Türkiye’nin ilk organik tavuk üreticisi Orvital Gıda, Çanakkale Savaşı’nda kağnıları çeken ve nesli tükenmeye yüz tutan “boz ırk”ı değerlendirerek bölge çiftçileriyle birlikte organik kırmızı et üretimi de yapıyor. “Türkiye’nin geleceği sözleşmeli tarımda” diyen Orvital Organik Gıda Kurucu Ortağı ve gıda mühendisi Muharrem Doğan’a göre en büyük tehdit ise endüstrileşmenin getirdiği hızlı üretimin yarattığı sağlıksız beslenme anlayışı: “Buna dur demek, az yiyip sağlıklısını seçmek, ürünü ve üreticisini araştırıp tüketmek bizim elimizde.”
Füsun AKAY
Orvital Organik Gıda’yı nasıl kurmaya karar verdiğinizi anlatır mısınız? Bildiğimiz kadarıyla gıda mühendisisiniz…
Evet… 1996’da ODTÜ Gıda Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra 1996-2002 yıllarında Unilever’de, 2002-2004 arasında da Ülker’de görev yaptım. Ardından Almanya’da girişimciliğe adım atmam, organik üretimle tanışmam açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Sekiz ayrı ülkede distribütörlük sistemi kurarak ünlü Türk markalarının Avrupa distribütörlüğünü üstlendik. Avrupa’daki zincir marketlere Türk markalı ürünlerin dağıtımını yaparken organik tarımla tanıştık. Avrupa’da elde ettiğimiz deneyimle de 2009 yılında Türkiye’nin ilk organik tavuk üreticisi olarak faaliyete başladık.
Tavuk ile başlayan organik ürün yelpazeniz bir hayli genişlemiş durumda. Orvital olarak bugün geldiğiniz nokta nedir?
Organik tavuk pazarı, rakiplerimizin olduğu bir pazar ve %80-85 ile pazar lideriyiz. Tavukta %60 kapasite ile çalışıyoruz. Aynı zamanda organik yumurta üretimimiz var. Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu’daki sözleşmeli çiftçilerimizle yaptığımız işbirliği neticesinde Şubat 2014’te organik bakliyat (kuru fasulye, kırmızı mercimek, nohut, bulgur, pirinç) ve makarna ürünlerini de Orvital markasıyla üretmeye başladık. Organik bakliyat ve makarna ürün grubunda pazar hedefimiz 2015 yılı sonunda %50. Yakın gelecekte Orvital markasıyla ABD, Ortadoğu ve Avrupa’ya yönelik ihracat planlarımızı da hayata geçireceğiz. Kırmızı et, şarküteri ürünleri (sucuk, sosis, salam) ve hazır ürünlerde (döner) halen pazarın ilk ve tek organik üreticisiyiz ve doğal olarak bu pazarın da lideriyiz.
Kırmızı et üretimi için 60 üretici ile işbirliği yaptığınızı biliyoruz. Pek çok firma da bu yolu tercih ediyor. Organik üretim, sözleşmeli tarım ile mi ilerleyecek sizce Türkiye’de?
Samsun Alaçam’daki organik tavuk üretiminden yaklaşık bir sene sonra organik kırmızı et üretimine başladık. Çanakkale Ayvacık ilçesinde yöreye özgü “boz ırk” kullanan kasaplar, bu hayvanı eti az olduğu için çok fazla tercih etmiyorlardı. Çanakkale Savaşı’nda kağnıları çeken bu boz ırkın bu nedenle nesli tükenmekteydi. Oradaki üreticiler, “Bu eti nasıl değerlendirelim, organik üretsek nasıl olur, yapabilir miyiz?” diye düşünmüşler. Biz de bu aşamada projeye dahil olduk. Şu anda sekiz köyde bölge çiftçileriyle üretim yapıyoruz. Bölgenin toprak analizini yaptırdık. Bütün topraklar tertemiz çıktı. Bir tarafımız Kaz Dağları, bir tarafımız Saroz Körfezi, Ege Denizi. Kaz Dağları’nın eteklerinde oksijen yoğunluğu deniz seviyesinde olan dünyanın sayılı yerlerinden birinde üretim yapıyoruz. Nesli tükenen yöresel bir ırkı kurtardık, bölge ekonomisine değer kattık, çiftçilerimize yeni bir gelir kapısı yarattık. Türkiye toprakları bereketli bir tarım ülkesi. Biz buna inanıyor ve en büyük gücümüzü çiftçilerimizden alıyoruz. Türkiye’nin geleceği, sözleşmeli tarımda. Organik kırmızı ette de tüketim ne kadar artarsa o oranda esnek üretim yapabiliriz.
Piyasada bulunan ürünlerin üzerinde “%100 Doğal”, “Katkısız” gibi etiketlere çok sık rastlıyoruz. Bir ürünün organik olduğunu anlamak için hangi kriterlere bakmak gerekiyor? Orvital olarak nasıl bir güvence sunuyorsunuz tüketicilere?
Doğal, katkısız, köy ana temasıyla satılan tüm ürünler kafalarımızı karıştırıyor ve organikle tanışma süremizi ne yazık ki uzatıyor. Bu, bilinçli yapılan bir kurgu. Her geçen gün organik üretim yapmak isteyen çiftçi sayımız artıyor. Talep artıyor, burada önemli olan bu emeği sürekli kılabilmek. Organik üretim, konuya hakim olmadan yapılacak bir iş değil. Organik ürünleri diğer konvansiyonel ve doğal adı altında üretilen ürünlerden farklılaştıran en temel konu toplum sağlığını koruyan Ar-Ge süreçleri, hayvan refahını ön planda tutan üretim anlayışı ve denetlemedir. Yerli tohum sürekliliği ve toplum sağlığı için de tek çıkış noktamız organik üretimdir.
Tüm ürünlerimiz, uluslararası sertifikasyon kuruluşu IMO Control tarafından sertifikalandırıldı ve T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından denetleniyor. Ayrıca zincir marketler adına denetleme yapan bağımsız denetleme şirketleri (SGS ve Johnson Diversey) tarafından periyodik olarak denetlenen Orvital Organik Gıda olarak yılın 365 günü haberli ve habersiz denetimlere tabi tutuluyoruz. Topraktan yeme, kümes içlerinden kesimhanelere kadar tüm üretim süreç ve birimleri kontrol ediliyor. Ayrıca izlenebilirlik konusu çok önemli ve biz üretimlerimizde bunu tam olarak sağlıyoruz.
Organik denince öne çıkan ürünlerden biri tavuk. Burada da “yürüyen tavuk”, “köy tavuğu” gibi kavramların yarattığı kafa karışıklığı var. Tavuk etinin ve yumurtasının organik olabilmesi için hangi şartları yerine getiriyorsunuz?
Organik tavuk, köy tavuğu ve doğal tavuk olarak adlandırılan ürünlerden çok farklıdır ve karıştırılmamalıdır. Organik tavuğun konvansiyonel tavuklardan farklarını maddeler halinde şöyle sıralayabilirim.
- Tavuklarımız hem kümeslerinde hem de kümes önlerinde kendilerine ayrılmış kontrollü alanlarda serbest bir şekilde dolaşıyorlar. Organik olan dolaşım alanlarımızda, 4 metrekareye 1 organik tavuk düşüyor. Kümes içinde kafes dahil hiçbir sınırlayıcı ekipman bulunmuyor.
- Hayvan refahı çısından tesislerimizde en üst seviyede bakım yapılıyor.
- Organik üretim anlayışımızın bir parçası olarak kümesler gibi kümes önü dolaşım alanlarımız da organik olarak sertifikalandırılıyor.
- Orvital Organik Tavukları, GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) içermeyen tamamen organik ve az miktarda doğal yemlerle besleniyor.
- Organik tavuklarımızın konvansiyonel tavuklardan farklı özel bir ırktır ve en büyük özellikleri yavaş büyümeleri.
- Bir tavuğun organik olması için yumurtadan çıktıktan sonra maksimum 3’üncü günde organik tarım yönetmeliğine uygun şekilde beslenmeye ve bu yönetmeliğe uygun çiftliklerde büyümeye başlaması gerekiyor.
- Konvansiyonel tavuklar 40-44 günde kesime giderken yavaş büyüyen organik tavuklar, minimum 81, ortalama 90 günde kesime gidiyor.
- Organik tavuklarımızın en belirgin farkı, kemiklerinin sert oluşudur. Ayrıca sürekli dolaştıkları için de etleri normal tavuklara göre daha geç pişiyor.
- Organik tavuk üretimimiz, baştan sona Uluslararası Organik Sertifikasyon kuruluşları tarafından denetleniyor, yem hammaddeleri periyodik olarak analize gönderiliyor.
- Ürünlerimiz; kesinlikle hormon, antibiyotik, pestit ve ağır metal gibi kimyasallar içermiyor.
Peki, fiyatların yüksekliği konusunda nasıl bir yorumda bulunursunuz?
Bir bütün piliç yaklaşık 23-25 TL’den başlıyor, büyüklüğüne göre 40 TL’ye kadar çıkıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın tavuk eti ile kırmızı eti karıştırmayı yasaklaması; organik şarküteri ürünler ile konvansiyonel ürünlerin arasındaki fiyat farkını azalttı. Bu organik tüketimini destekleyen önemli bir devlet desteği oldu. Ancak organik tavukta maliyet farkının nereden kaynaklandığına bakmak çok önemli. Konvansiyonel üretimde 25.000 adet tavuğun konulabileceği kümeslere sadece 4.800 adet tavuk koyuyoruz ama kümesin işletme ve bakım maliyeti değişmiyor. Kullandığımız organik yemler konvansiyonel olanlarına göre %50- %100 daha pahalı. Öte yandan kesim süremiz konvansiyonel üretime göre iki kat fazla ancak bizim karkas büyüklüklerimiz 40-44 günde kesilen tavuklarla neredeyse aynı; yavaş büyüyen ırk kullandığımız için tavuklarımız fazla kilo almıyor. Kısacası iki kat pahalı bir yemle iki kat sürede yetiştirdiğimiz tavukları benzer ağırlıkla üretmiş oluyoruz. Bu en basit hesapla üretim maliyetimizin 4-5 kat olduğunu gösteriyor.
Organik üretimle ilgili tüketicinin aklını karıştıran bilinçli yanlış yönlendirmelerden uzaklaştığımızda işimiz daha kolaylaşacak. Organik ürünün pahalı olmasından daha kötüsü, organik köy tavuğu gibi olmayan kavramların ortaya atılması, köyde yetişen her ürünün organik olduğunun iddia edilmesi, bu sektöre yapılacak en büyük kötülüktür.
Bizim altını çizdiğimiz bir gerçek var: Tüketim artıkça üretim artacak rakipler çoğalacak ve fiyatlar düşecek; ancak o zamana kadar ayda 1 tavuk yiyin ve en sağlıklısını yiyin. Anneannelerinize sorun; eskiden eve ayda bir tavuk girerdi ve bayram havası eserdi. En büyük tehdit; endüstrileşmenin getirdiği hızlı üretimin yarattığı sağlıksız beslenme anlayışı. Buna dur demek, az yiyip sağlıklısını seçmek, ürünü ve üreticisini araştırıp tüketmek bizim elimizde…
Bunları Biliyor musunuz?
Sarısına bakıp yumurta alınır mı; organik salam, sosis gibi şarküteri ürünlerini tercih ederken nelere dikkat edilmeli? İşte gıda mühendisi Muharrem Doğan’dan tüketicilere birkaç püf noktası…
- Şarküteri ürünleri kırmızı değil, kahverengi olmalı: Türkiye’nin ilk organik sosis, salam ve sucuğunu da biz ürettik. İçinde koruyucu hiçbir madde bulunmayan şarküteri ürünlerinde, sadece baharat ve tuzla koruma yapıyoruz. Ürünlerimizde bağlayıcı dediğimiz ve şarküteri ürünlerine kırmızı rengi veren nitrat veya fosfat tuzları yok. Bu nedenle ürünlerimizin çiğ rengi haşlanmış ete benzer ve kahverengidir. Piştikten sonra normal sosis, sucuk rengine döner.
- Organik veya köy yumurtası “kahverengi” olur bilgisi yanlış: Yumurta hangi cins tavuktan elde ediliyorsa o renk yumurta verir. Beyaz veya kahverengi olarak ayrılan tavuk cinsleri hangi yöntemle üretilirse üretilsin kendi cinsine göre yumurta verir. Örneğin; beyaz tavuk organik beslenirse yumurtası da beyaz olur. Biz Orvital olarak kahverengi tavuk ürettiğimizden yumurtalarımız da kahverengi.
- Yumurtanın sarısına bakıp kanmayın: Organik ya da köy yumurtasının sarısı, koyu sarı olur bilgisi yanlıştır. Bu yaygın yanlış inanıştan dolayı üreticiler birincisi kimyasal ikincisi bitkisel yolla yumurta sarılarını koyulaştırmak için tavuk yumurtalarına müdahale ediyorlar. Burada renk koyulaştırıcı kimyasal veya bitkisel maddeler tavukların yediği yeme karıştırılıyor.
İlk 3 yaş çok önemli: Çocuğunuz sağlıklı beslenmeye anne karnında başlar, ilk 3 yıl çok önemlidir. Bu dönemde anne adaylarının ve çocuklarının organik beslenmesi çevresel toksinlerle (tarım ilacı kalıntıları, hava ve su kirliliği) karşılaşmasını önemli ölçüde engellemiş olur. Sağlık geç kalmaya gelmez, organik beslenmeye çocuk yaşta başlayın…
Yavaş büyür, geç pişerler: Organik tavuklar yavaş büyürler ve konvansiyonel tavuklara göre en belirgin farkları, kemiklerinin sert oluşudur. Ayrıca sürekli dolaştıkları için de etleri normal tavuklara göre daha geç pişer. Ama burada köyde yetişen tavuğun pişme süresi ile karıştırmamak gerekir, çünkü köy tavukları minimum 45-50 haftada kesilmektedir, bu yüzden çok geç pişerler.
Organik kırmızı mercimek mat renkte olur: Kırmızı mercimekte alışılan parlak kırmızı rengi organik mercimekte bulamazsınız. Parlak kırmızı, konvansiyonel mercimekte sıvıyağla cilalama denilen işlem yapılarak elde edilir. Organik mercimekte böyle bir uygulama olmadığından rengi daha mattır.