinliği ve maksimum değer yaratmaya geçişi sağlıyor. McKinsey & Company tarafından yapılan bir çalışma da döngüsel ekonominin 2025 yılında küresel ekonomiye 1 trilyon dolar katkı sağlayacağını ve beş yıl için 100 bin kişiye yeni iş olanağı sağlayacağını ortaya ko­yuyor.
Ellen MacArthur Fdn. @ circulareconomy
https://t.co/AYHQWJhrxa

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne Ulaşmanın Üç Yolu
Milenyum Kalkınma Hedefleri bu­güne dek tarihteki en büyük yok­sulluk karşıtı hareketi başlatmıştı. Buna rağmen 2016’da halen milyon­larca ailenin yoksullukla mücadele verdiği de bir gerçek. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) ile 15 yıl önce başlayıp henüz tamamlanma­yan bu büyük hedef tekrar ulusla­rarası camianın gündemine girmiş oldu. Yoksullukla mücadele deyince tabii sağlık, ekonomik gelişme ve eğitim hep bir arada konuşuluyor. Bu mücadelede başarılı olmanın kritik yoları ise; SKH ile tam uyum­lu olmak, sektörler ve coğrafyalar arası koordinasyon, ölçme ve hesap verebilirlik.
World Economic Forum @wef  https://t.co/yHgF6YRj29

Sosyal Medyanın Gücü
Çevre sektörü sosyal medyayı çok süratli ve gönülden sahiplenmiş durumda: Çevre kampanyalarını destekleme, yerel insanları birleştir­me ve iklim değişikliği gibi küresel meselelerde ülkeler arası bağlantılar sağlamak için sosyal medya araçları kullanılırken, çevresinde hava ve su kalitesini takip edip sosyal medya üzerinden paylaşan da birçok kişi var.
Sosyal medyanın çevresel konular­da sağladığı beş kritik faydaya ge­lince:
1) Çevresel mesajlar kitlelere bü­yük süratle ulaştırılmasını sağlıyor (sahada aktivizm, sosyal medyada kliktivizm),
2) Bağımsız aktivizmin yükselişine önayak oluyor,
3) Belirli kampanyalarda baskı ara­cı olarak kullanılıyor ve çok etkili olabiliyor,
4) Bireyler teknolojinin de yardı­mıyla kendileri ve çevresindekilerin sağlığı gibi durumlarla ilgili anlık bilgi sahibi olabiliyor,
5) Akıllı telefon ve tabletlerdeki gelişen uygulamalar sayesinde Ins­tagram ve Twitter ile bireyler ken­di çevrelerindeki konuları daha geniş çevresel konularla bağlıyor (Örneğin; Kaliforniya kuraklığının paylaşımı).
UN Environment @UNEP
https://t.co/8ioIoGdZjV

Malatya’da Vahşi Çöp Depolama Alanında Elektrik Üretiliyor
Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin Orduzu bölgesinde vahşi çöp de­polama alanına kurduğu Çöpgaz Elektrik Santralı’nda 2014 yılından bu yana elektrik üretiliyor. Üretilen elektrik miktarıysa, 10 bin hanenin elektrik ihtiyacına eşdeğer. Vahşi çöp sahasında saatte 2,2MW elekt­rik üreten Büyükşehir Belediyesi, 10MW’lık Malatya Çevre Entegre Projesi’nin çalışmalarına 2015 yı­lında başladı. Proje kapsamında, Malatya merkez ile ilçelerde topla­nacak olan katı atıkların depolan­ması, ayrıştırılması, modernizasyo­nu, ATY üretimi, gazifikasyon ve biyogaz tesislerinin kurulması, de­poni gazının toplanmasına yönelik tesisler kurularak elektrik enerjisi üretilecek. Malatya Entegre Çevre Tesisi’nin bitirilmesiyle birlikte 50 bin hane/250 bin nüfusun aydınlat­ma ihtiyacına eşdeğer 10MW elekt­rik üretiminin yanı sıra sera etkisi­ne sahip zararlı gazların atmosfere salımının önlenerek ekonomik bir değer olarak kullanılması, sera te­sisi kurularak cep ısı ile topraksız kesme çiçek veya benzeri üretimin yapılması gibi faaliyetlerin de ger­çekleştirilmesi planlanıyor.
Enerji Gazetesi @EnerjiGazetesi
https://t.co/pdNUFWnmyH

ODTÜ Ekibine Üç “Çevre Oscar’ı”
ABD’de düzenlenen Green Dot Awards yarışması sonuçları açık­landı. Ulaşım, mimarlık, ürün ve hizmet alanlarında yılın en sıra dışı çevreci proje ve çalışmalarını ödüllendiren ve “Çevre Oscar’ları” olarak da anılan yarışmada, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Hakan Gürsu ve ekibin projeleri ödüllendirildi. Eki­bin üç tasarımı, geridönüşüm, atık malzeme kullanımı ve sürdürüle­bilir enerji gibi alanlarda yenilikçi yaklaşımları dolayısıyla ödüle layık görüldü. Grubun ödül aldığı, “Li­ving Pots-Sürdürülebilir Yetiştirme Sistemi” projesinde, atık kereste kullanarak düşük karbon salımlı ve tamamen geridönüşümlü yetiş­tirme üniteleri elde ediliyor. Ödül getiren ikinci tasarım olan, “Twist- Su Kaybetmeyen Kettle” projesi de kapalı su döngü sistemiyle bu­harlaşan suyu yoğuşma ile geri kazanıyor. Proje, tasarım, su ve enerji korunumu alanına getirdiği yeniliklerle ev aletleri kategorisin­de ikincilik ödülü kazandı. “Surf­Sail42- Sörf ve Yelkenli” tasarımı ise, aynı anda iki kişinin sörf veya yelken yapabileceği yeni bir deniz aracı sınıfı yaratıyor. Ulaşım kate­gorisinde ikincilik ödülüne layık görülen tasarım, 4 metre 20 san­timetrelik boyuyla eğitim amaçlı veya profesyonel kullanımda deniz sporlarını teşvik etmeyi hedefliyor.
https://www.teknolojigundem.com

Buzul Erimesi İklimi Nasıl Değiştirir?
Grönland Adası ve Antarktika’daki büyük buz kütlelerinden eriyen tatlı suların okyanuslara ulaşması ciddi endişeler yaratıyor. Bristol Üniversitesi’nde yapılan bir araş­tırma son buzul çağından bu yana Güney Amerika’daki büyük bir gölden Pasifik Okyanusu’na karı­şan büyük miktardaki tatlı suyun akıntı rejimini önemli ölçüde de­ğiştirdiğini ortaya koyuyor. Okya­nusa karışan tatlı suyun tuzlu su üzerinde kalması, bölgesel olarak kışın daha az yağmur yağmasına, deniz ve hava sıcaklıklarının ise daha düşük seyretmesine sebep oluyor. Çalışmada okyanus-atmos­fer iklim modeli denilen özel bir teknik kullanılmış.
CECHR @CECHR_UoD
https://t.co/Bb4BvOYZOu

EkoIQ Editör